Amerikan rüyası

Amerikan halkının şu sıralar en çok sempati beslediği siyaset liderlerinden olan Bernard Sanders’ın 2016 yılında dediği gibi, “Amerikan rüyası, çoğu kişi için hüsranla bitebilir.” Tabii Sanders, bu sözü daha çok sosyo-politik alandaki rakiplerine atıfta bulunmak için kullanmıştı ancak Amerikan ideolojisindeki bütüncül yaklaşımın bu tarz ifadeleri hayatın tamamına ve genel geçer konulara entegre ettiğini görüyoruz. Tıpkı şu anki ABD basketbol takımıyla bağdaştırabileceğimiz gibi...

Şu ana kadar düzenlenen 18 Dünya Kupası’nın altısını madalyasız kapatan takımı, geriye kalan 12 turnuvada ise beş kez altın madalyanın sahibi oldu. Peki, Amerikalılar için Dünya Kupaları’ndaki hüsranlar ne zaman yaşandı? Olimpiyatlarda devrilmesi zor olantakım, nasıl oldu da Dünya Kupası’nda birçok kez geçildi?

1950’lerdeki üç madalyalık açılışın ardından 1960’lar ABD Milli Basketbol Takımı’nın Dünya Kupası’ndaki çöküşüne sahne oldu. Marques Wlamir, Pasos Amaury öndeliğinde Brezilya; Radivoje Korac, Kresimir Cosis gibi yıldızlarıyla Yugoslavya; Maygonis Vladmanis, Alexandre Petrov gibi önemli liderlerle Sovyetler Birliği, 1960’larda düzenlenen Dünya Kupaları’na damga vururken ABD için işler iyi gitmiyordu.

Takımın 1974 Porto Riko’daki performansı turnuvanın son anlarına kadar iç açıcıydı ancak Sovyetler’de Alexandre Salnikov, ABD’ye karşı 38 sayı atarak rakibinin saf dışı kalmasını sağlamıştı. Buna benzer bir başka olay 1978 Filipinler’de de gerçekleşecekti. 1976 Montral’deki olimpiyat madalyasını Dünya Kupası’yla taçlandırmak isteyen ABD, yarı finalde Yugoslavya’ya, daha doğrusu Drazen Dalipagic’in inanılmaz performansına takıldı. Sonuç yine hüsran…

Amerika, yıllar ilerledikçe “Dream Team” jenerasyonlarının ilk tohumlarını atmasıyla beraber bu turnuvalarda istediğini elde etmeye başlamıştı. 1982-2002 arasında düzenlenen Dünya Kupaları’nda kürsüde de yer aldı ama 2002 Indianapolis’te alınan altıncılık…

Hidayet Türkoğlu, Kerem Tunçeri, Mirsad Türkcan, İbrahim Kutluay, Ömer Onan gibi isimlerle turnuvaya katılan ve ”altın jenerasyon”un en iyi versiyonunu oluşturan Türkiye, Almanya’nın genç yıldızı Dirk Nowitzki, 23 yaşındaki 2.26’lık Yao Ming, Luis Scola ve Manu Ginobili adında iki gençle mucizeler yaratan Arjantin, madalyayı cepte gören Amerika Birleşik Devletleri… Jeopolitik konumu itibariyle ABD tarihinde önemli bir yer tutan Indianapolis’te, takım adına11 günlük zorlu bir sınav var. Zira ev sahibinden beklentiler büyük, rakipler ise oldukça güçlü.

Grup aşamalarında Cezayir, Almanya ve Çin’i rahat bir şekilde deviren Birleşik Devletler, bir üst turda Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından kendine gelemeyen Rusya’yı geçerek çeyrek finale yükseliyor. Rakip Dejan Bodiroga, Predrag Stojakovic, Vladimir Radmanovic, Vlade Divac ve Dejan Tomasevic gibi yıldızlardan oluşan Yugoslavya. İlk periyot berabere bitiyor, ikinci periyotta ise Yugo’lar biraz daha ağır basıyor. İkinci yarının ilk on dakikalık bölümü Paul Pierce ve Jermaine O'Neal’ın iyi performansları sayesinde büyük bir farkla ABD lehine sonuçlanıyor ancak son periyot hüsranı getiriyor.

ABD kritik anlarda hata yaparken Yugoslavya eline geçen her fırsatı isabete çeviriyor ve maçtan 81-78 galip ayrılıyor. Klasman maçında ise İspanya’ya da mağlup olan Amerikalılar, turnuvayı altıncı bitiriyor.

2006’daki bronz madalya ve 2010 ve 2014’te art arda gelen iki altın madalya ABD’nin Dünya Kupaları’ndaki prestijini arttırdı. Ancak geçtiğimiz günlerde noktalanan 2019 Çin Dünya Kupası, Birleşik Devletler adına yeni bir hüsrana sahne oldu.

ABD; ilk tur gruplarında Çekler ve Japonlar karşısındaki rahat, Türkiye karşısındaki uzatmalarda gelen galibiyetlerin ardından ikinci tur gruplarında Yunanistan ve Brezilya’yı geçerek çeyrek finale yükseldi. Çeyrek finaldeki rakip ise Tony Parker’ın yeni halefi gibi oynayan Evan Fournier’li yaratan Fransa’ydı. Beklentiler ABD galibiyeti yönünde olsa da sahadaki oyun ve maç sonucu Fransızların lehine oldu. Klasman maçlarında ise finalde karşılaşmayı planladıkları Sırbistan’a karşı alınan mağlubiyetin ardından hayal kırıklığı bir hayli büyüdü. Tabii Polonya’ya karşı alınan galibiyetin ardından gelen yedincilik pek de bir şey ifade etmedi.

Yeni bir hikâye için sıradaki durak 2020 Tokyo Olimpiyatları olacak. Japonya’ya birçok önemli NBA yıldızının gideceği göz önüne alınırsa bir başka hayal kırıklığının yaşanmaması muhtemel gözüküyor.