Eurobasket'e doğru:D Grubu

Bozidar Maljkovic'in kişisel internet sitesine girdiğinizde bir yazı gözünüze çarpıyor. "Avrupa'nın en başarılı koçu" 80'lerin sonunda Avrupa basketbol tarihinin en efsane takımlarından Jugoplastika Split'i yaratan, 93'te Limoges'u Euroleague şampiyonluğuna taşıyarak Fransa basketbolunu manşetlere taşıyan, 96'da Panathinaikos'u tarihlerindeki ilk Euroleague zaferine ulaştıran "Boža" için pek de yanlış bir ifade sayılmaz.

Aslında Boža'nın kariyerinin "Hiçbir şey imkansız değildir" mottosu üzerine inşa edildiğini pekala söyleyebiliriz. Yukarıda örneğini verdik: Limoges. Kimse Atina'daki Final-Four'da çiçeği burnunda "Hall of Famer" Arvydas Sabonis'in liderlik ettiği Real Madrid'i geçmelerini beklemiyordu. Geçtiler. Bilba'lı Dacoury'li Zdovc'lu Forte'li Fransız kulüp, finalde de Toni Kukoc'lu Benetton Treviso'yu geçmiş, nesilden nesile aktarılacak bir peri masalı hikayesinin altına imzasını atmıştı. Fransız basketbolu, hala kulüpler seviyesinde bu başarının yanına yaklaşabilmiş değil.

Sırp koçun önünde şimdi bir fırsat daha var. Başardığı taktirde efsanesini daha da büyütecek bir fırsat: Son yıllarda her turnuvaya "Altın Jenerasyon" ile geldiklerini, büyük hedefleri olduğunu vurgulayan ama bir türlü üst seviye başarı elde edemeyen Slovenya Milli Takımı'na başantrenörlük yapmak.

2009: Başarı mı hayal kırıklığı mı?Aslında bu "Altın Jenerasyon" hikayesi 2009'a dayanıyor. O yıl, Polonya'da düzenlenecek Avrupa Basketbol Şampiyonası'na madalya hedefiyle gelen Slovenya'nın başında 1990 Dünya Basketbol Şampiyonası'nda zafere ulaşan Yugoslavya Milli Takımı'nın önemli isimlerinden Jure Zdovc bulunuyordu. Kadro göz kamaştırıcıydı: Lakovic, Nachbar, Brezec, Smodis, Lorbek, Dragic, Slokar...

Her şey dört dörtlüktü: Yıldızlar, görev adamları, büyük maçları yaşamayı bilen bir koç. Fakat olmadı. Madalya az farkla kaçtı. Dördüncü oldular. Kötü değildi bu derece, hatta milli takımlar seviyesindeki en büyük başarılarıydı. Ama tatmin olmadılar. Zdovc'un görevinden ayrılmasının akabinde Memi Becirovic geçti direksiyona. O da olmadı, beklenen başarıyı getiremedi. Dağılan Yugoslavya'nın en zarif ekolü olan Slovenya'ya kimse özlenen savunma sertliğini, takım disiplinini getiremiyordu.Sakatlık belası sardı dört bir yanıŞimdi Boža'da sıra: Görevimiz tehlike. Birçok eksik bulunuyor. Geçen sezonu Efes Pilsen'de pek de iyi geçiremeyen ama takım için kilit bir önemi olan Nachbar, uzun rotasyonunda fark yaratabilecek Garper Vidmar ve Primoz Brezec, federasyonun tüm çabalarına rağmen bir türlü takımın bir parçası olamayan Beno Udrih, yedekten önemli bir sertlik getiren Milos Zupan, şımarık tavırlarıyla Slovenya basketbol camiasında "hate figure" haline gelen Sasha Vujacic takımda yer almayacak.

Fakat enseyi karartmamak da fayda var. Boza'nın takıma getirdiği en önemli şey son yıllarda pek emarelerine rastlanmayan takım kimliği olabilir. Liderliğin Lakovic'ten alınması ve Dragic ile paylaştırılması, Saso Ozbolt gibi yeni isimlerin daha fazla sorumluluk alması, Edo Muric, Luka Rupnik gibi gelecek vaat eden gençlerin takviyesi ve sakatlık belasından kurtulan Matjaz Smodis.

Sorunlar, sakatlar, geri dönen bir yıldız, yeni bir koç. "Dünyanın bütün zafir şutörleri, birleşin" şiarıyla inşa edilen Slovenya, bakalım "Çeyrek finale yürür, sonra kaybolur" hastalığından kurtulduğunu gösterip madalya kazanabilecek mi?

Yeni bir mucize mi?
Slovenya elbette ağır favori ama D Grubu'ndaki diğer takımlara da dikkat kesilmekte fayda var. 2007 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda müthiş bir sürpriz yaparak altın madalyaya ulaşan Rusya, Slovenya'dan sonra grubun en önemli üyesi. Fakat onlar da buraya eksik geliyor.

2007'deki muhteşem zafere yürürken harika bir performans gösteren ve finalde İspanya'yı yıkan JR Holden, Litvanya'daki turnuvada olmayacak. Zaten 2007'den beri hiç ortalıklarda olmadı. Uzun rotasyonunda derinlik kazandıran Sasha Kaun ve Alexey Zhukanenko, sakatlıkları nedeniyle yine takımda yerini alamayacak isimler. Koç David Blatt, bir başka mucize daha yaratabileceklerini her fırsatta dile getiriyor lâkin oyun kurucu ve pivot pozisyonlarında güçlü rakiplere karşı büyük sorunlar yaşayacakları aşikar.

Hatırlatalım, Andrei Kirilenko burada, Litvanya'daki turnuvadaki forma giyecek. Fakat gerçekten mi orada olacak yoksa NBA'deki gibi "orada" mı, onu zaman gösterecek.

Koş Fratello koş
NBA'yi yakından takip edenler Mike Fratello'yı tanıyacaktır. Son yıllarını televizyon yorumculuğu yaparak geçiren ve bu işte de hiç fena olmayan Fratello, Ukrayna Milli Takımı'nın başında. Hazırlık turnuvalarında izleme fırsatı duğumuz yeni takımı ile başarı arayacak olan ünlü koçun işi oldukça zor görünüyor. NBA'de genelde düşük tempo oynatmasıyla ve sırma saçlarıyla tanınan Fratello, Oleksey Pecherov ve Kyrylo Fesenko gibi uzunlarına güveniyor. Fakat kısalar bazında problem büyük. Oyun kurucu ve şutor guard pozisyonunda güvenebilecekleri bir isim yok ve Fratello'nun prensiplerini bir kenara bırakıp "Koş, daha fazla koş" taktiğiyle oynaması ya da sokak basketbolu efsanesi Steve Burtt'ün devşirilmesi de pek yardımcı olmuyor.
Peki ya diğerleri?
Turnuvanın en zayıf iki gruptan biri aslında D Grubu. Altlarda olması beklenen Bulgaristan, Gürcistan ve Belçika da bize aksini iddia ettirecek fazla kanıt sunmuyor.

Sondan başlayalım: Belçika için basketbol, hala waffle ve bisiklet kadar önemli değil. Bu sene Euroleague'de Real Madrid'i 67-49 yenen Charleroi Spirou, ülke basketbolu için bir kıpırdanma yaratmıştı fakat henüz arkası gelmiş değil. Hatırlatalım, Belçika'nın son Avrupa Basketbol Şampiyonası başarısı 1947'den. Dördüncü olmuşlardı o sene. 77'den sekizincilik var bir de. O tarihten beri aktif dinlenme halindeler.

2007'de Pini Gershon ile yeni bir yola giren Bulgaristan ise bir kez daha sil baştan başlamış gibi görünüyor. Büyükbabası Bulgaristan doğumlu olan Gershon, bir anlamda bağı olduğu ülkeye başarı getirme parolasıyla yola çıkmıştı. Lâkin 2009 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda Türkiye, Polonya ve Litvanya'ya farklı mağlup olan Bulgar takımı pek de ışık vermemişti. Şimdi Gershon gitti, başlarında bu takıma daha önce de antrenörlük yapmış Rossen Barchovski var. Yine de umut vermiyorlar.

Bir grup analizinde en önemli noktaya geldi sıra, "Kapalı Kutu" yorumu yapılacak takıma. Gürcistan o takım. Bulgaristan'dan daha fazla sürpriz yapma ihtimalleri var. Yine de çok şey beklemeyin. Zaten D Grubu için sürpriz dediğimiz şey, Bulgaristan - Gürcistan arasında oynanacak maçın galibine vereceğimiz paye olacak muhtemelen. Zaza Pachulia burada ve kaptan. Fakat esas önemli isim, Nikoloz Tskitishvili. Ama sadece isim olarak. 2002 NBA Draft'ında beşinci sıradan seçilmişti, hatırlayacaksınız. O günden beri haber alamamıştık kendisinden, Gürcistan maçları hepimiz için iyi olacaktır.