Bir Kobe Bryant portresi: Devin Booker

Devin Booker, çaylak yılındaki inişli-çıkışlı performansları sonrasında ligin en tehlikeli skorerlerinden birine dönüştü. Geniş menzilli üçlükleri, kritik anlarda sorumluluk alabilmesi ve elit olmasa da ortalama boyalı alan hücum performansıyla bunu başardı Booker.

Patlayıcı olan atletizmiyle ESPN’in haftalık listelerinde de yer aldı. Savunması hiçbir zaman güvenilir bir seviyeye çıkmadı. Ayrıca skorer kimliğindeki istikrarsızlık damgası, NBA çevrelerindeki yıldız seviyesinin bir yerden sonra yükselmesine engel oluyordu.

D-Book, Orlando’da yeniden başlayan 2019-2020 NBA sezonunda şu ana dek çıktığı yedi maçta %46,7 saha içi isabetiyle 31 sayı ortalaması yakaladı. Los Angeles Clippers’a karşı gönderdiği maç kazandıran şutu, orta sahadan yolladığı üçlükler ve boyalı alana deliciliğiyle girip pozisyonları smaçlarla veya estetik turnikelerle bitirmesi, Kendall Jenner’ın Instagram gönderisinin altına yaptığı yorumla birlikte, kendisini 14 gün içinde zirveye taşıdı.

Yani anlayacağınız, işin skor üretim kısmında yaptığı şeyleri istikrarlı bir şekilde yaptı ve en önemlisi, ribaund ile asist konusunda önemli bir gelişim kaydetti. Phoenix Suns’ın yedi maçta yedi galibiyet almasında önemli bir rol oynadı. 1996’da Michigan’da doğan ve Kentucky çıkışlı olan Booker, yedi maçta (aslında kariyeri boyunca benzetildiği) bir Kobe Bryant portresi çizdi. Şimdi gelin bunun detaylarına göz atalım.

Devin Booker’ın bu sezona dek lider, iyi top yönlendiren bir oyun kurucuyla oynamadığını belirtmekte fayda var. Sezon içerisinde bazen oyun kurucu rolünü üstlenen fakat bu rolü almasına karşın şutör guard gibi oynayan Booker, hem kendi gelişimine hem de takımın genel yapısına olumsuz etki yapıyordu. Ancak bu sezon Ricky Rubio’nun gelmesi işleri tamamen değiştirdi.

24 yaşındaki yıldız skorer, bu sezon geçtiğimiz üç sezonun ortalamasına kıyasla, topsuz oyunları (screen çıkışı, catch&shoot ile spot up şutör rolleri, katlar ve geçiş hücumunda kısa trailer olmak) 221 pozisyon fazla oynadı. Geçtiğimiz üç senede bu pozisyonlarda, pozisyon başına 0,87 sayı üretirken bu sezon 1,1 sayı üretmeyi başardı ki hücum repertuvarının yarısından fazlasını bu oyunlar oluşturuyor.

Screen çıkışlarında 163 pozisyonda %51,5 saha içi isabetiyle 176 sayı üretirken catch&shoot rolünde 151 pozisyonda 63/151 isabetle 176 sayı buldu Booker.

İşin ilginç kısmı, toplu hücumlarda da büyük bir gelişim kaydetti. Pick-and-roll setlerinde 475 kez topu yönlendiren oyuncu olarak görev aldı. Bu pozisyonlarda %47 saha içi isabet ortalamasıyla 440 sayı üretmeyi başardı. Tabii burada Deandre Ayton ile Aron Baynes’in perde sonrasında yarattıkları çekim etkisi kaynaklı alana ve Jevon Carter, Cameron Johnson, Mikal Bridges, Dario Saric, Kelly Oubre ve Ricky Rubio rotasyonunun topsuz oyunlarla üç sayılık atışlardaki tehditlerine parantez açmak gerekiyor.

Bubble özelinde ise Booker’ın en önemli gelişimini iki alanda temellendirmekte fayda var. Birincisi, Booker gerçek bir lider gibi oynuyor. O, bundan önceki sezonlarda da takımının en önemli oyuncusuydu fakat teorik olarak var olan bu savı pratikleştirmekte, özellikle istikrarlı kılmakta zorlanıyordu. Bubble ortamında ise takımıyla daha fazla konuşan, savunmada perimetre etrafındaki kabuğu korumak için daha fazla rotasyon yapan bir Booker var karşımızda.

İkinci temel, pas konusundaki gelişimi. Devin Booker kariyerinin ilk üç sezonunda asla iyi bir pasör olamadı. 200 ile 270 asist aralığında tamamladığı sezonlar sonrasında geçen yıl, biraz da zorunluluktan dolayı, bu konuda gelişim göstermişti. Bu sezon Suns’ın onun ana yönlendirme performansına ihtiyaç duymamasına karşın bu konuda mükemmel şeyler sergiledi Devin.

Bubble öncesinde Portland Trail-Blazers, Sacramento Kings, San Antonio Spurs, Toronto Raptors, Los Angeles Clippers ve Utah Jazz maçlarında takımının kaydettiği sayıların 198’inde asist veya asist pası yaptı. Yüzdesel olarak bu rakam bubble’da çok daha yükseldi. Zira Booker, takımının yedi maçta kaydettiği 850 sayının 102’sine asist ve 97’sine asist pası yoluyla katkı verirken direkt skor üretiminde 217 sayı buldu. Yani takımının bulduğu 850 sayının yarısında ana rollerden birini üstlendi Booker.

Tabii istatistikler dışında da değerli şeyler gösterdi. Misal, boyalı alana yaptığı driplingler esnasında sol elini, dominant eli olan sağ eli kadar iyi kullanabiliyor. Demek istediğim, çok güçlü olmayan ilk adımı sonrasında yön değiştirirken sol elini kalkan veya direkt topu tutan konumda kullanabiliyor. Havadayken vücut dengesini daha iyi ayarlıyor. Şut seçimleri mükemmel değil ama genel anlamda bir düzelmeden bahsetmek mümkün. Geçiş hücumlarında lig lideri olan takım içerisinde kısa trailer’ı olarak tam sahayı mükemmel bir şekilde kat ederek tempoyu arttırıyor. Mikal Bridges, Jevon Carter gibi mikro parçalara daha fazla alan yaratmak için oyunu biraz geriden kuruyor. Bunu yaparken saha görüşünü ve parmak hassasiyetini kullanıyor.

İşin savunma kısmında “aman aman” bir gelişimden bahsetmek güç. Şutörler üzerine iyi baskı yapamıyor, geçiş hücumları karşısında geride kalıyor, adam değişimini ve perde oyunlarını iyi savunamıyor. Fakat bu konuda da iki temel şey var. Birincisi, takım arkadaşlarıyla daha fazla konuşuyor, onları yönlendirirken Rubio başta olmak üzere kendisine gelen direktifleri daha iyi uyguluyor. İkincisi, topsuz hücumlar karşısında adam takibini daha iyi yapıyor. En azından rakibine üç-dört saniyelik bomboş koridor vermiyor.

Devin Booker muhtemelen Kobe Bryant gibi bir kariyere sahip olamayacak veya ligde onun gibi bir etki yaratamayacak. Ancak yıllardır kendisine verilen “Kobe Bryant versiyonu” etiketinin hakkını iyiden iyiye vermeye başladı. Bundan sonrası ne olur bilinmez tabii fakat sahanın her iki alanında da istikrarlı olan bir Devin Booker, ligin en tehlikeli birkaç skorerinden biri konumunda.