Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Basketbol eve dönüyor

Eurosport
TarafındanEurosport

Yayınlandı 06/05/2011 - 15:02 GMT+3

THY Euroleague'de bugün başlayacak olan Dörtlü Finaller (Final Four) öncesi nefesler tutuldu. Dördüncü kez Euroleague finallerine ev sahipliği yapan Barcelona'da Palau Sant Jordi'de oynanacak bu basketbol şölenini Cem Pekdoğru, Eurosport.com Türkiye için yazdı.

panathinaikos fans

Görsel kaynağı: AFP

Dünya spor çevreleri Wembley’deki Şampiyonlar Ligi finali için nefeslerini tuttu ve 28 Mayıs’taki finalin taraflarının da belli olmasıyla Ian Broudie’nin yazdığı malum şarkı dilimize pelesenk olmaya başladı. Fakat o finalden önce, bugünden itibaren bazılarımızın gözleri kıta basketbolunun en büyüğünün belirleneceği Palau Sant Jordi’ye çevrilecek. Barcelona için ‘basketbolun beşiği’ demek birçok şehre haksızlık olacaktır. Ancak dördüncü kez Euroleague finallerine ev sahipliği yapmakta olan Barcelona’nın, yalnızca Juan Antonio “Epi” San Epifanio’nun 18 senelik kariyerinde oynadığı yegane şehir olma onuruyla bile bu titrin hakkını vereceğinden şüpheniz olmasın.
Ev sahibinin sürpriz olarak görülen erken vedası karnaval havasından biraz çalacaktır. Bizim adımıza da dönem dönem performanslarıyla burası için ışık veren takımlarımızın, çoktan yerel rekabete geri dönüş yapmış olması... Ama uzun bir süre sonra ilk kez bu Final-Four, ortaya doğal bir favori çıkarabilmiş değil. Buna paralel olarak geçen seneki Partizan gibi bir Cinderella hikayesinden de bahsedemiyoruz ve gerçek bir denge söz konusu. (Tarihte ilk kez Final-Four katılımcılarından herhangi birinin sezon içi galibiyet derecesi %75’i aşmıyor.) Yani tarafsız bir basketbolsever için zemin hiç olmadığı kadar müsait ve ilk yarı finali iple çekmeye başladık.
Montepaschi Siena
Katılımcılar arasında bir Cinderella hikayesinin göze çarpmadığını söyledik, ancak Siena’nın yolculuğu da neredeyse mitik bir rotayı takip etti. Takımın hücumlarının büyük çoğunluğunu işleten Bo McCalebb’ın Top 16 öncesi sakatlanması ve direksiyonun gerçek anlamda bir oyun kurucu olmayan Nikos Zisis’e kalmasına rağmen büyük savunma disiplinleriyle Efes Pilsen’in de bulunduğu gruptan çıkmayı başardılar. Sonrasını birçoklarınız biliyor, çeyrek final ilk maçında Olympiakos’tan tam 54 sayı fark yediler. Görülmemiş bir şeydi. Seriyi 3-1 ile geçtiler. Bu daha da başka bir şeydi. Simone Pianigiani’nin dehası ve oturmuş savunmalarıyla buraya geldiler, ancak sonuna kadar gideceklerse McCalebb grup maçlarındaki formuyla işin içine dahil olmalı.
Panathinaikos
Çeyrek final safhasında dört tane çok yoğun seri izledik, fakat içlerinden en öne çıkanı kesinlikle Panathinaikos’un ev sahibini safdışı bıraktığıydı. Barça’nın o seride verdiği antrenman, ironik biçimde PAO’nun Barcelona’daki en büyük kozlarından biri olacak. Rakiplerine oranla daha komple bir takım görünümündeler. Gerek kenar yönetimi, gerekse de oyuncu grubu olarak bu seviyede daha fazla tecrübeleri var. Bakalım, Yunan basketbolu için kötü geçen bu sezonu Yoncalar unutturabilecek mi?
Maccabi Electra
Ülke basketbolu olarak Final-Four’dan uzak 10. yılımızı kutluyoruz. Kulüplerimizin harcadığı paraları düşününce, bu işte bir terslik olduğunu hissediyoruz. Sebebini görme noktasında Final-Four her zaman yardımcı oluyor, eksik olmasın. Bu sene bir kez daha memleketten ayağına teneke bağlayarak gönderdiğimiz bir basketbol adamı orada ve biz uzaktan izliyoruz. David Blatt’in ne kadar büyük bir sistem koçu ve aynı ölçüde bir kadro mühendisi olduğu konusunda en sağlıklı veriyi verecek kadrolardan biri bu. Belki o Rus milli takımından bile daha cömert bu hususta. Geçen sene Pini Gershon yönetiminde kıtaya gelen sıradan Amerikalılar olarak gözüken Doron Perkins ve Jeremy Pargo’nun bu sene yaptıklarına bakabilirsiniz. Ön çapraz bağlarını yırttığı için Barcelona’da takımı tribünden destekleyecek Perkins, belki de geride kalan sezonun en iyi savunmacısı idi. 2007’de Viktor Khryapa’nın yaptığına benzer bir diriliş gösteren Lior Eliyahu, her röportajda kredileri Blatt’e yönlendiriyor. Ve ilk kez bütün güçlü yanlarından faydalanılabildiğini hisseden Chuck Eidson... Perkins’in sakatlığı olmasa buradaki net favorim olacaklardı. Yine de zorlayabilirler.
Real Madrid
1998 yılında Palau Sant Jordi’de yapılan ilk Final-Four, aynı zamanda Euroleague tarihinin en genç şampiyon koçlarından birini selamlıyordu: Ettore Messina. Real Madrid’in buraya onunla gelmesini, zannedersem bütün basketbolseverler tercih ederdi. Ancak -başta Felipe Reyes ve Jorge Garbajosa- takımdaki bazı büyük isimler konusundaki radikal tasarrufları, onun Madrid serüvenine erken bir son yazıyordu. 1996’dan beri ilk kez Final-Four’dalar ve bunda en az başlarındaki Emanuele Molin kadar Messina’nın da payı var. Özellikle Nikola Mirotic, Sergio Llull ve Ante Tomic gibi gençlere verdiği büyük sorumlulukla. Messina buraya gelmiş olsaydı bile, ilk ziyaretinde elinde bulundurduğu Antoine Rigaudeau, Predrag Danilovic ve Zoran Savic kalibresinde isimler olmadan işi çok kolay olmayacaktı. Molin bunu başarabilir mi, elbette kolay değil. Ancak Svetislav Pesic’i böyle bir sezonda büyük ödülden alıkoyan bir takım her şeyi yapabilir.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam