Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Caner Eler Euroleague

Eurosport
TarafındanEurosport

Güncellendi 19/03/2012 - 19:57 GMT+2

Euroleague'de play-off serileri bu hafta başlıyor. Öncesinde Caner Eler'le birlikte sezonun geride kalan kısmını değerlendirdik. Euroleague'de bu yıl neler oldu? A'dan Z'ye bu rehberde...

Euroleague, generic

Görsel kaynağı: Resmi Siteden Alınmıştır

Abdi İpekçi: Euroleague'de evini güvenlik altına almak önemli. William Wallace gelse de geçememesi lazım o hendekleri, kaleni koruman lazım. Kopenhag Kriterleri misali bir Euroleague takımına dönüşmenin olmazsa olmazlarından zira bu. Galatasaray MP de bu sezon bilhassa Top 16'da kendi evinde maç kaybetmeyerek bunu çok iyi başardı. Normal sezonda da yine son anda kaybedilen Unics Kazan maçı ve son çeyrekte kazanayazılan Barcelona maçları da önemli veritaşları. A Lisansı yolunda Carl Lewis gibi bir mesafe atlanmasını sağladı bence.
Bask: Bask deyince akla ilk gelen uzun yıllar boyunca basketbol olmadı genelde. Evet Tau-Caja Laboral hikayesi keyifliydi ancak onlar da hep bir Yugoslav kökenlinin çalıştırdığı Güney Amerika takımı gibi takıldılar. Gescrap Bilbao ise bu hikayeyi çok daha farklı yazmaya çalışıyor. Üstelik henüz kitabın ilk sayfalarındalar. Nasıl futbolda Bask deyince akılda Real Sociedad değil de Athletic Bilbao farklı tınılar yaratır; ya da bisikletteki Euskaltel Euskadi ve Movistar aynı çığlığı ifade etmez, Bilbao'nun ki de o hesap. Geçen senelerde ACB'de ve Eurocup'ta bu yıl Euroleague'de farklı bir temsile imza attılar. Ha evet Yunanistan'ın ekonomik olarak kendine hayrı yokken basketbol kültürü olarak Bilbao'ya etkisi ise başka bir konu. Lakin Bilbao'nun Miribilia mahallesinin cevval çocukları yarattıkları sinerjiyle bir toplumun sesi oldular belki de. Öfkenin, şiddetin kol gezdiği sokaklarda belki hüzün baki ancak acıların devamının gelmemesi adına 30 yıl sonrasında daha ılımlı, barışçıl ve hoşgörülü bir oksijen salınıyor havaya. Gescrap Bilbao da bunun simgelerinden, onların artık kendini sporla ifade ediş yöntemlerinden. Caja Laboral mi? Onlar seneye geri döneceklerdir, ekoller zor yıkılır.
Cigara: Senenin Avrupa basketbolu adına en önemli anlarından biri de Ty Lawson'un Javtokas'ı duşta sigara içerken yakalayıp şoka girmesi... Lise takımına çevirdiler koca takımı. Neyse RTÜK şimdi mozaik falan girer bu satırlara alimallah...
picture

Bilbao Basket Raúl López

Görsel kaynağı: EFE

Domercant: Karşıyaka'ya gelen o genç adam artık Tataristan'da dahi olsa Avrupa'nın en değerlilerinden biri. Bu yılın da tartışmasız en fazla iz bırakanlarından biri. Ne yazık ki bizim takımlara iltimas geçmeyip hatta en acı tarifeleri uygulayarak selam verdi. Ayrıca Siena ve OAKA deplasmanları altın deftere yazıldı.
Erase them - Erazem Lorbek: Slovenya'nın ailecek basketbola gönül veren bir başka familyasının dünya basketboluna sunduğu büyük yetenek. Lorbeklerden büyüğü Bologna yıllarından bu yana gösterdiği ışığı bu yıl artık durdurulamaz güç konumuna ulaştırdı. Arada Benetton'da transfer sıkıntıları nedeniyle problemler yaşasa da yolunu tekrar bulmayı iyi başardı. Şu an belki de Euroleague'in en iyi dört numarası. Gregg Popovich şarabını daha bir keyifli dolduruyor olabilir gelecek sene için. Tabii belli olmaz rakiplerini nerede silmek isteyeceği lakin bu yıl oynadığı basketbol fark yaratıyor.
Fitch: Gönül isterdi ki Freeland'i buraya alalım ama yabancıya gitmesin diye Fitch'i seçtik. Ne de olsa bu topraklardan geçti. Ayıp olmasın şimdi. Malaga normal grup safhasında da oynadığı basketbolun karşılığı olarak Top 16'larda olmamalıydı. Bamberg'e yazık olduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz. Hala 2007'deki F4 kaymağını yiyen takım silkinmeli yoksa İspanya'nın daimi temsilcisi çok daha fazla tartışılabilir.
Gordon: Sezon boyunca Galatasaray MP adına ortaya koyduğu enerji, güç, liderlik, istek, fedakarlık, akıl, oyun zekası ve disiplin bir dönüştürücüyle elektriğe çevrilebilseydi, Türkiye'nin Nükleer Santral gibi bir saçmalığa maruz kalmasına gerek kalmayabilirdi.
Hiryapa: 6 yıldır Eurosport Türkiye ekibi olarak tüm dillerdeki okunuşlara dikkat ederek saygı gösterip mümkün olduğu kadar orjinal doğru okunuşlarını bir veri tabanında biriktirip tüm spikerler, editörler ve anlatıcılar olarak ortak bir paydada kullanmaya çalışıyoruz. Hiryapa hikayesi de ordan çıkma. Aynı Zalgiris'e Jalgiris denmesi ya da Thor'u Tur okumak gibi. Aynı bayana kadın denmenin farkındalığını ilk dile getirenin ve bas bas bağıranın Eurosport Türkiye olması gibi. Tevazu önemlidir, ve hayatta bu konulardan daha önemli mevzular vardır, böbürlenmekten, övünmekten nefret ederim ancak bu konularda biraz bu emeğin hakkı yendiği için hazır yeri gelmişken dokunalım dedik. Yoksa olay tamamen keyfe kalmış. Neyse ki Hiryapa basketbolun önemli emek işlerini halleden adam olarak yeterli saygıyı görüyor. CSKA'da belki Kirilenko var ama Hiryapa'nın yaptıklarının yeri de dolmayabilir.
İstanbul: Bir bakmışsın en yakınında, bir bakmışsın yok.. F4 yolcularını bekliyoruz.
Jackson: Geçen yıl ACB playofflarının yıldızlarından olan Aaron Jackson ilerde motivasyon konulu seminerlerden yüklü para kaldıracak kadar etkili yöntemlere sahip. Savaş filmleri izleyerek Real Madrid maçına hazırlanan bir ABD'li oyun kurucu. Takımın mücadeleci ruhunu en iyi yansıtan adamların başında geliyor.
picture

euroleague logo istanbul final four

Görsel kaynağı: Resmi Siteden Alınmıştır

Katsikaris: İnsanlara yılın K'sını sorsak muhtemelen Faruk K veya Andrei Kirilenko cevabını alırız ama bizce Fotis Katsikaris bu harfle anılmayı en çok hak eden isim. Bilbao'nun Euroleague'de bıraktığı etkinin mimarı olan Yunan Koç, AEK günlerinin boşa geçmediğini hatırlattı.
Llull: İsminde bu kadar "l" olan birini bu satıra nasıl almamazlık edebilirdik ki... Basketbolcuğu ve saha içindeki karakter problemleri ise onu en şişirilen oyuncular listemize alıyor maalesef... Acı gerçek bu. Real Madrid'in belki de en büyük zaaflarından biriydi ve bedelini de ağır ödediler. Kral Kupası'nı kazandırdı diyeceksiniz ancak orada Jaycee Carroll ismini zikretmem yeterli olabilir.
McCalebb: Louisiana doğumlu, Tantuni tadı bilen, Siena'nın yeni dönem rönesans sanatçısı Makedon oyun kurucu... Normal sezonda neredeyse hiç kaçırmadan oynaması yetmedi bir de Top 16'da yaptığı Flash Gordonvari baskınlarıyla Siena'ya huzurlu limana çekip İspanyolları 1933'den sonra ikinci kez kendi iç savaşlarıyla baş başa bırakarak eserini çizmeye devam etti. Şimdi masterpiece'ni F4 finalinde bitirmeyi planlıyor.
Neon ışıklı ayakkabılar: Üzülerek söylemek zorundayım ancak bu yıl buradaki Unics Kazan maçındaki geri dönüşü ve Cantu galibiyetini saymazsak, Fenerbahçe Ülker'in Euroleague serüveninden akıllarda kalan en renkli anlar neon ışıklı ayakkabılara ve bir Bıyık'a aitti. Diğer anılar ise çok fazla gülümsetmiyor ne yazık ki...
picture

fenerbahçe ülker oğuz savaş

Görsel kaynağı: AA

Obradovic: Sanırım Euroleague mitolojisinin Zeus'u olma yolunda ilerliyor. Obradoviç'in bu yıl iyice törpülenen kadrosuna rağmen şampiyonluğu kesinlikle alamayacağını kimse iddia edemez sanırım. Ne de olsa Obradoviç'in Herakles'i (Diamantidis) hala iş başında.
Peace and Friendship: İsmiyle müsemma bir atmosfer alışkanlığına sahip olmayan bu önemli basketbol mabedi bu yıl seyircisi biraz öksüz bıraksa da yine Olympiakos'u playofflara taşıyan unsurların başında geliyor. Yaşlı kurt bu yıl tadilata alınacak olsa da sezona imzasını atmayı yine başardı. Bakalım Olympiakos'un lig şampiyonluğunu görebilecek mi bir gün...
Rolling in The Deep: Maccabi'li Hendrix ve Langford'ın Euroleague listelerine bir numaradan giren Adele uyarlaması... Arkadaşlar stüdyodaki uyumlarını ve performans kalitelerini sahaya da yanısıtınca, bilhassa da Top 16'nın ikinci yarısında, Blatt derin bir nefes alıp, playofflara kendini atmanın keyfini yaşadı.
Scariolo-Spahija: Yıllardır koç sınıflandırmalarında nereye koyulacağı hep tartışılan iki koçun kırık notla sınıfta kaldıkları bir sene oldu. Kaderin bir cilvesi misali son tahlilde Fenerbahçe Ülker'e darbeyi vuran da Scariolo'nun Milano'su oldu.
Trinchieri: Evini nasıl dizayn ediyorsa Bennet Cantu'ya da öyle top oynattı bu yıl. A la Trinchieri ve biraz da Lele Molin çizimleri...
Unics Kazan: Yılların yatırımı, birikim, Tataristan'ın kendini sporla ifade edişi bir çok hikaye barındırıyor onlar da. Ancak Koç Pashutin ve "Yetenekli Bay Veteranları" Bilbao gibi etikette çaylak oldukları bir sezonda tabiri caizse döktürdüler. Evet son 3 maçlarını kaybettiler ancak büyük resimde bu yılın takımlarından biri oldukları gerçeğini hiçbir şey değiştiremez.
Vlad: Tarihte Kazıklı Voyvoda, Deli Petro (Bu arada galiba onu deli diye tanımlayan bir tek Osmanlı kaynaklarıymış, neyse olsun) nasıl imzalarını attılarsa Vlad Romanov da o imzayı atacak gibi gözüküyor. Kült karakter... Bu yıla da fazlasıyla imzasını attı.
Yad Eliyahu: Euroleague'in, Avrupa basketbolunun simgelerinden biri... Maccabi Tel Aviv'in Sarı Okyanusu... Son Avrupa Şampiyonası'nın sempatik takımı bin göller diyarı Finlandiya'nın cep telefonu şirketinin ismiyle anılır oldu artık ancak bu ismi hatırlatmakta yarar var. Çünkü Blatt'ın öğrencilerinin, takımın kadro olarak defektleri var olsa da Yad Eliyahu çoğu zaman o defektlerin salon dışında kaldığı bir filtreye sahip gibiydi yine bu yıl. Bilhassa da Cantu maçının 3. çeyreğinde. Hatta Papaloukas da ilk defa salondan içeri kabul edilmiş gibiydi.
Zouros: Romanovzede Zouros yaz aylarında Yunanistan ile beklentilerin üstüne çıkışını Efes'in yeni sayfalarına yansıtmaya çalışacak. Hatta Panellinios dönemini belki daha çok uyarlamaya çalışacak. Ancak işi kolay değil. Lakin o Romanov'la çalışmış (en azından denedi) bir koç. Ayrıca şaka bir yana felsefe, karakter, disiplin ve kimlik konularında prensipleri olan bir adam.
Weems: Litvanya All-Star'ındaki smaç yarışması performansı bu yılın en iyisiydi, çok net. Lokavt'ın bu yıl en büyük hediyelerinden biri oldu.
Xavi Pascual: "B planı" bu ülke de futbol kaynaklı bir çok sohbete meze olmuş bir topiktir. (Topik bu arada denk geldi fonetik ama nefis mezedir, Hrant babaya selamlar olsun, onu da analım yeri gelmişken) Sanırım Katalanlar Pascual ekseninde girseler B planı yok bu hocanın mevzusuna işin içinden çıkamazlardı. Barcelona tarihin en savunma rakamlarına sahip olduğu yılda dahi tam güven vermiyor. Huertas'ın sisteme entegrasyonundan tutun, maç içi hücum açılımlarına kadar... Euroleague Son Sekiz'indeki en genç koç Pascual'in karnesi bu yıl hiç fena değil lakin en ufak bir şaşırtmaca da, rakip koç ters manyelinde kontrolü kaybedebiliyor. Bazen Louis de Funes'in filmlerindeki bazı telaşlı, panik karakterleri hatırlatıyor. Şimdi önünde kendini tekrar kanıtlamak için önemli bir sınav var. Ancak risk almaktan korkmaması gerekiyor sanki.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam