Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Euroleague'de 5. hafta

Eurosport
TarafındanEurosport

Yayınlandı 18/11/2011 - 19:58 GMT+2

Euroleague'de beşinci hafta geride kaldı. Nefes kesen mücadeleleri İnan Özdemir değerlendirdi.

galatasaray medical park, regal barcelona, shumpert

Görsel kaynağı: AFP

Dünya çapında yankılanan seyirci koreografilerinin hastasıyız. Her halükarda Partizan ya da Panathinaikos'un evinde oynadığı bir maçın başına iştahla oturmamızın sebeplerinden biri de bu. Bazen kötü basketbol sunabilirler ama kötü mücadele asla. Peki ya taraftar? Adnan Hoca'nın tabiriyle "Ashley zaten efsane"
Galatasaray Medical Park - Regal Barcelona maçı da sıradan bir maç değildi. Herkes neyle karşıya karşıya kalacağının farkındaydı. Siyasi gündemimizin çiğnenmiş ifadelerinden "haddini bilmek" rafa kaldırılmış, "saygıda kusur etmemek" tedavüle sokulmuştu. Şehre Barcelona gelmişti, daha ne olsun?

Tek kötü yan, Siena maçının hafızalardaki tazeliğiydi. Kalabalık ortamda heyecanla bir şeyler anlatırken "Sakin ol" diyen adam gibiydi İtalyanlar, benzeri gurur kırıcı olabilirdi. İlk periyot böyle olmayacağını gördük. Sonra her şey ağırlaştı, Chuck Eidson'ın liderliği konuk ekibe avantajı getirdi. Üçüncü çeyreğin ortasında 56-36 Barcelona üstündü.

Buradan sonra ne beklersiniz? Panik hücumlar, tezahüratları uğultuya dönüşen bir taraftar, "Pozisyonun tekrarını göstermedi İtalyan televizyonu" hezeyanlarına kapılan bir spiker. Hiçbiri olmadı. Taraftar susmadı, Galatasaray oyun disiplininden kopmadı, İsmail Şenol fark çift haneli skorlardayken bile sarı-kırmızılılar öndeymiş gibi anlattı ve hakikaten takım geri döndü.

Alt alta yazın tüm bunları, karşınıza "Yeni Dalga" Türk basketbolu mu çıkıyor? Sanırım. Geçen yıl Fenerbahçe ile şaha kalkan tribünler her şeyin temeli. Cevher'in kaçırdığı üçlükler, Furkan'ın boyalı alanda teptiği fırsatlar, Lorbek'in en kritik yerdeki şans üçlüğü pek kimsenin umrunda değil. Kazanmak güzel olabilirdi ama kaybetmek bazen kötü olmuyor. Ali Şen'in ifadesiyle "Zamia" basketbol topunu sevdi.
Elde var üç!
Ömer Onan'e methiyeler düzmek için milyon tane gerekçe bulabilirsiniz. Uzaklara da gitmeye gerek yok aslında, hasta hasta çıktığı Bennet Cantu maçındaki performansı apayrı bir yazı konusu. Fakat en önemli özelliği belki de dürüstlüğü. Karşılaşma sonrası mikrofonlara "Ya iyi oynamıyoruz. Hâlâ yolunda gitmeyecen onlarca şey var. Ama kazanmak yine de önemli" diyerek her şeyi özetledi. Neven Spahija da benzeri ifadeler kullandı: "En iyi oyunumuz bu değil ama sahaya kalbimizi koyuyoruz"

Fenerbahçe Ülker'in en iyi oyunu bu değil. 40 dakikada 6 asist, 8'de 1 üçlük isabeti. En kritik yerde yapılan basit hatalar. Yine de kazanıldı, üst üste üçüncü galibiyet geldi. Cantu antrenörü Andrea "Le Corbusier" Trinchieri'nin demecini bu noktada anmak lâzım: "Fenerbahçe karşısında, büyük takımlarla da kafa kafaya oynayabileceğimizi gösterdik"

Kanarya bu birikimi beş senede inşa etti. Artık "Büyük takım" diye anılıyor. Peki yöneticiler bunun gerçekten farkında mı? "Daha transfer yapmayacağız" anlayışı tüm hayâllerin çöpe gitmesine sebebiyet verebilir.
Mühendislik hatası
Kaan Kural, Anadolu Efes'in sorununu her zaman olduğu gibi en iyi özetleyen isim, "Mühendislik hatası" diyor. Real Madrid maçını izlerken herkesin aklına gelen buydu. Ufuk Sarıca büyük bir koç olmayabilir, belki de hiçbir zaman olmayacak ama Efes'te sorunların kağıt üstünde başladığı da bir gerçek. Kısa rotasyonu, kendi evinde düzenlenecek Final Four'a gitmeyi hedefleyen bir takım için felaket. Tarence Kinsey olmayınca her şey işkenceye dönüşüyor.

İşin bir de Sarıca tarafı var tabii. Real Madrid'i en sevdiği şeye, hızlı, tempolu hücumlara itmenin pek izahı yok. Pablo Laso'nun öğrencilerini "Ona küçük sürprizler yapın" moduna soktuk. Efes savunması bütün konsepti yanlış anladığı bir haftayı daha geride bıraktı.
picture

Fenerbahçe Ülker Bennet Cantu

Görsel kaynağı: AA

Haftanın Takımı
Partizan: Sırp ekibinin üç sezondur çevirdiği dolabın farkında mısınız? Evlerinde oynadıkları ilk maçı kaybediyor, taraftarlarını endişelendiriyorlar. Arkasından bir daha evlerinde hiç kaybetmiyor, deplasmanda herkese kök söktürüyorlar. Since 2008-2009. Son kurbanları Emporio Armani Milano oldu. Basketbol literatürüne "A lâ Partizan" olarak geçebilir bu serileri, imza hareketleri.
En iyi beş
Sergio Rodriguez (Real Madrid): Jaycee Carroll dışarıdan bombaladı ama Sergio, Caha Magica'daki "Bazıları Efes sever " filminin baş rolüydü. 10 asist.

Vassilis Spanoulis (Olympiakos): Kazanılması gereken bir maç (SLUC Nancy), kazandıran bir skor (91-78) kazanan bir oyuncu (23 sayı).

Andrei Kirilenko (CSKA Moskova): 17 sayı, 9 ribaunt, 6 top çalma. Bir de halkımızı "Bizimkiler niye böyle değil?" galeyanına sürükleyen 13'te 12 serbest atış isabeti var.

Paulius Jankunas (Zalgiris Kaunas): Haftanın sürprizini yaşadılar, beklenmedik bir mağlubiyetle. Vladimir Romanov'un tırnaklarını yediği haftada tek teselli Jankunas'ın performansı oldu. (24 sayı, 11 ribaunt) Belki Fantasy Challenge'da da takımına almıştır başkan.

Josh Heytvelt (KK Zagreb): Hırvat ekibi için ilk galibiyet, liderliğin tam 11 kez el değiştirdiği bir son çeyreğe sahne olan maçta Zagreb'in oldu. 19 sayı, 11 ribaunt yapan Heytvelt, Krunoslav Simon'la birlikte zaferin kahramanı oldu. Buraya Zagreb Radyosu göndermesi gelecek.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam