Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Kenan Sipahi: Kupayı kaldıracağımızı hissediyorum

Eurosport Türkiye

Güncellendi 12/05/2015 - 12:41 GMT+3

Fenerbahçe Ülker'in genç oyuncusu Kenan Sipahi Madrid'den kupayla dönmek istediklerini belirtti.

Kenan Sipahi

Görsel kaynağı: AFP

Fenerbahçe Ülker’in genç yıldızı Kenan Sipahi, koç Zeljko Obradovic’le ilişkisini ve Madrid’deki Final Four’dan beklentilerini SlamDunk dergisine anlattı.
İşte o röportaj;
Zeljko Obradovic’le çalışmak nasıl bir şey? Dışarıdan göründüğü kadar sert biri mi, yoksa beklenmedik anlarda şakalar yapıyor mu?Dışarıdan öyle gözüküyor ama aslında çok da sert değil. Sizin iyiliğini düşündüğünüzden, anlattıklarını anlamaya çalışıyorsunuz. Çok hızlı konuşuyor, böyle olunca siz de çok çabuk anlamak zorunda kalıyorsunuz çünkü maç içinde pozisyonlar akmaya devam ediyor. Saha dışında da harika biri. Çok şakacı, sürekli espri yapıyor. Dışarıdan gözüktüğü gibi sert biri değil.
Kariyerinin bu kadar başındayken onun gibi biriyle çalışmak senin için çok özel bir şey olmalı...Benim için çok büyük bir fırsat ve bunu değerlendirmek için elimden geleni yapıyorum. 19-20 yaşındayken Obradovic gibi bir koçun oyun kurucusu olmak kolay bir şey değil. Felsefe ve sistemin oyun kurucudan geldiğini düşünürsek, bu işe ciddi anlamda kafa yormanız gerekiyor. Her antrenmanda, her maçta çok şey öğreniyorsunuz. Mesela bir miss-match’i nasıl daha kolay görürsün, içeriye nasıl daha etkili paslar indirirsin… Bu tarz küçük detaylar üst seviyelerde fark yaratmanızı sağlıyor. Ben de bu açıdan kendimi geliştirmeye çalışıyorum.
Kaybettiğiniz Galatasaray LH maçından sonra “Motivasyonunu sahaya yansıtamayanlar takımda yer bulamaz” demişti mesela. O açıklama sizi olumlu yönde kamçıladı mı?Açıkçası o gün rakip altı kişiyle ana rotasyonda olunca maçın derbi olduğunu unuttuk. Motivasyonumuz daha yüksek olabilirdi ama takımın kafası Olympiakos deplasmanındaydı. Zaman zaman bu tür şeyler olabiliyor. İki kulvarda birden ilerlerken bir tarafa daha fazla konsantre olabiliyorsunuz. Kendinize istediğiniz kadar “Hayır, iki tarafa da eşit şekilde odaklanmalısın” deseniz bile Euroleague biraz ön plana çıkabiliyor. Hazırlık maçı bile olsa kazanmak istersiniz ama o gün ne yazık ki kaybettik. Obradovic de o maçın ardından işleri daha ciddiye almamız ve daha karakterli oynamamız gerektiğini söyledi. O dönem CSKA Moskova ve Olympiakos’u deplasmanda yenmiştik. Açıkçası Maccabi Tel Aviv’le çeyrek final eşleşmesinden çok daha kritik bir süreçti bizim için. O yüzden ufak bir kaza yaşadık diyebilirim.
Bu sezon birçok kritik maça çıktınız. Sizi motive etmek için özel şeyler söylediği oluyor mu? Sonuçta bu seviyede yıllardır mücadele ediyor...Karşılaşacağımız rakibin bize karşı nasıl savunma yapacağını söylüyor ve yüzde 99 da doğru oluyor söyledikleri. Ona göre bir plan yapıyor, bizi o doğrultuda hazırlıyor. Zaten sahada onun söylediklerini yaparsanız işiniz kolaylaşıyor. Bunun dışında, mesela geçen sezon Partizan deplasmanından önce bana şöyle demişti: “Burada çok ateşli bir atmosfer olacak. Maç içinde arkadaşlarınla sürekli konuş. Rakip serbest atış kullanırken topla onları, bir şeyler söyle. Oyun içinde de sürekli bench’e bak çünkü iletişimimiz iyi olmalı. Kalabalıkta sesimi duyman zor olacak.” Bu tür şeyler söyleyerek işimizi kolaylaştırmaya çalışıyor.
Sezon başında Final Four’a kalacağınız aklından geçiyor muydu?Takım kurulduğunda böyle bir beklentimiz vardı açıkçası ama hiçbir zaman o kadar ileriye bakmadık, daima maç maç düşündük. Bazen uzun vadeli düşündüğünüzde önünüzdeki maçlara konsantre olmanız zorlaşıyor. Bu yüzden her zaman sıradaki rakibimizi düşündük. Tabii galibiyetler geldikçe beklentiler de ciddileşmeye başlıyor, herkes içten içe bunu düşünür hale geliyor ama hiç kimse dillendirmek istemiyor.
Peki sezon içinde “Tamamdır, bu sezon olacak galiba” dediğin bir maç oldu mu?Üçüncü Maccabi maçından sonra dedim. Herkes sezon içinde işlerin çok iyi gittiğini görüyordu ama asla rehavete kapılmadık. O yüzden Maccabi’yi deplasmanda yendikten sonra, her şey kesinleştiğinde biz de rahatladık.
Üçüncü Maccabi maçının son topunu savunma görevi sana verildiğinde üzerinde baskı hissettin mi?Hayır. Gerçekten de iyi bir seri geçiriyordum ve bu da bana güven verdi. Zaten seriden önce de Pargo’yu nasıl savunabileceğimi düşünmüş, onu nasıl durdurabileceğime dair kafa yormuştum. Takım halinde de birbirimize o kadar kenetlenmiştik ki 1 saniye bile maçtan kopmadık. Herkes o an bana “Zaten sen onu tutarsın” dercesine bakıyordu. Son top oynanmadan önce Zisis herkesi toplayıp o maça kadar ne kadar sıkı çalıştığımızı hatırlattı. O pozisyonda amacım ilk iki driplingde geçilmeme, daha sonra da kötü bir atış yapmaya zorlamaktı çünkü Vesely’nin yardıma geleceğini biliyordum.
Özellikle Obradovic döneminde yavaş yavaş “kelepçe” rolüne bürünmeye başladığını söyleyebiliriz. Oyununun savunma yönünü bu kadar geliştirebileceğini tahmin ediyor muydun?Altyapılarda genelde karşı takımın kötü oyuncularını tutardım. Tofaş’ta oynarken koç Erhan Toker bana ileride savunmanın çok önemli olacağını anlatıyordu. Hatta birkaç maçta rakibin en skorer oyuncularını tutmakla görevlendirmişti. Fenerbahçe Ülker’e geldikten sonra iyi oyuncuları savunabileceğimi gördüm. Savunmada aşırı efor sarf edince oyunun hücum yönünde etkili olmak kolay olmuyor. Hem rakibin en etkili oyuncusu tutacaksın, hem de hücumda pick and roll’leri etkili biçimde oynayacaksın… Bu kolay bir şey değil. Fenerbahçe Ülker’de birçok kaliteli ve üst düzey oyuncu var, herkes kendine verilen görevi yapmaya çalışıyor. Ben de o seride Pargo’yu tutmakla görevlendirildim ve elimden geleni yaptım.
İlk maçın başlarında Pargo sahada yanarken kenarda için içini yiyor muydu peki?Elbette. Hatta Semih Erden’e “Ah şimdi oyunda olsam!” gibisinden bir şeyler söyledim çünkü Pargo’yu ezberlemiştim, her pozisyonda ne yapacağını biliyordum. Oyuna girdikten sonra da işler yolunda gitti. Tabii her zaman böyle olmuyor. Şimdi “Ben herkesi tutarım” dediğimi sanmayın! Şu an öncelikle takıma enerji katmaya ve hocamın verdiği görevi uygulamaya çalışıyorum.
Final Four’da beklentilerin neler? Gece yatağına yattığında kupayı kaldırdığın anların hayalini kuruyor musun?Olacağını hissediyorum çünkü çok çalışıyoruz. Eksiğimiz yok, belki fazlamız var. Real Madrid ev sahibi avantajını kullanmayı hedefliyor ama bizim de taraftarımız olacak. Takım halinde basketbola aşırı kafa yorduğumuzu düşünüyorum. İyi şeyler yapacağımıza da inanıyorum.
Artık her takım, her oyuncu birbirini tanıyor. Yarı final maçında karşında Sergio Llull ve Sergio Rodriguez olacak. Rakiplerinin zayıf yanlarına çalışmaya başladın mı?Başladım ama taktiklerim bende kalsın. Maçtan sonra seni arayıp “Bunları yapmaya çalıştım, gördün mü?” derim istersen! Şaka bir yana, ikisi de çok kaliteli oyuncu. Bu seviyede oynamaya alışkınlar. Ben de boş vakitlerimde videolarını izleyip onlara karşı neleri daha iyi yapmak gerektiğini düşünüyorum.
O akşam nasıl bir atmosfer bekliyorsun?İspanyolların, hakemleri çok kolay etki altına aldığı söyleniyor ama burada öyle bir şey olacağını sanmam çünkü Avrupa’nın en iyi hakemleri düdük çalacak. Onlar oyunu ne kadar sertleştirirse biz de onlara o şekilde karşılık verebilecek mücadele gücüne sahibiz. Atmosfer olarak bizi etkileyecek bir ortam beklemiyorum. Sadece tecrübe olarak bizden üstün oldukları söylenebilir. Bu dezavantajı ortadan kaldırmak için açlığımızı ön plana çıkarmalıyız. İlk kez Final Four oynuyoruz ve bu kupayı sadece Real Madrid’den değil, diğer her takımdan daha fazla istiyoruz.
Finale kalırsanız CSKA Moskova-Olympiakos maçının galibiyle oynayacaksınız. Hangisini istemezsin: Teodosic mi, Spanoulis mi?Çok acayip bir soru! İkisi de çok iyi oyuncu. Teodosic bazen oyundan düşebiliyor ama onu tutsan De Colo var. De Colo’yu tutsan Weems var. Weems’i tutsan Kirilenko var… Spanoulis ise Olympiakos’un en büyük silahı. Yine de özellikle çeyrek finalden sonra “Bu gelmesin, bu gelsin” diyebileceğiniz bir oyuncu ya da takım olduğunu düşünmüyorum.
SlamDunk
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam