Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

İnanmak

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 01/11/2020 - 02:58 GMT+3

Kaddafi'nin oyun kurucusu olmak, Libya'daki zor zamanlar, Mısır'a kaçış, mental çöküş, Nijerya'da doğmak, ABD'ye taşınmak, Kevin Durant'e karşı oynamak... Basketbol dünyasının en ilginç hikâyelerinden birine sahip olan Alex Owumi, Kuzey Kılıç'ın sorularını yanıtladı.

Alex Owumi

Görsel kaynağı: Eurosport

"Eh, teknoloji yıllar ilerledikçe mükemmel bir hale geliyor fakat teknolojinin getirdiği şeyleri kullanmak karmaşıklaşıyor." diyor Alex Owumi, Zoom üzerinden gerçekleştirdiğimiz röportaja girmeye çalışırken. "İnternetim iyi fakat kulaklıkla biraz sorun yaşadım."
Alex Owumi, arkadan pırıl pırıl görünen güneş eşliğinde bilgisayarının kamerasına geçiyor. Üzerinde sabah koşusuna çıkan insanları andıran siyahlı grili tişörtü ve yüzünde koskocaman bir gülümseme var. İlk başlarda bu gülümsemeyi ikimiz de koruyoruz, ortala geldiğimizde ise ben konuşmakta zorlanırken Owumi, hikâyesini detaylarıyla paylaşmaktan çekinmiyor. Kendisine "Kaddafi'nin oyun kurucusu" derken biraz zorlanıyor ama geçmişin yaşanıp biten, önemli olan şeyin inanç olduğunu unutmuyor.
"Koronavirüs salgını sürecinde hepimizin alması gereken temel önlemler var. Fakat bence bu dönemde yapılması gereken tek şey, evde kalmak. Gerçekten. Eğer maske takıp haftada bir kez alışverip yapıp ailenizi geçindirebilecek kadar yaşıyorsanız yapmanız gereken tek şey evde kalmak."
Alex Owumi, 2016 yılında; yazdığı ve sonradan yazacağı kitapların yayımlanmasını kolaylaştırmak için bir medya şirketi kurdu. Koronavirüs salgını sürecinde evde geçirdiği zamanın büyük bir kısmını bu şirkete ayırdığını belirtiyor: "Basketbol kariyerimin bitmesine az kaldı. Kafamı tamamen kitaplarla ilgili yapmayı planladığım projelere verebileceğim. Salgın sürecinde öncelikli hedefim bu şirketin planlarını düzenlemek oldu."
Amerika Birleşik Devletleri'nde doğu kesminin saatine göre öğlen 12:00'de röportaja katılan Alex'le hikâyesini konuşmaya başlıyoruz. Hem de ilk yıllarından itibaren.
"4 Mayıs 1984'te Nijerya'nın Lagos kentinde doğdum. 1980'lerde Nijerya'da yaşamak herkes için farklıydı. Eğer maddi açıdan biraz iyi bir durumdaysanız işler mükemmel bir şekilde devam eder fakat aksi hâlde yaşantınız bir hayli zorlaşacaktır. Bu durum dünyanın her bölgesi için geçerli fakat Nijerya'daki tüm aileler çok kalabalık. Demek istediğim, beslemeniz gereken çok fazla insan var."
Owumi'nin annesi Claudia, Cambridge'de büyümüş. Babası Joseph ise ABD dışında büyürken eğitimini Claudia'yla aynı yıllarda Boston'da almış. "Mükemmel bir annem ve babam var. Ailemiz genişti. Kardeşlerim dışında kuzenlerim, amcalarım, dayılarım... Çok kalabalık bir aileydik ama açıkçası bu kalabalık içerisinde hepimiz mutluyduk. Annem ve babam daima çalıştıkları için maddi olarak iyi durumdaydık. Hayatlarımızı sürdürebilecek kadar paramız vardı."
"Annemin mesleği çevre planlamacısı gibi bir şey. Şehirlerde neyin nerede olması veya olmaması gerektiğini planlıyor. Birkaç yıl önce Boston'da özel bir şirketin yönetim kuruluna seçildi. Babam ise doktor ve girişimci. Harvard'ın halk sağlığı merkezlerinde doktor olarak çalıştı. Ardından bir ara girişimci olarak da iş hayatında yer aldı. Hâlen daha meşgul biri. Bundan şikayetçi değilim, hiçbir zaman da olmadım. Çünkü onların meşgul olmasının tek nedeni bizlere iyi bir yaşam sunabilmekti. Şu anda ise zihinsel olarak bu durumlarını sürdürmek istiyorlar. Dediğim gibi, mükemmeller."
Kalabalık ve mutlu bir aile çevresinde büyüdü anlayacağınız Alex Owumi. 9-10 yaşına kadar İngilizce konuşmakta zorluk çekiyordu fakat basketbolla tanışması onun hayatını her anlamda değiştirecekti.
"Ailemdeki herkes bir şekilde spor yapmıştı. Bazıları profesyonel bazıları amatör olarak futbol, basketbol gibi branşlarda yer almışlardı. Erkek kardeşlerim profesyonel seviyede basketbol oynamışlardı."
"1990'ların başında Nijerya'da basketbol çok fazla konuşulan bir şey değildi. Zaten basketbol oynamak için mükemmel fırsatlarımız da yoktu. Babam iş için gittiği Birleşik Devletler'den dönerken NBA'de oynanan maçların kasetlerini getirirdi. Eh, o zamanlar günümüzdeki gibi teknolojik fırsatlar yoktu."
"Magic Johnson, Larry Bird, Michael Jordan ve Hakeem Olajuwon'un maçlarını izlemeyi seviyordum. Olajuwon'ın NBA'de yarattığı etkiyi gördüğümde, 'Alex, basketbolu neden denemiyorsun?' diye düşündüm. O zamanlar futbol oynuyordum. Sonrasında basketbola başladım."
Hakeem Olajuwon
Alex Owumi her ne kadar basketbol üzerine bir kariyer oluşturmayı düşünse de ailesiyle birlikte ABD'ye gittiğinde kolejde yer aldığı ilk spor branşı Amerikan Futbolu oldu.
2003'ün başında Bob Benson'ın koçluk yaptığı Georgetown Hoyas'la imzaladı fakat hem takımda istediği rolün verilmemesi hem de yaşadığı bazı sakatlıklar onu tamamen basketbola yönlendirdi. 2004 ile 2008 yılları arasında üç kolej takımında forma giydi.
"Kolejde oynamak basketbol dünyasındaki en farklı şeylerden biri. Çünkü genç bir oyuncu olarak gelecekte neler olacağını bilmeden her şeyinizi parkede göstermeye çalışıyorsunuz."
Owumi, 2006-2007 sezonunda Alcorn State forması giyerken o dönemler ülkede büyük bir etki yaratan ve NBA geleceği merak edilen Kevin Durant, Texas forması giyiyordu. Bu iki oyuncu ve takım sezon içerisinde karşılaştılar.
"Tamam, şöyle bir şey var. Basketbolda uzun forvet-pivot oynamanızı sağlayan fiziksel özelliklerinizle oyun kurucu, şutör veya kısa forvet gibi oynamanız her şeyi bozuyor. Kevin Durant'in takımına karşı oynadığımız maçta onu savunma görevi benimdi. Doğrusunu söylemem gerekirse, savunma yapmak kariyerimde yaptığım en iyi şey. Fakat dediğim gibi, KD tüm oyunu bozuyor. O çocuğun süper yıldız olacağı açıkça belliydi. Bazıları Durant'in ince fiziğinden dolayı NBA'de iyi bir kariyere sahip olamayacağını söylüyorlardı. Yanıldıkları ortada."
Nijerya'da doğup Birleşik Devletler'e gitmeyi, "Şok geçirdim" kelimeleriyle anlatıyor Owumi. Bu kelimeleri kullanırken gülüyor çünkü gerçek anlamıyla şok geçirmiş.
"Bildiğin gibi, Nijerya çok sıcak bir yer. Yılın büyük bir kısmında terlemeye, güneşi görmeye alışık olarak büyüdüm. Bazı Noel filmlerinde ABD'deki karlı havaları gördüğümde orayı mükemmel olarak düşünüyordum."
"Ülkeye gittiğim zaman kış ayları yaşanıyordu. Kuzenlerimde kalıyordum. Bir gün kar yağdı ve dışarıya çıkıp kar topu oynamaya başladık fakat sorun şu, hayatım boyunca o kadar soğuk bir alanda zaman geçirmemiştim. Sanırım bir-iki saat boyunca karın altında kaldık. Kar topu oynadık. Eve gittiğimde ellerim yara içindeydi. Ellerimi sıcak suyla yıkarsam her şeyin düzeleceğine inandım. Ah... Sıcak su elimle temas ettiğinde her şey daha da kötüye gitmişti."
ABD'deki macerası bu şekilde başlayan Owumi, basketbolun hayaller dünyası NBA'e açılan ilk kapıda, draft sürecinde birtakım talihsiz durumla karşılaştığını belirtiyor.
"2008'de 24 yaşımdaydım ve kolejden çıkmam gerekiyordu. Artık draft'a hazırdım. Fakat şöyle bir sorun vardı, ilk başlarda futbolda yer almam, fiziksel özelliklerimi yenilemem için işleri zorlaştırmıştı. Bu nedenle kolejdeki dört seneyi de kullanmıştım. NBA takımları 24 yaşında olan bir oyuncuyu eğer süper yıldız ışığı vermiyorsa asla seçmez."
"Tabii o draft sınıfında Derrick Rose, Russell Westbrook, Eric Gordon gibi kısa oyuncular vardı. OJ Mayo, Joe Alexander, Kevin Love, Danilo Gallinari ve daha birçok isim mükemmel bir kolej veya uluslararası kariyer geçirip draft'a giriyorlardı. Yaşları takımların istedikleri gibiydi. Yani draft edilmeyeceğimi tahmin etmiştim."
"Draft sonrasında ise işler beklemediğim şekilde gelişti."
Alex Owumi, NBA Draftı'nda seçilmedi. Draft süreci sonrasında Boston Celtics'te deneme idmanlarına çıksa da yaşı daima bir engel oldu. İngiltere, Fransa derken 2010-2011 sezonu için Makedonya Ligi takımlarından KK Lirija, Owumi'ye kontrat teklif etti. Orada "Büyük İskender" lakabını aldı. İlk başta işler mükemmel gidiyordu fakat sonrasında her şey değişti.
Geri kalan tüm hikâyeyi bir saniye bile araya girmeden Alex Owumi'den dinliyorum.
"NBA'de oynayacağıma dair bir inancım vardı. Çünkü yetenekliydim ama yaşım büyük bir sorundu. 2010'da Makedonya'dan iyi bir teklif almıştım. Menajerim Goran Gramatikov'la birlikte oraya gittim ve sözleşme imzaladım. Fakat sezon içerisinde her anlamda rahatsızlık yaşıyordum. Irkçı söylemler, çok soğuk kış ayları derken oradan ayrıldım. 2010'un sonlarında Libya'da Benghazi'de yer alan Al-Nasr takımından teklif aldım. Açıkçası, iyi bir para teklif etmişlerdi. Takımın yönetim kademesinde kimlerin olduğunu bilmiyordum."
"Benim gibi basketbolcular için kariyerinizin belirli bir döneminde bazı kritik sorular oluşmaya başlar. Al-Nasr'in teklif ettiği para ve sunduğu olanaklar, bu sorulara pozitif cevaplar doğurabilirdi. Takımın Kaddafi Ailesi'ne ait olduğunu anladığımdaysa... Hikâyeyi en baştan anlatmak istiyorum."
Alex Owumi, 11 numara, ortada, Libya
"Kontratı imzalamadan önce 27 Aralık 2010'da Libya'ya geldim. Arap Baharı yaşanıyordu ama o zamanlar ki etkisi büyük değildi. Al-Nasr'ın Libya Ligi'ndeki en iddialı takım olduğunu fark ettim. Bu benim için büyük bir artıydı. Ayrıca özel bir jetim olacaktı, yemeğe para vermeyecektim, özel arabalarda seyahat edecektim ve mükemmel bir evde kalacaktım. Bütün bunlar cezbediciydi ve sözleşmeyi imzaladım."
"Sözleşmeyi imzaladıktan sonra kalacağım daireye gittim. Dairede Muammar Kaddafi'nin resmi vardı. O an inanılmaz bir şok geçirdim. Bir hafta içerisinde takımın Kaddafi Ailesi'ne ait olduğunu anladım. İlk başlarda korkmamıştım çünkü tek amacım basketbol kariyerimi sürdürmekti ve dediğim gibi, 2010 sonunda işler yolunda gibi görünüyordu."
"Antrenmanlarımız esnasında salonun dört bir kenarında ellerinde AK-47 olan nöbetçiler vardı. Kaddafi Ailesi'ni ve bizi koruyorlardı. Berbat şeylerin olacağını ilk o zaman hissetmiştim ama işlerin çok çok kötü olacağını düşünmüyordum. Şubat 2011'e dek.
"Pf... Şubat 2011. Antrenman için hazır bir şekilde evden çıktım ama evde kalmam söylendi. Birkaç saat içinde 30-40 tane asker evin yanına geldi. Onlar geldikten sonra tüm şehirde sirenler çalmaya başladı. Bomba sesleri her yerden duyuluyordu. Ailemi aramak için telefonumu kullanmaya çalıştım fakat telefonlar çekmiyordu. İnternet kesilmişti. Bu durum birkaç hafta devam etti ve yemeğim bitmişti. Sular kesilmişti. Yani esir gibiydik."
"Günler ilerledikçe tuvaletten su içiyordum. Bu durumun böyle gitmeyeceğini anladım ve bir şekilde ülkeden çıkmalıydım. Nöbetçiler, Kaddafi'nin emri sonrasında şehre gitmişlerdi. O sıralarda takım arkadaşlarımdan olan Moustapha Niang, Mısır'a gitmemiz için bir plan hazırladı. Giderken korkunç manzaralar görmüştük. Şehrin her yerinde cesetler vardı. Binlerce insan öldürülmüştü."
Alex Owumi ve takım arkadaşları
"Mısır'a kaçarken bazı sorunlar çıktı. Kaddafi tarafından tehdit edildik. Bizi takip etmesi için birkaç kişi gönderilmişti fakat ülke genelindeki protesto karşıtı eylemlerin şiddeti giderek arttığı için herkese ihtiyaç duyuyorlardı. Mısır'a kaçarken belirli bir yerde yürümemiz gerekti. Birkaç gün su ve yiyecek olmadan yürüdük. Böcek yedik."
"Mısır'a vardığımızda orada adeta 'Güvenli Ev' diyebileceğim bir yerdeydik. Bir yıl oradaki bir takımda oynadım. Şampiyonluk kazandık. Kaddafi tarafından tehdit edilmeye devam ediliyorduk fakat onun işleri kötüye gidiyordu."
Alex Owumi, Mısır'da
"İşte, benim hikâyem. Kaddafi'nin oyun kurucusu."
Bu hikâyeyi daha önceden birçok kez bilmeme rağmen her şeyi Alex Owumi'den duymak çok daha farklıydı. Anlattığı her olayın ardından düşündüğüm tek şey Birleşik Devletler'e döndüğü zaman neler yaşadığıydı. Zira malum, bir savaş gazisi, savaş sonrasındaki yıllarda zihinsel açıdan asla toparlanamayabilir. Hatta iş intihara kadar gidebilir.
Alex Owumi, derin bir nefes alıyor ve, "İnandım" diyor.
"Hayatım boyunca yaptığım en iyi şeyi yaptım ve her şeyin düzeleceğine inandım. Ancak bu iş inanmakla çözülecek gibi değildi. İlk birkaç hafta iyi gidiyordu. Ailemle, arkadaşlarımla vakit geçiriyordum."
"ABD'ye döndükten bir dönem sonra kabuslar görmeye başladım. Uyuyamıyordum. Yemek yiyemiyordum. Ölü bedenler görüyordum. Bomba sesleri duyuyordum. Terapiye başladıktan sonra kafamı tamamen temizledim. Basketbola odaklandım. İngiltere'de oynamaya başladım."
"Şu anda 10 yıl öncesine bakıyorum. O zamanları düşünüyorum. Dostum, biz basketbolcular için her şey olmuştur. Olacak vardır fakat biz, 'olan oldu' demeyi bilen insanlarız. Mesleğimizde bunu yapabilmek en kritik şeylerden biridir. Libya'yı her düşündüğümde olan oldu diyorum. Her şey oldu ve bitti. Her şey geçmişte kaldı. Evet, hata yaptım fakat bir yerde hayatımı düzenlemem gerekiyordu. Bu şeyleri yaşayacağımı bilsem Libya'ya gider miydim? Asla. Fakat dediğim gibi olan oldu. Şu an sağlıklıyım, huzurluyum ve mutluyum. Önemli olan da bu."
36 yaşında olan 1,93'lük oyun kurucu 2012 ile 2018 yılları arasında sırasıyla Worcester Wolves, London Lions ve Surrey Scorchers formaları giydi. 2018'de şu anda kadrosunda bulunduğu Worthing Thunder'la imzaladı. 2011'de Mısır Ligi'nde kupayı kaldırırken MVP ödülü de onun oluyordu. Kendi hikâyesini anlattığı otobiyografisinin yanı sıra iki kitap daha yazdı.
"Yazmayı seviyorum. Bundan sonra her yıl bir kitap yazmayı hedefliyorum." diyor Owumi ve son sözlerinde hayat felsefesini anlatmaya çalışıyor.
"İnanç bir insanın para vermeden veya zaman harcamadan sahip olacağı en iyi şey. Hayatınızda ne yaparsanız yapın inanmak, size zarar vermez. Ben olumlu ve olumsuz her dönemimde inancımı korudum. Size tavsiyem, geçmişte olan her şeye olan oldu demeyi bilin. Geleceğe dair inanç taşıyın ve harekete geçin."
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam