Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

lakers howard nba takas

Eurosport
TarafındanEurosport

Yayınlandı 11/08/2012 - 18:19 GMT+3

Los Angeles Lakers, Dwight Howard'ı kadrosuna kattı. Basketbol spikeri ve yazarı Orkun Çolakoğlu dev takası analiz etti.

dwight howard

Görsel kaynağı: Reuters

Yaklaşık üç ay önce Los Angeles Lakers, Oklahoma City Thunder’a karşı tek bir maç kazanabilerek elenirken, hücumda topu sürekli alçak posta indirmeye çalışmaktan başka bir planı yok gibi gözüken ve atletik oyunculardan kurulu rakibine karşı hantallığı ortaya saçılmış bir takımdı. Kobe Bryant ve Andrew Bynum’dan kalacak topları bekleyip, o topları da çoğunlukla tercihinin dışında bölgelerde alan ve verimi düşen Pau Gasol, herkesin görebildiği bu açıkları kapatacak oyuncular alabilmek için, sezon başında Dallas’a gönderilen Lamar Odom’dan gelen trade exception’la birlikte Lakers’ın elinde bulunan iki ciddi kozdan biriydi. Hemen herkes Gasol’ün sarı-mor formalı günlerinin bittiğine emindi ama son iki play-off’u kötü hatıralar bırakarak tamamlayan, üstelik yaşı da 32’ye gelmiş bir oyuncu karşılığında çok cazip yeni isimler alınması da kolay gözükmüyordu.
Kasedi bugüne saralım: Lakers, fazla tahmin edilir hale gelen hücumunun komutasına, konu saha içi organizatörlüğüyse hala Chris Paul’la birlikte ligin en iyi ikisinden biri olan Steve Nash’i getirdi. Kariyer sayı ortalaması 19.5 olan, geçen yıl %40 gibi kötü bir oranla olsa da maç başına 17.2 sayı üreten ve elindeki dört numaraların aksine üç sayı çizgisinin gerisinden şut atabilen Antawn Jamison’ı kadrosuna ekledi. Nash, Bryant, World Peace, Gasol, Jamison gibi ayakları ağırlaşan ve rakiplerin önünde kalmakta zorlanan oyuncuların arkasına da, yıllardır vasat ve vasat altı savunmacılarla birlikte oynamasına rağmen takımı Orlando’nun hep üst düzey savunma takımları arasında olmasını sağlayan, NBA’in en büyük savunma gücü Dwight Howard’ı koydu. Kobe’nin altıncı bir şampiyonluk için artık şansının kalmadığına dair yorumlar bugün yerlerini Lakers’ın gelecek sezonun en büyük favorisi olup olmayacağı yönündeki tartışmalara bırakmış durumda.
Nash ve Jamison transferleriyle Lakers zaten önemli ölçüde güçlenmişti ama Howard takımın geriye kalan en büyük zayıflığını büyük ölçüde kapatabilecek olmasıyla bu kadroya başka bir boyut katıyor. Lakers yeni sezonda yine LeBron James, Kevin Durant, Russell Westbrook, Tony Parker gibi oyuncuları birebir savunmayla kontrol edemeyecek çünkü bir zamanlar ismi Ron Artest, kendisi de ligin en iyi dış savunmacısı olan World Peace ve aynı kategoride onun çok uzağında kalmayan Bryant eskisi kadar çevik değiller. Nash en iyi yıllarında bile savunmada “genç adamsınız, koşacaksınız” diyen halı saha abisi gibiydi. Yedek dış oyuncular arasında da bir savunma uzmanı bulunmuyor. Ama artık arkalarında, savunma performansı günden güne, keyfi olarak çok büyük değişimler gösteren, kafasını verdiğinde pota altı bekçiliği konusunda kimseyi aratmasa da, özellikle ikili oyun savunmasında hep problem yaşayan Bynum değil, hala basketbol oynayan en iyi “bekçi” duracak. Howard’ın gelişi Lakers’ı kağıt üzerinde en iyi savunma takımı yapmıyor ya da pota altını herkese kapatacakları anlamına gelmiyor ama hücum potansiyeli büyük bir takımın savunmada da sınıf atlayacağı kesin. Defansa daha fazla kafa yormasıyla tanınan koç Mike Brown’un bir de bu sezon, elinde ligin iyi savunmacısı varken neler yapacağını görmeli.
Takasın Lakers’tan sonraki en mutlu takımı 76ers, Andrew Bynum’ı alarak hem ligin en iyi ikinci pivotuna hem de yıllar sonra birinci sınıf bir skor opsiyonuna sahip oldu. Bynum konu sırtı dönük hücumsa muhtemelen şu an NBA’deki bir numaralı isim. Ayrıca kendini oyuna verdiğinde pota altında blok tehdidi yaratma, yakın mesafede birebir savunma ve ribaund konularında Howard seviyesine çıkabiliyor. Onun sorunları, savunmayı Howard gibi alışkanlığa çevirememesi, hücumdaysa pota yakını haricinde etkili olamaması ve rakip savunmanın yardımlarını okuyup doğru hareketi yapma ya da boş adamı bulma konusunda hala ciddi sıkıntılar yaşayabilmesi. Sixers gibi tempolu oynadığında başarılı olabilen bir takımda Bynum’ın oyunu yavaşlatan stili öncelikle şaşkınlık yaratacak, belki de bocalamalarına yol açacaktır ama birbirlerine alıştıklarında geçen senekinden çok daha dengeli ve potansiyelli bir takıma dönüşecekler. Özellikle Doğu Konferansı’nda Bynum’ın fiziğine karşılık verebilecek oyuncu sayısı çok az. Onun yanında çok ismi geçmese ve her ne kadar son iki yılda ciddi düşüş yaşasa da, Jason Richardson da hala yabana atılmaması gereken, kadroyu zenginleştirecek bir oyuncu.
Nuggets Arron Afflalo ve Al Harrington’ı yollarken iki önemli parçasını kaybetti ama Andre Iguodala gibi tarzı bu takıma cuk oturan bir yıldız için bu makul bir bedel. Iguodala oyunun hücum yönünde hiçbir zaman çok üst düzey olmamış ama belli ölçülerde her işi yapabilen, savunması hücumundan daha iyi bir oyuncu. Ne var ki yıllardır net birinci opsiyonu olmayan Sixers kadroları içerisinde yer aldığı için üzerine taşıyamayacağı sorumluluklar binmişti. Aslında yeni takımında da o net birinci opsiyon yok ama Denver hücumda çok daha potansiyelli ve topu kullanma konusunda istekli daha fazla sayıda oyuncuya sahip bir takım, dolayısıyla Iguodala’nın sınırları burada göze çok daha az batacaktır. Üstelik onun sivrileceği tempoyu sürekli oynamaya çalışan bir takımda yer alacak. Takas sonrası Twitter hesabında “En iyi basketbolumu daha göstermedim” mealinde konuşan Iguodala bu konuda çok haklı olabilir.
Orlando’ya gelince... Diğer üç takımın aksine onlar açısından ortada hoş bir manzara bulunmadığı açık. Şahsen Rob Hennigan’ın yerinde olsam, sezon sonunda bitecek kontratını şimdiden uzatmaya yanaşmamasına rağmen riske girip sadece Bynum’ı almayı tercih ederdim ama bu kararı kendi inisyatifiyle mi yoksa üst yönetimin telkinleriyle mi verdiğini bilmiyoruz. Belki de Howard’ı yollayıp Bynum’ı almanın takımı play-off yarışında tutacağını düşünmüş ve yeniden başlangıç yolunda üst sıra draft haklarına ihtiyaç duyduğundan bunu istememiştir. Nets’in son teklifi olduğu söylenen Brook Lopez, Kris Humphries, MarShon Brooks ve korumasız gelecek draft haklarını kabul etmemesine de hak veriyorum çünkü Lopez üzerine takım inşa edilebilecek bir oyuncu değil ama maksimum kontrat almış durumda; üstelik oluşacak takım sinir bozucu biçimde play-off yarışında kalabilirdi. Hennigan için tebrikleri kabul edeceği bir gün değil elbette ama takası Orlando açısından değerlendirmek için yine de biraz daha beklemek gerekiyor.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam