Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Shane Larkin: Obsesif MVP

Eurosport Türkiye

Güncellendi 24/06/2019 - 14:24 GMT+3

Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi’nde mutlu sona ulaşan ekip Anadolu Efes oldu. Kıran kırana geçen seride Fenerbahçe Beko’yu yedinci maçta mağlup eden ve seriyi 4-3 kazanan Efes, on yıllık aranın ardından ipi göğüslemeyi başardı. Bu başarıda ise başrol kuşkusuz Shane Larkin’e ait. Ama o, başrol olmak için zorlu dönemlerden geçti…

Shane Larkin, #0 of Anadolu Efes Istanbul and Ergin Ataman, Head Coach celebrates during 2019 Turkish Airlines EuroLeague Final Four Semifinal

Görsel kaynağı: Getty Images

38 sayı, 4 asist ve 3 ribaund. Bu rakamlar, geçtiğimiz gece Fenerbahçe Beko ile oynanan final serisinin yedinci maçında yıldızlaşan Shane Larkin’e ait. Normal sezon boyunca hem Euroleague hem de lig performanslarıyla büyüleyen Larkin, şanına yaraşır bir kapanışa imza attı. Ancak bu başarının ardında sıkıntılı bir süreç var; hem de çok sıkıntılı bir süreç…
Sekiz yaşındayken bir gün evde oturan Larkin, ‘’Groundhog Day’’ adlı filmi izlemektedir. Filmin ardından günlük rutin haline getirdiği basketbol maçlarının özetlerini izlemeye başlar. Ancak o gün, diğer günlerden biraz daha farklı bir sonla bitecektir. Larkin, televizyonda yıldız NBA oyuncusu Ray Allen’ın sekiz tane üçlük attığı bir maçı izler ve bu sekiz rakamı, o andan itibaren beynine kazınır. Lavaboya her gidişinde ellerini sekiz kez yıkaması gerektiğini düşünmeye başlar ve öyle de yapar. İleride hastalığa dönüşecek olan bu takıntısı Shane Larkin’ın hayatını kabusa çevirmeye başlamıştır. Shane, bir şeye en ufak bir temasta bile ellerini sekiz kez yıkaması nedeniyle günün sonunda kanlı ellerinin acısıyla uğraşır.
‘’Kıyafetimin ucu bir halıya değerse onu derhal çıkarmak zorunda kalırdım. Asansör düğmesi, kapı kolları, hamburger kağıtları… Benim dışımda birinin, kullanacağım nesneye en ufak teması dahi büyük bir sorundu. Bu durum en fazla ailemi üzmüştü. Babam bazı zamanlar banyonun kapısını kilitler ve anahtarı saklardı, amacı beni korumaktı. ‘Sen akıllısın Shane, bunu aşabilirsin’ derdi.’’ Shane’in babası Barry Larkin, Beyzbol’da “Hall of Fame” üyesi bir yıldızdı. Oğlunun takıntı sorununun aşması için en iyi çözümün spor olacağını düşünüyordu. Tabii beyzbol, bu düşünce için adeta biçilmiş kaftandı. Shane ilkokuldayken babasının efsane takım arkadaşları Tony Perez ve Pete Rose ile tanıştığında, takıntılarını bir kenara bırakmak için ilk adımı atmıştı. Shane’in elinden bahar aylarında beyzbol sopası düşmüyordu. Ancak küçükler ligindeki bir antrenörün “Çok kötüsün, her şeyi yanlış yapıyorsun.” demesinin ardından işler biraz sarpa sarmıştı.
Larkin, beyzbol kariyerine profesyonel olarak başlamadan nokta koymuş ve takıntılarına daha şiddetli bir şekilde geri dönmüştü. En ufak bir temasın ardından sekiz kez el yıkama ritüelini devam ettirmenin yanı sıra yemek yerken çatal ve kaşık gibi araçların mikrop yuvaları olduklarını düşünüyordu. Larkin, bu nedenle yemek alışkanlığını da kaybetmeye başladı. Ancak hayatını tamamen değiştirecek bir şeyle tanıştı: Basketbol, Shane’in kurtuluş noktası olacaktı.
Shane Larkin
Lise yıllarına kısa bir süre kala takıntıları artan Shane Larkin’e obsesif kompülsif bozukluk (OKB) tanısı konuldu. Bu hastalığın her 100 çocuktan üçünde görüldüğü ancak Larkin’in verdiği tepkilerin yalnızca bir çocukta görüldüğü tespit edildi. “O zamanlar kâbus gibiydi… OKB yüzünden sayısız hap kullanıyordum ama etkisi az oluyordu. Daha sonra basketbolla tanıştım ve işler tamamen yoluna girdi.” Evet, lise dönemine giren Shane, modern tıbbın tedavi edemediği hastalığına çareyi basketbolda bulmuştu. Asansör düğmesine dokunamayan Larkin, herkesin dokunduğu basketbol topu ile adeta bütünleşiyor, saatlerce top oynadıktan sonra ellerini dahi yıkamadan hamburger yemeye gidiyordu. Basketbol, bütün takıntılarını çözmüştü.
“Basketbolla birlikte sorunlarımı çözmüştüm ancak bazı lise ve kolej koçları bana şüpheli gözlerle bakmaya devam ediyorlardı. Bütün hayatım boyunca ilaç kullanıp durdum ama bu durumu bir kez bile sahaya yansıtmadım. İnsanların benim bir tür yaratık olduğumu düşünmelerini istemedim.”
Lise eğitimini Dr. Phillips High School’da alan Shane Larkin, orada maç başı 18,8 sayı, 6,4 ribaund, 6,3 asist ve 3,5 top çalma ortalamalarıyla mücadele etti. Ortalamalarının yanı sıra oyun kurucu maharetleriyle gözlerin pasını sile genç yıldız, dönemin ünlü draft sitesi “Scout.com” tarafından en iyi 30 oyun kurucu arasında gösterildi. Lise döneminde oldukça ses getiren Larkin, üniversite kariyeri için birçok okuldan teklif aldı. O, DePaul University’de karar kıldı ancak ilk yılından önce transfer talebinde bulunarak Miami’ye geçti. Bu talebin nedeni ise üniversite koçlarının genç oyun kurucu hakkında duydukları endişeden kaynaklıydı. Kolejdeki kurallar gereği sezonun ilk maçını kaçıran Larkin, kamp sürecinde de takımıyla birlikte değildi ancak daha sonrasında takımına çabuk uyum sağladı ve sezonu 7,4 sayı, 2,5 ribaund, 2,5 asist ve 1,6 top çalma ortalamalarıyla tamamlayarak konferansında yılın çaylak takımına seçildi. İkinci yılında takımıyla NCAA’de Sweet Sixteen’e kalmayı başardı ve konferansındaki koçlar tarafından yılın oyuncusu seçildi.
Yetenekli oyun kurucu, istatistikleriyle pastanın katmanlarını hazırlamış ve oyun performansıyla pasta kremasını da en güzel biçime getirmişti. Özgüvenini kazanan Larkin, 2013 yazında draft’a girmeye karar verdi. Birinci tur 18. sıradan Atlanta Hawks tarafından draft edildi ve hakları Dallas Mavericks‘e takaslandı. Çaylak yılında istediğini bulamayan oyuncu, 2014-2015 sezonu başında Tyson Chandler ve Raymond Felton’ın Dallas Mavericks‘e geçtiği takasta New York Knicks‘e katıldı. Larkin, Knicks formasıyla 76 maça çıktı ve 6,2 sayı, 2,3 ribaund, 3 asist ortalamalarını yakaladı. Saha içindeki performansı vasatın altında değildi ancak NBA’de git gide önem kazanan istatistikler Larkin’in apoletlerini birer birer eksiltiyordu…
Shane Larkin, Knicks formasıyla
2015-2016 sezonunda Brookly Nets formasıyla da istediğini bulamayan Larkin, ertesi sezon Avrupa’nın yolunu tuttu. Bir önceki sezon Final Four oynayan Baskonia‘da takımdan ayrılan Mike James ve Darius Adams’ın boşluğunu doldurması için transfer edilen oyuncu, sezonu 13,1 sayı ve 5,6 asist ortalamalarıyla noktaladı. NBA’de kaybettiği özgüvenini bir sezonluk Avrupa macerasını yeniden yakalayan oyun kurucu için sırada yeni bir NBA takımı vardı: Boston Celtics.
Larkin, 2017-2018 sezonunda Celtics formasıyla fena işler çıkarmadı. Takımın yıldız oyun kurucusu Kyrie Irving’in mart ayında yaşadığı sakatlık nedeniyle parkelere geri dönememesi Larkin için daha fazla şans anlamına geliyordu. Genel olarak yıldızı fazla parlamadı ama bazı maçların kritik bölümlerinde takımının ihtiyaç duyduğu katkıyı verebildi. Boston macerasının ardından rotasını yeniden Avrupa’ya yönelten Larkin, bu maceraya Anadolu Efes formasıyla atılıyordu.
Oyuncunun Efes’teki ilk ayları oldukça sorunlu geçti. Zira yaz arasında kendisinin dışında birçok isim kadroya dahil edilmişti. NBA’deki oyun farklığının üstüne yeni kimya problemi de eklenince Larkin için sezon başlangıcı kabusa döndü.
Şubat ayıyla birlikte parkede bambaşka bir Shane Larkin vardı. Anadolu Efes’in iç saha maçlarında anonsları yapan Mustafa Özben’in de deyimiyle ‘’Sugar’’Shane Larkin parkede adeta döktürmeye başladı. 8 Mart 2019’da Barcelona karşısında 12/15 isabet ile 37 sayı bulan Larkin, EuroLeague’in sonuna kadar bu çizgisinden uzaklaşmadı. 26 yaşındaki guard, Final Four’un ilk ayağında bir diğer temsilcimiz Fenerbahçe Beko’ya karşı 30, finalde CSKA’ya karşı 29 sayı atarak kısa süreli Michael Jordan moduna geçmişti. EuroLeague’de zafer gelmedi ancak Larkin’in izlettiği resital, Efes taraftarlarını ve sempatizanlarını mutlu etmişti.
Shane Larkin, Anadolu Efes
Geçtiğimiz günlerde oynanan final serisinin son maçı ise Larkin açısından epik bir mücadeleydi. Fenerbahçe Beko’ya karşı oynanan ve 3-3 eşitlik olan serinin yedinci maçı, kazanan takımın şampiyonluğu ile bitecekti. Shane Larkin ne yaptı dersiniz? 11/18 isabet ile 38 sayı attı.
Tepeden top aldığında durdurulamaz deliciliği, forvetlerde uzunlarla etkili pick & roll oynaması, oyunun sıkıştığı zamanlarda nefes aldıran üçlük isabetleri, açık saha hücumlarında oluşturduğu koridorlar, kısa boyuna rağmen takımın en önemli ribaund silahlarından birisi haline gelmesi ve büyüklüğü ölçülemez yüreği... İstatistiklerin ışıltısı NBA arenasına geç ulaşsaydı Larkin için her şey daha farklı olabilirdi. Ama o, sahada gösterdiği performansla istatistikleri ikinci plana attı. Üstelik final serisinin MVP’si de oldu, obsesif bir MVP…
Hazırlayan: Kuzey KILIÇ
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam