Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Fransa Turu’nun Tenten’i Alex Virot’nun Olağanüstü Yaşamı ve Trajik Ölümü

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 01/03/2021 - 19:22 GMT+3

Uçaklarla okyanuslar geçen bir sanatçı ve maceraperest; başkanlar, krallar, papalar ve diktatörlerle bolca vakit geçiren cesur bir muhabir; Fransa Turu yayıncılığının öncüsü. Alex Virot, bir zamanlar Tour’a hayat veren insandı ve gün geldi, bunun bedelini kendi hayatıyla ödedi.

Virot (photo courtesy of Sophie Olchanski)

Görsel kaynağı: Eurosport

*Bu yazının orijinali eurosport.co.uk sitesinde yayımlanmıştır.

Motosiklet giderek hızlanıyordu. Biraz sonra, 50 metre kadar önümde sürücünün tüm çabalarına rağmen dengesini kaybederek çakılların üzerinde zikzak çizmeye başladı. Bir bariyere çarptı, ardından bir başkasına. Ve boşluğa süzüldü. İki çift bacak ve ayakkabı gördüğümü hatırlıyorum. Bunu asla unutamayacağım."
Marcel Quehille, Alex Virot’yu canlı gören son insan olmasının yanı sıra yarışın sembollerinden olan bu adamın ürkütücü ölümüne tanık olan tek kişiydi de.
Ev sahibi ülkenin zaferleriyle geçen 1957 Fransa Turu’nun Bastille Günü’ydü. Barcelona’dan Fransa topraklarına, Ax-les-Thermes’e dönecek yarışın lideri ilk kez katılan genç yetenek Jacques Anquetil iken, Fransızlar da Virot’nun gelenekselleşmiş yarış anlatımı için radyolarının başına geçmişti.
Motor üzerinde 22. kez Fransa Turu görevi yapan Virot, zaman farklarını söylemek için lider Jean Bourlès’yi takip eden Bask bisikletçi Queheille’in yanına gitmişti. Aynı takipçisi gibi ilk Fransa Turu’nu koşan 27 yaşındaki Bretonyalı bisikletçi Bourlès, Ter Nehri’nin oluşturduğu Katalonya vadisinde kariyerinin en büyük zaferine doğru ilerlerken arkada yaşananlara dair en ufak bir fikri yoktu.
“Zaferim mükemmeldi.” diyerek girmişti söze o günün 50. yıldönümünde La Dépeche’e verdiği röportajda Bourlès. “Fakat spor gazetecisi Alex Virot ve motosikletinin sürücüsü René Wagner’in hayatlarını kaybetmelerine sebep olan kaza daima kötü bir tat bıraktı.”
İlk Fransa Turu canlı yayınını 1929’da yapan 67 yaşındaki Virot, Pirenelerin eteklerindeki uçuruma düştüğünde kafatasını kırdığından çok kısa süre içerisinde hayatını kaybetti. Wagner ise biraz daha sonra, hastanede gözlerini yumdu hayata. Virot, 107 yıllık Fransa Turu tarihinde halen görev sırasında hayatını kaybeden tek gazeteci.
Alex Virot yarışı anlatırken ve Chamonix'deki evinde (photos courtesy of Sophie Olchanski

1. Alex Virot Kimdi?

1890’da Paris’te dünyaya gelen ve ileride “Günaydın, değerli dinleyiciler...” sözleri hatırlarda kalacak Virot, sayısız yeteneğe sahipti. Amatör bir aktör, sanatçı ve düşük profilli sessiz filmlerin yıldızlarından olan bu adam heykeltıraş Antoine Bourdelle’le de çalıştı. Hatta Bourdelle’in, başyapıtı Hercules the Archer’ın yüzünü Virot’dan aldığı bile söylenir. Birçok gazete için çizer ve karikatürist olarak çalıştığı dönemde, o yıllarda Olimpiyatlarda sanatsal ödüller de bulunduğundan, yaptığı bir futbol çizimiyle 1928’de gümüş madalyaya layık görüldü.
Mikrofonu ilk kez eline aldığı güne kadar Virot, zaten yazın dünyasında epey başarı elde etmişti. Arka arkaya anlatımda görevli olduğu 22 yıl boyunca, Tour’da birçok ilke en yakından tanıklık etti. Radio Cité adına 1929’da Tour’un stüdyo dışındaki ilk canlı yayınını yaptı, 1932’de Col d’Aubisque’in zirvesinden ilk kez bir tırmanışta dinleyicilerine seslendi ve yine aynı yıl bir uçağın kokpitinden yayına katıldı. Kokpitten yaptığı yayından da anlayabileceğiniz üzere, Virot aynı zamanda bir pilottu ve Birinci Dünya Savaşı boyunca ülkesi adına cephedeydi.
Bisiklet, onun tek ilgi alanı değildi. Futbol, boks, motorsporları ve kayak gibi sporlar bir yana; 1934’teki ilk milli piyango müjdesini ve sonraki yılların şanslı sayılarını da halk onun sesinden öğrendi. 1935’te, başkan Gaston Doumergue ile dönemin en büyük ve hızlı gemisi Normandie’nin ilk Atlantik seferine katıldı ve New York’ta geçirdiği süre boyunca NBC’de gazetecilik tekniklerini göstermeye devam etti.
Saygıdeğer bir savaş muhabiri olarak, İtalya’nın Etiyopya’yı işgalini haber haline getirirken Kral Haile Selassie ile röportaj yaptı. Aylar sonra, bu kez İspanya İç Savaşı’nın ortasındaydı. Savaş gazeteciliğinin tacını giydiği an ise İsviçre’deki 1938 Kayak Dünya Şampiyonası’ydı. Almanların Avusturya’yı işgal edebileceği söylentisini duyan Virot, Viyana’ya giden ilk trene binerek Nazilerin katı sansür uygulamalarını atlattıktan sonra savaş öncesi dönemin en önemli haberlerinden birini veren gazeteci olmuş, bir bardaki telefon hattında söyledikleriyle tarihe geçmişti.
“Gözlerimin önünde, Alman ordusunun ilk dalgası şehre girdi.” diyordu Virot, Radio Cité’deki patronu Marcel Bleustein’e göre. “Kabini açtım ve kabloyu uzatabildiğim kadar uzattım ki dışarıyı görebileyim. İlk ordu hattının Viyana’ya girdiğini görüyor, botlarından çıkan tanıdık sesi dinleyicilere dinletiyordum. Planım, başarıyla gerçekleşmişti.”
Virot’nun hünerleri ve çabukluğu; tanklar, motosikletler ve gamalı haç denizinde yüzen Hitler’in arabasının tamamen şans eseri onun “en fazla üç metre önünde” arıza yapmasıyla iyice ödüllendirilmiş oldu. “Şansölye arabasından indi ve hemen önümde bir generali selamladı. Altı ay sonra Virot; Münih Antlaşması’nı aktardığı sırada Führer’in dışında Mussolini, Chamberlain ve Daladier’yle de karşılaştı. Savaş dışında, 1931’de Vatikan Radyosu’nun açılışını yapan Papa XI. Pius’la da konuşmuştu. Fransa’nın işgali sırasında, memleketi Savoie’da direnişin önemli isimlerinden oldu ve ‘Yüzbaşı Alex’ olarak anılmaya başlandı.
Savaş bittikten sonra köklerine dönerek Fransa Turu’nun Tenten’i olmaya devam eden maceraperest, L’Equipe ve ulusal Fransız yayıncı RDF’de kısa süre çalıştıktan Radio Luxembourg’a geçti ve yaşamını yitirdiği güne kadar orada çalıştı. Virot’nun başından geçenler gerçeküstüydü, film gibiydi... Belki de Tenten ve Milou’nun maceralarından ayrıldığı tek nokta, gerçek olmasıydı.
Virot'un o dönemdeki çizimleri

2. Radyo Dalgaları

Yazılı basının ulaşamayacağı hızda yayın imkânlarına sahip olan radyo, Fransız halkının Tour’u takip etme alışkanlığını kökten değiştirirken Virot da bu değişimin merkezindeki adamdı. Ancak ölümünden bir sene sonra canlı televizyon yayınına geçiş yapabilen yarış ve halk için Virot’nun özel bir yeri vardı.
Söylenilenlere göre, Virot’nun meslektaşlarından en büyük farkı sanatsal birikimini de kullanarak yaptığı bisikletçi ve çevre betimlemeleriymiş. Yazar Noel Tulot, L’Equipe’te çocukluk anılarını kaleme aldığı bir yazıda Virot’dan şöyle bahsetmişti: “Bisiklet kavramı, bana öncelikle bir sesi çağrıştırıyordu ve Virot’nun mikrofonundan duyduğumuz kelimeler de sesli bir kitap gibiydi. Bir yandan destandı, öte yandan modern bir roman.”
Son yıllarda, Fransa Turu etaplarının baştan sona yayınlanması yarışın planlanma ve koşulma şeklini epey değiştirdi. 80 yıl geriye döndüğümüzde ise, aynı etkiyi yapan faktörün radyo olduğunu söyleyebiliriz. Virot’nun öncüsü olduğu bu radyo devrimi sayesinde dinleyiciler, Tour’un ve Fransa’nın her bir köşesinden sesler duyabiliyordu. Aubisque’deki tezahüratlar, Provence’ın ağustos böcekleri ve kaybeden bisikletçilerin hıçkırıklarını duymak artık mümkündü.
“Bilinçli bir insan olduğundan işini de eksiksiz, tüm detayları not ederek yaptı. Raporlarında, yaşanan her şeyi en içten düşünceleriyle dile getirmeyi istediğini anladık.” yazmıştı İsviçre gazetesi Nouvelliste Valaisan ölümünden sonra. Virot’nun kendini fazla kaptırdığı, duygularını fazlasıyla yaşattığı anlardan biri de 1930’da, Andre Leducq’un Galibier’de yaptığı kaza sonrası ağzından çıkan “neredeyse ölmüş” kelimeleriydi. Bir efsaneye göre, bunu duyan Andre Leducq’un ailesi postanelerini kapatıp hemen Alplere doğru yola çıkmışlar fakat kederli yolculuğun sonuna geldiklerinde oğulları ölü olmaktan epey uzakta, etap zaferi ve sarı mayo için podyumdaymış.
Ara sıra yaptığı işi iyileştirmeyi denerken hata yapsa da soğukkanlılık, objektiflik ve hassaslık gibi konularda bir markaymış Virot. Meslektaşı Raymond Marcillac onu şu sözlerle anlatıyor: “Dinlenirse hastalanacağını sanırdı. Olan bitenlerin peşinden koşar, mikrofonuna döner, gözlemlerini yapar, özenle seçtiği sıfatları dinletir ve hala bisikletçilerle röportaj yapmak isterdi.”
Fakat tüm bunların dışında, Virot’nun peşinden koştuğu başka bir şey daha vardı.
picture

Virot (photo courtesy of Sophie Olchanski)

Görsel kaynağı: Eurosport

3. Virot’nun Sırrı

“Evet, kadınlar onu çok çekici bulurdu.” diyor Virot’nun torunu Sophie Olchanski. “Hem yakışıklı hem de özgürlüğüne ve keyfine düşkündü, dolayısıyla güzel bir hayat yaşadı. Asla yerinde saymadı, kimseden ve hiçbir şeyden korkmadı. Her zaman bagajı hazır, tren saatleri cebindeydi. Asla evlenmedi, zaten kadınları bu kadar seven biri nasıl evlenebilir ki? Hatta, babama da her zaman evlenmemesini ve keyfine bakmasını söylermiş.”
Bağlılığı tercih etmeyen Virot’nun çocuk sahibi olmayı düşünmediğini söylemek mümkün. “Biraz komik.” diye başlıyor Sophie. “Uzun süre Alexandre Virot’nun bir çocuğu olduğundan kimsenin haberi yoktu, kendisinin bile.” Virot, aynı zamanda Charles de Gaulle’ün yakın arkadaşı olan zengin fabrikatör Roger Olchanski’nin eşiyle ilişki yaşıyordu. Bu evlilik, bir aşk evliliği olmadığından Roger’nin eşi Alice sık sık Chamonix’ye, Virot’nun dağ evine ziyarete gelirdi. Alice hamile olduğunu öğrendiğinde, eşine açıklamaktan çekinmedi. “Boşanma söz konusu değildi. Yaşananlar bir şekilde örtbas edilmişti ve Olchanski babam Daniel’i yetiştirmeyi kabul etti, kendi oğluymuş gibi.”
Lakin Daniel’in abisi Jean işgal sırasında Vel d’Hiv Baskını’yla ellerinden alınınca, küçük çocuklarını Virot’nun yanına yollamaya karar verdiler. “Alex’in Alplerde, Direniş’te olduğunu bildiklerinden 13 yaşındaki babamı onun yanına Savoie’ya gönderdiler. Oraya varabilmek için 24 saat boyunca bir inek leşinin içinde, kasap kamyonunda beklemesi gerekmiş.”
Baba ve oğlun gerçeği öğrenmeleri de bu vesileyle gerçekleşti. “İyi bir ilişkinin başlangıcıydı.” diyor Sophie. “Savaştan sonra da temasta kaldılar. Alex, onun için iyi bir babaydı.” Televizyondaki bir haber bülteninde babasının ölüm haberini duyduğunda Daniel 28 yaşındaymış. “Büyük bir şoktu. Cenazeye katıldı fakat uzaklarda beklemek zorunda kaldı, çünkü kimse Alex’in bir oğlu olduğunu bilmiyordu.”
Virot ve oğlu Daniel (photo courtesy of Sophie Olchanski)

4. Aksiyonun Tam Ortasında

Risklerin farkında olsa da profesyonelliği asla ikinci plana atmayan Virot, Tour’u motosikletle takip etmeyi hiçbir zaman bırakmazken 22 yarışın son 10’unda arkadaşı Wagner’in motosikletindeydi ve eklemek gerek ki yarışı takip ederken ikisi de o dönemde böyle bir zorunluluk olmadığından kask takmıyorlardı.
“İnsanlar sık sık evimdeki koltuklardan en rahatına kurulup yatmam gereken yaşta hala neden 5000 kilometre boyunca bir motosikletin arkasında yarış takip ettiğimi soruyor. Sebebi açık, tüm mücadeleleri mümkün olduğunca yakından izlemeliyim. Arabadayken bile yaşanan her şeyi göremez, deneyiminizi zayıflatırsınız.” sözlerine yer vermişti Le Monde Virot’nun, ölümünden iki gün sonra.
Bir telefon kulübesinden diğerine, günde üç kez bilgi vermek için birbirleriyle yarışan öncü radyocular için Fransa Turu’nun tüm etapları bir zamana karşıydı. Virot ve Wagner olay peşinde, peloton - kaçış grubu arası mekik dokurken tepesinde Virot’nun adının yazdığı panelle dikkat çeken ve aynı zamanda stüdyo görevi gören Radio Luxembourg aracı da yarışın önünden giderek yayın yapabilecekleri yerleri belirlerdi.
Son olarak Wagner’in de bilhassa motor kontrolü konusundaki yetenekleri ve örnek güvenlik karnesiyle tanındığını söylemek gerek. Zaten Wagner’in ilk kazası, aynı zamanda son kazasıydı.
Fransız gazetesi Miroir Sprint'te çıkan haber

5. 14 Temmuz 1957: Virot’nun Son Günü

64 yıl önceki yarışın Bastille Günü’nde bir Fransız kazanmış; Jean Bourlès, Ax-les-Themes’e tek başına ulaşmıştı. Önceki gün geçilen Barcelona zamana karşısında ise, ilk Fransa Turu’nu koşan Jacques Anquetil etabı da kazanarak sarı mayodaki farkını iyice arttıran isimdi.
Söz konusu zamana karşı olduğunda, Anquetil’in günümüzün Ganna’sı gibi olduğunu söyleyebiliriz. 19 yaşında koştuğu bir Rouen zamana karşısında o kadar güçlüydü ki, yarışı aktaran Virot “Acaba Normandiya’da bir kilometre 900 metreye mi denk geliyor?” diye sormuştu. Yarışın liderliğini bir hafta önce Alplerde alan Anquetil, Pirenelere gelinirken dört dakika kadar bir farkla vatandaşı Jean Forestier’nin önünde liderdi. Son günlerde uzun bir zamana karşı pelotonu beklerken, Anquetil’in sarı mayosu epey güvende gözüküyordu.
Ulusal tatile denk geldiğinden, Fransız seyirciler kalabalıklar halinde yol kenarında veya radyo başında Col de Tosas’nın geçileceği etabı takip ediyordu. Bourlès etabın ilk 60 kilometresi geride kalırken atağını yaptı ve bir başka yerel bisikletçi olan Marcel Queheille de onu takip etmek adına pelotondan ayrıldı. Virot ve Wagner de gaza basıp onları takip ettiler. Günün ilk tırmanışı ufukta gözükürken, Virot saat 12.30 sularında son kez seyircilerini selamlayacaktı.
2001’de L’Humanite’de yayınlanan bir anma yazısında deneyimli Miroir-Sprint gazetecisi Emile Besson, arkadaşının son gününü Adieu au capitaine Alex yazısında anlatmıştı: “Kader ağlarını örmüştü, ortalık sakindi. Yanımızdaki motosiklette Radio Luxembourg’un harika muhabiri Alex Virot vardı ve bir yandan bizle konuşurken bir yandan da eliyle arabanın aynasına tutunmuştu. Hemen önümüzde, Bourlès ona etabı kazandıracak atağı yapınca Virot gitmesi gerektiğini söyleyerek uzaklaştı: ‘Neyse, sonra görüşürüz. Yarış zaten bitti.’ dedi. Birkaç yüz metre sonra ise hafifçe yükselen bir virajın etrafına toplanan insanları gördük. Virot ve sürücüsü Wagner bir dere yatağına düşmüştü. Hızlıca aşağı indik ama Virot çoktan ölmüştü.”
Nouvelliste Valaisan’daki bir haber; Virot’nun Queheille ile konuşmak için yavaşladığını, motosikletin bu yüzden saatte sadece 30 kilometre hızla ilerlediğini söylerken aynı zamanda kazanın sebebi hakkında önemli bilgiler verdi. “Motosiklet çakılların üzerinde ilerlerken aniden kaydı ve silindirlerinden biriyle önlerindeki yol işaretini ezdiğinde dengesini tamamen kaybetti. Sürücünün kontrolü kaybetmesiyle 10 metre derinliğindeki bir uçuruma yuvarlandılar ve derenin hemen yanındaki kayalara çarptılar.”

6. Bisiklet dünyası yasta

Bekleneceği üzere, olay Fransız gazetelerine manşet oldu. “Trajedinin yaşandığı noktadan geçerken peloton, kargaşayı anlamlandıramamış görünüyordu.” yazıyordu spor dergisi Miroir Sprint'in başyazısında. “Tour elbette devam etti ama ruhu orada değildi. Herkes Virot'yu ve sürücüsünü düşünüyordu. Daha sonra Ax-les-Thermes'de dip dibe bulunduklarında, radyo muhabirleri engin bir boşluk hissettiler. Bir mikrofon eksikti, onlardan biri kayıptı. Nasıl olmuş da beraber 10 Tour tamamlamış bu iki adam böyle ölebilmişti?”
Le Monde, basın odasının duayeninin ölümüne sebep olan kazayı “dehşet verici” olarak tanımlıyordu. Virot, “muhabirlerin her yarış günü oynadıkları tehlike dolu oyunda, bilgi verme görevinin kurbanı” olmuştu. “Yarışmacı dahi olmayan birinin bir sportif törende can vermesi, adil değil.” kelimeleriyle noktalanıyordu yazı. Nouvelliste Valaisan, “zalim kader bizi, herkesin saygı duyduğu ve hem ciddi hem de sempatik sesinin binlerce insana dokunduğu bir adamdan sonsuza dek ayırdı” diyordu.
17. Etap, bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Medya karavanı yasa boğulmuştu. Birçok sürücü ve gazeteci, siyah kol bantları takıyorlardı. 23 yaşındaki Anquetil, yaklaşık bir hafta sonra Paris’te şampiyonluğunu ilan ettiğinde, podyumda Virot’ya duyduğu saygıyı belirtmişti. Birçok meslektaşı gibi, Fransa’nın yeni şampiyonu da cenazeye katıldı. Kısa zaman sonra, iki adamın hayatını kaybettiği noktaya anıt olarak, ikisinin de adının üzerinde yazılı olduğu bir levha dikildi.
Acı kayıp, yalnız Tour’dakilerin yüreğini sızlatmıyordu. Virot’nun sesine, aileden biriymiş gibi aşina olan dinleyicileri düşünün. O zamanlar daha çocuk olan gazeteci Maurice Achard, gelecek yıllarda yazdığı hatıralarında, babası ölmüşçesine üzüldüğünü söyleyecekti. “Üvey kız kardeşim ölmüş olsa duygusal olarak daha az etkilenirdim” diye de ekliyordu.
Virot ve Wagner için konulan plaka (photo courtesy of Sophie Olchanski)
Virot’nun ardında bıraktığı boşluk, günümüzde hala hissediliyor diyebiliriz. Amatör tarihçi Renee Viard, 3 Temmuz 2013’te (Mark Cavendish’in Marsilya’da 24. Tour etap galibiyetini kazandığı gün) yerel gazetesi Vosges Matin’e yazdığı yazıda yarışı insanlara ulaştıran ve yaptıkları işler pek konuşulmayan insanlara, “Tour’un arılarına” duyduğu hayranlıktan söz ediyordu.
“Büyükbaba Virot’nun ‘İyi akşamlar, sevgili dinleyiciler’ deyişini (sesi hala kulaklarımda) duymak için acele içinde işten eve döndüğümü hatırlıyorum. Sonra, bir akşam, Tour’u onunla birlikte takip eden muhabir, gözyaşları içinde, acı haberi duyurdu: büyükbaba Virot, sürücüsüyle birlikte bir yarığa düşmüştü ve artık sesini duyamayacaktık. Tüm dinleyenler üzüntü doluydu. Zavallı Virot artık pek hatırlanmasa da ben her Tour etabında yine onu düşünüyorum.”

7. Bir 21. Yüzyıl Sorunu

Bu trajedi, bazı olumlu sonuçlar da doğurdu: 1958’de, yarış motorlarının sayısı azaltıldı ve Tour’un en vefakâr sürücüsüne Alex Virot Ödülü verilmeye başlandı. ‘En şanslı bisikletçi’, ‘en şık bisikletçi’ ve ‘en cana yakın bisikletçi’ gibi birkaç ufak nişanla beraber on yıl boyunca verilen ödülü ilk kazanan, Fransız Édouard Delberghe’ydi. Bir aralar Tour’un motor sürücüleri arasında, geçilirken en çok alan bırakan bisikletçiye verilmek üzere bir Wagner Ödülü'nün başlayacağı iddiası bile vardı.
“Bu ödülü düşününce gurur duyuyorum” diyor Sophie Olchanski Eurosport’a. “Vefa, benim için dürüstlük ve sevgi dolu bir kalp anlamına geliyor. En güzel değerlerden biri ve açıkça büyükbabamın güçlü karakterli bir adam olduğunun kanıtı. Tutkuluydu, hedeflerine odaklıydı ve çok canlı bir insandı.”
Fransız basını çabukça Virot’nun ölümünü, olacağı belli bir kaza ilan etti. Le Monde, muhabirlerin canına mal olmuş olabilecek birkaç diğer benzer olayı listeledi. Bunlardan en dikkat çeken isim, Paris-Nice organizatörü ve Fransız bisikletçi René Vietto’nun yakın arkadaşı Jean Leulliot’ydu. Söylenene göre Vietto, 1947’deki belirleyici bir zamana karşı etabında gördüğü, Leulliot’nun da içinde bulunduğu kanlı bir motosiklet kazasından o kadar etkilenmişti ki 14 dakika kaybetmişti ve Tour’u kazanma ihtimali de suya düşmüştü.
“İnsanlar bilmeli ki 80 bisikletçi ile her şeyi görüp duymak ve ne pahasına olursa olsun finişe bisikletçilerden önce varmak zorunda olan muhabirlere ait olan 50 motosiklet ve 10 arabayı yağmurlu, sisli dağ yollarına atmak tehlikeli bir şey” diyordu Le Monde. Yazar Jean Castéra, yollarda iki yarışın birden sürdüğünü belirtiyordu: biri bisikletçilerin arasındaydı, diğeri muhabirlerin arasında. “Umalım da organizatörler bu ölümü çabukça unutmasınlar.”
Yarışlardaki motorlu taşıt sayısının, bisikletçi sayısından fazla olduğu dikkate alındığında, Virot’nun dönemindeki güvenlik sorunları günümüzde de güncelliğini koruyor.
2016 Gent-Wevelgem’de, Belçikalı bisikletçi Antoine Demoitie, bir motosiklet ile çarpışması sonucu hayatını kaybetmişti. Bunun haricinde de geçtiğimiz yıllarda yoldaki araç trafiği, birçok kazaya sebep oldu.
Tour de France

8. Proudhomme’dan övgü

Altmış dört yıl önce hayatını kaybeden Virot’nun mirası hala canlı. Alex Virot Ödülü artık verilmiyor ve ASO’nun ödülü geri döndürmek gibi bir planı da yok gibi görünüyor. Yine de Tour direktörü Christian Proudhomme, dünyanın âşık olduğu yarış üzerinde büyük etkisi olsa da pek az insanca hatırlanan adam için büyük bir istekle saygı dolu sözler söylüyor. "Alex Virot, gerek motorda gerek uçakta, Tour’da olup bitenlerin yüce bir şahidiydi. Efsaneyi yaratan ve yazıya geçirenlerden biriydi. Tour, onun gibi yarışı kelimelere döken ve şampiyonların hikayelerini anlatanlar sayesinde bugünkü haline geldi. Tour’u yazılı basın icat etti ve radyo meşhur etti. Virot da radyo dünyasının ilk yıldızlarındandı. Atmosferi somutlaştırmak ve orada olmayanlara yarışı yaşatmak konusunda çok büyük bir kabiliyete sahipti. Bastille Günü’nde, ‘sahnede öldü’. Fransa’da söylediğimiz şekliyle, ‘Moliere gibi’. Sonsuza dek Tour de France hikayesinin önemli bir anlatıcısı olarak kalacak."
Alex Virot

9. Virot’nun son yayını

RTL’nin (eski adıyla Radio Luxembourg) yardımıyla Eurosport, Virot’nun, vahim kazanın gerçekleştiği günün sabahında yaptığı etap öncesi yayınının kaydına ulaşmayı başardı. Dinlemek, insanın tüylerini diken diken ediyor.
“Radio Luxembourg dinleyicileri, günaydın. Arkadaki seslerden anlayabileceğiniz üzere şu anda etap öncesindeki şenlik ortamının tam ortasında duruyoruz. Place de Catalogne’dayız ve Barcelona sakinleri için gün erkenden aymış durumda... ki inanın bana bu normalde böyle olmaz. Bu saatte izlemeye geldiklerine göre Tour’u gerçekten de çok seviyor olmalılar.”
Virot, ilk olarak Tour’u üç kez kazanmış olan Louison Bobet’nin daha az tanınan kardeşi Jean’a yaklaşıp konuşuyor. Bobet, sakat parmağından ve yarışın kalanına dair hedeflerinden bahsediyor; Paris’e ulaşıldığında, yarışa katılan Fransız bölgesel bisikletçiler arasında birinci sırada yer almak istediğini söylüyor. “Bu çok güzel bir hedef” diyor Virot babacan bir tavırla.
“Fransa milli takımı o kadar üstün durumda ki biz, artıklarla yetinmek zorunda kalıyoruz” diye de ekliyor Bobet. (O yıl, 24 etabın 17’sini ve ayrıca genel klasmanı, puan klasmanını ve takımlar klasmanını Fransa kazanmıştı. Sarı mayo da baştan sona Fransızların sırtında olacaktı. Galyalıların bu hegemonyası, günümüz bisikletseverleri için şüphesiz akıl ermez görünüyor.)
“Evet, diğerlerine hiçbir şey bırakmıyorlar. Oldukça korkutucular.”
“Aynen öyle, açıkça çok güçlüler.”
“Güçlüler elbette. Üstelik aşırı da iştahlılar.” (Belki de bunu, doyumsuz iştahı herkesin malumu Anquetil’i işaret ederek söylüyor.)
“Onlara bravo” diyor Bobet. “Yazık bize...”
“Peki ya sence hazımsızlık çekmiyorlar mıdır?”
Bobet kahkaha atıyor. “Belki de öyledir!”
Virot insan denizinin içinde, sporculara ve gazetecilere çarpa çarpa ilerliyor. İlk hafta, bir günlüğüne sarı mayoyu taşıyan Nicolas Barone ile konuşuyor ve ardından bir başka Fransız, Pierre Ruby’ye sorular yöneltiyor. Sonra da bir başka gazeteciye, başlamak üzere olan etaba dair yorumlarını iletiyor: “Biraz bilinmezlik mevcut. Profili kimse tanımıyor ve tahmin yapmak zor.”
Virot’nun uğradığı son liman, bir Belçikalı bisikletçi üçlüsü oluyor. Sonra, Bastille Günü sabahı kahvaltılarını yapmakta olan dinleyicilere veda ediyor. Hikâyeyi bilip de dinleyince, yayına veda ederken sarf ettiği sıradan sözler dokunaklı geliyor kulağa. “O halde... Radio Luxembourg dinleyicileri, günün etabının varış noktasında yine sizlerle olacağım, o da yaklaşık öğleden sonra 4.27 gibi olsa gerek. Tabii eğer bir şekilde geç kalmazsak... Afiyet olsun!”
Çeviri: Emre Köseoğlu - Ege Sanlav
Yazının orijinali:
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam