Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Miras

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 01/07/2021 - 19:07 GMT+3

Mathieu van der Poel’un Mûr-de-Bretagne’daki zaferi, bir etaptan fazlasıydı. 60 yıl geriye uzanan zafer, aynı zamanda gururlu bir dede ve mahcup bir torunun hikâyesiydi.

van der Poel

Görsel kaynağı: AFP

2014 Fransa Turu’nda, sarı mayo sponsorunun etap finişine kurduğu fuarda bir efsane var. Raymond Poulidor, sarı mayoyu bir kez olsun giymemesine rağmen sponsor tarafından sarı mayo elçisi seçilmiş ve neredeyse 80 yaşında olmasına rağmen gelenlere imza dağıtıyor, fotoğraf çekiniyor. Tam etrafı boşalmış, gölgedeki sandalyesine yaslanacakken bir başka ses Poulidor’un bıktığı cümleyi kuruyor. “Bir imza alabilir miyim?” Fakat onu tanıyanlar genellikle orta yaş ve üstü, bu ses ise henüz kalınlaşmamış bile. Ses rica da içermiyor, daha çok şaka yapıyor gibi. Poulidor kafasını kaldırıyor ve işte o, Mathieu.
78 yaşındaki Poulidor ve 19 yaşındaki van der Poel’un sohbeti, klasik bir dede-torun ilişkisi. Dede, torununu gördüğü için çok mutlu ve kolunu bir an olsun bıraksa kaçacakmış gibi Mathieu’yü sürekli kendine çekiyor. Yaşları genç üç görevlinin beklediği bir standa geliyorlar ve Poulidor torunuyla övünmeye başlıyor:
Benim küçük fenomenim. Belki de ileride Fransa Turu’nu kazanacak.
Raymond Poulidor and Mathieu van der Poel
Poulidor’u büyük ihtimalle tanımayan ve yaşlı bir adamın durduk yere torunuyla övünmesini izleyen üç çalışan gururlu dedeyi bozmuyor, kibar bir gülümsemeyle bekliyorlar. Dedesinin, henüz birkaç saniye önce karşılaştıkları bir insana kendisini övmesinden utanan Mathieu ise bu sıralarda gözlerini kaçırmakla meşgul. Mathieu niyetini belli etmeden yavaş yavaş stanttan uzaklaşmak, konuyu değiştirmek isterken Poulidor bir kez daha kolundan çekiyor ve “Benim gençliğimi andırıyor.” diyor. “O inanılmaz.”
Buluşmanın devamında Poulidor eğlenmeye, van der Poel mahcup olmaya devam ediyor. Duclos-Lassalle’le karşılaşıyorlar, Poulidor eski bisikletçiyi tanıtmak için “Bu adam Paris-Roubaix’yi iki kez kazandı.” diyor. “Ama sen dört kez kazanacaksın.” Damadı Adrie van der Poel’a ise şakayla karışık kızıyor Poupou. Torununun karnına dokunuyor ve “Bu çocuk şişman, dikkat et!” diyor. Bir noktada ayrılıyorlar ve Poulidor istemeyerek imza sandalyesine dönüyor. Torununun sürpriziyle birkaç dakikalığına açılan pencere kapanıyor, etrafı daha kalabalık olsa bile Poulidor daha yalnız bir adam oluyor.
İmza dağıtarak geçen o günden beş sene sonra Poulidor hayatını kaybetti. Yedi sene sonra ise van der Poel, Mûr-de-Bretagne’da görkemli bir etap kazandı. Tırmanışın ilk geçişinde atağını yaptı, bonus saniyeleri topladı. İkinci geçişte ise öldürücü ve cevap verilmesi imkânsız atağıyla hem etabı hem de sarı mayoyu aldı. Tüm bunlara rağmen, eğer dedesi Raymond Poulidor’dan miras kalan sarı mayo hikâyesi olmasa bu zafer bir istatistikten fazlası olmayacak, yıllar sonra Mûr-de-Bretagne yarışta yeniden kullanılırsa en fazla bir günlüğüne hatırlanacaktı.
Van der Poel'in bisikleti
Raymond Poulidor Fransa Turu’nda tam 342 etap koştu, yedi etap kazandı, genel klasmanda üç kez ikinci, beş kez üçüncü oldu ama bir gün olsun sarı mayoyu giyemedi. 1967’de prologda geçildiği rakibi iki gün sonra yarışı bıraktı, 1973’teki prologda ise bir saniyeden az zaman farkıyla yine ikinci oldu. 1964’te genel klasmanı o zamana kadarki en küçük fark olan 55 saniyelik bir farkla kaybetti. Poulidor bazı mağlubiyetlerde kendi hatası olduğunun farkında ama tarihte Fransa Turu’nu kazanmanın en zor olduğu dönemlerden birinde yarışması onun kabahati değil. Anquetil’in zirvede olduğu yıllarda parladı, Merckx’in domine ettiği Tour’larda bulundu ve Hinault sahneye çıkarken emekli oldu.
Le Tour, sarı mayonun 100. yılı anısına 2019’da bir video serisi yapmıştı. Bu seri kapsamında, sarı mayo giyen bisikletçiler mayonun değerini ve kendi anılarını anlatıyordu. İşin ilginci, videolarda bulunan ama sarı mayo giymeyen tek kişi Poulidor’du ve onun konuşması herkesten fazla izlenmişti. “Bazen kendime soruyorum,” diye söze başlıyordu Poulidor. “Acaba Fransa Turu’nu birkaç kez kazanmış olsam şu an kameralarınızın karşısında olur muydum? Açıkçası, pek emin değilim.” Videonun devamında Poulidor’un da belirttiği gibi, bu kadar sık kaybetmek onu halkın kahramanı yapmıştı ve o bu durumdan memnundu. Yarışları kaybetse bile diğer bisikletçilerden daha fazla para kazanıyor, daha fazla seviliyordu. Antoine Blondin, küçük bir kelime oyunuyla bu duruma poupoularité adını vermişti ve L’Équipe’teki köşesini Poulidor’a ayırmıştı: “Adını duymak bekleyenlerde coşku uyandırıyor, seyircilerden çığlıklar yükseliyordu. O sahneye çıktığında sarı mayo Pingeon bile bir figürandan fazlası değildi. Serimden çözüme, ilk sayfadan son sayfaya bu romanın kahramanı o. Sonlarda ise okuyanları bir sürpriz bekliyor. Yarışı onun üzerinden okumayı deneyen bizler, yanlış yere baktığımızı anlıyoruz çünkü onu deşifre etmek imkânsız. Öte yandan, biliriz ki imkânsız olan her şey, ardında muhteşem gizemler barındırır.”
Mathieu van der Poel
En büyük rakibi Jacques Anquetil iyi bir zamana karşıcı, pragmatik bir yarışçı ve soğuk bir karakterdi. Anquetil burjuva imajına sahipken Poulidor kırsalın kahramanıydı. Blondin, bir başka zamanda “Anquetil’i izleyenler insanın ne isterse yapabileceğini, eylemlerinde özgür olduğunu düşünürdü. Poulidor ise yazgıcılığın, kadere boyun eğmenin sembolüydü.” yazmıştı L’Équipe’e.
Van der Poel’un fiziksel anlamda dedesinin genetik mirasını taşıdığına şüphe olmasa da yarış stilleri bir hayli farklı. Mathieu’nün pedalları bir makine gibi itip çekmesini izlerken asla kadere boyun eğdiğini düşünmüyorsunuz. Hatta yeterince izlerseniz sadece kendi kaderinin değil, pelotondaki herkesin kaderinin onun elinde olduğunu düşünürsünüz. 100 kilometre kala yaptığı bir atakla pelotondaki normlara meydan okurken diğerleri de çaresizce onu kovalamakla yükümlü oluyor.
Pazar günü kazandığı etap ve izlettiği gösteri de buna bir örnekti. Yolun onu nereye götüreceğini merak etmedi, kendi yolunu kendi çizdi. Erkenden harcadığı enerji gün sonunda pahalıya mal olabilirdi fakat risk almaktan çekinmedi. Zaten onun için bu etabın ifade ettiği tek şey, kendisine koyduğu tek hedef sarı mayoydu. Finişten geçerken parmağını kaldırdı ve gökyüzünü işaret etti. Poulidor’un defalarca yaklaşıp hiç giyemediği sarı mayo için van der Poel’a iki etap yetmişti.
Mathieu Van der Poel
Etap sonunda onu ilk tebrik eden Alaphilippe, van der Poel’un neler hissettiğini en iyi anlayan kişiydi. Geçen sene babasını kaybettikten sonra çok değerli bir etap ve sarı mayoyu kazanan Alaphilippe, bu sene de aynısını iki hafta önce doğan oğlu için gerçekleştirmişti. Aynı Alaphilippe gibi, van der Poel da yarış sonrası konuşmakta zorlanıyordu. Gözyaşları terine karışırken Mathieu’nün tek söyleyebildiği bu cümleden ibaretti: "Şu an burada, bizimle olsaydı gurur duyardı."
Yazan: Emre Köseoğlu
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam