Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Paris-Roubaix

Eurosport
TarafındanEurosport

Yayınlandı 10/04/2011 - 00:55 GMT+3

Yol bisikleti sezonunun en önemli yarışlarından, Kuzey Fransa’nın zorlu yollarında koşulan Paris-Roubaix, bugün Eurosport ekranlarından canlı yayınlanacak. De Ronde’yi kaybeden Cancellara yaralarını sarabilecek mi? 39 yaşındaki George Hincapie tarihe geçebilecek mi? İşte yarış rehberi

The pack on a cobblestones section during the 107th Paris-Roubaix cycling race

Görsel kaynağı: Reuters

Bisikletseverlerin senelerdir iki arada bir derede kaldığı bir sorudur: Belçika’da Flaman topraklarında düzenlenen Ronde Van Vlaanderen (De Ronde) mi daha önemli bir klasik yoksa Kuzey Fransa’daki Paris-Roubaix mi? Arnavut kaldırımı yollarıyla, taşlarıyla, genellikle de yağmurla kol kola koşulan iki yarışın da kendine has zorlukları var elbette. Radioshack’in 39 yaşındaki bisikletçisi Chris Horner, Paris-Roubaix’yi tercih edenlerden. Şöyle kıyaslıyor ikisini: “Bakın, De Ronde ve Paris-Roubaix arasında kocaman bir fark var. İlkinde taşlı yollar, arnavut kaldırımları her gün arabalar tarafından çiğneniyor. Ötekisi ise tamamiyle farklı. Şuna benzetebilirim: Berbat bir yol yaratıyorlar, sonra onu bir helikopterle yola seriyorlar ve üstüne taşlar serpiyorlar. Bu Paris-Roubaix. Bu kadar zor. Tam bir delilik”

Paris-Roubaix, 1896’dan beri koşulan bir yol bisikleti klasiği. Adından da anlaşılabileceği gibi zamanında Paris’ten başlayıp Belçika sınırındaki Kuzey Fransa komünü Roubaix’de biten bir yarış olmasına rağmen, 1967’den beri Paris’in kuzeyindeki Compiegne’den start alıyor. Öteki yarışlardan ayırt edici temel özelliği ne? Yolları, taşları, yağmuru, çamuru. Yarışın lakabının “Kuzey’in Cehennemi” (L’enfer du nord) olması da buradan kaynaklanıyor.

Paris-Roubaix’in tarihsel arkaplanı da oldukça geniş. Emile Zola’nın meşhur Germinal romanının bu topraklardaki kömür madenlerinde geçtiğini söylemek gerek, ilk elden. Bir diğer meşhur hikaye ise şu: İkinci Dünya Savaşı sırasında, bölgedeki yollar tahrip olmuş ve parçalanmıştı. Kuzey Fransa’daki birçok yerleşim birimi büyük yaralar almıştı. Bunu gören devlet 1960’larden itibaren bir yeniden yapılanma hareketi başlattı ve yolları, kasabaları, çevreyi onardı. Öte yanda ise yarışın ününü oluşturan taşlı (arnavut kaldırımı) yollar gitmişti ve yarış organizatörü Jacques Goddet, bu büyük klasiğin önemini kaybedebileceğini düşünüp paniğe kapılmıştı. Goddet’nin sağ kolu Albert Bouvet ve Polonyalı bisikletçi Jean Stablinksi sayesinde bugün yarışın en meşhur bölümü olarak kabul edilen 40 kilometre doğudaki Arenberg yolu bulunmuştu. Stablinski o günlerde buluşundan ötürü oldukça mutluydu ama sonraları bu yolu yarış parkuruna dahil ettirerek bisikletçilere büyük kötülük yaptığını ve kendini suçlu hissettiğini söyleyecekti.

Spartaküs ne alemde?
Kasedi kısa bir süreliğine geçen haftaya saralım. De Ronde’nin bitimine 40 kilometre atak yapan ve rakiplerini tek tek silkeleyen Fabian Cancellara ile ilgili “Tarihin en büyük bisikletçilerinden biri” yorumları yapılmaya başlanmıştı. Geçen seneki gibi, en önemli rakibi Tom Boonen’i resmen “sıradan” göstermişti yaptığı atak. Avustralyalı Cadel Evans, twitter hesabından “Tanrım, iyi ki onun zincirini takip etmek zorunda kalmadım” derken, bisiklet otoriteleri Cancellara’nın kazanma hırsını ve gücünü Eddy Mercxx ile kıyaslıyordu. De Ronde öncesi zaten en büyük favori olarak görülen Cancellara yine kazanmak üzereydi ve bu bisikleti, son yıllarda tartışıldığı gibi, fazlasıyla sonucu öngörülebilir bir spor haline getiriyordu. Fakat öyle olmadı. Yarışın en önemli tırmanışı olan Kapelmuur (De Muur) geçilirken öteki favoriler Cancellara’yı yakaladı. Herkesin birbirinden kopuk, parçalı bulutlu şekilde geldiği son bölümde tecrübesiyle öne çıkan Saxo Bank bisikletçisi Nick Nuyens, ipi göğüsleyen isim oldu. Podyumun ikinci basamağında ise Fabian Cancellara vardı. Spartaküs, nasıl yenilmişti?

Hikaye bilindik aslında. 1970 yılında mart ayı geldiğinde, dünyada Eddy Mercxx’i mağlup edecek kimse yok gibiydi. “Yamyam” Mercxx, her şeyi kazanmıştı. Büyük Turlar, tek günlük klasikler, ulusal şampiyonluklar. En önemlisi bir önceki yıl (1969) yol bisikletinin en önemli klasiği sayılan Ronde Van Vlaanderen ve Paris-Roubaix’yi kazanmıştı. İşte 1970’te mutlak bir şekilde bir favori girdiği Ronde Van Vlaanderen’de iki Belçikalı’ya, Erik Leman ve Walter Godefroot’a yenildi, Mercxx. Cancellara gibi.

Tarih tekerrürden ibaret mi, bilinmez. Lâkin Eddy Mercxx bir hafta sonra çıktığı Paris-Roubaix’de ortalığın tozunu atmış, en büyük rakibi Roger De Vlaemnick’i beş dakikalık bir farkla geride bırakmıştı. Cancellara aynısını gerçekleştirebilir mi, göreceğiz.

Ustalara saygı kuşağı
Artık eski gücünde olup olmadığı sorgulanan Tom Boonen, Dünya Şampiyonu mayosuyla yarışa gelen Thor Hushovd, tek günlük klasiklerde her zaman iddialı olan ve geçen hafta De Ronde’de başarılı bir performans gösteren Alessandro Ballan, yine De Ronde’deki muazzam performansıyla Fransızlar’ı umutlandıran Sylvain Chavanel, Paris-Roubaix’de Fabian Cancellara’yı koltuğundan etmeye çalışacaklardır. Fakat bir isim daha var, yarışı seyredecek taraflı tarafsız herkesin bir noktada kazanmasını istediği biri: George Hincapie

Uzun yıllar Lance Armstrong’a yardım eden, “Patron”un 7 kez Fransa Bisiklet Turu kazanmasında büyük rolü olan George Hincapie, Bahar Klasikleri’nin gediklisi bir isim. 1994’den beri Paris-Roubaix’ye katılan Hincapie, yarışı ikinci, dördüncü (iki kez), altıncı (iki kez), sekizinci ve dokuzuncu bitirdi ama hiç kazanamadı. İlk sırada giderken bisikleti parçalandı, defalarca düştü, bol bol yağmur yedi ama umudunu hiç kaybetmedi. 2012'de bisikleti bırakacağını açıklayan Amerikalı sporcunun iki şansı daha var. Road To Roubaix belgeselinde Jean Marie Leblanc tarafından "Henüz Paris-Roubaix'yi kazanamadı ama o gerçek bir şampiyon, bir gün kazanacağına şüphem yok" diye selamlanan Hincapie'nin performansı da Paris-Roubaix'deki en büyük merak konusu olacak.

Kapanışı 80'lerde yarışmış Hollandalı bir bisikletçiyle, Theo de Rooij'le yapalım. 1985'te yaptığı bir kaza sonrası şampiyonluğu elinden kaçıran Rooij, CBS'in "Yarışla ilgili düşüncelerin neler? sorusunu şöyle yanıtlamıştı: 

"Tam bir saçmalık. İnanılmaz çalışıyorsun, tuvaletini yapmaya zamanın yok. Çamura bulanıyorsun. Sürekli kayıyorsun. Büyük delilik" 

Seneye bir daha yarışıp yarışmayacağı sorulduğunda ise Rooij, şu cevabı verdi:

"Tabi ki. Bu dünyanın en güzel yarışı"

"Dünyanın en güzel yarışı" Paris-Roubaix, Pazar günü 13.30'dan itibaren Eurosport ekranlarından canlı yayınlanacak.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam