Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Tour de France 2020 başlıyor: Favoriler, parkur, sprinterler ve tahminler

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 29/08/2020 - 09:59 GMT+3

Bisikletin en büyük festivali Tour de France bugün başlıyor. Sarı mayonun peşinde, Nice’ten Paris’e uzanan üç haftalık serüvenin detaylarını Sarper Günsal, Berkem Ceylan, Enes Kanbur ve Deniz Kalıbcıoğlu anlattı.

Tour de France 2020 | cycling | ESP Player Feature

Görsel kaynağı: Eurosport

Favoriler
Jumbo-Visma kadrosunu yarıştan dokuz ay önce, Aralık’ta açıkladığından beri Fransa Turu’nun gündemi INEOS/Jumbo-Visma mücadelesi. Diğer 20 takımla aralarında büyük bir fark olduğu herkes tarafından kabul görüyor. Fakat hem yarışın ertelenmesi hem de hazırlık dönemindeki aksaklıklar iki takımı da sarstı, yarışı açık hale getirdi. Favorileri, sürpriz adaylarını ve potansiyel hayal kırıklıklarını önce Sarper Günsal ve ardından da Berkem Ceylan’dan dinledik.
-INEOS’tan bahseder misiniz? Hazırlık yarışlarında nasıldılar, Fransa Turu’na nasıl geliyorlar?
Sarper Günsal: Tahmin etmenin zor olacağı bir yarış olacak. Şimdiye kadar herkes ocakta martta başlardı ve temmuza süper formda gelirdi. Şimdiyse çoğu neredeyse bir aydır yarışıyor. Evet, bu iki takım çok kuvvetli ama tahmin edilemeyecek çok şeyler var. Yapacağımız tahminler geçen senelere göre yapılacak tahminler olacak. Kimisi çok daha taze olacaktır üçüncü haftada, kimi de belki tam forma giremediği için ikinci haftadan sonra kötü gidecektir. Tahmin yapmak zor. Yine de ben Jumbo’nun Dauphine’nin ortasına kadar daha iyi olduğunu düşünüyordum. Ama Roglic’in düşmesi ve Kruijswijk’ın omzunun çıkmasıyla yarış dışı kalması sanki biraz dengeledi. Kruijswijk’ın yerini tırmanışçıyla da dolduramadılar.
Froome’un bu seneki Fransa Turu’nda bir şey yapamayacağını geçen seneden beri söylüyordum. Froome’un formunu yakalayamadığını gördüler, yokuşlarda hemen geride kalıyordu. 4 kere Fransa Turu kazanmış bir adamın bu kadar geri kalmaması lazım. Geraint Thomas’ın niye formunu bir türlü yakalayamadığını ise bilemiyoruz. Sonuçta Dave Brailsford hem acımasız bir iş adamı hem acımasız ve realist bir sportif direktör hem de iyi bir politikacı. Birisine ‘Sen Giro’ya git onu kazan.’ diğerine ‘Sen Vuelta’ya git, bir buçuk ay daha çalış onu kazan.’ dedi. E zaten Froome sezon sonu ayrılıyor, belki Vuelta’ya bile gitmeyebilir ekim sonunda. Ama giderse de bu kadar yıldır yarıştığı takımına bir iyilik yapmış olacak. Bir de INEOS’un Richard Carapaz’ı getirmesi var. Ona herkes B planı diyor ama bana sanki vatan millet Egan Bernal gibi geliyor.
-Bernal sırt ağrılarıyla Dauphine’den çekilmişti. Ciddi bir problem mi yoksa numara mıydı bu?
Bence numaraydı çünkü bir sürü insan ertesi gün aynı parkuru Egan Bernal’in antrenman olarak koştuğunu görmüş durumda. Dolayısıyla bence biraz önlemdi o. Fakat formu iyi mi bilmiyoruz. Hep Fransa Turu’na gelirken beklenti ikinci haftadan itibaren maksimum form düzeyine çıkmak. Ancak burada ilk hafta çok ciddi yokuş etapları var. Daha ikinci etaptan genel klasmanda ciddi zaman farkları oluşabilir. Yanlış hatırlamıyorsam dört ve altıncı etaplar da sertti. Yani ilk haftadan formda olmak gerekiyor. Roglic düşmeden çok formdaydı, herkes ‘Acaba çok formda mı geliyor?’ diyordu. Çünkü geçen sene Giro d’Italia’yı o şekilde kaybetti. Müthiş formda geldi, Giro’dan önceki her yarışı kazandı sonra bir patladı… Kaybetti. O hatayı bir daha yapmayacaklarını düşünüyorum, bence Dauphine’de geçirdiği kaza onun için hayırlı oldu. Biraz daha geriye gidip tekrar form yakalayacak gibi geliyor bana.
Egan Bernal
-Quintana sezonun başında çok formdaydı. Şu an durumu nasıl ve Arkea yeterince yardım edebilir mi?
Arkea, Quintana için yapabilecekleri her türlü transferi yaptı. Kardeşi falan var. Çok kuvvetli bir takım değil. Quintana da yarışı kazanamaz gibi geliyor bana ama sezon başındaki formunu yansıtırsa iyi işler yapabilir. Sezon başı çok motiveydi. Motivasyonu çok yüksek Movistar’dan geldiğinden bu yana. İlk üçü zorlayabilir. Fakat ekibi asla Jumbo veya INEOS seviyesinde değil. Onların arkasına takılacaktır.
-Landa konuşalım mı, kendisinden herhangi bir beklentiniz var mı?
Konuşmayalım... Olmuyor yani yapacak bir şey yok.
-Soler, Mas, Valverde üçlüsüne yorumunuz nedir? Geçen senekiyle yarışacak kötülükte sanki.
Çok kötü kadro. Podcastte zaten reddettim Movistar konuşmayı. Vatan millet Valverde diyecek durumları da yok, formsuz. Enric Mas çok acayip bir şey gösterebilir mi emin değilim. Geçen sene bir ışık göstermedi, ondan önceki sene bir Vuelta’da üçüncü olmuştu. Marc Soler’in gidebileceği yer Indurain gibi olabilirdi ama bu yarış gerçek bir yokuş yeteneği istiyor ve Soler biraz ağır kalıyor gibi geliyor bana.
-Dauphine’nin formda isimlerinden biriydi Buchmann kazasından önce. İyi bir geri dönüş görebilir miyiz?
Kadroda olsa da Bora ‘Planlarımızı değiştirdik.’ diye bir açıklama yaptı. Buradan Buchmann’ın genel klasmana gidecek gücünün olmadığını anlıyorum. Geçen sene dördüncü olmuştu ve kuvvetliydi. Ağır bir kaza geçirmiş gibi duruyor. Bora bence tamamen soru işareti. Sagan’ın form durumu belli değil. Schachmann’ın Il Lombardia’da köprücük kemiğini kırdığı söylendi ama köprücük kemiği altı haftada iyileşir. Bu arkadaş iki haftada dönüyor. Bu yüzden biraz şüpheliyim. Bence kırmadı, ince bir çatlak olabilir. Yeşil mayoyu Sagan alacaksa Wout van Aert’ın tamamen takım için çalışması gerekiyor. Bora soru işareti benim için.
-Guillaume Martin, Dauphine’de iyi gözüktü. Üç haftayı çıkarabilecek bacakları var mı, genel klasmana oynayabilir mi?
Oynayacaktır ilk 10’a ama takımı yok. Başkalarının arkasına takılacaktır. Agresif bir plan yapma lüksü yok. Anca herkesle birlikte çıkarsa çıkar, atak yapıp iki üç saniye kapar. Jumbo ya da INEOS gibi bir takımı yok maalesef.
-Alaphilippe kazara sarı mayoyu alırsa yine Paris’e götürmeyi dener mi?
İlk etabı kazanıp bir süreliğine taşıyabilir mayoyu. Birkaç etap daha kazanabilir ama Quick-Step’in kadrosunda onu destekleyecek kimse yok. Geçen sene de yoktu zaten. Quick-Step’in umurunda değil zaten Fransa Turu’nun sarı mayosu. Belki önümüzdeki yıllarda olur ama şu an değil.
Genel klasmancı olmak çok rutin, sıkıcı bir yarış profili gerektiriyor. Hep tempolu çıkacaksın, kendine dikkat edeceksin, hiç atak yapmayacaksın. Bir veya iki etabın son kilometrelerinde bir şey yapacaksan yapacaksın. Julian Alaphilippe öyle değil. Bu adam bateri çalmayı ve tavşan giysileriyle dans etmeyi seviyor. Bu adamı o kalıba sokmak biraz zor.
-Son olarak Ağustos’un başından beri Fransa’da sürekli olarak Pierre Rolland’ı görüyorum. Kaçışta veya lider grupta favorilerle tırmanıyor. Benekli şort geri döner mi?
Pierre Rolland hakkında konuşmayı reddediyorum.
-Sarper Günsal INEOS’u anlattı. Siz de Jumbo-Visma’nın durumundan bahsedebilir misiniz? Hazırlık yarışlarında nasıldılar?
Berkem Ceylan: İki takım Tour de l’Ain’e Fransa Turu’na gönderdiklerine benzer ekiplerle katıldı. Orada Roglic gerçekten çok güçlüydü. Jumbo-Visma da INEOS’tan güçlüydü aynı zamanda. Tour de l’Ain’i kazandılar, Dauphine’ye gittiler ama George Bennett yoktu orada. Onun eksikliğine rağmen Sepp Kuss çok etkili gözüktü. Hazırlık yarışlarında Jumbo-Visma’yı biraz daha hazır gördüm ama Kruijswijk’ın Dauphine’deki kazasından dolayı Fransa’da yarışamayacak olması ve Roglic’in düştükten sonraki durumu akıllarda soru işareti bırakıyor.
Oldu da Roglic kendini çok iyi hissetmiyor, Tom Dumoulin B planı olacaktır. Açıkçası bir ihtimal podyum yapabileceğini düşünüyorum ama Roglic’in güçlü olduğu bir Fransa Turu da izlemek isterim.
-Peki Roglic geçen seneki Giro gibi erken form tutmuş olabilir mi yoksa izlediğimiz form tutmamış hali miydi?
Erken form tutma durumu için geçen seneki Giro biraz istisna gibiydi ve modern bisiklette bence ‘erken form tutma’ kavramı çok geçerli değil. Yeni antrenman teknikleri form grafiğinizin zirvesini 1,5-2 ay tutmanıza izin veriyor gibi. Dolayısıyla ben Roglic’te bir zayıflık görürsem bunu Dauphine’de geçirdiği kazaya ve bunun yarattığı etkilere bağlarım.
Primoz Roglic (Jumbo-Visma) a chuté sur le Dauphiné
-Pinot geçen sene çok yaklaştı ama olmadı. Bu sene şansı nedir, başarabilir mi?
Dauphine’de fena gözükmedi. En iyilerle tırmanabildiğini gördük. Sadece son gün Daniel Felipe Martinez’i kaçırdı. Onun dışında taktiksel bir hata yapmadı, fiziksel olarak da hazır gördüm. Ama onun çok önemli bir dezavantajı var. INEOS veya Jumbo-Visma kalitesinde bir dağ domestiği kadrosuna sahip değil. Kazanabilir mi? İmkânsız değil ama zor. Ben yine de podyuma çıkacağını düşünüyorum, kazanmasını da isterim. Fransızlar uzun senelerdir bekliyorlar, Pinot da Fransızlarla çok rahat bağ kurabilen biri.
-39x53’te Pogacar’ın kazanabileceğini söylemiştiniz. Emirates’in ve kendisinin durumu nedir?
O yorum biraz 39x53’ün sosuyla alakalı ama arkasında durmayı tercih ediyorum. Ben bir şekilde Tour’un Pogacar’a gidebileceğini düşünüyorum. Çok daha taze. Roglic veya INEOS’çular gibi kendini hırpalamadı. Derinden ve sessiz ilerliyor spot ışıkları Jumbo ve INEOS’un üzerindeyken. Bir de 19 yaşında Vuelta’da üçüncü olan bir çocuk, son hafta da iki etap kazanmıştı. Çok ciddi bir kumaş göstergesidir bu. Kazanırsa çok büyük bir sürpriz olmaz geçen seneki Vuelta üçüncülüğünün ardından.
Bir yandan da iyi bir takımı var. David de la Cruz ve Fabio Aru ilk aklıma gelen sporcular. Aru’nun da gerçi iki liderden biri olmasını bekliyor galiba Emirates. Ama ben bir noktada Pogacar’ın öne çıkabileceğini düşünüyorum.
-EF’in kadrosunda hiçbiri birinci sınıf olmasa da beş iyi tırmanışçı var. Higuita, Martinez, Carthy, Tejay ve Uran. Hedefleri etap mı olmalı yoksa tek liderde birleşip ilk 5 çıkarabilirler mi?
Aslında Higuita olsun Felipe Martinez olsun patlayıcı yokuşçular. Özellikle etaplara saldırabilecek sporcular. Dağların kralı mayosu peşinde de koşabilirler. Ama ben bir şekilde Uran üzerinden genel klasman mücadelesi yürüteceklerini düşünüyorum. Uran bir problem yaşarsa Dauphine’yi kazanan Daniel Felipe Martinez neler yapabilir görmek isterim açıkçası. Yine de Dauphine’yi kazanmak başka bir durum. İyi bir genel klasmancı olabileceğini göstergesi de olsa henüz genç.
Uran’dan umduklarını bulamazlarsa Higuita ve Felipe Martinez’le gidebilecekleri kadar gideceklerdir. Bir yandan da ikisinin hiçbir şekilde genel klasmanı düşünmeden dağlık etaplara üst üste saldırmalarını izlemeyi çok isterim.
-Miguel Angel Lopez hayal kırıklığı oldu şu ana dek. Şimdiye kadar daha fazla kazanması bekleniyordu. Büyük beklentilerle gelmişti. Zamana karşı da azken bir şeyler gösterebilir mi?
Ben Miguel Angel Lopez’in geçmişteki Giro veya Vuelta’dakilerden farklı bir yarış koşmasını beklemiyorum. Nasıl bir imaj ve sonuçları varsa kafamızda, Fransa Turu’nda da aynı performansı göreceğimizi düşündürtüyor. Muhtemelen ilk 10’a girer ama ikinci yarısında olmasını bekliyorum.
-Dikkat edilmesi gereken gençler veya sürpriz adaylarınız kimler?
Sivakov çok güçlü gözüktü Dauphine’de. Onun neler yapabileceğini merak ediyorum. Carapaz ve Bernal için harcayacaktır kendisini ama keşke başka bir takımda olsaydı da bağımsız yarışırken görseydik. Yine de kritik dağlık etaplarda en güvenilir yokuş domestiklerinden biri olacaktır. Bunun dışında 21 yaşındaki Pogacar, AG2R’den Cosnefroy ve geçen sene Giro’da etap kazanan kaçışçı Nans Peters ilk aklıma gelenler. Higuita ve Felipe Martinez de Dauphine’de iyi gözüktü. Guillaume Martin de iyi geliyor.
-Yarışın Paris’e ulaşıp ulaşamayacağı belli değil. Mesela sarı mayonun takımından aşçı ve mekaniker pozitif çıksa atabilirler mi? Yarış devam eder mi böyle bir durumda?
O konuda protokoller de henüz netleşmedi. ASO ve takımlar 2 pozitif vakayla takımların ihraç edilmesi konusunda toplantılar yapıyorlar. Yumuşatmak istiyor takımlar bu durumu. Sonuçta belli bir noktaya kadar kontrol edebiliyorsunuz siz. Bu sporcular her gün halka açık yollardan geçiyor. İnsanlar size yaklaşacaklardır. NBA’deki gibi bir fanus kontrolü bisiklette o kadar kolay olmayabilir. Protokoller netleşmeden tam bir yorum zor. Ama ben yumuşatılmasını bekliyorum.
Parkur:
Tour de France bu sene parkurunu büyük oranda ilk haliyle koruyabilen tek büyük tur. Giro d’Italia Macaristan, La Vuelta ise Hollanda ziyaretlerini iptal ederken tamamı Fransa’da geçecek yarış herhangi bir değişikliğe gitmeye gerek duymadı.
15 Ekim’de açıklanan parkurun dikkat çekici noktaları zamana karşı kilometresinin azlığı ve tırmanış etaplarının bolluğuydu. Genel klasman mücadelesini ve tırmanışları henüz ikinci etaptan başlatan Prudhomme, yirminci etaptaki tırmanış zamana karşısına kadar da kimseye dinlenme fırsatı vermedi. Şimdi, daha detaylı bir inceleme için sözü Enes Kanbur’a bırakalım.
-Bu sene daha çok güneyde geçen bir yarış var. Parkurun genel bir resmini çizer misiniz?
Enes Kanbur: Fransa’nın güneydoğusundan, Nice’ten başlıyoruz. İlk iki etap Nice’te başlıyor ve çevresinde bitiyor. Ardından yavaştan kuzeye doğru gelip Massif Central’e geçiyoruz. Alpler veya Pireneler kadar olmasa da Fransa’nın dağlık bölgelerinden Massif Central ve Fransa ortalamasından %15 yüksekte. 3-4 etap boyunca dağlık bölgelerde olduğumuzdan orada pek sprint etabı yok. Sonra güneybatıya, İspanya sınırına doğru geliyoruz. İlk haftanın bitişi, sekizinci ve dokuzuncu etap Pirenelerde. Özellikle sekizinci etapta sert tırmanışlar var. Dokuzuncu etaptan sonra da bir dinlenme günü var.
Tour De France : Map of stage 1, Nice Moyen Pays - Nice
Uçağa atlıyoruz ve orta batı Fransa’ya Nouvelle-Aquitaine’e gidiyoruz, Atlantik kıyılarına. İki etabı orada geçtikten sonra tekrar merkez Fransa’ya doğru yol alıyoruz. Poitiers ve Sarran’da biten etaplar var. Massif Central’e bu kez kuzeyden yaklaşıyoruz ilk etapların aksine. Oradan Fransa’nın en büyük ikinci kenti Lyon’a geleceğiz sprint finişi için, sonra da Grand Colombier’de biten bir etap var. Oradan Alplere giriş yapacağız. 20. etaba kadar da Alplerdeyiz diyebilirim. 20. etapta La Planche Des Belles Filles var. Orada bir zamana karşı olacak, bu yılki tek zamana karşı. O zamana karşı için Alplerden çıkacağız, şampiyonu öğreneceğiz ve son etap her zamanki gibi Paris’te, Champs-Elysees’de olacak.
-Tekrardan başa dönelim, Grand Depart’a. Nice’te sert bir açılış var. İlk günlerden sprint mi beklemeliyiz yoksa bir genel klasman mücadelesi olur mu?
İlk gün düz bir etap var Nice’te. Bir sprint etabı izleyeceğiz. İlk gün hatta ilk haftadan genel klasmancılar gaza basmayacak. Bu yılın ilginç tarafı ise ikinci etapta iki birinci kategori tırmanış olması — ikisi de zirve finişi olmasa da. Tabii bu tırmanışlar sprint finişini etkileyecek. Kaçışa uygun bir etap, toplam 2000 metreden fazla bir irtifa kazanılacak. Oradaki etap galibi muhtemelen birkaç gün sarı mayoyu üzerinde taşır. Üçüncü etap yine Nice’ten başlayıp kuzeye doğru yol alıyor, orada bir sprint finişi bekleyebiliriz. 4. gün artık Nice’ten ayrılmış oluyoruz. Tabii Nice’te bu kadar vakit geçirmemizin sebebi Nice’in Fransa’nın en çok turist çeken; deniz kum güneş turizminin başkenti olması. Bu bölgelerin yönetimi de Fransa Turu’na önem veriyor.
-İlk hafta çok atak olmaz demiştiniz…
İlk hafta genel klasmancılar arasında pek fark yaratan bir atak olmayabilir ama sekizinci etapta ilk kez kategori dışı (hors catégorie) bir tırmanış var. Orada belki genel klasman için fark yaratılabilir. Sarı mayo artık bir genel klasmancıya geçebilir.
-Perşembe günü Mont Aigoual var. Sadece bir kez kullanılmış olsa da aslında ünlü bir tırmanış. Bahseder misiniz biraz?
6. etapta finişe 15 kilometre kala Col de la Lusette var. Etap galibiyeti için önemli orası. Ama sonrasında da Mont Aigoual’e gidiyoruz. Son sekiz kilometre %4 tırmanış var. Massif Central’den geçiyoruz. Dediğin gibi sadece bir kere geçildi ama bisikletçiler için anlamı büyük bir tırmanış. Hava şartları değişken olabiliyor orada. Elbette bir de Tim Krabbe’nin The Rider (Yarışçı) romanında geçiyor olması önemli. Okuduğum en güzel bisiklet kitaplarından, Türkçesi de bulunabilir rahatlıkla. Orada çok güzel anlatılıyor, tasvir ediliyor ve harmanlandığı hikâye de epey güzel. Bu yüzden bisiklet çevrelerince özel bir tırmanış.
-İlk haftanın kalanı için ekleyeceğiniz bir şey var mı?
Sekizinci etapta bir kategori dışı tırmanış olduğunu söylemiştim daha önce. Dokuzuncu etaba geçelim. Genelde dinlenme günü öncesi sert etaplar olur ama bu sene Pau’da başladığımız için çok da sert bir tırmanış yok. Geçen sene de Pau’da etap vardı. Alaphilippe’in şov yaptığı, sarı mayosunu perçinlediği zamana karşı etabı. Pau yönetimi turizm, tanıtım faaliyetlerine önem verdiği için Tour de France’a da kaynak ayırıyor.
-10. etaba geçelim. Rüzgâra tamamen açık gözüküyor.
Geçen sene de 10. etap Pinot’nun kavşağa yanlış taraftan girdiği ve belki de sakatlıkla birlikte ona Fransa Turu galibiyetine mal olan etaptı. Wout van Aert kazanmıştı sert rüzgârların ve bordure’lerin ardından. Bu yıl da rüzgâra müsait bir etap ama rüzgâr olmazsa genel klasmancılar için enerji koruma etabı olabilir. Toplu sprint muhtemel. Rüzgâr olursa da geçen seneki etapla aynı etaba gelmesi keyifli bir tesadüf olur. 11. etapta doğuya doğru döndüğümüz için sıra dışı bir şey olmazsa rüzgâr etkisini kaybeder. Dinlenme etabı olabilir.
-Asıl kritik etaplar bu noktadan sonra başlıyor. Karar etaplarından bahsedebilir misiniz?
12. etapta Massif Central’e yaklaşıyoruz. 13. etap izlerken keyif aldığım etap türlerinden. Hiç hors catégorie ya da en sert tırmanışlar yok ama iki tane bir, iki tane de ikinci kategori tırmanış var. Kalabalık bir kaçışın olacağı, genel klasmanda da ‘Alplere yaklaşmadan avantaj sağlayayım.’ diyenlerin olabileceği bir etap. 13’ü izlemeyi önerebilirim. 14 geçiş etabı, sprint finişi olacaktır. 15’i kesinlikle izlemek gerekiyor bisiklet seviyorsanız. Grand Colombier’de bitecek 17 kilometre %7 eğimle. Öncesinde de sert tırmanışlar var. Tour de l’Ain’de izlemiştik aynı tırmanışı ve Jumbo-Visma’yla Roglic, INEOS ile Bernal’i mağlup etmişti. Çok güçlü bir Jumbo-Visma görmüştük. Orada bu mücadeleyi izlemek lazım. Zaten büyük bir sürpriz olmazsa bu sene genel klasman mücadelesi de o iki takım arasında geçecek. 15 kesinlikle izlenmeli diye düşünüyorum.
Stage 12 Profile Tour de France
Çok belirleyici olmayan bir 16. etap var. 17 ise çok sert. Grenoble’da başlıyor, önce Col de la Madeleine ardından ise 2304 metre yüksekliğindeki Col de la Loze var finişte. 3500-4000 metre irtifa kazanılacak ve genel klasman için belirleyici bir etap olacak. 18. etapta aşırı uzun tırmanışlar olmasa da testere gibi bir etap. Sürekli inilip çıkılıyor. 19 biraz geçiş etabı. La Planche Des Belles Filles öncesi dinlenme, sprintle bitmesi muhtemel. Champs-Élysées öncesi bir galibiyet daha alabilir sprinterler. Bir de bu yıl aşırı fazla sprint etabı yok. Onlar için önemli olacaktır ama önce dağları geçmeleri, zaman sınırı içinde kalmaları gerek. 20. etap da 15 ve 17 ile birlikte izlenmesi gereken etaplardan. La Planche des Belles Filles’de bitiyor. Geçen yıl 6. etapta geçmiştik. Bu yıl orada 36 kilometrelik zamana karşı var. İlk 30’ü düz ama son 6 kilometre %8,5. Son 200-300 metrede devasa bir eğim var. Genel klasmanda orası son nokta. Dayanıklılığı yüksek, 3 hafta boyunca kendini koruyan tecrübeli isimler orada gücünü en iyi şekilde kullanacak ve sarı mayoyu kazanacaktır.
-Geçen yıl bolca irtifa görmüştük. Bu sene ise 2000 metrenin üzerine 17. etapta sadece bir kez çıkıyoruz. Bundan yararlananlar olabilir mi?
Bunun tam tersi Kolombiyalılara ve iyi irtifa kampı yapmış olanlara avantaj sağlayabilirdi. Mesela geçen yıl Egan Bernal, ölü sezonda o yüksekliklerde antrenman yapan yüksek irtifaya çok alışık bir isim. Valverde içinse tam tersi geçerli. Az irtifa kimin için avantaj olur bilemiyorum. Bazıları için yüksek irtifa avantaj olsa da alçak olması bence çoğu bisikletçi için dezavantaj değil. O yüzden bu konu çok fark yaratmayacak diye düşünüyorum.
-Fark yaratıp yaratmayacağı tartışılan bir başka konu da hava şartları. Belirgin bir sıcaklık farkı ve etkileri olur mu?
İlk etaplar sıcak havada Nice’te geçilir, Massif Central’de biraz daha etkisi azalır. Ama mesela mayıs her zaman eylülden daha serin bir havadır. Üç aylık bir yaz döneminden sonra ısınmış bir zemin, ısınmış bir hava olacağı için çok büyük bir değişim görmeyiz diye düşünüyorum.
-140 kilometrenin altında bir tırmanış etabı olmaması şaşırttı beni. Artık çift haneli sayılara alışmıştık yol etaplarında.
ASO seyirciye hitap edecek, 5-6 saat yerine 3-4 saat sürecek ve bisikletçilerin enerjisini saklamadan sürebileceği etapları tercih ediyordu. Bu yıl özel bir sebebi var mı bilmiyorum ama parkuru da biraz düşünmek gerekiyor. Bir yerden bir yere gitmek için, transfer yerine bazen etapları uzatıyorlar. Çünkü transfer de bisikletçileri çok yoran bir şey. Bunun etkisi olabilir de olmayabilir de. Ama ASO bunu ilerleyen yıllarda kullanacaktır çünkü seyirci ilgisini arttıran bir şey.
-Parkurun tamamına baktığınızda kime uygun olduğunu düşünüyorsunuz?
Tam dezavantaj sayılır mı bilmiyorum ama daha fazla bireysel zamana karşı kilometresi olsa bu Jumbo-Visma yani Roglic ve Dumoulin için iyi olurdu. Çünkü onlar bu sporun en iyi zamana karşıcıları. Giro’da iki, Vuelta’da bir zamana karşı etabı kazanmıştı Roglic. Dumoulin de zaten önceden zamana karşıcı olarak bilinirdi. Onların avantajına bir durum yok yani. İrtifadan da avantaj sağlamak zor bu yıl. Parkurun öne çıkardığı bir isim yok. Normal şartlar altında güçlü olan kazanacaktır diye düşünüyorum.
Sprinterler:
Sprinterler için 2020 Fransa Turu bir kâbus. İlk haftadan karşılarına çıkan tırmanışlar kazanabilecekleri etap sayısını azaltırken zaman limiti dışında kalma ihtimallerini de arttırıyor. Yine de bugün Nice’te onlar için büyük bir fırsat var. Etabı kazanan sarı mayoyu da sırtına geçirecek. Sprint favorilerini, yeşil mayoyu ve olası sürprizleri Deniz Kalıbcıoğlu’ndan dinleyelim.
-Bu yılki sprintlerin bir numaralı favorisi, en formda ismi kim?
Deniz Kalıbcıoğlu: Bence şu anda favori olarak gelen iki isim var. Caleb Ewan ve Sam Bennett. Sagan da bu yarışın her zaman favorisi ama Milano-Torino ve Milano-Sanremo’daki dördüncülükleri dışında bize pek bir şey göstermedi. Tabii o da herkes gibi kendini Tour de France’a saklıyor olabilir. Sagan bir yerde varsa favoridir diyebiliriz.
-Viviani Cofidis’e, zayıf bir takıma gitti. Etap çıkarabilecek durumda mı şu an kendisi?
O da iki sene önceki formundan uzak gözüküyor. Muhakkak bir şey çıkarmak isteyecektir fakat bu seneki Tour de France parkuru tırmanışçılara daha uygun. Az sayıda sprint etabı var ve Viviani bunlardan bir şey çıkarabilir mi çok emin değilim. Daha önce dediğim gibi bana Ewan, Bennett ve Sagan arasında geçecekmiş gibi geliyor.
-Cavendish ve Greipel’in devri tamamen kapandı mı?
Cavendish’i çok seven, senelerdir izleyen biri olarak artık Cavendish’in kariyerinin sonlarında olduğumuzu düşünüyorum. Son iki senedir mücadele ettiği hastalık ve formunu bir türlü yakalayamamasından dolayı işler zor gözüküyor. Greipel de hakeza 38 yaşına geldi. Eskisi gibi, Lotto-Soudal dönemindeki sprint treni de yok. İkisine de pek şans vermiyorum ama renk kattıkları kesin. Bisiklet kültürüne, tarihine olan ilgimi de göz önüne alarak çok sevdiğim bir isim Cavendish ama onların dönemi artık sona erdi.
Mark Cavendish
-Sagan da sekizinci yeşil mayoyu hedefliyor. Bu klasmanın tek favorisi o mu?
Önceden ilk Giro’ya gideceğini söylemişti ama pandemi sonrasında ilk Tour sonra Giro yapmak durumunda kaldı. Burada en önemli nokta sprintleri kazanmanız değil. Bütün sprintlerde bulunup tırmanış etaplarında da zaman limiti içinde, en kötü ihtimalle grupetto’da gelmelisiniz. Bunlar da Sagan’ın güçlü yönleri olduğundan en büyük şansı ona vermek lazım.
-Fransızlarda bir alt seviyeden Bryan Coquard, Nacer Bouhanni, Christophe Laporte gibi isimler var. Bir sürpriz olur mu yoksa ilk 10 onları tatmin eder mi?
Açıkçası çok sanmıyorum. Tour de France biraz daha devlerin sahnesi. İyi bir sprint treniniz olmadığında işiniz zor oluyor. Mesela Sagan’ın uzun süre bir treni olmadı. Onun en önemli özelliği kendi sprint trenini kendi yaratması, başkalarının arkasına saklanmasıydı. Diğer isimlerde ben bu özelliği pek göremiyorum. Elbette sürprizler olacaktır. Hem bu isimler hem de Matteo Trentin, Sonny Colbrelli gibilerinin de bir şansı olabilir ama bu yarışta olağan şüphelilerin daha etkili olacağını düşünüyorum.
-Peki sprint trenleri açısından hangi takımlar öne çıkıyor?
Her zaman Quick-Step örneği gözümüze çarpar. Bütün zirve sprinterlerin yolu bir noktada Quick-Step’ten geçmiştir. Cavendish olsun, Kittel, Gaviria, Viviani… Bu isimleri öne çıkaran nokta hep sprint treni olmuştur. Quick-Step’in sprint treninin geçmişte olduğu gibi yine en güçlüsü olduğunu düşünüyorum.
Tahminler:
Ön bakışların her zaman en keyifli kısmı tahmin yapmak ve sonrasında yanılmaktır. Fakat Roglic ve Bernal’in başına bir şey gelmediği sürece aşağıdaki tahminlerden birinin tutması çok olası. Berkem Ceylan’ın tahmini için diğerleriyle aynı olasılığı vermek mümkün değil ama tutması durumunda Hayman’ın Paris-Roubaix’siyle kıyaslanabilir bir mucize olacağı kesin.
Sarper Günsal: Bernal, Roglic, Pinot
Berkem Ceylan: Pogacar, Dumoulin, Bernal
Enes Kanbur: Roglic, Bernal, Pinot
Deniz Kalıbcıoğlu: Roglic, Bernal, Dumoulin
Hazırlayan: Emre Köseoğlu
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam