Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Tour de France 2023’te bizi neler bekliyor?

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 30/06/2023 - 18:14 GMT+3

Uçsuz bucaksız şarap vadileri, Alp yamaçlarında çılgına dönmüş kalabalıklar ve Sarı Mayo uğruna dökülen göz yaşları...Hepsi, bir kez daha evinize bir ekran uzakta olacak. Peki, bu temmuz ayındaki şölen, bisiklet tarihinde nerede duracak?

Najważniejsze wydarzenia 8. etapu Tour de France

Görsel kaynağı: Eurosport

Le Tour de la France par deux enfants (İki Çocuğun Fransa Turu), bir zamanlar Fransa’nın en yaygın çocuk kitaplarındandı. Fransa’yı ve Fransız olmayı öğreten bir vatandaşlık dersiydi bu kitap. 1870’te Alsas-Loren’in işgali, 14 yaşındaki André ve 7 yaşındaki kardeşi Julien’i hem öksüz hem de evsiz bırakmıştı. Ellerinde bir şeyleri kalmayan kardeşler, amcalarının yanına yerleşme umuduyla yola koyuldular. Ovalar, vadiler, şehirler, köyler, fabrikalar, çiftlikler ve anıtlar onlara; kitaptaki sayısız çizim de okuyanlara yol gösterdi. Altıgeni baştan sona gezdiler, ülkelerindeki farklı kültürlerle tanıştılar ve kültürleri birleştirerek bir Fransız kültürü oluşturdular. Öyle ki, her şeylerini kaybeden bu iki çocuk, Marsilya’daki amcalarına ulaştıklarında heyecanla Fransa’yı ne kadar sevdiklerini anlatıyordu.
Üçüncü Cumhuriyet, 1940’ta Prusya Savaşı’ndan daha yıkıcı bir işgalle sona ererken bu kitabın miadı da doldu. Augustine Fouille’in yazdığı İki Çocuğun Fransa Turu, yerini ülkeyi tanıtmanın daha modern bir aracı olan Henri Desgrange’ın Fransa BisikletTuru’na bıraktı. Bu yarış, radyo ve televizyon sayesinde ülkeyi koltuğunuzdan gezmenizi sağlıyordu. Tour de France, savaş sonrası dönemde Fransız toplumu tarafından hızla benimsendi. Halk yarışın şehirlerine gelmesini bekler, bisikletçiler herkes tarafından bilinir ve bittiğinde yarışın eksikliği hissedilirdi. ‘Temmuz’ ve ‘sarı’ kelimeleri Fransa Turu markası ile özdeşleşti. İki çocuğun misyonunu 150 kadar bisikletçi yerine getirirken yedi milyon basılan bir kitap da yerini zamanla yıllık 40 milyon Fransız izleyici, kişi başı ortalama 5 saat 41 dakikalık ekran süresine bıraktı. Sınırların ötesinde bile birçok bisiklet izleyicisi, saatlerce Fransa’yı öğreniyordu.
Geride bıraktığı 120 yılda Fransa Bisiklet Turu birçok değişim geçirdi. İlk zamanlarda etapların zorluğu hem bisiklet teknolojisinin hem de insan fizyolojisinin sınırlarını aşar nitelikteydi. Yıllar geçtikçe etaplar kısaldı, yol şartları iyileşti. İki kollu terazi tam dengesini bulmaktaydı ki dopingin dört bir yana yayılmasıyla bu kez de diğer taraf ağır bastı. Atlattığı testis kanserinin ardından 1999-2005 arasındaki tüm Tour de France’larda sarı mayoyu kazanarak bisikletin yüzü haline gelen ABD’li Lance Armstrong’un 2012’de sonuçlanan davası ve ardından ettiği itiraflar, bisiklete istediği şöhreti istemediği bir şekilde getirdi. Lance vakası, ardı arkası kesilmeksizin lekelenen yarış sonuçlarının yalnızca en popüler olanıydı. 2010’lara girilirken bisiklet, yeni kahramanlara ihtiyaç duyuyordu.
Peter Sagan
Bu sene son Tour de France’larını koşacak olan Peter Sagan ve Mark Cavendish, zor bulunacak cinsten kahramanlardı. Sagan keçi sakalı bırakıp saçlarını uzatıyor, yarışlarda yerli yersiz tek teker üzerinde gidiyordu. Aksanlı İngilizcesi ve bezgin tavrıyla verdiği röportajlar, her yerde eğlence arayan sıkılgan Sagan’ın bir simgesiydi.
Cavendish ise daha ciddi ve olgundu. 1159 gün aranın ardından 2021 Türkiye Turu’nda aldığı etapla dirilttiği kariyeri, yakın geçmişin en büyük geri dönüş hikayelerinden birine sahne oldu. Yıllarca sayısız sprintte omuz omuza gelseler de, biri diğerine dirsek atmadıkça Sagan ve Cavendish aynı yollarda kendi özgün hikayelerini yazdılar. Cavendish 34 Tour de France etap zaferiyle efsane Eddy Merckx’in rekorunu egale ederken Sagan ise Dünya Şampiyonlukları ve bahar klasikleri gibi tek günlük yarış zaferleriyle kendine eşsiz bir portfolyo oluşturdu. Bu Tour’un özellikle ilk haftasında, ikilinin birkaç sprint finişinde karşı karşıya gelmesini bekleyeceğiz.
Fakat 176 bisikletçiden oluşan pelotonu da içeren 4,500 kişilik bir kafile 3,404 kilometrelik 21 etap boyunca kuzeydoğu yönünde yol alırken, elbette tek dinlediğimiz bisikletçi hikayeleri olmayacak. Bisiklet, daima olduğu gibi yine bize geçtiği toprakların tarihinden öyküler getirecek. Bu sene Tour de France 25. kez Fransa dışında başlayacak. Takım tanıtımı ve Grand Depart, Bask Bölgesi’nde yer alan Bilbao’da yapılacak.
Kavimler Göçü’nden önce de Avrupa’da yaşadığı bilinen Basklar, benzersiz bir dile sahipler ve kültürlerinin farklılıklarını korumakta son derece ısrarcılar. Kolomb’un filosundaki gemilerin yapımına ve öncesine uzanan Bask denizciliği, deniz mahsullerinin müthiş çeşitli olduğu Bask mutfağının da dayanağı. Gastronomi toplulukları, Bask kültüründe son derece yaygın. Bu kulüplerde geniş arkadaş grupları buluşup kendi yemeklerini yapıyor, uzunca bir masada sohbet edip yemek yedikten sonra şarkılar söyleyip iskambil oyunları oynamaya geçiyorlar. Gastronomi kulüpleri, aynı zamanda Bask kimliğini yaşatmanın yollarından biri.
Milliyetçilik, anlaşılması zor veya belki de mantık dışı temellere dayansa da gerçek sonuçlar doğuruyor; bazen bir yemek masası, bazense Picasso’nun bir Bask köyü olan Guernica’dan ismini alan tablosundaki gibi bir katliamda. Bilbao ve San Sebastian’da sonlanacak ilk iki etabı izlerken siz de bir yandan okyanus manzaralarının keyfine varıp bir yandan da bu çelişkiler üzerine kafa yorabilirsiniz. Fakat muhtemelen siz ikisini de yapmaya pek zaman bulamadan Mathieu van der Poel bir atak yapacak, Wout van Aert da onun peşine takılacaktır.
Evet, Kuzey İspanya’da geçecek iki yokuşlu etap, bu ikilinin özlediğimiz mücadelesini izlemeye başlamak için uygun kıvamda. Tabii 176 kişilik pelotonda başkalarının da planları olmayacak değil. İlk etapta bize kusursuz bir iniş performansı daha izleterek Tom Pidcock veya henüz ilk etapta sarı mayoyu sırtına geçirme çılgınlığına kalkışarak Tadej Pogacar, onlara rakip olabilirler. Daha düz bir profile sahip olmasının yanında 209 kilometreyle bu sene Tour’daki en uzun mesafeye sahip ikinci etapta ise Mads Pedersen ve Biniam Girmay gibi yokuş çıkabilen sprinterler kazanmak için güçlü adaylar.
Üçüncü günde peloton, iki sprint etabı için Bask Bölgesi’nin Fransa sınırlarında kalan bölümüne giriş yapacak. Üçüncü etapta rota sahil şeridi boyunca seyrederken dördüncü etap ise 1973 Tour de France’ın şampiyonu Luis Ocana’nın memleketi olan 2,350 nüfuslu Nogaro kasabasında son bulacak. Sprintlerde gözden kaçırılmaması gereken en önemli isimler Fabio Jakobsen, Dylan Groenewegen ve Jasper Philipsen olacak. Jakobsen ve Groenewegen, 2020 Polonya Turu’ndaki kazalarından beri hikayelerini ayırmaya çalışıyorlar. Jakobsen kazada ölüm tehlikesi atlatırken Groenewegen bisikletten dokuz ay menedilmişti. Geçtiğimiz senenin Tour de France’ında ikinci etabı Jakobsen, üçüncü etabı Groenewegen’in kazanmasıyla da iki Hollandalı sprinterin isimleri yeniden beraber anıldı. Bu üçlünün yanı sıra takımlarının sprint trenleri Mark Cavendish’e tarihin en çok Tour de France etabı kazanan yarışçısı olması, Biniam Girmay’a da Tour etabı kazanan ilk siyahi bisikletçi olma onuru için yardım edecek.
Tour de France 2022
Beşinci ve altıncı etapta Tour, Pirenelere uğrayacak ve kaçış grubuna iki zafer imkânı sunacak. Yedinci etap, Bordeaux’da bir başka sprint finişine aheste aheste ilerlerken şarap hakkında konuşmak için bolca vakit olacak. Sekizinci etap, 2016’da Marcel Kittel’in, Bryan Coquard’ı fotofiniş sonucu 0.0003 saniye farkla geçtiğinin tespit edildiği Limoges’da son bulacak. Fakat 1,800 metre irtifaya sahip bu etapta, sonlara doğru gelecek patlayıcı bir atakla fotofinişe gerek kalmaması da ihtimal dahilinde.
Pazar günü geldiğindeyse o güne dek genel klasmanda önemli farklar açılmamış olsa dahi sarı mayo draması başlayacak. Son dört kilometresinin eğimi çift haneden aşağı hiç inmeyen kategori dışı Puy de Dôme volkanı sadece jeologlar için değil, bisikletseverler için de kutsal bir yer ve kullanılmadığı 35 yılda ihtişamından hiçbir şey kaybetmedi. Merckx bir seyirci tarafından yumruklanıp altıncı zaferi yitirirken de asfaltın altında bu lavlar fokurduyordu, Fransa’nın sınıfsal kimlikleri Anquetil ve Poulidor’un suretlerinde teker tekere mücadele ederken de. Bu tırmanışta da yine bir teker tekere mücadele görmeyi bekliyoruz. Zira son şampiyon Jonas Vingegaard ve bisikletin muzip imparatoru Tadej Pogacar, performans olarak rakiplerinin birkaç seviye üzerinde gözüküyorlar. Dolayısıyla, bu yarışın tartışmasız favorilerinin onlar olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Puy de Dôme etabının ardından bisikletçiler, yarışın ilk dinlenme gününün tadını çıkaracak. İkinci haftanın ilk üç etabı sprinterler ile kaçışçıların uzlaşamayacağı geçiş etapları iken hafta sonu Alplerde üç büyük tırmanış etabımız var. Bu etaplardan ilki olan Grand Colombier zirvesi, Fransa’nın ulusal bayramı olan 14 Temmuz’da geçilecek.
14 Temmuz’da adet gereği kaçış grubunda birçok Fransız bisikletçi görmek mümkün olacak. O adaylardan biri de Thibaut Pinot. Pinot, 38 yıldır evlerindeki yarışı kazanamayan Fransızların bir zamanlar en büyük umuduydu. Bolca atak yaptı, etaplar kazandı, hayaller kurdurdu, bu yarışı kazanmaya çok da yaklaştı ama hiç başaramadı. Bazen hatalar, bazen de şanssızlık onu sarı mayodan alıkoydu. Keçileriyle vakit geçirmekten hoşlanan bu sakin adam, sezonun sonunda bisikleti bırakmayı planlıyor ve bu etap Fransa Turu’na son bir iz bırakmak için harika bir fırsat.
Tadej Pogacar - Jonas Vingegaard
Üçüncü haftaya 22 kilometrelik bir zamana karşı ile başlıyoruz. Sonraki etaptaysa 2304 metre ile bu yarışın en yüksek zirvesi olan Col de la Loze’u geçip Fransa’nın ünlü kış sporları tesisi Courchevel’e ineceğiz. Genel klasmanın bir kez daha çalkalanacağı bu iki günden sonra geçilecek iki kolay etapla peloton biraz dinlenecek, yarışın son testine hazırlanacak. 20. etapta sürekli olarak tırmanış veya iniş var ve finiş geçtiğimiz yıl Kadınlar Fransa Turu’nda Annemiek van Vleuten’ın büyük fark yarattığı Le Markstein’de. Bu etap genel klasmanı belirleyecek ve kafile, son bir kutlama etabı için Paris’e geçecek: biraz şampanya içtikten sonra takvimin en prestijli sprinti için günbatımında Champs-Elysées'de pedal çevrilecek.
Fransa’yı baştan başa dolaşacağımız bu yolculuğa siz de davetlisiniz. Yalnız bir ricamız var, o da beklentilerinizi Netflix’te yayınlanan Tour de France: Unchained belgeseline göre ayarlamamanız. Eğer dev stratejilerle hareket eden modern gladyatörler, karizmatik takım patronları, kendi söylediklerinden çok emin insanlar ve ebediyete uzanan dramatik bir müzik bekliyorsanız bir miktar sıkılabilirsiniz. Çünkü yollarda yaşananlara uzman bir senarist değil, hava incelirken bacaklarıyla en iyi pazarlık edebilen karar verecek. Hem ayrıca bisiklet yarışlarındaki tek müzik, helikopter pervanelerinin sesi. Onun yerine gelin bir çocuk kitabının sayfalarını çevirelim; ayçiçeği tarlalarının arasından geçen, zirvesi gözükmeyen sisli dağlara tırmanan ve sıradan insanların giymediği kıyafetler giyen Vingegaard ve Pogacar isimli İki Çocuğun Fransa Turu’nun her gün yenisi eklenen sayfalarını...
Yazı: Emre Köseoğlu ve Ege Sanlav
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam