Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Üçüncü Adam: Fiorenzo Magni

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 30/11/2020 - 13:25 GMT+3

Fiorenzo Magni, İtalyanların altın çağının en iyi bisikletçilerinden biriydi. Fakat mirası hiçbir zaman keyifle hatırlanmadı. Çünkü Coppi ve Bartali hikayesine dahil olmanın tek yolu, ‘kötü adam’ rolünü üstlenmekten geçiyordu.

Fiorenzo Magni en 1951.

Görsel kaynağı: Getty Images

Hazırlayan: Emre Köseoğlu

Geçmişten Lekeler:
Bartali’nin evinden dakikalar uzakta, Toskana’nın Vaiano kasabasında dünyaya gelen Magni’nin bisikletteki ilk yılları sıradan bir bisikletçininki gibiydi. İlk dört sezonunda kazandığı yarışlar olmasına karşın asla Coppi ve Bartali’nin yanına yazacağınız bir isim değildi. Fakat İkinci Dünya Savaşı ve ardından gelişen iç savaş, Magni ismini İtalya’ya duyurdu.
Kısa bir tarih hatırlatması yapmak gerekirse, art arda alınan yenilgiler neticesinde Mussolini’nin görevden alınmasıyla iki hükümeti bulunmaya başlayan İtalya’da güneyde Müttefikler, İtalya Krallığı ve Direnişçiler; kuzeyde ise Almanya’nın Mussolini’yi başına getirerek kurduğu İtalyan Sosyal Cumhuriyeti bulunuyordu.
Fiorenzo Magni’nin Mussolini tarafında savaştığı bir sır değil. Hatta Magni’nin savaş sırasında yaptıklarına dair birçok söylenti de kulaktan kulağa dolanmakta. Toskana’da partizanları öldürmek için kurulan bir örgütün lideri olduğu, Valibona’daki harekâta katıldığı ve Nazilerle iş birliği yapan, Bartali’yi de tutukladığı söylenen, faşist grup Banda Carita’yla ilişkisi bulunduğu sık sık anlatılır. Lakin Magni bu iddiaları kesinlikle reddediyor.
Savaş bitse de 1943-45 arasında yaptıkları -ya da yapmadıkları- Magni’nin peşini hemen bırakmadı. 1946 sonunda, müebbet hapis ve idam cezasıyla ayrılması bile ihtimaller dahilinde olan bir mahkemede bulunmak zorunda kaldı. Aslında, bisiklet kariyerlerine birlikte başladıkları ve gelecekte tekrar aynı takımda yarışacakları Alfredo Martini’nin “Onu oldukça iyi biri olarak tanıdım.” ifadesi ve avukatının savaş boyunca Magni’nin faşizm karşıtı gazeteleri taşımakta olduğu iddiasıyla gerçekleştirdiği savunma ona davayı kazandırmaya yetmedi.
Yine de mahkeme, yeterli kanıt bulamayınca yapılan faaliyetlerin anormal zamanlarda ve emirleri uygulamak adına yapıldığını göz önüne alarak af kararı verdi. Mahkeme sürecinde sadece 1946 sezonunu kaçıran Magni, 1947’den itibaren bisiklete geri döndü ve eskisinden çok daha güçlüydü.
Kaçırdığı 1946 sezonuna dair ilginç bir detay da mevcut. İtalyan bisikletine dair en değerli kaynaklardan olan Pedalare! Pedalare! kitabında tarihçi John Foot’un belirttiğine göre bunun sebebi dava olabileceği gibi, sahte kimlikle yarışırken yakalanması sebebiyle aldığı ceza da olabilir; ki geçmişini düşündüğümüzde bu iddia da aslında oldukça makul gözüküyor.
İstenmeyen Adam:
1948 Giro’su beklenildiği gibi başlamadı. Tahminler son üç yarışta olduğu gibi yarışın yine Bartali ve Coppi arasında geçmesi yönündeydi ama ikisi de ilk iki hafta vakit kaybettiler ve son haftaya girerken ikisinin de bolca atak yapması gerekiyordu.
Coppi, Dolomitlerde alabileceği tüm riskleri aldı. Önce Cortina d’Ampezzo’da, sonraki gün de Trento’da yarışı dağıtarak hem etapları kazandı hem de genel klasmanda durumunu iyileştirdi. Fakat hala genel klasman tablosundan memnun değildi. Tırmanışlardaki zayıflığıyla bilinen Magni’nin nasıl pembe mayoda olduğuna anlam veremiyordu. Ya seyirciler itmiş ya da arabalar Magni’yi çekmiş olmalıydı.
Hakemlere kadar taşınan tartışma değerlendirildi ve haklı bulunan Coppi oldu. Resmi kararda fotoğraf veya video olarak bir delil bulunmasa da seyircilerin Magni’ye yardım ettiği ve bunun daha önceden planlanmış, organize bir yardım olduğu belirtildi. Hatta olaydan yıllar sonra, Fausto Coppi üzerine yazdığı Fallen Angel biyografisinde William Fotheringham yaptığı araştırmayla işlerin daha da ilginçleşmesine olanak sağladı. Ona göre Magni’ye destek olan seyirciler özellikle otobüslerle getirilmiş ve maksimum yardım için aralarındaki mesafeler hesaplanarak yerleştirilmişlerdi.
Fiorenzo Magni
Coppi, kâğıt üstünde bu tartışmadan kazançlı ayrılan taraf gibi gözükse de cezadan tatmin olmamıştı. Verilen cezanın ‘sadece’ iki dakika olması pembe mayonun Magni’de kalması anlamına geliyordu. Bu sebeple, Coppi ve takımı Bianchi genel klasmanda ikinci olmalarına rağmen bitime sadece iki etap kala yarıştan çekilmeye karar verdi.
Zaten iç savaşta yaptıklarıyla seyircinin pek hoşlanmadığı birine dönüşen Magni, üstüne campionissimo’yu yarıştan attıran bisikletçi apoletini de alınca iyiden iyiye istenmeyen adam rolüne geçti. Kalan iki günde pembe mayoyu koruyup Giro’yu sadece on bir saniyeyle kazandı kazanmasına ama Milano’da hiç hoş karşılanmadı.
Magni, Vigorelli velodromundaki sprinti kazanarak pembe mayoyu garantilerken ıslık sesleri yükseliyordu. Magni’ye edilen hakaretlerin yanı sıra pankartlardan da Coppi kıyaslamaları yapılıyor, hem savaş dönemine hem de Magni’nin ittirilmesine göndermeler yapılıyordu: “Çok yaşa bisikletin şampiyonu Coppi, beter ol ittirilme şampiyonu Magni!”
Magni’nin üç Giro zaferinden en ‘olağan’ yarış olarak 1951’i gösterebiliriz. Rik van Steenbergen’in 7, Magni’nin 10 gün boyunca giydiği pembe mayonun nihai olarak İtalyan’da kalması sürpriz değil. Van Steenbergen’in zaten kariyeri boyunca genel klasmanla pek işi olmamış, klasik bir Flaman olarak tek günlük yarışlara odaklanmıştı.
O senenin ilk 10’undan dönemin takım-sponsorluk anlayışıyla ilgili çıkarımlarda bulunmak da mümkün. Şampiyon Magni, Giro’nun ilk şampiyonu Luigi Ganna’nın soyadını taşıyan bir takımda yarışırken ikinci Rik van Steenbergen’in takımının adı da ilk campionissimo, yaniCostante Girardengo’dan geliyor. Listede aşağı indikçe (Learco) Guerra, (Ottavio) Bottecchia, hatta (Gino) Bartali gibi takım isimlerine rastlamak da mümkün.
Magni bu yarıştan üç yıl sonra, bütün sponsorların bisikletçiler ya da onların bisiklet markaları olduğu bir dönemde sporun tamamen dışından sponsor çekip takımını kurtararak da bir ilke imza attı. Nivea’yla yaptığı 20 milyon liret değerindeki anlaşma, takım varlık gösterdiği sürece iki tarafı da memnun ederek hedefine ulaştı ama yaşananlardan hoşnut olmayanlar da vardı. Mesela Paris-Roubaix, Nivea takımını yarışa davet etmemekte ısrarcı davranmış ve Magni’ye eğer yarışacaksa İtalya formasıyla yarışabileceğini söylemişti. Neyse ki eski bir dost, Fausto Coppi, sorunu “Magni yoksa ben de yarışmam.” diyerek vatandaşı lehine çözmüştü.
Coppi taraftarlarının Magni’den hoşlanmamasına karşın, aslında ikilinin arası iyiydi. Artık ikisinin de 30’lu yaşlarının ikinci yarısına girdiği 1955 Giro’su, bu dayanışmanın en iyi örneklerinden biri olarak gösterilebilir. Birkaç sene içinde hem Fransa hem İtalya Turlarını kazanacak yeni yıldız Gastone Nencini son haftaya girerken zamana karşıyla pembe mayoyu almış, kazanmaya da epey yaklaşmıştı.
Magni; Gino Bartali sporu daha yeni bırakmışken komşu kasabasında yaşayan bir başka yıldızla karşılaşmıştı ve yarışı kaybetmek üzereydi. Vigorelli velodromuna bir etap kala Nencini 1:30 farkla lider, Magni ikinciydi. Tırmanışlarda Nencini’den zayıf olduğunu da hesaba kattığımızda Magni’nin çoktan pes ettiğini düşünmek bile mümkün.
San Pellegrino Terme’ye giden etapta Nencini en uygun tabirle şanssızdı. Hatasız sürdürdüğü yarışta arka arkaya birkaç kez lastik patlatmıştı ama muhtemelen kendisi de gruba geri dönmek adına panik yapmadı. Finişe daha 170 kilometre vardı ve ne de olsa pembe mayo onun üzerinde olduğundan rakipleri yazılı olmayan kurallara riayet edecekti.
Gençliğin kaygısızlığına mı bağlamalı yoksa Nencini’nin her şeyin farkında olduğunu mu düşünmeliyiz bilmiyorum ama belli ki ön tarafın çok farklı planları vardı. Coppi ve Magni atak yaparak 170 kilometrelik Trofeo Baracchi misali kaçışlarına başladılar ve finişe kadar da onları görebilen olmadı. Radyolar yayınlarını yarış için bölmüş, seyirciler yollara akın etmişti. Bu görkemli atak ve sonunda kazandığı etap Coppi’nin son görkemli Giro performansı olurken Magni’nin de atacak tek bir kurşunu kalmıştı.
1956 Giro’su Magni’nin kariyerinin en başarılı yarışı değildi belki ama kesinlikle imza yarışıydı. Zaten 2012’de hayatını yitiren efsaneye hayatının yarışı sorulduğunda da cevabı bu yarış oluyor. Kırık kemiklerle tamamlanan bir büyük turu, lastiğini ısırarak tamamladığı bir zamana karşıyı, 60 kişinin yarışı bırakmak zorunda kaldığı kaotik etabı ve Milano’daki podyumu kendisinden, Valeria Paoletti’yle sohbetlerinden dinleyelim.
“12. etapta sol köprücük kemiğimi kırıp hastaneye gittiğimde yarışı bırakmamı söylediler fakat sonraki gün dinlenme günü olduğundan bekleyip görmeyi seçtim. [...] San Luca zamana karşısı öncesi tırmanırken sol elimle gidonu pek çekemediğimi fark etmiştim. Mekaniğim Faliero Masi, iç lastiğimden bir parça kesip (lastiğin bir ucu gidona bağlıyken) lastiği ağzımla çekmemi söyledi. Mükemmel bir fikirdi.”
“(16. etapta) zaten kırılmış olan kolumun üzerine düştüm ve acıdan bayıldım. Uyanıp ambulansla hastaneye taşındığımı anladığımda bağırdım ve durmalarını söyledim. Giro’yu bırakmak istemiyordum. Neyse ki peloton beni beklemişti. Durumumun ne kadar ciddi olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu.”
Charly Gaul’ün pembe mayoyu kazandığı 20. etap gerçek bir bölüm sonu canavarı olmalı. Dört zorlu tırmanış, aşırı soğuk hava, 60 abandone ve iki kırık kemik. “Tüm gün kar yağdı ve çok soğuktu. Yol boyunca birçok bisikleti yol kenarında başıboş görmemin ardından pembe mayonun yarışı bıraktığını bile gördüm. ‘Ne? Hayal falan mı görmeye başladım acaba?’ diye düşünüyordum.”
‘Dağların Meleği’ lakaplı Charly Gaul’ün zaferiyle tamamlanan 1956 Giro’sunda Magni’nin ikinci olması Coppi, Bartali ve Magni’den oluşan büyük üçlünün de son hatırda kalır büyük tur performansıydı. İtalyan bisikletinin gelecek yıllarda elbette büyük yıldızları, heyecanlı rekabetleri oldu ama İtalya 40’lar ve 50’lerdeki gücüne bir daha hiç ulaşamadı.
Flandre Aslanı:
Bir İtalyan’a ‘Flandre Aslanı’ denmesi ilk bakışta garip gözükebilir ama Magni’nin Ronde karnesi, lakabının hakkını veriyor. Çünkü o, üç galibiyetle yarışı en çok kazananlar listesinin tepesindeki isimler arasında. Dört kez katıldığı yarışta ilk denemesi dışında tüm senelerde podyumun zirvesine çıkan Magni’nin boş geçtiği seneden de dersler çıkardığını görüyoruz.
Italy. andre darrigade wins the 50th giro di lombardia on fausto coppi and fiorenzo magni. 1956
İlk denemesinde Flandre’nin taşlı yokuşlarını hafife alıp bedelini yarışı tamamlayamayarak ödemesi, sonraki sene için onu farklı tedbirler almaya itti. Jantlarını ahşap olanlarla değiştirip gidonunu da ekstra süngerle kaplayan Magni, aynı San Luca zamana karşısında olduğu gibi Ronde van Vlaanderen’da da bisikletine yaptığı eklemelerle kazançlı çıktı.
1949’dan itibaren arka arkaya üç yıl kazanmak elbette görkemliydi ama daha da görkemli olanı kazanış stilliydi. Her üç edisyonda da bisiklet dünyasının o yıllarda daha çok Coppi’yle özdeşleştirdiği uzun mesafeli solo ataklardan yapan Magni, ilkinde yakalandıktan sonra sprintle kazanmak durumunda kalsa da diğer iki yarışta tamamen yapayalnızdı.
Ronde’deki dominasyonunu en iyi anlatan istatistiklerden biri de şu olsa gerek: Magni’nin kazandığı üç Giro’da ikinciyle arasındaki farkların toplamı 130 saniye, ya da dakika cinsinden 2:10. Öte yandan üç kez kazandığı tek günlük yarış Ronde’de ikinciyle farkları toplamı 7:50, neredeyse 4 katı.
Katıldığı her Fransa Turu’nda etap kazanıp genel klasmanda iyi sonuçlar elde etse de Magni’nin sarı mayoyla hatırlamak istemeyeceği anıları bulunuyor. 1950 yılındaki yarışa as takım olarak ‘İtalya’ ve stajyerler takımı olarak ‘Cadetti’ adı altında iki takımla katılan ülkenin tek hedefi Bartali’ye tarihe geçme fırsatı verecek üçüncü Fransa Turu’nu kazandırmaktı.
Yarışın ilk 10 etabının yarısını farklı isimlerle kazanan İtalya’da her şey yolundaydı. Ta ki Robic ve Bartali Col d’Aspin’in zirvesinde bir fotoğrafçıya çarpana kadar. Ev sahibi Robic kazadan sonra yoluna devam ederken Bartali Fransız seyirciler tarafından sıkıştırılmış ve yumruklanmıştı. Fazla vakit kaybetmeden yoluna devam edebilmiş de olsa bu saldırı ilk değildi ve muhtemelen son da olmayacaktı.
İtalyanlar o etabı Bartali’yle, sarı mayoyu Magni’yle kazansalar da o akşam yarıştan çekilmeye karar verdiler. Efsane bisikletçi ve direktör Alfredo Binda liderliğinde alınan karar Magni için şanssız olsa da doğru olandı. 10 yıl kadar önce Belçika takımının da favori oldukları Fransa Turu’ndan aynı sebeple çekilmiş olması, o dönemin Fransız seyircisi hakkında belli fikirler veriyor.
Fiorenzo Magni, 1956’da bisikleti bırakmasının ardından vaktini önce milli takım direktörlüğü, ardından da Monza’da araba satışı yaparak geçirdi. Büyük üçlüden en uzun yaşayan o olduğu için altın çağın anılarını da gazeteciler hep ondan dinledi. Kendisine en çok sorulan soruya, Coppi ve Bartali’ye dair verdiği cevap ise hep aynıydı: “İnsanlar onlara karşı yarıştığım için şanssız olduğumu düşünüyor. Fakat bu doğru değil. Şanslıydım, hem de çok. O iki şeytan bana kaybetmeyi öğretti.”
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam