Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Vuelta | Dinlenme günü notları: Roglic, Carapaz ve Angliru Etkisi

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 02/11/2020 - 16:31 GMT+3

Roglic bir büyük turun daha son haftasına girerken yarışın favorisi ve artık hatalarının ne olduğunun farkında.

Ineos' Chris Froome during the 75th Vuelta a Espana 2020

Görsel kaynağı: Getty Images

Hazırlayan: Emre Köseoğlu
Haftanın Öne Çıkan Konuları:
Michael Woods ve Primoz Roglic’in tartışmaya yer vermeden kazandığı ilk iki keyifli etaba kıyasla Aguilar de Campoo etabı gün boyunca çok sakin geçmiş ve sıradan bir sprintle bitmişti. Fakat iki hafta önce Giro’daki Asti etabında gördüğümüz gibi bazen en sıkıcı etaplar bile bir anda alevlenebiliyor. Burada da o kıvılcımı yakan, Liepins’i omzuyla ittirerek kendisine sprint için yer açan Sam Bennett oldu. Bennett omuzlaşmadan saniyeler sonra gereken sprinti atarak çizgiden ilk geçen isim olsa da hakemler, İrlandalının galibiyetini Ackermann’a verdiler.
Bana kalırsa sprintte güvenlik her zaman öncelik olarak kalmalı ama burada değinmek istediğim nokta hakemlerin kararının doğruluğu veya yanlışlığından ziyade Quick-Step takım patronu Patrick Lefevere’in tavırları. 65 yaşındaki Belçikalı, uzun süredir bisikletin en başarılı takımının başında ve dışarıdan anlaşıldığı kadarıyla takımdaki bisikletçilerin de iyi anlaştığı bir kişilik. Öte yandan basında ve Twitter’da, çıkarlarını savunurken kendiyle çelişen ve kendisine bir şeyler anlatmayı deneyenlere agresif tepkiler veren bir imaj çiziyor.
Yine Sam Bennett’a verilen cezanın ardından da Twitter’ın gündemi Lefevere oldu. İlk olarak Eurosport yayınının sosyal medya köşesine ancak sansürlenerek alınabilen bir tweet ile başladığı tweet serisine, sprinte iyi bir yerden girmek için Quick-Step ve Bora trenlerine takılmak isteyen Liepins’i suçlayarak devam etti ve son olarak da Trek sportif direktörü Luca Guarcilena’ya Liepins’in az sprint kazandığından önde olmaması gerektiğini iddia etti.
Herhangi bir sportif direktör yazmış olsa olayın sıcaklığı ve etabı kaybetmenin üzüntüsüyle yazılmış olarak düşünülebilirdi. Lakin daha birkaç ay önce Polonya Turu’nda Groenewegen kendisini omzuyla sıkıştırdığı için çok ciddi bir kaza yaparak ölümle buruna buruna gelen ve hala kazanın etkisinde olan Fabio Jakobsen de Lefevere’in sporcusu. Herkesin düşüncesi aynı olmak zorunda değil fakat bir sporcunuz sprint ihlalinin mağduru olarak hastanede yatıyorken diğerinin omuz atmasını savunmak bana pek mantıklı gelmiyor.
Primoz Roglic ikinci haftayı kapatırken şimdiden üç etabı cebine koydu ki yarınki zamana karşının da en büyük favorisi kendisi. Özellikle Suances’teki etap galibiyetinden etkilendiğimi itiraf etmeliyim. Sadece 1,3 kilometre, yüzde 6 değerlerindeki bir tırmanışta puncheur karakterli bisikletçilerlemücadele ederek hem etabı hem kırmızı mayoyu kazanması genel klasman adaylarından sık gördüğümüz gösteriler değil.
Vuelta’nın ilk iki haftasının en savaşçı bisikletçisi, hem ilk hafta hem bu hafta çok deneyen ama başaramayan Guillaume Martin. Wellens, Izagirre ve Woods’un kazandığı etaplarda hep doğru yerde, kaçıştaydı ama patlayıcılık konusunda diğerlerinden geride olduğundan bir türlü o etabı elde edemedi. Neyse ki onun hikâyesinin mutlu sonla bitmesi için etap dışında da bir çözüm var. Mavi mayo klasmanında şimdilik rakiplerinden net bir farkla önde ve son haftada kaybetmesi için hiçbir sebep yok.
Guillaume Martin’in deneyip kaybettiği bir başka etap olan La Farrapona’da iki eski Tour de l’Avenir şampiyonu Marc Soler ve David Gaudu mano a mano tırmanırlarken kazanan Gaudu olmuştu. Fransız uzun süredir Pinot’ya yardımcı olmak adına yarıştığından kendi ataklarına fırsat bulamıyordu ama liderinin yarışı bırakmasıyla çok daha özgürleşen bir Gaudu izlemeye başladık. Bir dönem geleceğin yıldızları başlığı altında kıyaslandığı Bernal, Pogacar ve Evenepoel gibi isimler başarı üstüne başarı kazanırken onların gerilerinde kalan Gaudu için zafer rahatlatıcı olmuş olmalı.
Haftanın son maddesi de elbette Angliru. Ağır çekimde tırmanan bisikletçileri izlediğimiz, eğimin bazı noktalarda %23,5’i gördüğü canavar tırmanış, vadettiği şovu seyircilere yine sundu. Bu kadar dik yokuşlarda atak yapmak mümkün olmadığından yavaş yavaş gruptan ayrılan Carthy etabı alarak kendisini sanal podyuma atarken favoriler arasından geride kalan Roglic, kırmızı mayoyu Carapaz’a bıraktı.
Kısa etaplar artık bisiklette yeni değil ve kullanımları da sık sık artıyor. 100 kilometre civarında tutulan bu etaplardaki temel hedef, herkesin bacaklarının güçlü kalmasını sağlayıp seyirciye ataklar izletmek. Mesela Angliru etabı da bu kategorinin bir örneği. Fakat bu trendin şöyle bir yan etkisi var: 110 kilometrelik bir etabın sonuna Angliru’yu da koysanız en iyi bisikletçiler arasında büyük farklar oluşmuyor. Bu etap 200 kilometre bariyerini aşsaydı herkesin bacaklarına ekstra yük bineceğinden birçok favorinin ciddi zaman kaybettiğini, saf tırmanışçıların da ciddi vakit çaldığını görebilirdik. Organizasyonların tercihi ise genellikle farkları minimum seviyede tutarak herkesin kafa kafaya girdiği bir son hafta izletmek.
Madrid Ufukta:
Bugüne kadar tamamı kuzeyde geçen İspanya Turu’nda son hafta boyunca A Coruna’dan Madrid’e ulaşmak adına güneye doğru inişte olacağız. Atlas Okyanusu’nun hemen yanında, İber yarımadasının batı kıyılarında geçilecek zamana karşıyla başlayan haftanın menüsünde fark açmaya müsait tek bir yol etabı var, o da sondan bir önceki gün.
Saf tırmanışçıların yüzünü güldürecek bir hafta olmasa da kaçış uzmanları muhtemelen dinlenme gününü etapları aralarında paylaşarak geçiriyordur. Hafta içi geçilecek tüm etapların, elbette zamana karşı hariç, favorisi kaçış grubu. Eğer zamana karşı sonrası genel klasman her saniyenin çok değerli olduğu bir noktaya gelmezse peloton adına hafta içinin en hızlı anları kalabalık kaçış grupları oluşana kadar geçilebilir.
Primoz Roglic
Cumartesi günü genel klasmanın karar günü olacak ama o günün başındaki genel klasman farklarını bilmediğimizden senaryosunu kestirmek mümkün değil. Bu yarışta Jumbo-Visma dışında bu planı uygulayabilecek takım olduğunu sanmıyorum fakat etabın baştan sona irili ufaklı tırmanışlarla dolu olması bir ‘ya hep ya hiç’ stratejisi görmemizi sağlayabilir. Görmezsek de garip karşılamamak gerek, çünkü 11 kilometre, %7 eğimli La Covatilla tek başına bir dev.
Yarış Roglic’e Mi Gidiyor?
Yarışılacak altı gün daha olduğundan bu sorunun cevabını vermek için henüz erken ama Roglic artık yarışın favorisi. Kendisine en çok zorluk çıkarabilecek günlerden biri olan Farrapona’da kimse atak yaparak şansını denemediği için şanslı olan Sloven, Formigal ve Angliru’yu da makul farklarla kapatarak kırmızı mayo üstünde olmasa da son haftaya pol pozisyonunda giriş yaptı.
İki haftadır zamana karşının güveniyle yarışması normal ve doğru da. Fakat Angliru’da gördük ki Roglic’in bacakları da tazeliğini yitiriyor. Bacaklarından istediği gücü alamayan Roglic’in ne kadar zorlanabildiğini La Planches des Belles Filles’de gördüğümüz düşünüldüğünde yarınki 33 kilometrelik zamana karşıda zorlanması ihtimal dâhilinde. Eğer zamana karşıdan bir dakikanın üzerinde bir farkla lider çıkarsa rakipleri onu yenmek için son tırmanış etabına güvenemez. Aradaki geçiş etaplarında risk almak zorunda kalabilirler.
Richard Carapaz bir kez daha dinlenme günü öncesi kırmızı mayoyu sırtına geçirdi ve büyük ihtimalle zamana karşıda 10 saniyelik farkına tutunamayarak mayoyu yine kaybedecek. INEOS’a transfer olan bisikletçilerin zamana karşıları genellikle gelişse de Carapaz fiziğindeki biri için 33 kilometrelik zamana karşı işkenceye dönüşebilir, hatta genel klasman mücadelesinden düşmesine de sebep olabilir. Mesafesi yarından sadece bir kilometre fazla, parkuru da sondaki yokuşuyla epey benzer olan Giro zamana karşısında Carapaz, Roglic’e 1:55 kaybetmişti. Giro’da bu farktan dönmeyi başarmıştı ama bu kez önündeki günler sınırlı olacak.
Carapaz daha ikinci etaptan düz bölümde kaçarak fark yaratmayı hedeflediğinden denemeden kaybetmeyeceğini bekleyebiliriz. Tek problem Jumbo-Visma’nın INEOS’a oranla çok daha kuvvetli olması. Rüzgârı ya da küçük tırmanışları kullanarak yapacağınız uzun mesafeli ataklarla Jumbo-Visma’yı avlamak çok zor, finişe yakın ataklar da yeterli farkı yaratamayabilir. INEOS’un bu denklemi nasıl çözeceğini izlemek zevkli olacak.
Hugh Carthy şüphesiz hayatının yarışını koşuyor ve podyum için en kuvvetli adaylardan biri. Zaten yarışın ilk gününden bu yana hep en iyilerle beraber, hatta bazen onların önündeydi ama dünkü Angliru performansı hedefini yükseltmesine neden olmuş olmalı. Zamana karşı, Roglic dışında herkes gibi onun da eksik olduğu ve muhtemelen ciddi zaman kaybedeceği yer. Pogacar ve Geoghegan Hart’ın büyük tur zaferlerine tanık olduğumuz sezonu Carthy’nin Vuelta zaferiyle kapamak artık kimseyi şaşırtmaz herhalde.
Dan Martin bisikletin ne kadar zor bir spor olduğunu hatırlatarak koşuyor her yarışını. Yüzündeki acı ifadesi ve tükenmişlik her zaman onunla birlikte ama Merckx’in de dediği gibi yarışları en çok acı çekebilen kazanıyor. Kırmızı mayoya ulaşması sanki mümkün olmayacak ama podyuma çıkması bile bence onu tatmin eder. Seyirciler arasından da aynı Richie Porte’un iki ay önceki podyumu gibi, bir başka şanssız kaybedenin daha podyuma çıkmasına kimse üzülmez.
Angliru’da gördük ki Enric Mas kendini toparlamış, son haftaya güçlü giriyor. En güçlü iki takımdan birine sahip olması ve artık takımının tamamen onun etrafında birleşmesi, İspanyol için iyi haberler. Yine de hem Formigal hem Moncalvillo’da kaybettiği zamanlar pahalıya mal olabilir. Çünkü podyuma girmek için sırasıyla üçüncü ve dördüncü olan Carthy-Martin ikilisinden 1:15 çalmak zorunda.
Beş ile altıncı arası genel klasman farkı 1:50’den hemen 5:13’e çıktığından başka bir kırmızı mayo adayı yok. Bu yüzden bu noktanın altından sadece Vlasov’a değineceğim. Rus sporcu, dakikalarca geriden gelerek dokuzuncu olmasına karşın çok kötü geçirdiği ilk iki gün dışında hep en iyi tırmanışçılarla birlikte kalmayı başardı. İlk iki etapta Roglic’e 5:45 kadar vakit kaybettiğini ve şu an genel klasmanda 6:41 geriden geldiğini göz önüne aldığımızda Vlasov’un kalan günleri ne kadar iyi geçirdiğini anlayabiliriz. Aynı Giro’da yaptığı gibi, yine kazanabileceği bir yarışa ilk günlerdeki problemler nedeniyle veda etmiş oldu.
Bu hafta aynı zamanda 2020 bisiklet sezonunun son haftası. Bir sonraki sezonu açmayı planladığımız Avustralya’daki yarışların yapılmayacağının açıklanması ve Avrupa dışındaki tüm yarışların büyük ihtimalle eninde sonunda iptal edilecek olması bu haftayı daha da değerli kılıyor. Keyfini çıkarabiliyorken çıkaralım.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam