Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Boksun efsaneleri #22: Carlos Monzon | Şer’i Yiğit

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 13/07/2020 - 18:25 GMT+3

Cihat Gemici, boks tarihinin efsanelerini yazıyor.

Carlos Monzon : D'Artagnan arrive en Europe !

Görsel kaynağı: Getty Images

Profesyonel boksun tarihi gong sesinden sonra kanvasın üzerinde, iplerin arasında birbirlerine meydan okuyan cesur eldivenlerle yazılmıştır. Yayımlayacağımız yazı dizisinde boksun ilk dönemlerinden günümüze dek uzanan unutulmaz efsanelerin hayat öyküleriyle dünyanın farklı yerlerinde tarihi bir yolculuğa çıkacağız.
Ustaların kılıç yapmak için saatlerce ve günlerce dövdükleri demir neden serttir, bilir misin? O, insanoğluna hemen boyun eğmez, çünkü onların, kendisiyle işleyecekleri suçları bilir. Bu yüzden de ortak olacağı günahların bedelini ateşte dövülürken peşinen öder.
Kitab-ül Hiyel, İhsan Oktay Anar.
1940 yılında Charlie Chaplin Büyük Diktatör filmini çekti. Bu filmiyle Nazi Almanya’sını eleştirmişti. Chaplin “Asri Zamanlar” filminde fakir ve işçilerin kötü şartlarına dikkat çekmişti, politik duruşu ve komedi filmleriyle halkın sevgilisi oldu. Adeta bir kahramana dönüştü. Chaplin, Büyük Diktatör filmini piyasaya sürdükten iki yıl sonra 7 Ağustos 1942’de Arjantin’in kuzeydoğusunda bulunan Santa Fe şehrinin San Javier bölgesinde bir çocuk dünyaya geldi. 12 kardeşin eğitim masrafları yoksul ailesinin karşılayamayacağı bir yük olduğu için öğrenim hayatı üçüncü sınıfta sona erdi. Ailesine destek olmak için yaptığı gazete dağıtımı ve ayakkabı boyacılığı işleri de uzun ömürlü olmadı. Para kazanmanın yollarını ararken Santa Fe’nin arka sokaklarında düzenlenen sokak kavgalarında 50 pesoluk ilk ciddi kazanımlarını elde etti. Ellerinin silaha dönüşmesi bu şekilde gerçekleşti. Mahallede süt satarken, gazeteleri tutarken kullandığı ellerini kapatıp yumruk haline getirdikten sonra ulusal çapta tanınmasına neden olacak kapının kapıları ardına kadar açıldı. Geleceğinin boksta olduğuna karar verdi. Amatör kariyerinde merdivenleri ikişer, üçer atlayarak çıktı. Merdivenleri çıkarken aman düşmesin, ayağı takılmasın diye bir adım arkasından gelen, her zıplayışında ona göz kulak olan ve daha sonra bu yerinde duramayan çocuğa bir baba figürü olacak Amilcar Brusa ile tanıştı.
1963 yılında 20 yaşındayken profesyonel oldu ve ilk maçını ikinci rauntta yaptığı nakavtla kazandı. Carlos Monzon isimli bu genç adını boks dünyasına duyurmak istiyordu. Monzon’un ilk maçını kazanmasından bir yıl önce Ekim 1962’de İngiltere’de Beatles adında bir grup “Love me do” isimli ilk 45’liğini çıkardı. Grubun solisti John Lennon 22 yaşındaydı. Lennon barış ve aşk temalı şarkılar yazdı. Ticari olarak tarihin en başarılı gruplarından birisi olarak kabul edilen Beatles’ın zirveye çıkmasında önemli rol oynadı. Yıllar içinde savaş karşıtı duruşu ve Vietnam Savaşı’na karşı verdiği demeçlerle bir kahramana dönüştü. 1969 yılında Betales’tan ayrıldı ve Yoko Ono ile evlendi. Monzon 1969 yılına kadar 66 profesyonel maça çıktı. Sadece üç kez yenildi. Bu üç yenilgi kariyerinin ilk 19 maçında geldi. 99 maçlık kariyerinde bir daha yenilgi yüzü görmedi. Mağlup olduğu üç isimden (Massi, Aguilar ve Cambeiro) de rövanşları aldı. Seri galibiyetlerinin ve seyirciyi heyecanlandıran stilinin ardından Arjantin boksunun ünlü patronlarından Juan Carlos “Tito” Lectura’nın kanatları altına girdi.
Dönemin boks yazarlarından Carlos Irusta, Monzon ile ilk tanıştığında onda bir yıldız ışığı görmemişti. Sıradan bir boksör olarak karşımda duruyordu. Sonradan olacağı kişi olmasını beklemiyordum demişti. Monzon Lectura’nın salonunda önemli maçlara çıktı ve bu maçlar Arjantin’de ulusal kanaldan yayınlandı. En nihayetinde 13 Eylül 1966’da Arjantin Şampiyonu olmak için Jorge Fernandez’in karşısına çıktı. Favori olan taraf Fernandez olmasına rağmen Estadio Luna Park’ta kazanan taraf puanla Monzon oldu. Tarihler 7 Kasım 1970’i gösterdiğinde ilk kez Güney Amerika dışına çıktı. İşin ucunda bu uzun yolculuğa değecek bir unvan vardı. Yolculuk öncesi Monzon’a bir veda gecesi yapıldı. Irusta ve birkaç kişi dışında kimse genç Arjantinliye şans tanımıyordu. Rakip meşhur Benvenuti olunca genel kanıya göre sonuç da belliydi. Maç Arjantin’de öğleden sonra yayınlandı. Tüm Arjantin maça kitlenmişti. Arjantinli Monzon kaybederse sıradan bir maç olarak akıllarda yer etmeyecek bir unvan koruma maçı olacaktı ama ya tersi olursa? Beklenilmeyen oldu. Monzon ünlü İtalyan Nino Benvenuti’yi 12. rauntta tarihin en temiz vuruşlarından birisiyle teknik nakavtla yenerek WBA ve WBC orta sıklet unvanlarının yeni sahibi oldu. Ertesi gün Buenos Aires’te herkes Monzon’u konuşuyordu. Rövanş maçı Monte Carlo’da yapıldı. Değişen tek şey maçın uzunluğu oldu. Monzon bu sefer 15 raunt sonunda puanla kazandı.
Carlos Monzon (1942 - 1995)
1971’de üç kez dünya şampiyonu olmuş Emille Griffith’i tarihte nakavt edebilen ikinci adam oldu. Bir diğer ünlü maçı da Jose Napoles’e karşıydı. Napoles’i mağlup ettikten sonra Muhammed Ali ve Sugar Ray Leonard gibi isimlerin antrenörü olan ve aynı zamanda Napoles’in de köşesinde yer alan Angelo Dundee Irusta’ya şunu sordu “Monzon nasıl antrenman yapıyor? Küçük küçük benim adamımı yok etti.” Monzon uzun bacaklı ince vücudunu avantaja çevirerek dövüşüyordu. Rakiplerini dik bir duruşla ve güreş tecrübesinden edindiği defansif kıvraklıkla şaşırtıyordu. Bunun yanında granit çenesi ve balyoz yumruklarıyla rakiplerini bezdirmişti. 100. maçına çıkmadan kariyerini noktaladı. Monzon hayatında sadece boks kariyeriyle yetinseydi bu yazı başka bir şekilde sonlanabilirdi. Fakat öyle olmadı. Monzon’un şöhreti Santa Fe’den tüm Arjantin’e yayıldı. Adına şarkılar yazıldı. Puno Loco yani Çılgın Yumruk adlı şarkı Leon Gieco tarafından bizzat Carlos Monzon için yazıldı. Bu şarkının sözlerinde “Bir kaya gibi sağlamdım. Adeta bir sihirbazdım. Ben kara kulübün kralıydım.” cümleleri geçiyordu. Sözler Monzon’u anlatıyordu. Ama sadece şarkılara konu olmakla kalmadı. Monzon’un şöhreti beyaz perdeye kadar ulaştı. Emekli olmadan üç yıl önce 1974 yılında La Mary isimli bir filmde başrol oynadı. Monzon’a eşlik eden kadın oyuncu dönemin ünlü aktrisi ve modeli Susana Gimenez’di. Monzon birçok erkeğin hayalini süsleyen Susana Gimenez ile yaşadığı bu ilişki sırasında evli olmasaydı her şey daha normal olabilirdi. Arjantin’in çalkalanmasına neden olan, skandal olarak nitelendirilen ve 1977’e yılına kadar süren Gimenez ile ilişkisi La Mary filmiyle başlamıştı. Bugün Arjantin’in Oprah’ı olarak ününü hala sürdüren Susana Gimenez o dönem Monzon’dan boksu bırakmasını istemişti. İkili bu konuda olduğu gibi birçok konuda fikir ayrılıklarına düştü. Bu anlaşmazlıkların bazılarında Monzon’un şiddet kullandığı ifade edildi. İkili Monzon’un boksu bıraktığı yıl yollarını ayırdı. Ayrılığın sebebi Cacho Castana isimli bir şarkıcıydı. Santa Fe’li boksör beyaz perdede boy gösterip, film yıldızlarıyla gezdikçe basının başarılı boksörün özel hayatına ilgisi arttı ve Monzon’un karanlık tarafı da gün yüzüne çıkmaya başladı.
La Mary çekilmeden bir yıl önce 1974 yılında Monzon karısı tarafından iki defa saldırıya uğramıştı. Monzon bacağından ve omzundan yaralandı. Bacağındaki kurşunun çıkarılması için yedi saatlik operasyona katlanmak zorunda kaldı. Kadınlara düşkünlüğü ve şiddet eğilimi sıklıkla konuşuluyordu. 1977 yılında La Macho isimli filmde oynadığında ne çok içmesi ne de şiddet eğilimi kadınların kendilerini onun üzerine atmasına engel olamadı. Şöhreti önlenemez bir şekilde artmıştı. Gimenez ayrılığından bir yıl sonra Alicia Muniz ile ilişki yaşamaya başladı. Muniz ikinci eşi ve oğlu Maximiliano’nun annesiydi. Birkaç yıl içinde ikilinin arası bozuldu ve ayrıldılar.
Carlos Monzon (1942 - 1995)
14 Şubat 1988’de Alicia Muniz ve Carlos Monzon resmi olarak ayrı oldukları halde Mar del Plata’da bir otelde birlikteydiler. Aralarında sözlü bir tartışma başladı. Tartışmanın sonunda Alicia Muniz ikinci kat balkonundan aşağıya düştü ve hayatını kaybetti. Monzon da aynı yerden hemen arkasından düşmüştü. Olayın bir kaza olduğu düşünülse de otopsi raporlarında Muniz’in balkondan atılmadan önce Monzon tarafından boğulduğu anlaşıldı. Kaburgasında kırıklarla olaydan sağ kurtulan Monzon 11 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ertesi gün Arjantin’de kimse olayın kaza olduğuna inanmıyordu.
Altı yıl sonra Carlos Monzon da hayatını kaybetti. Hapishanedeki iyi hali göz önünde bulundurularak çıktığı izinden dönerken 8 Ocak 1995’te Buenos Aires yakınlarında trafik kazasında hayatını kaybetti. O gün Arjantin’de insanlar nasıl hissedeceklerini bilemediler. Bir kesim Monzon’u Muniz’i öldüren bir katil olarak hatırlamayı tercih ederken onu sporcu kişiliği ile yad etmek isteyenler Monzon’u her zaman ailesinin ihtiyaçlarını karşılayan bir şampiyon olarak gördüler. Santa Fe halkı ise o talihsiz günü hiçbir zaman hatırlamak istemedi. Cenazesinde “Dale Campeon” Haydi Şampiyon diye bağırdılar.
Branşlarında başarılı insanlar bazen arka planda hiç hatırlamak istemediğimiz kötülüklerin başrolü oluyordu. Charlie Chaplin yaptığı filmlerle gönüllerde taht kurmuş, politik duruşuyla insanların saygısını kazanmıştı. Ama Chaplin aynı zamanda küçük yaştaki kızlara düşkünlüğü ile biliniyordu. 30 yaşındayken 16 yaşında bir oyuncuyu hamile bırakmıştı. Bir sonraki ilişkisi ise 15 yaşındaki Lita Grey’leydi. John Lennon Vietnam Savaşı’na karşıydı, aktivistti ve müthiş bir müzisyendi. Ama Lennon aynı zamanda ilk karısı Cynthia Lennon’a karşı kötü muamelesi ile biliniyordu. Yoko Ono ile evliyken de dahil olmak üzere birçok ilişki yaşadığı ortaya çıktı. Frank Sinatra harika bir müzisyendi ama mafya bağlantısı bilinen bir gerçekti ve Ava Gardner’ı yanında kalmaya ikna etmek için otel odasında silahını ateşlemekten çekinmemişti. Bu halk kahramanları tıpkı çizgi romanlardaki örümcek adam, Superman gibi hayatlarının bir kısmında kötülüğe hizmet ediyordu. Carlos Monzon da Arjantin için ringde bir ulusun kahramanıyken, ring dışında karanlık tarafa geçen bir süper kahramandı.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam