Vasyl Lomachenko: Hi-Tech

9 Aralık 2017 tarihinde, New York’un ünlü spor salonu Madison Square Garden’da izleyeceğimiz şey, bir boks maçından ziyade Garry Kasparov ile Magnus Carlsen arasındaki bir satranç maçı olacaktı. Bizler o gün Roy Jones Jr.’ın ifadeleriyle "tarihin en teknik boks maçını" izlemek için ekranlarımızın başına geçecektik. Ali’nin efsanevi antrenörü Angelo Dundee’nin "Dövüşü stiller kazanır." cümlesinin kanlı canlı örneğini seyredecektik.

Boks eğer okullarda ders olarak okutulsaydı muhtemelen bu maç o dersin kitabı olurdu. Çocuklar altı raunt sonunda yarı yıl notlarını maç sonunda da karnelerini alırlardı. Eğer boks bir elektronik eşya olsaydı bu maç, o elektronik eşyanın kullanım kılavuzu olurdu. Böyle büyük cümlelerle bu maçın tanıtımı yapılabilirdi. Maç bunu hak ediyordu çünkü tarihte daha önce iki kez olimpiyat şampiyonu olmuş iki boksör, profesyonel arenada birbirleriyle hiç karşılaşmadı.

Böyle bir müsabakanın bu iki boksör iki ayrı sıklette, profesyonel dünya şampiyonuyken olabileceği pek de olası görünmüyordu. WBO Süper Tüy Sıklet şampiyonu Ukraynalı Vasily Lomachenko ve WBA(Super) Super Horoz Sıklet Şampiyonu Kübalı Guillermo Rigondeaux boksseverlerin rüyalarını süsleyen bu eşleşmeyi gerçeğe dönüştürdüler. Kübalı Rigo iki sıklet çıkarak WBO kemeri için Ukraynalı rakibi karşısına çıktı. Beklentiler çok yüksekti. Dağ fare doğurdu.

Rigondeaux’nun hayatı da tıpkı bu maçın ayarlanması gibi zorlu süreçlere adapte olarak geçti. Küba’da elit seviyedeki sporcular; nadiren vitrine çıkarılan değerli, parıltılı, gözleri alan mücevherata benzerler. Rigo, bu kıymetli koleksiyonun en değerli elmasıydı. Ülkelerindeki sistem onları ışıltılı bir halk kahramanına dönüştürürken bir yandan da yaşam standartlarını kısıtlıyordu. Bu kısıtlama bazı sporcular için normal, hatta vatanperverlik olarak düşünülse de birçok sporcu yaptıklarının karşılığının daha fazlası olması gerektiğine inanıyordu.

Üç kez olimpiyat şampiyonu olan Kübalı ağır sıklet Teofilo Stevenson, Don King tarafından kendisine yapılan "Ali ile maç yaparsan sana beş milyon dolar veririm." teklifine cevaben "Kaç milyon dolar sekiz milyonluk Küba halkının bana gösterdiği sevgiden daha değerlidir ki?" demiştir. Yine üç kez olimpiyat şampiyonu Felix Savon da profesyonelliğe geçişi reddetmişti.

Olimpik sporcuların para tekliflerini reddedişleri kulağa oldukça şairane ve romantik geliyor. Küba’nın başkenti Havana’da "Stevenson ve Savon ile röportaj yapan Brin-Jonathan Butler isimli Amerikalı bir gazeteci başından geçenleri şöyle anlatıyor. Stevenson ve Savon size sabaha kadar Küba’nın ne kadar harika olduğunu, para için profesyonelliğe geçmediklerini ve kahramanlıklarını anlatırlar. Kameralar kaydı durdurunca parayı umursamadıklarını anlatmak için sizden para isterler. Onlar da insan." Amerika’da onların yarı yeteneklerine sahip olmayan boksörlerin milyon dolarlar kazandıklarını gördüklerinde bu durumdan etkilenmemelerini beklemek onlara da haksızlık olur.

Perde arkası biraz bulanık olsa da film gibi bir hikâye sonunda Rigo Miami’ye geçerek profesyonel kariyerine başladı. 2013 yılından itibaren WBA(Super) Super horoz sıklet unvanını elinde bulunduruyor. 2013-2016 yılları arasında WBO ve Ring Magazine kemerlerinin sahibiydi. Efsane antrenör Freddie Roach tarafından "Gördüğüm en iyi kontra yumruğa sahip boksör, belki de gördüğüm en yetenekli boksör olabilir." övgüsüne mazhar oldu.

Madalyonun diğer tarafındaki isim Vasily Lomachenko, Ukrayna- Dnistrovskyi’de doğdu. 29 yaşındaki solak boksör iki olimpiyat madalyasının yanına dünya şampiyonlukları ve profesyonele geçtikten sonra 7 maçta iki sıklette şampiyonluk rekorunu ilave etti. Bildiğiniz bütün boksörlerden farklı bir kişiliğe ve antrenman metotlarına sahip olan bu adamdaki farklılığı oluşturan kişi babası Anotoly Lomachenko’ydu.

Babası Anatoly’nin boks antrenörü ve annesi Tatiana’nın jimnastik antrenörü olması nedeniyle Loma küçük yaştan itibaren sporun içindeydi. Dört yaşında boksa başladı. Altı yaşında ringe çıktı. Altı yaşındayken 100 barfiks çekebiliyordu. 11-12 yaşına kadar bütün maçları berabere bitti. Babası egosu gelişmesin diye bütün maçların sonucunu berabere ayarlıyordu. Küçüklüğünde boks dışında futbol oynuyor ve kürek çekiyordu ancak babası onu sürpriz bir şekilde dans okuluna yazdırdı. Loma danstan nefret ettiğini söylese de öğretmenleri onun dansta çok iyi olduğunu hatta bazen solo gösteri yaptığını söylüyordu. İşin aslı dans, boksta ayak hareketlerinin gelişmesi ve ringdeki mobilizasyonu için babası tarafından uygulanan uzun vadeli planın sadece bir parçasıydı.

Babası haklı çıkmıştı Loma ringde dans ediyordu. Roy Jones Jr. gibi kollarını açıyor, omuzlarını sallıyor, ileri geri hızlı hızlı adımlar atıyordu. Bu hareketler bire bir Roy Jones Jr. taklitleriydi. Roy Jones öncesinde kahramanı Mike Tyson’dı hatta 7-8 yaşlarında Tyson’ın Ukraynalı olmadığını öğrendiğinde gözyaşlarına boğulmuştu. Bu gözyaşları onun boks için döktüğü ilk gözyaşlarıydı.

18 yaşında 2007 Chicago’da Büyükler Dünya Şampiyonasına katıldı. Amaç gelişimdi ama Loma altın istiyordu. Finalde Albert Selimov’dan amatör kariyerindeki ilk ve tek yenilgisini aldı. Maçı izleyenler bu sonucun pek de adil olmadığı kanısındaydı ama sonuç değişmedi. Loma, ringi gözyaşları içinde terk etti.

Lomachenko babasının gözetiminde iyi bir disiplin anlayışıyla yetişti. Okulda derslerinin iyi olması gerekiyordu. Babasına göre derslerini idare edemeyen bir insan boksta da en üst seviyeye çıktığında işlerini yoluna koyamazdı. Boks ona göre zeki insanların sporuydu. Ahlaken de mütevazı ve saygılı birisi olması gerekiyordu küfür ederse Rusçayı Puşkin’in kitaplarından öğrenmek zorunda kalırdı.

Fiziksel antrenmanları oldukça yoğun geçiyordu. Anatoly’e göre zaten herkes antrenman metotlarını biliyor ve çalışıyordu. Farkı yaratacak olan onlar 10 çalışırken sizin 11 çalışmanızdı. Sekiz buçuk kilometrelik dalgalı bir denizde yüzme antrenmanı da bu anlayışın bir parçasıydı. WBO yarı ağır sıklet şampiyonu Oleksandr Usyk bu yüzme antrenmanlarına katılmış ama devam edememişti gerekçe olarak da orada boğulmak istemediğini söylemişti.

Pekin Olimpiyatlarında Selimov’dan rövanş ilk maçta alındı. Loma onun bir başkasına elenmesinden ya da sakatlanmasından çok korkmuştu. Selimov rövanşı onun içini rahatlattı. Pekin ve Londra Olimpiyatlarında altın madalyaya uzandı. 2009’da Dünya Şampiyonu olurken rakipleri iki puandan fazlasını alamadı.

2009’da profesyonele geçmek istediğini babasına söyledi. Babası, "Amatörde pompalı tüfek savaşmanız yeterli olabilir ama profesyonelde bazukaya ihtiyacınız var." diyerek oğluna bu karar için henüz daha erken olduğunu ifade etti. Loma’nın güçlenerek, 25 yaşında bir yetişkin formuna gelene kadar bekleme kararı aldı.

Bu süre zarfında küçüklükten beri tanıdığı Elena ile evlendi. Annesinin jimnastik sınıfındaki Elena kasabaya ilk uluslararası madalyayı getiren isim olmuştu. İkili arasında spor üzerinden başlayan rekabet dolu ilişki sonrasında aşka dönüştü. Loma Elena için "Onu önceleri fark etmedim, çirkin bir ördek yavrusuydu sonra çok güzel bir kuğuya dönüştü." demişti. Aslında Loma Elena’nın kendisinden önce Avrupa Şampiyonası’nda madalya almasına biraz içerlemişti.

Hi-Tech (ileri teknoloji) 2013 yılında profesyonel oldu. İkinci maçında Orlando Salido’yla unvan maçına çıktı. Oldukça tartışmalı bir kararla kariyerindeki ikinci yenilgisini aldı. Amatörde 397 maçta tek yenilgisi bulunan Loma profesyonelde ikinci maçında yenilgiyle tanıştı. Selimov’dan aldığı rövanşı Salido’dan alma şansı olmadı. Üçüncü maçında Gary Russell Jr.’ı mağlup ederek WBO Dünya Tüy Sıklet Şampiyonu oldu. Yedinci maçında Roman Martinez’i yenerek WBO Süper Tüy Sıklet unvanını alarak sıklet yükseldi. Eski şampiyon Walters’a maçı bıraktırdı. Jason Sosa’ya maç sırasında matador hareketi yaptı. Yumruklardan öyle hızlı kaçıyordu ki Matrix filmindeki Neo’dan farksızdı. Bu nedenle kendisine Matrix de denilmeye başlandı. Marriaga maçından sonra Neo’nun artık Ajan Smith ile tanışmasının vakti gelmişti.

Rigondeaux’nun bitmek bilmeyen ısrarları, twitter’dan yaptığı tacizler sonucunda ünlü promotör yaşlı kurt Bob Arum Matrix evreninde gerçekleşecek bu maçı ayarladı.