Köklere dönüş

Senegal, tarihinin ikinci Afrika Uluslar Kupası finalini bu cuma Mısır’da Cezayir’e karşı oynayacak. Bu başarı, kadro kalitesi ve turnuvanın genel seviyesi göz önüne alındığında sürpriz gibi görünmeyebilir. Fakat meşhur 2002 Japonya /Güney Kore başarısından sonra Senegal’in şaşaalı günlerine dönmesi bir hayli zaman aldı. 2002 Dünya Kupası’nda takımın başında olan Fransız Bruno Metsu’nun 2003’te Senegal Federasyonu ile yollarını ayırması, uzun bir başarısızlık silsilesinin başlangıcıydı. Senegal, 2006’daki Afrika Uluslar Kupası çeyrek finalinin ardından kara kıtanın en büyük organizasyonuna ya grup aşamalarında veda etmiş ya da hiç katılamamıştı. Bu zaman diliminde Dünya Kupası’na katılmaksa Senegal için hayalden de öte bir durumdu. Uzun süren bu başarısızlık dönemi, birçok Afrika ülkesi gibi Senegal’i de teknik direktör anlamında istikrarsızlığa sürükledi. Bruno Metsu’nun ardından Senegal’e ne kariyerini Afrika üzerine kurmuş Henryk Kasperczak ne de yerel teknik direktörler çare olabildi. Ocak 2013’te Afrika’nın gediklilerinden Alain Giresse göreve geldi ama kadro kalitesi kıtanın hayli üzerinde olmasına rağmen onunla da istenen performansa ulaşılamadı. Çareler tükenmiş gibi görünüyordu ve Afrika’daki klasikleşmiş döngüyü devam ettirmek için kovulan Avrupalı teknik direktörün yerini yerel bir ismin alması gerekiyordu. İki yıl boyunca Giresse’in yardımcılığını yapan ve 2002’deki efsane kadronun kaptanı olan Aliou Cissé göreve talip oldu. Senegalli teknik direktörlerin performansı göz önüne alındığında bu maceranın da hüsranla sonuçlanması kaçınılmaz görünüyordu ama Cissé herkesi şaşırttı.

Hem oynattığı futbolla hem de saha kenarındaki duruşuyla hocası Metsu’yu andıran Aliou Cissé, Senegal kariyerine resmi maçlarda aldığı 10 maçlık yenilmezlik serisiyle başladı. Cissé’nin Senegal’i, önce senelerdir gruptan çıkamadığı Afrika Uluslar Kupası’nda çeyrek finali gördü. Sonrasındaysa 2018 Dünya Kupası Elemeleri D Grubu’nda sadece bir mağlubiyet alarak 16 yıl sonra Dünya Kupası’na katılmaya hak kazandı. 2002’de oynadığı futbolla gönüllerde taht kuran takımın kaptanı Cissé, uzun süren hasretin ardından Dünya Kupası’na geri dönüyordu. Turnuvanın en genç teknik direktörü olmasının yanı sıra saha kenarındaki heyecanı, her an sahaya çıkıp oynayabilecek tavrı ve futbolcularla kurduğu ilişkiyle de dünyanın sempatisini bu sefer kulübeden kazandı. Rusya’da hem saha dışında hem de saha içinde en dikkat çeken Afrika takımı Senegal’di. Kolombiya, Japonya ve Polonya’yla mücadele ettikleri H Grubu’nda gayet iyi bir oyun oynadılar ve neredeyse gruptan çıkacaklardı. Cissé’nin Dünya Kupası’nda futbolcu grubuyla yakaladığı uyum ve basınla kurduğu iyi ilişki, Senegal’in yıllar süren doğru teknik direktör arayışının nihayet bittiğini gösteriyordu.

Teranga Aslanları, Mısır’a gelen yolda da elemeleri namağlup tamamladı ve uzun süre sonra bir Afrika Kupası’na şampiyonluk ihtimaliyle geldi. Mısır, Gana, Fas gibi ekipler; umulmayan noktalarda turnuvaya veda edince Senegal, hem mental hem fiziksel anlamda zor bir yarı finalin ardından finale çıkan takım oldu. Senegal’in kadro kalitesi bundan önceki turnuvalarda da en az bu seneki kadar iyiydi fakat teknik adam ve oyuncu grubu arasında hiçbir zaman bu kadar iyi bir iletişim olmamıştı. Sahaya korkusuz, fiziğe dayalı ve hücumdaki hızlı ayakları en doğru biçimde kullanmaya dayalı bir oyun yansıtmasının yanı sıra Aliou Cissé’nin alametifarikası şüphesiz ki iletişim. Verdiği röportajlarda da bu konuya sık sık değinen 43 yaşındaki teknik adam; Kalidou Koulibaly’nin Fransa yerine Senegal Milli Takımı’nı seçmesi için onunla özel görüştüğünü, bu görüşmede ona Dünya Kupası’na gitme ve Afrika Kupası finali sözü verdiğini söylüyor.

Cissé, Koulibaly’e verdiği sözü yerine getirdi. Sırada, adını daha önce kaptan olarak yazdırdığı Senegal futbol tarihinde yeni bir unvanla yer almak var.

Hazırlayan: Arda VATANSEVER