Alman pastası #2

Cumartesi öğleden sonrası Düsseldorf’ta haber değeri taşıyan bir olay gerçekleşti: Robert Lewandowski gol atamadı. Bugüne dek monarşiyle skor üreten Bavyera ekibinde, diğer oyuncuların attığı toplam gol sayısı da nihayet Robert Lewandowski’yi geçmiş oldu. Hans Flick’in merkezde fiziksel kapasitesi daha yüksek oyuncuları tercih etmesi ve sol bekte Alphonso Davies’in, stoperde David Alaba’nın orta sahayı çok iyi desteklemesiyle sezon başına oranla çok daha kuvvetli bir oyuna sahipti Bayern. Onlar için sezonun kırılma noktalarından biri de Thomas Müller’i tekrar kazanmaları olacak gibi görünüyor. Alman oyuncunun sıklıkla Lewandowski’nin hemen arkasında konumlanması, takıma hücumda daha fazla opsiyon sunuyor. Sezonun en rahat deplasman galibiyetlerinden birini alıp Gladbach’ın bir puan arkasına gelen Bayern, milli takım arası öncesindeki Dortmund maçıyla verdiği mesajı kuvvetlendirmiş oldu.

Zirve ortaklarından Leipzig’in Köln’ü ağırladığı maçın ilk 20 dakikasında kafalardaki tek soru işareti Leipzig’in golü ne zaman bulacağıydı. Çok yüksek tempoyla Köln’ü sürklase eden ev sahibi, Konrad Laimer’in geçiş oyununa yaptığı büyük katkı ve Christopher Nkunku’nun yüksek eforla yarattığı pozisyonlarla devre bitmeden 3-0’ı yakaladı. İnsan üstü performans gösteren Robert Lewandowski’den ötürü biraz gölgede kalmış gibi görünen Timo Werner de bu sezon ligdeki 12.golünü atmış oldu. İkinci yarıda da frene basmayan Leipzig, farkı artıramasa da 65.dakikaya kadar rakibini neredeyse ceza sahasından çıkarmadı ve oyuna hiç ortak etmedi. Köln’ün başında ilk maçına çıkan Markus Gisdol için Leipzig deplasmanı muhtemelen pek tercih edilecek bir başlangıç değildi.

Lider Gladbach’ın Union Berlin deplasmanında zirvedeki konforunu kaybettiği maç, konuk ekip için sezonun en etkisiz 90 dakikalarından biriydi. Union Berlin’in, merkezde üç stoper ve iki orta saha oyuncusuyla uyguladığı sertlik Gladbach’ı kenarlara iterken bu mecburi kayış, Patrick Hermann’ı kaleden uzaklaştırdı. Marcus Thuram da denklemin dışında kalınca Alassane Plea ileri uçta çok yalnız kaldı ve Gladbach, soyunma odasına pek bir şey üretemeden, Anthony Ujah’ın çok iyi hazırlanmış golüyle mağlup girdi. Maçın ikinci yarısında ligin lideri için işlerin değişmesi beklenirken kendi alanında iğne ucu kadar bile boşluk bırakmayan Union Berlin, Gladbach’ı çok iyi püskürttü ve Sebastian Andersson’la fişi çekerek ligin zirvesine dengeyi getirdi. Üst üste üçüncü galibiyetini alan ev sahibi, takım halinde o kadar kusursuz bir iş ortaya çıkardı ki herhangi bir oyuncuyu öne çıkarmak bu harika takıma haksızlık olur.

Haftanın en büyük sürprizi kapanış maçında gerçekleşti. Milli takım arası öncesinde sezonun en formda ekibi olan Hoffenheim’ın, son iki maçında 11 gol yiyen Mainz’ı ağırladığı maç, konuk ekibin öndeki altı oyuncusunu Hoffenheim yarı sahasına yerleştirmesiyle başladı. Hoffenheim’ın en büyük silahı olan geriden oyun kurma planını paramparça eden bu pres ve hızlı oyun çok geçmeden golü de getirdi. Özellikle Robin Quaison, Karim Anisiwo ve Jean-Paul Boetius’un tek bir futbolcu gibi hareket etmesiyle Hoffenheim’ın başına büyük işler açan Mainz’da devre sonunda ilk yarının en iyilerinden Bote Baku’nun gördüğü anlamsız kırmızı kart sıkıntı yaratacak gibiydi. İkinci yarıya beklendiği gibi büyük baskıyla başlayan Hoffenheim, Pavel Kaderabek’in kendi kalesine attığı golle hiç beklemediği şekilde darmadağın oldu. Özellikle Pierre Kunde; enerjisi tükenmeyen, inanılması güç futbolunu iki golle süslerken Boetius’un atmış olduğu gol de görülmeye değerdi. Köln’de yapamadığı her şeyi çok zor bir deplasmanda yaparak başlayan takımın yeni teknik direktörü Achim Beierlorzer için geçiş süreci beklediğinden daha kolay olabilir gibi duruyor.

Ligin alt tarafını çok yakından ilgilendiren Augsburg-Hertha maçını daha yarım saat dolmadan bitiren adam, Hertha kalecisi Rune Jarstein oldu. Akıl dışı işler yapıp takımına ikinci golü yediren, üstüne üstlük hatasını telafi etmeyi denerken iki rakibine de çift dalıp kırmızı kartla oyun dışında kalan kaleci, Augsburg’un rahat galibiyetine katkı sağladı. Ev sahibinde her gole katkı veren ve sezonun kendileri adına en iyi oyuncusu olan Florian Niederlechner, kapanışı da muhteşem bir golle yaptı.

Werder Bremen’in Schalke’yi ağırladığı maçın ilk yarısında neredeyse hiçbir şey olmadı. Devre sonunda artık klasik haline gelen bir Schalke atağında topu Ozan Kabak’tan alıp rakip savunmanın üstüne giden Daniel Caligiuri, maçın başından sonuna kadar inanılmaz bir efor sarfeden Benito Raman’ı savunma arkasına kaçırdı. Amine Harit de ondan aldığıpası topun başında yaptığı kısa dans gösterisinin ardından ağlara yollayıp takımını soyunma odasına önde götürdü. İkinci yarıda yine Benito Raman’la Bremen savunmasına rahatsızlık vermeye devam eden konuk ekip, farkı ikiye çıkarıp 65. dakikaya kadar maçı bitirme fırsatlarını kullanamayınca ev sahibi yavaş yavaş rakibini ceza sahasına itmeye başladı. Claudio Pizarro’nun enfes servisinde kaleciden dönen topu tamamlayan Yuya Osako sadece skoru değiştirebildi. Üst üste ikinci mağlubiyetini alıp galibiyet hasreti sekiz maça çıkan Werder Bremen için sorunlar artarak devam ediyor.

Signal Iduna Park, haftanın açılış maçında sezonun en büyük geri dönüşüne sahne oldu. Maçın ilk yarısında Lucien Favre’den kurtulmak istiyor gibi görünen Dortmund futbolcularını Kai Pröger, Gerrit Holtmann ve Streli Mamba hücum ekibiyle perişan eden Paderborn; devreye hiç beklenmedik şekilde 3-0 önde girdi. Stoperdeki Julian Weigl tercihinin bedelini ikinci ve üçüncü golde ağır şekilde ödeyen Dortmund, ikinci yarının hemen başında Jadon Sancho’yla farkı ikiye indirmiş olmasına rağmen oyunun son bölümüne kadar puanı koparacak gibi durmuyordu. Son 10 dakika kaotik bir oyuna dönen ev sahibi, Mats Hummels ve Marco Reus’un sorumluluk almasıyla lig sonuncusu Paderborn’dan kopardığı puana sevinmiş oldu. Uzatmaları oynayan Favre için yolun sonu artık çok daha yakın.

Ligin en doğaçlama futbol oynayan takımlarından Leverkusen cephesinde Freiburg’u ağırladıkları maçta da değişen bir şey olmadı. İlk beş dakika rakip yarı alanda görünüp baskı kuran Leverkusen, Freiburg’un kullandığı köşe vuruşunda hiçbir şey yapmama hakkını kullanan savunmacıları nedeniyle maça 1-0 mağlup başladı. Topu hızlıca Karim Bellarabi ve Moussa Diaby’ye aktarıp onların bire bir performansından medet uman Leverkusen, soyunma odasına eşitlikle girse de karşılaşmanın ikinci yarısında maçı kazanacak aksiyonları bir türlü üretemedi. Freiburg’un oyun merkezini çok ileriye taşıması ve baskıyı Leverkusen ceza sahasına kadar götürmesiyle kendi sahasından çıkmakta çok zorlanan ekip, bu baskıdan da ancak topu kenar oyuncularına hızlıca ileterek kurtulmaya çalıştı. Maç sonundaki homurtular, teknik direktör Peter Bosz’un da yapacak çok şeyi olduğunu kanıtlar niteliktey