Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Chris Wilder ile Sheffield, Jose Mourinho ve fazlası

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 01/08/2020 - 15:44 GMT+3

Tifosi Blog ekibi, Daily Mail’ın Chris Wilder’la yaptığı röportajı çevirdi.

Chris Wilder's Northampton clinched the Sky Bet League Two title

Görsel kaynağı: PA Sport

Sezonun başında, Sheffield’ın küme düşeceğine emin olan birçok taraftar bu yöndeki bahislere para yatırmaktan çekinmedi. Bu bahislerin tamamı şansını deneyenlerin paralarını kaybetmeleriyle sonuçlandı.
Chris Wilder onları suçlamıyor. Birçok futbolseverin Premier League’e olan aşırı ilgileri yüzünden alt liglerde futbolcu ve antrenörlerin başardıklarına dikkat etmediğinin farkında.
Championship’teki medya günümüz Radio Sheffield, yerel gazete ve birkaç tane de ulusal gazeteden oluşuyordu. Bu sezon hepimiz için bilinmeyene doğru bir yolculuktu. Benim için de.” diyor Wilder.
Wilder geçtiğimiz yaz sadece Preston, QPR ve Swansea’den eklemeler yaptı. Sezon ortasında ise Genk’ten Sander Berge’yi aldılar.
“Transferleri akıllıca yapmaya çalıştık çünkü yeni bir yere geldiğimizin farkındaydık.
Championship’te oynamış oyunculara yöneldik. Böylelikle eğer birçok insanın da düşündüğü gibi küme düşersek daha güçlü bir şekilde dönebilecektik.”
Fakat işler beklenilenden farklı devam etti. Bu sezon Sheffield’ın verdiği savaş kümede kalmak için değildi.
Sezonun büyük bölümü boyunca ilk dördün hemen arkasında konumlanan Sheffield’ın endişelenmesine hiçbir zaman gerek kalmadı.
Watford, Bournemouth ve Aston Villa son güne kadar ateş altında devam ederken Wilder’ın takımı ne olursa olsun ilk 10’da bitireceklerini bilerek Southampton’la karşılaştı.
Avrupa iddialarını ligin bitimine sadece bir hafta kala kaybettiler. Karantina biterken mümkün gözüken Şampiyonlar Ligi, 5 oyuncu değişikliğinin de aralarından biri olduğu etkenlerle gün geçtikçe daha düşük bir ihtimal olarak belirmeye başladı.
Jürgen Klopp’un Liverpool’unun tarihi bir sezon geçirmesine rağmen Wilder’ın birçok meslektaşının ‘Yılın Teknik Direktörü’ oylamasında oyunu ondan yana kullanacağını öğrenmek sürpriz olmamalı.
Chris Wilder
Wilder elbette bundan memnun ama başarısını partilerle kutlayacak bir adam olduğunu düşünüyorsanız henüz onu yeterince tanımamışsınız demektir.
Carlo Ancelotti, Jürgen Klopp ve mesleki idolü Jose Mourinho’nun oyunlarına kendi felsefesini de başarıyla eklemekten hoşnut. Ve evet, teknik ekibi ve oyuncularının birçok futbol izleyicisini yanıltmasından dolayı da aynı hisleri yaşıyor.
Ama bu asla inzivaya çekileceği anlamına gelmiyor. “Ben tatminkâr bir teknik direktör değilim”
Bu cümleyi sohbetimiz boyunca birçok kez tekrarladı. Vaktini gülleri koklayarak harcamak yerine çalışıyor, çalışıyor ve çalışıyor. Korktuğu şey ise çalışmayı bırakınca olabilecekler. “Ayağınızı gazdan çekip hedefinize ulaştığınızı sandığınızda başınıza gelebilecek tehlikelerin farkındayım.”
Bu sezonki başarının onu doyurmuş olduğunu sakın düşünmeyin. En iyi antrenörler asla doymaz. Hep daha fazlasını isterler. Hep bir sonraki mücadeleyi beklerler. Her zaman takımlarını nasıl geliştirebileceklerini düşünürler. Kendi hedefleri ile takımlarının hedeflerinin aynı kapıya çıkmasına dikkat ederler.
“Bu sezon başardıklarımız elbette güvenimizi arttırdı ama bu oyunun kurallarının nasıl olduğunun farkındayım.” diyor 52 yaşındaki teknik adam.
“Kendimden, oyunculardan ve kulüpten hep daha fazlasını talep ederim. Mourinho ve Ancelotti’ye karşı oynamak mükemmeldi. Ancelotti Real Madrid’i, Milan’ı yönetirken kazanılabilecek her şeyi kazandı ama hala mütevazı. Bu konuda ona hayranım. Premier League’de umduğum her şeyi buldum.
“Fakat ben tatminkar bir antrenör değilim. Bir dağı tırmandık ama bu dağı sadece tırmanmış olmak için tırmanmadık.
“Sıkı çalışmaya devam etmenin ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Son haftalarda oyuncularım ilk önce Kane, Son ve Moura’yla ardından Jimenez, Jota ve Traore’yle en son da Pulisic, Tammy ve Willian’la karşılaştı.
“Bunlar hepimiz için harika tecrübeler ve bunlardan daha fazlasını istiyoruz. Rehavete kapılmamak benim için en önemli konu ve bunu oyunculara işlemeliyim. Çünkü daha önce bu birçok kulübün başına geldi.
“Belki de bu kuzeylilerin aşina olduğu bir yaklaşımdır. Sıradan bir yaklaşım da olabilir. Buraya oynamaya geldiğimizi anlatan bir yaklaşım. Buraya rekabet etmeye ve kazanmaya geldik. Sahip olduklarımız, bize destek olanlar ve rakiplerimizden bağımsız olarak.
“Savaşmak için buradayız. Bir ringdeyiz ve rakibimizi tanıyoruz. Her hafta aynı sürecin yaşanması mücadelemizin yoğunluğundan bir şey kaybettirmiyor. Bu, ne olursa olsun eğlendiğimiz bir dövüş.”
Tekrar tekrar değindiği bir başka konu ise kariyerinin kırılma noktası olan, yükselişlere sebep olan ‘o’ anlar. Başarısını bir gecede yakalamamış olması onu tebessüm ettirmek için yeterli. Önüne bir kestirme konmadı asla. “Destekleyen yoktu” diyor. 12 yılı bölgesel ligdeki Halifax Town’ı ve Oxford United’ı çalıştırarak geçti.
“Buraya gelmem zaman aldı. Her zaman hırslıydım ama bazen o kırılma anlarına ihtiyacınız vardır. Bir kulübün size şans vermesi ya da çalıştırdığınız kulübe yatırım yapılması gibi.”
“Northampton için Oxford’u bıraktığım zaman herkes akılsızca bir harekette bulunduğumu düşünüyordu. Northampton’ın başkanının takımın arkasında duracağını biliyordum. Doğru zamanda doğru hamleyi yapmıştım.”
Wilder, bu ayın başlarında Mourinho ile olan karşılaşmasından da en az diğer Premier Lig maçlarından olduğu kadar keyif aldı.
Wilder’ın ekibi Mourinho’nun Spurs’ünü 3-1 mağlup etmişti ve maçtan sonra Mourinho, Wilder’ı kameraların karşısında kutlamakla yetinmemişti, Wilder’ın Bramall Lane’deki ofisinde birlikte birkaç kadeh şarap da yudumlamışlardı.
Mourinho tebriklerini sunmak için durakladıktan sonra Wilder, “klas hareket” diye de eklemişti televizyon kameraları karşısında.
Mourinho’nun bir nevi onun mentoru olduğu düşüncesi keyiflendiriyor Wilder’ı. Başkaları olsa hemen yüz göz olmaya çalışırdı ama Wilder bu tür bir insan değildi.
Mourinho’yla bu maçtan önce sadece bir kez buluşma fırsatı yakalayabildim.” diyor. Ama aktif menajerler arasında en hayran olduğunun Mourinho olduğunu da açıkça söylüyor. “Uzaktan izleyen biri olarak, bir futbol adamı olarak, başardıklarına büyük hayranlık besliyorum.”
Ağustos sonunda, Chelsea karşısında Wilder'ın takımı 2-0'dan dönerek Stamford Bridge'de üö puanı kapmıştı. Wilder, maçtan sonra o zaman işsiz olan Mourinho'yu görmüş. Sheffield United menajerinin kaldığı otelin barında oturuyormuş. Yanına gidip lafı açmış.
“Dikkatini çekmeyi başardım. Dikkatini çekmek için her şeyi göze alabilirdim. Onunla bir dakika geçirebildim. Enseme hafifçe vurdu, bunu birçok kişiye yapıyor. Ve yalnızca ‘İyi gidiyorsun, böyle devam et’ dedi ve bu onu Spurs'le oynamamızdan önceki tek görüşümdü. Ne menajer ama... Tam bir seri galip.” diyor Wilder.
“Sir Alex Ferguson ve Mourinho, benim için ikisinin yeri daima diğerlerinden ayrı olacak. Mourinho başka türlü yaptı, kulüpten kulübe giderek. Sir Alex devamlı yeniden takımlar inşa etti ve onları iyileştirip ilerletti. Futbol maçlarını nasıl kazanacaklarını biliyorlar. Oyuncular Mourinho’nun kalıbının şeklini almak zorunda. Tersi değil.”
“Kazanıyor, zeki ve kulübünü ileri taşıyor ve bana hiç de iştahını ya da odağını kaybetmiş gibi gözükmüyor. Bir akıl hocası ya da telefon açacağım biri değil ama birinin alması gereken bir sonuç olsaydı, oynanacak son futbol maçının son sonucu olsaydı, net bir şekilde takımı ona yönettirirdim. Kazanıyor işte.”
Wilder, kendisini ve oyuncularını sezon başlayınca karşı karşıya kalacakları şeye psikolojik olarak hazırlamak için sıkı çalıştı. “Hazırlanın” dedi onlara. “Yargılanmaya ve herkesin sizin hakkınızda bir fikri olmasına hazırlanın.”
Kendisi ve oyuncularının beklemeleri gereken sınavlara ve baş etmeleri gerekecek fırtınalara dair deneyimli menajerlerle konuşmuş.
Chris Wilder
“Bir kümede kalma mücadelesi bekliyorduk,” diyor. “Doğal olarak. 4-0 ya da 5-0 yenilmekten, art arda beş altı maç kaybetmekten bahseden, iyi oynayıp oyundan hiçbir şey alamamaktan bahseden menajerlerle konuştum. Bu fikirleri dinliyor ve saygı duyuyorsunuz.”
“Ama ben her şeye bir mücadele olarak bakıyorum. Bu sezon hiçbir maça hasar sınırlandırmayı düşünerek gitmedim. Elbette, Liverpool’a karşı Anfield’da 2-0 gerideyken... ‘2-0’ı kabul edebilirim’ diye düşünüyorsunuz ve işlerin çirkinleşmemesini umuyorsunuz ve psikolojik hasar yüzünden beşle, altıyla yenilmek istemiyorsunuz.
“Bu sezon iyi bir başlangıç yapmak kilit noktaydı. İlk maçta Bournemouth’a karşı son dakikalarda beraberlik golünü bulduk ve bu bize iyi güç verdi. Sonra evimizdeki ilk maçı kazandık, Crystal Palace’a karşı. Ve yol boyunca da böyle moral yükseltici sonuçlar aldık: Chelsea deplasmanında beraberlik, Bramall Lane’de Liverpool’a neredeyse direndiğimiz maç, Arsenal’ı yenmek, Manchester United beraberliği...
“Uzun mağlubiyet serilerimiz olmadı. Zorlu bir oyuncu grubunu eğittik. Bu Premier Lig futbolu, zor bir ortam ve çocuklar mental olarak güçlü olmak zorunda. Gerçekten zevk aldık. Yoğunluktan zevk aldık. Savaşlardan ve meydan okumalardan zevk aldık.”
Wilder’ın başarısının İngiliz futbolu için de geniş etkileri var. Şu anda Premier Lig’deki menajerlerin yarısından fazlası Britanyalı. Bir itibar yeniden kazanıldı: Wilder beklentilere karşı koydu, Frank Lampard Stamford Bridge’de şansını yakaladı, Brendan Rodgers Leicester ile olağanüstü bir sezon geçirdi, David Moyes Manuel Pellegrini’nin ardında bıraktığı karmaşık West Ham’ı düzene soktu, Sean Dyche yine Burnley’de parçalar toplamının çok üstünde bir bütün ortaya çıkardı ve Steve Bruce kıyamet öngörüleriyle başlayan sezondan sağ çıktı.
Frank, Chelsea’de yaptıkları için epey övgüyü hak ediyor” diyor Wilder ona Yılın Teknik Direktörü adayını sorduğumda. “Yeni bir kulübe az tecrübeyle gitmek, FA Cup finaline çıkmak, genç oyuncuları sahaya sürmek, Premier Lig’deki ilk yılı ve etrafında onu destekleyen devasa bir sistem olduğu da yok. Bir kukla da değil.
Britanyalı menajerlere karşı olan tavrı züppelik olarak görüyorum. Ben şahsen Dave Bassett’ın altında çalıştım ve insanlar ondan hala oyunu yalnızca uzun toptan ibaretmiş gibi bahsediyorlar.
“Bundan çok daha fazlası vardı. Video analizi adamları vardı, spor psikologları vardı, daha kimsede yokken kondisyon antrenörleri vardı. Büyük kulüplerle aradaki kalite farkını kapatması gerekiyordu ve bunu yaptı. Ve Sam Allardyce.
“Sam ve ekibi hakkındaki algı yanlıştı. Okocha, Djorkaeff ve Hierro gibi dünya klası oyuncuları vardı ve oyuncular onun için oynamıyorlardı, o da Bolton’la istediği sonuçları alamıyordu.
“Yansıtılış biçimi gerçekten beni kızdırıyor. Doksanların ortasında Sam’in, Howard Wilkinson’ın, Harry Redknapp’ın yaptıkları; bunlar gerçekten zeki teknik adamlar ve yaptıklarının büyük bölümünün görmezden gelinmesi bana sinir bozucu geliyor.”
Wilder, en azından, kendisinin ve takımının bu sezon başardıkları için övgü alıyor. Tabii bu onu hiçbir şekilde etkilemeyecek.
“Yalnızca ilk 10’da bitirdik diye bu bize hiçbir şeyi garantilemiyor” diyor.
“Çok amansız bir lig bu. Olduğun yerde duruyorsan canın yanacak demektir. Ligde kendimizi kabul ettirmek istiyorsak bu temel ilkemiz olmalı. Ben tatminkâr bir menajer değilim. Bu, iştahı kabarttı. Ben fazlasını istiyorum."
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam