Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Gianni Brera: futbolun kelimelerini bulan adam

Eurosport Türkiye

Güncellendi 06/12/2021 - 19:38 GMT+3

İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan yetenekli gazeteci-yazar neslinin bir üyesi olan Gianni Brera, hem dobra karakteri hem de calcio lügatına kattıklarıyla adını futbol yazını tarihine kazıdı...

Gianni Brera

Görsel kaynağı: Eurosport

Bu yazının orijinali thesefootballtimes.co sitesinde yayınlanmıştır.

Calcio, dünyanın en güzel oyunu. Ne yazık ki, ya da neyse ki, calcio’yu seven herkes bu oyundan anlamıyor. demişti Gianni Brera. Söyledikleri, özünde Johan Cruyff’un ünlü sözünü andırıyordu. Zaten o yıllarda Brera’nın spor yazarlığına etkisi, en az Cruyff’un futbola etkisi kadar derindi. Öncü, yenilikçi, bazen karmaşık ama bir o kadar da dâhiyane.
İtalya’nın hem futbol hem hayat konusunda uzman yorumcusu Gianni Brera, 1975’te çalışmalarını derlediği kitabıIl Più Bel Gioco Del Mondo’yu(Dünyanın En Güzel Oyunu) yayımlamıştı. 40 yılı aşkın gazetecilik hayatının şaheserlerini bir araya getirdiği bu koleksiyonda Kuzey ve Güney arasındaki derin ayrımlar, Milan ve Inter’in sonu gelmez çatışmaları, skandallara karışarak yerle yeksan olan ulusal kahramanlar ve gerçekler vardı. Gianni’nin gerçekleri.
Brera kendinden öncekilerden farklıydı. Futbolu, oyun planlarını ve oyuncuları anlatmak için yeni bir dil geliştirmişti. Mussolini’nin kullanılmasını dikte ettiği lügatı reddetmiş, futbolu kendi sözcükleriyle anlatmıştı. Brera futbolun, özellikle de stadyumlara giden işçi sınıfı üzerindeki siyasi etkisinin farkındaydı. Futbol ve İtalya’nın aristokrat aileleri arasındaki ilişkiyi birçok yazısında dile getirmişti. Sadece Juventus’u değil, bir şehir olarak Torino’nun tamamını ellerinde bulunduran Agnelli ailesini yazılarında sık sık ele alırdı.
Gianni Brera
Brera Lombardiya’dan, Milan’ın güneyindeki Pavia şehrindendi. Objektifliğini korumak adına, bölgesinin en büyük maçıDerby della Madonnina’da taraf tutmadığını söylerdi. Soranlara Genoa’yı tutuyorum derdi fakat yeri geldiğinde kendi takımını da eleştirmekten geri kalmazdı. Herkesi eleştirmesi ve dobra tavrı bir noktada yazılarının karakteristik özelliği, hatta klişesi haline gelmişti.
Mussolini, faşizmi yaymanın etkili yollarından biri olarak futbolu görüyordu. Sık sık milli takımı ve büyük kulüpleri ziyarete gider, bu resimler gazetelerde manşetlere taşınırdı. Bu hedefte kullandığı araçlardan biri de futbolun dilini değiştirmek, küçük kelime değişiklikleriyle faşizmi aşılamaktı. Brera ise futbolun zehirlenmemesi için elinden geleni yaptı. Onun tasvirlerinin eşi benzeri görülmemişti. Sahanın görünen ve görünmeyen bütün ayrıntılarına hâkimdi.
Gianni Brera, uzun süre La Gazzetta dello Sport’un çizmenin dört bir yanında karşınıza çıkan pembe sayfalarının arkasındaki isimdi. Gazetenin en genç editörü olduktan sonra sadece futbol değil, boks ve bisiklet gibi sporlar hakkında da yazmaya başladı. Her İtalyan gibi Giro d’Italia’yı yakından takip etti ve editörü olduğu gazete yarışın sahibi olduğundan tanıtmak için pek çok yazı yazdı.
Brera, kendisinden “gazeteciymiş gibi davranan bir yazar” olarak bahsederdi ve onu eleştirenlere cevap vermekle uğraşmazdı. En sık eleştirildiği durumlardan biri Güneylilere karşı olan tavrıydı. Bu söylemlere karşı sadece Baykuşun Günü romanının yazarı Sicilyalı komünist Leonardo Sciascia’yla olan arkadaşlığını gösterirdi. Fakat bunu yapmaktaki amacı ona karşı olanları ikna etmek değil, entelektüel dostunu kullanarak siyasi bir mesaj vermek ve tartışmayı fazla uzatmadan spora geri dönebilmekti.
The Italian journalist Gianni Brera talking in his house with his wife Rina Gramegna and his colleague Gianni Mura. Milan, 1975
1944’te Val d’Ossola’da Mussolini’ye karşı savaşan Brera silahını hiç kullanmadığını, oysa faşistlerin ona ve arkadaşlarına ateş açtığını söylüyor. Brera’nın kahramanlık göstereceği yer savaş alanı değil, pembe sayfalı bir gazetenin köşesiydi.
İtalyanların birçoğu kendini ‘İtalyan’ olarak görmez. Brera hayattayken Risorgimento’nun (İtalya’nın birleşmesi) izleri çok daha tazeydi ve Çizme’deki diğer birçok kişi gibi Brera da kendisini memleketi Pavia’yla özdeşleştirmişti. Bu durum, Brera’nın bugünün bakış açısıyla çağdışı ve yanlış olarak yorumlanacak yazılar yazmasına sebep olmuştu. Napoli, Sicilya, Calabria yani kısacası Mezzogiorno halkı; Brera’nın kaleminden çok çekmişti. Bugün bile İtalya’nın güneyi ve kuzeyi, birbirine hiç benzemeyen iki kavgalı kardeş gibiler.
Napoli Brera'nın en sevdiği hedeflerdendi, özellikle de Maradona'nın Partenopei için oynadığı dönemde. Brera’nın bir keresinde Maradona için kullandığı “erken doğumun harika çocuğu”ifadesi çok bilinir olmuştu. Kuzey ile Güney arasındaki gerilim, Napoli'de oynanan maçta Maradona öncülüğündeki Arjantin'in, İtalya'yı Dünya Kupası'ndan elemesiyle zirve yaptı. Ülkenin kalanı onu bir hain olarak görürken Güneylilerin ona duyduğu hayranlık, tehlikeli boyutlara ulaşabiliyordu.
Brera'nın merhametsiz eleştirelliği Güney’le sınırlı değildi, Kuzey takımları ve şehirleri için de sıkça aynı sertlikte yazılar yazıyordu. Brera’nın yazarlık kariyerinin büyük kısmında Serie A’nın üst sıralarına Milano’nun iki büyüğü ve Juventus hakimdi. Aslına bakılırsa, bugün Avrupa futbolunun önemli kaleleri arasında düşündüğümüz Napoli gibi bazı takımlar o dönemde sık sık Serie B ve hatta Serie C1’in havasını soluyorlardı.
Savunma futbolu düşüncesi, İtalyan oyuncuların ruhuna işlemiş görünse de orijinal catenaccio, bir Avusturya icadıydı. İtalya, fikri uyarlayıp aşırı defansif modeli mükemmelleştirmişti. Brera da buna aşıktı. Sahip olduğu taktiksel farkındalık, defansif ve kontra atağa dayalı futbolun çeşitli türlerinin inceliklerini konu aldığı yazılarında vücut bulurdu.
İyi bir 0-0’ın sırf düşüncesi bile hayranlık korlarıyla ateşlenen bir yazım transına girmesine yeterdi. Brera’nın özellikle sevdiği adamlardan biri de ihtişam dolu 60’lı yılların Helenio Herrera yönetimindeki Inter’inde forma giyen, Lombardiya’dan bir hemşerisiydi: Giacinto Fachetti.
Brera sık sık Fachetti’yi yüksek bir kaideye yerleştirip onu mükemmel İtalyan futbolcusu olarak işaret ederdi: ölümüne savunma yapan ve üstüne geriden gelip gol de atan bir oyuncu. Bugün olsa onun rolünden bahsederken Hollanda tipi Total Futbol’a verdiğimiz referanslar öne çıkardı. Brera ise onu akademiden alıp as takıma yerleştirdiği için Herrera’yı methederdi.
Muhtemelen savaştaki tecrübelerinden kaynaklı olarak Brera oyunun, savaşın büründüğü bir suret olduğunu ima eden terminolojiyi reddederdi. Modern Serie A’da gol kralı için kullanılan capocannoniere (‘topçubaşı’) kelimesi, Brera’nın neşriyatında yer vermek istemediği bir ifadeydi. O da kendi terimi olan fromboliere’yi (‘sapancı’) tercih etti.
Benzer şekilde Brera, gol atılışınıda enerjik bir kelimeyle ifade etmeyi tercih ederdi. Yalnız gol” demek yerine Latin etkilerinin bulunduğu bir ifadeyle, hem gol atma eylemi hem de gol olma olayını anlatmak üzere “Goleador” derdi. Gol atılması gibi basit bir olaya konan bu yeni adın maksadı oyuna romantizm katmak, onu arenadaki görkemli bir çarpışma olarak göstermekti.
picture

Gianni Brera

Görsel kaynağı: Eurosport

Aynı zamanda Brera, sigorta görevi gören savunmacı için de libero terimini bulmuştu. ‘Özgürlük’ kökünden türetilmiş bir kelime olan libero, yıllar içinde futbol lügatında birçok anlama gelse de orijinal maksadı, sigorta rolünü karşılamaktı.
Fakat belki de Brera’nın, yüzyıllar yaşında olan ve şekillenmeye hep devam eden futbol sözlüğüne en büyük sözcük katkısı, centrocampista idi: ‘orta saha’. İngiliz oyununun WM dizilişinden, kenar orta oyuncularının oyunun odağını kontrol edip takımı merkezden bir general gibi yönettiği, günümüzdekine daha yakın olan İtalya-Hollanda tipi sisteme geçişiyle ezeli taktisyen Brera, isim babalığını yapması gerektiği yeni doğmuş çocukların farkındaydı. Böylece centrocampista doğdu. Orta saha, bir ada kavuştu.
Bugünün penceresinden bakıldığında Brera'nın yazıları garip ve son derece kişisel geliyor. Taşlamalar, imalar ve söylentiler; çekinme içermeyen yazıları ve kitaplarında büyük yer tutuyor. İtalyan futbol tarihinin, Cenova ve Torino’daki çocukluk yıllarından Avrupa’nın en nüfuzlusu olduğu 1980’lere uzanan anlatısı niteliğindeki çok ses getiren kitabıStoria Critica del Calcio Italiano’da (‘İtalyan Futbolunun Eleştirel Tarihi’) futbolcular ve teknik direktörlerin dedikodusunu yapıp tuhaf davranışlar ve skandalları anlatıyor. Taktikler ve oyunun tarihindeki en etkili şahsiyetlerden bazılarının fikriyatına dair ustalıkla yazıya geçirilmiş düşünceler içerse de kitap, yalnızca bir futbol tarihi gazeteciliği eseri olarak görülemez. Kitapta çok daha fazlası var.
Taktikler Brera’nın tutkusuydu, oyun anlayışının dünya futbol yazınında benzeri yoktu. Zamanının büyük futbol adamları şerefine, şarabın su gibi aktığı ve taktik sohbetinin masada dolaştığı yemekler verirdi. Daima sorarak ve öğrenerek, maçlara dair ona daha fazlasını gösterecek özel açılar bulmaya çalışırdı. Milan’ın niye belli bir oyuncudan vazgeçmediği ya da Inter’in neden yeni bir dizilişe geçtiği konusunda yazılacak en iyi yazıya koymak için durmadan yeni parçalar arardı.
Brera, mütemadiyen gözlemci bir gazeteciydi. Ve calcio yazınının babası olarak hep saygıyla hatırlanacak.
Çevirenler: Emre Köseoğlu ve Ege Sanlav
Yazan: Jim Hart
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam