Hayata futbolla tutunmak

Tam otuz yıl önce Hollanda'da Faslı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya merhaba demişti Khalid Boulahrouz. Sekiz kardeşi olan ufaklık, Ajax ve Haarlem akademilerinde top oynarken, düşler kuruyordu.

Her erkeğin ölümü babasının ölümüyle başlar ya Orhan Pamuk'un dediği gibi, 16 yaşında bir anda dünyası tepetaklak olmuştu. Ailesinin tüm sorumluluğunu omuzlarında hisseden delikanlı, başlarda tutunamıyordu.

Tottenham'a gitme arifesindeki Martin Jol tarafından RKC Waalwijk'e kazandırılan savunma oyuncusu, profesyonel olduğunda yirmisindeydi. Kısa sürede ünü sınırın ötesi geçmiş, 2004'te ikâmeti Hamburg'a aldırmıştı.

Adı kısa sürede yamyama çıkmıştı bizimkisinin. İki sezonda 3 kırmızı, 16 sarı kart gören futbolcunun bir sonraki durağı Londra'ydı. Özel adam Jose Mourinho, büyük umutlarla Chelsea'ye transfer etmişti defans oyuncusunu: “Dar bir kadroda ve sadece bir maç için 16 futbolcuyu seçebildiğiniz bir ülkede, birçok pozisyonda görev yapabilecek oyuncular önemlidir. Mesela orta için üç seçeneğim var: Boulahrouz, Ricardo (Carvalho) ve John (Terry); Paulo [Ferreira] and Boulahrouz sağ taraf için, Boulahrouz ve Wayne Bridge de sol taraf için alternatiflerim.”

Crespo'nun 9 numaralı formasının verildiği oyuncu kısa sürede gözden düşüyordu. Terry ile Carvalho'nun dillere destan ortaklığı onun kulübeyi süslemesine neden olmuştu. Önce Sevilla'ya kiralanan futbolcu, 2008'den beri Stuttgart'ta forma giyiyor ve bir süredir de sakatlıklardan yılmışa benziyor.

Milli takımdaki arkadaşlarının neşe kaynağı olduğu iddia edilen Boulahrouz'un EURO 2008 sırasında erken doğan kızını kaybettikten sonra Rusya karşısında görev yapması ise hâlâ akıllardan çıkmıyor.