Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Süper Lig - Arıboğan: Başarılar arttıkça, şiddet de artıyor

Eurosport
TarafındanEurosport

Güncellendi 19/04/2013 - 12:24 GMT+3

Galatasaray'ın CEO'su Lutfi Arıboğan, "Türk sporunda hedefler büyüdükçe başarılar arttıkça, kulüpler arası rekabetimiz arttıkça aynı zamanda da davranış bozuklukları, düşmanlıklar, spor içindeki şiddet artıyor" dedi.

lutfi aribogan

Görsel kaynağı: Resmi Siteden Alınmıştır

Galatasaray'ın CEO'su Lutfi Arıboğan, SKYTURK360'daki Spor Aşkı programında birçok konuda açıklamalar yaptı. İşte Arıboğan'ın açıklamalarından öne çıkan kısımlar:
-Galatasaray çok şükür bütün branşlarda iyi gidiyor. Çok ciddi bir yoğunluk içindeyiz. Dediğimiz gibi yapılanmamız var, işimiz yoğun ama her şey çok iyi olduğu için moralli ve yoğun gidiyoruz.
-Benim için değil Galatasaray için hazırlanmıştı tabi ama bunun başına CEO olarak, İcra Kurulu Başkanı olarak benim geçmemi arzu etmişti. Aslında bu hem başkanımızın hem yönetim kurulumuzun tabi çok vizyoner bir operasyon oldu bu. Bunun için beni düşünmeleri benim için bir gurur kaynağı oldu. Hayatımın bu döneminde de Türk sporu için tarihi bir şey olduğunu düşündüm. Açıkçası sporculuğu bıraktıktan sonra hakikatten hem Türkiye’nin konusu, hem de benim şahsen hani Türkiye’de spor sektörünün ihtiyacı olan profesyonel yöneticiliğin, kurumsallaşmanın, anlaşmanın, yapılanmanın nasıl olması gerektiğiyle ilgili birçok çalışma içinde oldum. Bunu Ülkerspor’da, Futbol Federasyonu’nda birkaç defa gerçekleştirdik belli aşamalarla. Kısmet hayatımın bu döneminde de Galatasaray’mış. Böyle gerçekleşti ve şimdi yaşıyorum.
-Büyük kulüplerimiz dediğim gibi çok dalda faaliyet gösteriyorlar. Çünkü amaçlarının içinde sportif rekabet var, başarı var. Avrupa’da başarı var. Ve Türk sporuna da hizmet var. Galatasaray’ın 14 branşında kadınlı erkekli mücadele ediyoruz. Bu çok ciddi bir operasyon. Yaptığımız şey de tekrar söylüyorum tarihi bir şey. Çünkü bu tip yapıların nasıl yönetilmesi gerektiği ile ilgili birçok fikir var. Ama bunların biraraya toplanmış hali yok. Şunu demek istiyorum. Kurulduğundan beri kulüplerimizin yönetildiği Cumhuriyet tarihi boyunca diyelim kulüplerimiz, Galatasaray ve diğer büyük kulüplerimiz 100 yılı aşmış kulüplerimiz, Cumhuriyet’ten önce de başlamışlar bu faaliyetlere ama dernekler yasasıyla yönetiliyoruz. Bu dernekçilikten gelen sevgiyle, aidiyetle, ciddiyetle, fedakarlıkla yapılan bir yöneticilik tipi var. Bu daha ziyade daha amatörce olan part time olan insanların kendi işlerinin yanında sevdiği kulüplere zaman ayırarak maddi manevi destek oldukları tarz bir yöneticilik var. Daha ziyade eski tarz yöneticilik. Son yıllarda da artık kulüplerimizin şirketleştiği şirket olarak faaliyet gösterdiği markalarını kullandırttığı belki normalde artık spora yakın iş alanlarının dışında da marka olarak iş alan farklı iş alanlarına gireceği bir döneme girmiş durumdayız.
-Halka açık bir şirketiz. Baktığınız zaman bu iki yapı devam ediyor. Bir tarafta derneğiniz, kulübünüz devam ediyor diğer tarafta şirketlerinizin faaliyetleri devam ediyor. Ama bunları idari olarak kurumsal olmaas bile idari olarak bilgi akışı olarak birarada yönetmeniz gerekiyor. Çünkü böyle bir model geliştirmezseniz her bir branşınız ayrı bir kulüp gibi her bir faaliyetiniz ayrı bir şirket ve kulüp gibi yönetilmek suretiyle zorunda kalıyor. Bu da çok büyük bir dağınıklık. Bütçelerin daha ekonomik ve küçük olduğu, 10 milyon, 20 milyon dolarlık kulüp bütçelerinin konuşulduğu yıllarda bunu yönetmek biraz daha kolayken, 100-200 milyon dolarlık yıllık bütçelerin konuşulduğu artık Galatasaray gibi bütçesine, faaliyetlerine baktığınız zaman Türkiye’nin ilk 500 şirketine girebilecek potansiyelde olan kulüpleri konuştuğunuz zaman bu yapılanmanın şart olduğunu görüyoruz. Açıkçası böyle orta ve uzun vadeli planlarımızda hem idari hem mali hem de sportif olarak istikrar ve başarının yukarıya doğru gitme planımız var. Daha ölçülebilir olan, plan ve projelerle planladığınız şeylerin süreç yönetimiyle hedeflerine ulaştığı sadece transfer politikalarıyla değil, oyuncu yetiştirmenin temel olduğu böyle bir sentezin yapıldığı hem yıldız oyuncular hem de sizden yetişecek yıldızların birarada harmanlandığı, gelirlerinin kontrol edilerek arttırıldığı ve kendi gelirleriyle kendi ayaklarının üzerinde durabilen kaliteli insan kaynağının kullanıldığı mesleğinde uzman profesörlerin hizmet verdiği açıkçası şeffaf ve çok iyi şekilde denetlenebilen bir yapı oluşturmaya çalışıyoruz. Hızla da bunu oluşturuyoruz. Söylediğim gibi haftalarımız çok yoğun geçti bu şekilde normal şirket ve kulüp faaliyetlerimizin yanında yeniden yapılanmayla geçireceğimiz bir 6 ayımız daha var. Ondan sonra artık daha çok performansın konuşulduğu mali idari ve sportif performansın konuşulduğu dönemleri yaşayacağız. Yorucu ama keyifli.
-Türk sporundaki rekabeti heyecanı, ilgiyi, ekonomiyi, mali potansiyeli yaratan şey tarihten bu yana 3 büyüklerin arasındaki rekabettir. Bu rekabet Türk seyircisi için çok keyifli bir şey ama zaman zaman sporun temel değerlerinden ayrıldığına şahit oluyoruz. Bu sportif rekabetin hiçbir zaman Fair Play’in, dostluğun, centilmenliğin dışına çıkartmamak gerekiyor. Gerçekten bunu fantezi teorik cümleler olarak söylemiyorum. Türk sporunda hedefler büyüdükçe başarılar arttıkça, kulüpler arası rekabetimiz arttıkça aynı zamanda da davranış bozuklukları, düşmanlıklar, spor içindeki şiddet artıyor. Buna müsade etmememiz gerekiyor. En güzel haliyle Türk sporunun lokomotifi dediğimiz 3 büyük camianın arasındaki rekabette, diğer kulüplerle olan rekabetinde dostluğun, Fair Play’in ön planda olmasını temenni ediyorum.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam