Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Süper Lig - Beşiktaş: Üçüncü sayfanın takımı

Eurosport
TarafındanEurosport

Güncellendi 18/01/2013 - 12:28 GMT+2

Süper Lig'in ilk yarısında oynadığı futbol ile taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan Beşiktaş'ı Eurosport.com Türkiye editörü Cem Koparan yazdı.

beşiktaş, manuel fernandes, hilbert, uğur boral

Görsel kaynağı: AA

Rüya gibi bir ilk yarı. Özlediğiniz ama görüşemediğiniz birini rüyanızda görürsünüz; en mutlu olduğunuz yerdesinizdir ve uyanınca gülümsersiniz ya, aynen öyle. Beşiktaş, taraftarını, taraftarı olmayanı, herkesi güldürdü 17 maç sonunda.
Kimse beklemiyordu bunu. Samet Aybaba hariç. Fenerbahçe maçı öncesinde bir şeyler karalamıştım sitemize. O yazıda, en azından yapmaya çalıştıkları şeyler için bir teşekkür sunmuştum. O haftaya kadar somut olarak ortaya bir şey koyamamıştı Beşiktaş. Yazının bir tek Aybabalı yerleri için eleştiri almıştım. 17 hafta geçti. İlk yarının en başarılı teknik direktörü kim, sorusunun cevabı Fatih Terim değil, Samet Aybaba ve Antalyaspor ile harikalar diyarında olan Mehmet Özdilek idi.
Aybaba, Beşiktaş’ın en başarılı yıllarında kaptanlığını yapmış bir değer. O yıllardan başka bir önemli isim: Feyyaz Uçar. “Süleyman Seba’nın çocukları” feda zihniyeti ile harmanlanmıştı. Bunun doğrultusunda da Kibar Feyzo, 2000’lerin başında şöyle yazmıştı: “Biz, üst üste üç şampiyonluk alırken, ligi namağlup bitirirken bile üçüncü sayfa takımıydık. Çünkü; bu kulübün mazisinde şaşa ve iddia değil, eğitim ve tevazu vardır. Bu kulüp, ne zaman üçüncü sayfa takımı olmaktan sıkılıp birinci sayfaya atlamak istedi, o zaman kimyası şaştı, gerçek hüviyetinden koptu.”
Futbolculuğu kadar kalemiyle de bizi hayran bırakan Feyyaz Uçar, çok değil, üç cümleyle Beşiktaş’ın durumunu özetlemiş. İşte, Samet Aybaba da bu düşün yapısı içinde, sansasyondan uzak bir takım yarattı. Ruhtu eksik olan, onu getirdi. Menemen dedi, Beşiktaşlılar için menemen artık bir yemek değil özlem duyulan takıma ulaşmak için kullanılan bir metafor oldu.
Biraz sahaya inelim. Buraya geç gelmemin nedeni, Beşiktaş’ın sorununun sahada değil yönetim kademesinde olduğuna inancımdır. Manuel Fernandes önderliğinde oynuyor takım. O yokken liderler kendiliğinden türüyor. Oğuzhan ve Olcay, yedek orkestra şefleri. Hugo Almeida ile Filip Holosko, her geçen maç geçmiş yılların acısını çıkartıyor ve onlara sinkaflı cümleler kuran taraftarları utandırıyor. Sol beke Gökhan Süzen’in, sağ beke ise Mehmet Güven’in monte edilmesini daha hayırlı görüyorum.
Biraz da fal bakalım. Herhangi bir takım, ikinci yarıya liderin 3 puan gerisinde giriyorsa şampiyonluktan söz etmeye hakkı vardır. Ben şampiyonluğu bu şartlar altında zor görüyorum. Erken olacak ama 19. haftadaki Galatasaray maçı sonrası netleşecek işler. Aybaba’nın ekibi, oradan yenilmeden çıkarsa yarıştan kopmadan devam edebilirler. Fakat bunların hiçbir önemi yok. Çünkü; Beşiktaş taraftarı, her sezon olduğu gibi bu sezon da şampiyonluk beklemiyor.
Konuyu toparlayalım. En güzel duyguların katili Yıldırım Demirören, “Beşiktaş’ı birinci sayfaya taşıyacağım” diyerek bu yola girmişti. Halimiz ortada. Onun yaptığının diyetini ödüyor camia. Beşiktaş’ın yeri üçüncü sayfadır, öyle de olacaktır. Ne 55 bin kişilik stadımız olacak, ne de Wesley Sneijder ayarındaki futbolcuların peşinden koşacak bir yönetimimiz.
Özetle; Beşiktaş, geride kalan bütün maçlardaki gibi daha iyi yenilmek için sahada olsun, taraftarına yeter. Çünkü bizi takıma bağlayan başarıları değil, ruhu.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam