Süper Lig’e dönüş | Beşiktaş

Abdullah Avcı ile anlaşılıp imzalar atıldıktan sonra ileriye dönük birçok hayal kurdu Beşiktaş taraftarı. Başakşehir takımıyla senelerdir devam eden başarısının, uzun soluklu bir proje ve planlamanın ürünü olduğu da bilinen bir gerçekti. Bunun için geniş ve içinde sabır kelimelerini sıkça barındıran bir zaman dilimine ihtiyaç vardı.

Transfer döneminde Ljajic’in bonservisini alan siyah-beyazlılar, takım yaşını biraz daha düşürmek için harekete geçti. N’Koudou ve Diaby transferleriyle kanatta hızlı oyuncuları tercih eden Avcı, bek oyuncularının forma rekabetine girmeleri için sol beke Rebocho, sağ beke ise Douglas’ı transfer etti. Geçtiğimiz sezon Ankaragücü ile başarılı bir performans sergileyen Boyd’la ve Vida’nın yanına stoper tandemini tamamlaması için transfer edilen Victor Ruiz ile sözleşmeler imzalandı. Transferin son günlerine doğru orta sahada oluşan boşluğu doldurmak isteyen Beşiktaş, Arsenal’den orta saha oyuncusu Mohamed Elneny’i kadrosuna kattı.

Sezona yeni bir teknik direktör ve kadro ile merhaba diyen Beşiktaş, Sivasspor deplasmanında alınan 3-0’lık mağlubiyetle şok bir başlangıç yaptı. “İlk maçın günahı olmaz” diye düşünen taraftarların pozitif düşüncesi yerini, altıncı haftanın son düdüğünden itibaren soru işaretine bıraktı.

Altı haftası geride kalan ligde yalnızca bir kez galibiyet sevinci yaşayan Avcı’nın öğrencileri, lig tablosunda kendilerine ancak 16. sırada yer bulabilmişlerdi. Ciddi bir kesim tarafından sert eleştirilere maruz kalan Siyah-Beyazlılar, yedinci hafta itibarıyla yükselişe geçti. Oynadıkları sekiz karşılaşmadan yedi galibiyet ve bir beraberlik alan Beşiktaş, kötü oynadıkları maçlarda bile maçı koparacak hamleler yapıp üç puanın sahibi oldular.

Gösterdiği iyi performansla bir anda ikinci sıraya yükselen ve liderle arasında üç puan fark olan siyah-beyazlılar, ligin ilk yarısının bitimine üç hafta kala oynadığı maçlarda iki mağlubiyet alarak devreyi beşinci sırada tamamladı. Taraftarlar bu süreçte ikiye bölündü. Art arda gelen galibiyetlerin bir umut ışığı olduğunu savunanlar ve 17 haftada alınan beş mağlubiyetin kabul edilemez olduğunu düşünenler.

Ligin ikinci devresi bu tartışmaların gölgesinde başlamıştı, rakip ise Sivasspor’du. İlk devrede oynanan karşılaşmanın rövanşını almak isteyen ve alacağı galibiyetle çıkışa geçmek isteyen Beşiktaş, Vodafone Park’taki mücadeleden 2-1’lik mağlubiyetle ayrılıp taraftarlarını üzdü. 18 haftalık süreçte alınan altı mağlubiyet ve üç beraberlik, Abdullah Avcı ile yolların ayrılmasına neden oldu. Büyük bir umutla çıkılan yol altı ay sürebildi.

Göztepe deplasmanına yardımcı antrenör Şenol Fidan önderliğinde çıkan ve 2-1 mağlup olan siyah-beyazlılar, teknik direktörlük koltuğu için efsane oyuncusu Sergen Yalçın ile anlaşmaya vardı. Takımda pozitif bir hava yaratan Sergen Yalçın, Beşiktaş’ın başında çıktığı yedi karşılaşmada dört galibiyet, iki beraberlik ve bir mağlubiyet aldı.

Beşiktaş, pandemi sonrası yapacakları toplu antrenmanlar için kulüp olarak Covid-19 testi yaptırdı. Test sonuçlarının paylaşılmasının ardından büyük bir şok yaşandı. Başkan Ahmet Nur Çebi ve iki futbolcuyla birlikte toplam 10 kişinin testi pozitif çıkmıştı.

Sonuçların ardından gözlem altında tutulan isimlerin testleri, beş gün sonra yapılan testler sonucunda pozitiften negatife döndü. Bu güzel haber sonrası tüm takım ve taraftarlar rahat bir nefes aldı.

Abdullah Avcı, bek oyuncularının oyun içindeki rollerini farklı dizayn eden bir teknik adam olduğu için half-space (iç koridor, stoper ve bek arasında kalan yer) bölgesi onun oyun anlayışında büyük anlam taşıyordu.

Dörtlü savunmadan bir oyuncuyu half - space bölgesine çekip diğer bek oyuncusunu üçüncü stoper olarak kullanan Avcı, Caner Erkin’i iç koridora çekti ve Gökhan Gönül’ü stoperlere daha yakın oynattı. Bu taktiğin temel prensipleri; boş alan yaratmak, orta sahada sayıca üstünlük sağlamak ve dar alandaki pas organizasyonlarında hızlı üçgenler oluşturmaktır.

Başakşehir’de yıllarca bu ana taktikle başarı sağlayan tecrübeli teknik adam, Beşiktaş’ta istediği verimi bir türlü alamadı. Oyuncu - taktik kimyası, bu şablon için pek de uygun değildi. Çizgiyi iyi kullanan ancak orta sahadaki pas organizasyonlarında oyunu doğru okuyamayan Caner Erkin, orta sahadaki oyuncuların hareketsizliği ve kanat oyuncularının bireysel kötü performansı bir araya gelince aşı tutmadı.

Art arda alınan galibiyetlerde ise 4-1-4-1 ve bek özelindeki taktik, yerini 4-2-3-1’e bıraktı. Bu taktikle sekiz haftada yalnızca dört gol yediler. Abdullah Avcı; Atiba ve Elneny’i defansif orta saha rolünde oynatıp Caner Erkin’i kanat oyuncusu olarak kullandı. Oyunu geriden kurma görevi Elneny’e verilirken, Atiba toplu oyunda daha ileride oynayan isim oldu.

Rakibi karşılarken 4-4-2 düzeninde yayılan Beşiktaş’ta Diaby, forvet oyuncusunun yanına gelip üçüncü bölgede çift kişilik alan ve adam markajı yapıyordu. Oyun kurmakta zorlanan rakip takım, bilinçsiz toplarla pozisyon bulmaya çalışıyordu.

Avcı döneminde alınan puan kayıplarının altında yatan asıl neden, orta saha oyuncularının yaratıcılıktan uzak olması. Topun doğru yere gitmesi için geçen süre uzuyor, rakip takım savunması çoktan yerleşmiş oluyordu. Kilitli savunmayı açacak oyuncu olmadığı için sürekli yan toplarla oyunun temposu düşüyordu.

Sergen Yalçın dönemindeyse 4-2-3-1 sistemi devam etse de maçına göre oyun içinde farklı anlayışlar mevcuttu. Top rakipteyken altılı savunma yapıp Burak Yılmaz’ı da orta sahaya destek olması için çekiyordu. Defansı tamamlayan iki oyuncu genelde defansif orta sahalar olurdu ama Yalçın, kanat oyuncularını geri çekip bek oyuncularını stoperlere yaklaştırarak geçilmesi zor bir şerit oluşturdu.

Top Beşiktaş’tayken oyunu kuran oyuncu Elneny oldu. İki stoperin genişlemesi ve Elneny’nin ortalarında top dağıttığı sistemde, bekler rakip sahaya yerleşti. Hâl böyle olunca, rakip takım oyuncuları önde basmak yerine emniyetli şekilde ikinci bölgede konumlanmak zorunda kaldılar. Bu da build-up (oyunun ilk kurulmaya başlandığı an) aşamasında siyah-beyazlı ekibin çok fazla geniş alan bulmasına yardımcı oldu.

37 yaşındaki bir orta saha oyuncusundan beklenen tek şey rotasyondan gelip tecrübesiyle takıma destek olmasıdır. Atiba ise yaşı ilerledikçe gençleşen bir oyuncuya dönüştü. Çoğu maçta takımın tüm yükünü sırtlanıp arkadaşlarını ateşledi. Oyunun sadece savunma kısmında kalmayıp orta sahadaki pas organizasyonlarında aktif rol oynadı. Bu sezon daha fazla ceza sahası koşusu yapan Atiba, çıktığı 23 karşılaşmada dört gol atıp beş de asist üretti.

Savunmanın her noktasında tecrübesiyle fark yaratan oyuncu oldu. Denenen farklı sistemlerde özellikle bek oyuncularına fazlasıyla yardımcı oldu. Ruiz’le iyi bir uyum yakalayan Vida, 25 karşılaşmada dört de gol kaydederek önemli anlarda sahneye çıktı.

Şartlar ne olursa olsun kendine her zaman gol pozisyonu yaratan, her maç iyi oynamasa da bulduğu fırsatı değerlendirip takımına puan ya da puanlar kazandıran oyuncu oldu. Orta saha ve kanatlara açılıp topsuz oyunda gösterdiği istekli performans da taraftarların takdirini kazandı. 20 karşılaşmada, 11 gol ve üç asist üretip takımının en çok gol atan oyuncusu oldu.