Gösteri zamanı

Snooker değişik bir spor. Bir kere büyüsüne kapıldınız mı oyuncuları, hakemleri, rekorları, şampiyona takvimini, bu spora ait ne varsa hepsini bir çırpıda ezberleyiveriyorsunuz. Masa başında elinizde isteka bir tane atış bile yapmamış olabilirsiniz ancak yine de televizyonda anlatılan tüm anekdotlar bir anda sohbetlerinizin konusu oluveriyor.

Hele bir de bunlardan haberi olmayan birini yakaladıysanız ve onunla televizyon karşısında kanal kanal dolaşırken bir maçın yayınına denk geldiyseniz ve o kişi size “izliyorum ama hiçbir şey anlamıyorum” dediyse…

Snooker virüsünün en bulaşıcı olduğu yerler işte bu televizyon koltukları olsa gerek. Hepimiz buralarda bu tutkuya kapıldık, kimimiz bu sporu oynayabilecek kadar şanslı, kimimiz ise sadece izliyor olmaktan son derece memnun. Ancak hepimizi tüm bu mutluluklardan mahrum eden bir süreç yaşadık. Başka bir virüs şüphesiz ki tüm yaşantımıza büyük bir etki yaptı ancak yine de bir tesellimiz var. O ezbere bildiğimiz snooker takviminin en prestijli şampiyonası, tüm sene boyunca iple çektiğimiz 17 günlük serüven, başka hiçbir turnuvaya benzemeyen formatı ile 3,5 ay geç de olsa bugün başlıyor.

Geçtiğimiz ay tamamlanan Tur Şampiyonası ile sıralamadaki ilk 16 oyuncu belli olmuşve Dünya Şampiyonası ana tablosuna direkt olarak yazılmaya hak kazanmıştı. Bu 16 oyuncunun ilk turda rakipleri olacak diğer 16 oyuncuyu belirlemek adına yapılan elemeler ise geçtiğimiz salı günü tamamlandı. Normalde televizyon yayını olmayan eleme turları, canlı spor organizasyonlarının azlığı sebebiyle kendisine Eurosport’ta yer buldu ve bizler de bu sayede turnuva atmosferine en iyi şekilde hazırlanma fırsatı bulabildik. Daha şimdiden birçok dramatik sahneye ve ilginç anektoda tanık olurken elemelerden ana tabloya kalmanın ne kadar yıpratıcı bir süreç olduğunu da gözlemleme şansı bulduk. Sonuç olarak bu gördüklerimiz daha başlangıç. Şimdi ise “Düşler Tiyatrosu”nda sahnelenecek büyük oyuna şahit olma zamanı.

SON 32

İnsan düşünmeden edemiyor acaba ilk 16’daki oyuncuları eleme turlarına soksak kaçı ana tabloya kalabilirdi diye. Bu sene 17. Joe Perry, 18. Ali Carter ve 19. Gary Wilson, Crucible’da yoklar. Listeye bir göz atınca elemelerin öğüttüğü isimlerin kalitesine şaşırıyorsunuz.

İlk kez bu büyük sahnede yer almaya hak kazanan ise beş isim var. Hele iki tanesi - Ashley Carty ve Jamie Clarke - dünya şampiyonası ana tablosuna kalmakla beraber tur kartlarını da kaybetmekten son anda kurtulmuş oldular. Sıralamada Carty 82., Clarke ise 89. olarak yer alıyorlar. Kısacası bu senenin anekdotları şimdiden ilginç bir sene olacağını kanıtlar nitelikte. Bu gibi isimlerin, salgın dolayısıyla elemelere katılmama kararı alan bazı Çinli oyuncuların yokluğunu iyi değerlendirdikleri de söylenebilir ancak yine de başardıkları iş büyük bir alkışı hakkediyor. Sonuçta her biri kâğıt üzerinde favori gösterilmedikleri birçok maçı kazanarak buraya kadar geldiler. Bakalım daha da fazlasını başarabilecekler mi?

TABLONUN ALTI

Biraz da eşleşmelere göz atalım. Şüphesiz Ronnie O’Sullivan ile Tayland’lı oyuncu Thepchaiya Un-Nooh arasında oynanacak maç ilk turun en heyecan verici eşleşmesi olarak göze çarpıyor. Ortalama vuruş süreleri 16 saniye civarında gezinen bu iki oyuncunun ilk turda eşleşiyor olmaları snooker severler tarafından talihsizlik olarak da değerlendirilebilir. Maalesef birine erkenden veda etmiş olacağız ancak yine de ilk turdan göz doyuran, seyirlik bir başlangıç da fena olmayabilir. Ayrıca bu maçın galibi yarı finale kadar nispeten gerçek formlarından uzak rakiplerle karşılaşacaklar ki bu durum bile şimdiden maçın önemini arttırmış durumda.

Tablonun bu çeyreğinde Ding Junhui, Mark Williams ve Stuart Bingham bu iki silahşörün önünü kesmeye çalışacak diğer göze batan oyuncular ancak sezon içindeki form durumlarının pek de parlak gözükmediğini kabul etmek durumdayız. Yine de ilk tur eşleşmesi olarak 45 yaşındaki Mark Williams ile 49 yaşındaki Alan McManus’un maçı da izlemeye değer bir karşılaşma. Tahminim o ki kameralara alışkın bu iki emektar, kaliteli bir snooker yanında eğlence dozu yüksek bir mücadeleyi de izlememizi sağlayacaklardır.

Yine tablonun alt tarafından devam edersek en alttaki sekiz oyuncunun nasıl bir araya geldiğini anlamak oldukça güç. Yarı finale birinin çıkacağını bilmek insanı gerçekten üzüyor ancak usta işi bir snooker oyununun ikinci tura ve çeyrek finale de yayılacağını görmek bu işin tesellisi. Tabloda dip dibe duran Neil Robertson, Mark Selby, Shaun Murphy ve Barry Hawkins elemelerden gelen rakiplerini ilk turda kayıpsız geçerlerse aralarında ufak bir turnuva oynayacaklar. Kazananın ödülü ise yarı final olacak.

TRUMP’IN AĞIRLIĞI

Gelelim tablonun üst tarafına. İlk göze çarpan isim tabii ki geçen senenin şampiyonu Judd Trump. Bu sezonki formuyla da “Crucible Laneti”ni tarihe gömecek ilk oyuncu olabileceği yönünde bir beklenti oluşmasına sebep oldu. Turnuva Crucible Tiyatrosu’na taşındığı 1977 yılından beri ilk şampiyonluğunu tadan hiç bir oyuncu bir sonraki sezon tahtını koruyamadı. Bu lanet bu sezon son bulursa Trump bir sezonda yedi sıralama turnuvası kazanmış bir oyuncu olarak inanılmaz bir başarıya da imza atmış olacak.

Yarı finale kadar gelmesi durumunda onu geçen sene finalde oynadığı John Higgins bekliyor olabilir. John Higgins’in yoluna ise David Gilbert ve Mark Allen gibi oyuncuların çıkma ihtimali var. Yine de tablonun alt tarafı ile karşılaştırıldığında bu üst tarafın usta oyuncular için biraz daha makul olduğu söylenebilir.

SÜRPRİZ ARAYIŞI

Favorilere yeterince prim verdik. Peki ya diğer ihtimaller neler? Elemelerde sürpriz yapan oyuncuların bir de Crucible’da yollarına devam edecekleri ihtimali zayıf gözükse de üst bölüme daha yakın oyunculardan Martin Gould ve Thepchaiya Un-Nooh nispeten güçlü bir görüntü sergilediler. Gould hem snooker’a uygun, tüm bakış alanını kapsayan “Dennis Taylor” tipi yeni gözlükleriyle hem de “sight right” ekibiyle çalışmanın oyun kalitesine kattıklarıyla güven verdi. Graeme Dott karşısında zor geçmesi beklenen eleme maçını oldukça iyi idare etti ve son 32’yi hak ettiğini hepimize kanıtladı. Un-Nooh ise zor gözüken kurasına rağmen “Roket” ile çok iyi eşleşebilir. Hele ki O’Sullivan’ın son yıllardaki Crucible karnesini de göz önüne alırsak bu maçta sürpriz bekleyenlerin azımsanmayacak kadar fazla olduğunu tahmin etmek güç değil.

Ayrıca geçen seneki yarı finali ile gönüllerde taht kuran David Gilbert ve her daim Crucible’da iyi işler yapmış Barry Hawkins fırsat buldukları halde rakiplerini saf dışı edebilecek karakterde iki oyuncu. Yan Bingtao ise ilk turu geçmesi halinde Judd Trump ile karşılaşma ihtimali olmasa, belki de bir çeyrek final için düşünülebilecek bir isim olabilir. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi Judd Trump bu en büyük turnuva için bile oldukça ağır duruyor.

VE SAHNE

Geçen beş hafta boyunca turnuvanın ağır toplarına ve kariyerlerinin önemli kilometre taşlarına bir göz atmıştık. Bu haftaki genel değerlendirme ile artık gözlerimiz Dünya Snooker Şampiyonası’nın ta kendisine çevrilmiş olacak. Bundan sonraki sözü 17 gün boyunca kariyerlerinin en önemli yürüyüşüne çıkan oyuncular söyleyecek. Tüm şampiyona boyunca tanık olacaklarımızın bazıları tarihe kazınacak bazıları ise anı olup zamanla unutulup gidecek.

Beş yüz bin pound’luk ödül oldukça fazla gözükebilir ancak günün sonunda “Dünya Şampiyonu” apoletinin ufak bir detayı. Burada esas olan şey bu güzelim sporun tarihine not düşülecek başarılara imza atmak ve yıllar boyu unutulmayacak izler bırakabilmek. Bize düşen ise sadece ve sadece tüm bu olan bitene tanıklık etmek. Herkese iyi seyirler.