Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Sheffield’a giden yol #3: Mark Selby

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 10/07/2020 - 18:16 GMT+3

Umut Töre, 31 Temmuz’da başlayacak olan Snooker Dünya Şampiyonası öncesinde favori isimleri kaleme alıyor.

Mark Selby | Snooker | ESP Player Feature

Görsel kaynağı: Getty Images

İstisnasız, her spor branşında öyle bir figür vardır ki onu izleyenler büyük fikir ayrılıklarına düşerler. Sevenleri ve sevmeyenleri iki büyük kutup yaratır, sıraladıkları argümanlarla ya bu oyuncuyu göklere çıkarır ya da yerin dibine sokarlar.
Konu snooker olunca ise üzerinde en yoğun tartışmaların yapıldığı isim üç Dünya Şampiyonluğuna rağmen Mark Selby’dir.
Belki de onun hakkındaki en iyi tespiti geçtiğimiz günlerde kanser ile mücadelesinde yenik düşen snooker efsanesi Willie Thorne’un sözlerinde bulabiliriz; “Selby gördüğüm en çalışkan oyuncu çünkü diğer genç oyuncuların sahip olduğu doğal yetenek onda yok.”
Bu sözleri acımasız bulanlarınız olabilir ancak Willie Thorne, Selby henüz çocuk yaştayken ona abisi Malcolm Thorne ile kol kanat geren, kulüplerinde bedava antrenman fırsatı sunup turnuvalarda sponsor olan bir Leicester’lı. İşaret ettiği çalışkanlık belki de sekiz yaşında annesi tarafından terkedilmiş Mark için bazı travmalarla mücadele etmenin bir biçimiydi. Zaten okulu da son seneyi okumadan bırakacak ve hiçbir işte uzmanlaşmadan kendini bu spora adayacaktı.
Selby, bir sene Ana Tur’un alt ligi sayılabilecek Birleşik Krallık Turu’nda mücadele ettikten sonra, 1999 yılında, 16 yaşında, profesyonel oldu. Hem İngiliz Pool hem de snooker oynuyordu. İlk Dünya Şampiyonluğu’nu ise 2006 yılında İngiliz Pool’da, Sekiz Top disiplininde Darren Appleton’u geçerek kazandı.
Burada İngiliz Pool’daki başarının anlamına dair ufak bir parantez açmamız gerekebilir.
Snooker toplarından da ufak toplarla oynanan ve beyaz top kontrolünün çok kritik olduğu bu disiplinde rakibi masadan uzak tutmanız da başarı için oldukça önemlidir. İşte tam da bu nedenlerden Mark Selby’nin snooker’a kattığı taktiksel yönün yanı sıra beyaz kontrolünün ve zihinsel gücünün kaynağı hakkında da bilgi sahibi olabiliyoruz. Mark hakkındaki bir diğer ipucu ise Stephen Hendry’nin konsantrasyon seviyesine olan hayranlığı.
Ancak bu etkenler başarıyı getirse de anti-Selby tarafında sıklıkla dile getirilen “Oyunu kazanma uğrunda seyir zevkinden taviz verme” argümanının da önemli bir dayanak noktası. Zaten Selby de bunu inkâr etmiyor ve bazen kazanmak için değil kaybetmemek için oynadığını itiraf ediyor.
Yeri gelmişken Selby’nin ortalama 30 saniyelik bir vuruş süresinin yavaş sayıldığı snooker’da bir maç esnasında bir atış için altı dakika 10 saniye gibi bir süreyi harcayarak çıtayı ulaşılmaz bir seviyeye koyduğunu da ekleyelim.
Neyse, en iyisi biz oyuncunun başarılarına geri dönelim.
SELBY YÜKSELİYOR
2008 Masters şampiyonluğu Mark Selby’nin kazandığı ilk büyük turnuva. 2009’da finalde kaybedeceği turnuvayı 2010’da tekrar kazanması belki de Mark Selby’nin ileriki yıllarda göstereceği Crucible performanslarının artçıları olarak dikkat çekiyor. 2012’de Birleşik Krallık ve ardından 2013’te tekrardan Londra’da, Alexandra Palace’ta Masters şampiyonluğu ile Selby’nin yarattığı formülün tıkır tıkır işlediğini ve bu sayede stres seviyesi yüksek büyük turnuvalara damgasını vurduğunu görüyoruz. Zaten oyuncunun kariyerine göz atacak olursanız çıktığı büyük finallerde çoğunlukla mutlu sona ulaşanın o olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz.
2014’te ise koleksiyonda eksik olan parçayı tamamlamak için Sheffield’a adım atar Selby. Finale çıktığında karşısında geçen iki senenin şampiyonu ve tabii ki o senenin de favorisi Ronnie O’Sullivan vardır. O güne kadar Crucible’da beş kez kupa kaldırmış olan “Roket” bu sayıyı altı yaparak Ray Reardon ve Steve Davis’i yakalamanın ve ileriki yıllarda Stephen Hendry’nin yedi şampiyonluğunu egale ederek geçmenin planlarını yapmaktadır. Ancak Selby’nin ajandası farklıdır.
Mark Selby | Snooker | ESP Player Feature
Sullivan maça rahat başlar. Önce 8-3 ve sonra 10-5 gibi skorlar ile önde gidiyordur ancak Selby durumu 10-10 yapınca işler Roket için biraz değişir. Maç 11-11 iken oynanan 50 dakikalık 23. frame belki de her iki oyuncu için olduğu kadar Snooker tarihinin de en ilginç olayları arasında yer alacak bir akışa sahne olur. Tam bir sinir harbi şeklinde geçen bu uzun frame sonunda Roket’e pembe top yetmektedir ancak o siyah topa kalmak adına çok basit bir potu az biraz zorlar, top orta cebin çeperinde çalkalanır ve pot kaçar. Geriye bıraktığı iki topu cebe yollayan Selby psikolojik üstünlük ile maçı da lehine çevirmeyi başarır. Adeta iki ekol çarpışmış ve galip gelen Selby olmuştur. Maçı 18-14 noktalayan Selby böylece Sullivan’ın Crucible’daki istikrarına son verir, sıralamada 1 numaraya oturur ve “Üçlü Taç”ın eksik parçasını tamamlar. Bu ilk şampiyonluğunu ise üzerinde çok emeği bulunan ve 16 yaşında profesyonel olduğu sene kaybettiği babasına adar. Ronnie O’Sullivan yıllar sonra Stephen Hendry ile yaptığı canlı yayında gelen bir soru üzerine ise “Kariyerimde yeniden oynayabileceğim tek bir maç olsaydı, seçeceğim maç Selby’ye karşı kaybettiğim 2014 finali olurdu” diyecekti.
Mark Selby bu şampiyonluğun ardından bir sonraki seneyi çok parlak geçirmese de 2016 yılının Crucible mesaisinde finalde Ding Junhui’yi yenerek tekrar zafere ulaşır. Leicester City’nin Premier Ligde şampiyonluğunu ilan etmesinden 13 dakika sonra büyük bir Leicester fanı olan Mark Selby de kendisini şampiyon yapan maç topunu cebe yollamıştır.
O sene Birleşik Krallık Şampiyonası’nda da kupayı kaldıran Selby sezon sonunda 2017 Dünya Şampiyonluğu’na da ulaşacak, sezonda kazandığı beş sıralama turnuvası şampiyonluğu ile Steve Davis, Stephen Hendry ve Ronnie O’Sullivan’ın başarısına ortak olarak 932 bin pound ile bir sezonda kazanılan en yüksek para ödülü rekorunu da eline geçirecekti.
Dünya Şampiyonluğu kupasını ise iki sene üst üste ve dört senede üçüncü kere kaldırarak ne kadar sert bir turnuva oyuncusu olduğunu tüm dünyaya kanıtlamıştı. Ronnie’nin her fırsat bulduğunda Selby hakkında söyledikleri de temelde bu fikre dayanıyordu.
Roket, Selby ile oynamayı sevmediğini ve onun turdaki en sert maç oyuncusu olduğunu belirtirken, oyun tarzının bilet alıp keyifle snooker izlemek isteyen seyircilere haksızlık olduğunu söylemekten de çekinmiyordu. Selby’nin kötü oynamasına rağmen kazanabildiğini ancak kendisi dahil hiçbir elit oyuncunun bunu beceremediğini söylerken, Trump, Higgins ve kendisi gibi oyuncuların turnuva kazanmak için en iyi oyunlarını ortaya koymaları gerektiğini dile getiriyordu.
Evet, Mark Selby kazanmayı iyi oyunun önüne koyan bir sporcu, bunu kendisi söylüyor ancak meseleye sadece bu açıdan bakmak pek doğru olmayabilir. Nihayetinde üç adet 147’ye ve 600’den fazla yüzlük seriye imza atmış, 2014-19 arasında neredeyse her çıktığı finali kazanan ve hücum anlamında da oyunun gereklerini fazlasıyla yerine getiren bir sporcudan bahsediyoruz. Kariyeri boyunca beş milyon pound’dan fazla bir ödüle hak kazandığını da unutmayalım.
Bu sezona bir göz atacak olursak Home Nations serisi kapsamındaki iki turnuvada kupayı kaldırmış, son bir yıllık sıralamada ise üçüncü sırada yer alan bir Selby görüyoruz. Sezonda çok parlak bir performans izlemeseniz de rakamlar Selby için fena şeyler söylemiyor. Ancak biliyoruz ki Selby’nin kazanması için illa iyi oynaması gerekmiyor. O yüzden rakibi son topu atmadan onun turnuva dışında kaldığından hiçbir zaman emin olamazsınız.
Dünya Şampiyonası tablosunda ise alt tarafta yer alan Selby için yarı final yolunda en güçlü muhtemel rakibi Neil Robertson. Eğer işler yolunda giderse yarı finalde ise muhtemel rakibi Roket ile yılların çekişmesine yeni bir sayfa ekleyebilirler ve hepimizi ekran başına kilitleyebilirler. Doğal olarak bu muhtemel senaryoların gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, Selby’nin bu pandemi sürecinde nasıl bir antrenman temposunu hayata geçirebildiği ile yakından bağlantılı. Evinde snooker masasıbulunan az sayıdaki profesyonelden biri olan Selby’nin eşi de başarılı bir İngiliz Pool oyuncusu.
Gerçi Temmuz’un ikinci haftası itibariyle İngiltere’de salonlar tekrar açılmış durumda ancak karantina dönemini boş geçirmediyse, Selby’nin kolu rakiplerine göre daha sıcak ve avantajlı durumda olabilir.
TEKNİK
Mark Selby’nin masa etrafındaki hareketlerinde sekiz yaşından beri isteka tutuyor olmanın ve uzun antrenman saatlerinin ona kazandırdığı rahat tavrı çok rahat hissedebilirsiniz. Atışa yönelirken yaptığı adımlama da oldukça rahat. Ayaklarının arasını açarak uzun boyunu şık bir şekilde masayla uyumlu bir hale getiriyor ve isteka ucunu topa yaklaştırarak ilk hamlesini bitiriyor. Ancak bundan sonra ikinci bir düzeltme hareketi var ki limaj ile sağa sola yaptığı bu ufak hareketler hiçbir oyuncuda rastlayamayacağınız türden sallanmalar.
Kendisi bunu farkında olmadan yaptığını söylese de sanki aşağıda gördüğüne daha çok güveniyor ya da yukarıda karar verdiği çizginin sağlamasını aşağıda tekrar yapıyor gibi. Bir kere emin olduktan sonra ise tüm bu sallanmaların aksine isteka ucu oldukça geride hatırı sayılır bir süre kıpırdamadan duruyor ve atışı dümdüz bir çizgide gerçekleştiriyor.
Selby’nin daha güçlü bir vuruş için ihtiyaç duyduğu uzun isteka hareketinin kitaba çok da uygun olmayan bir de kilit noktası mevcut.
Vuruş başladığında istekasını çenesinden ayırmak suretiyle dirseğini hafif aşağı düşerek atışın beklenenden daha ileride bitmesini sağlıyor İngiliz oyuncu.
Bir nevi sürme hareketi olarak tanımlayabileceğimiz bu vuruşu en doğal yapan oyunculardan biri ise Ronnie O’Sullivan’ın ta kendisi.
TAKTİSYEN
Selby, özellikle maç başlarındaki kontrollü oyunu ile masa hızına ve fiziksel şartlara uyum sağlamayı hedefliyor, bunu geriye düştüğü zamanlarda ise rakibine az masa süresi vermek ve onu öğütmek için sıklıkla kullanıyor. Seri esnasında ise kayıpsız atış düşüncesini ön planda tutmaya gayret eden bir senaryo kurguluyor, yani hedef top seçimlerini potu kaçırıp rakibini masaya getirdiğinde ona kolay bir başlangıç bırakmayacak şekilde yapıyor.
Bu tabii ki sadece Selby’nin uyguladığı bir yöntem değil ancak izleyicinin heyecan dolu bir oyun ve yüksek kalite beklentisi ile saatlerini harcayarak fedakarlıkta bulunduğunu düşünürsek, Selby’nin bu taktiğinin zaman zaman eleştiri oklarını hak ettiğini de kabul etmek gerekecektir.
YENİ NORMAL
İçinde Crucible Sahnesi’nin de bulunduğu Sheffield Tiyatroları, bu senenin bilet sahiplerine bir e-posta atarak hükümetin önlemleri gevşetmesi durumunda salonda maç izlemeye gelip gelemeyeceklerini belirtmelerini istedi. İyi senaryoda 300 kadar seyirciyi ağırlamayı düşünen organizasyon oldukça sıkı önlemler alınacağını ve buna uyamayacak bilet sahiplerinin biletlerini ya gelecek seneye devretmelerini ya da tutarı karşılığında iade etmelerini istedi. Bu durum henüz net değil ancak 2020 Dünya Snooker Şampiyonu hakkındaki tahminleri oldukça etkileyebilecek gelişmelerden biri de bu seyirci meselesi olabilir. Elbette ki Selby gibi seyirciye alışık, finallerde baskıyı bertaraf edebilen bir karakter için bu olasılık kulağa oldukça hoş geliyordur.
2020 BİLMECESİ
İngiliz oyuncu bir çoğunuza ilk bakışta favori olarak gözükmüyor olabilir ancak bana kalırsa bu çok bilinmeyenli denklemde Selby, her zaman finale giden yolu yürüyebilecek bir oyuncu. Uzun formatlara uygun oyun yapısı onu favorilerin dışında tutmamıza izin vermiyor.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam