Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Can Üner: "Wimbledon'un büyülü bir havası var"

Eurosport Türkiye

Güncellendi 27/06/2019 - 19:27 GMT+3

Çağla Büyükakçay'ın koçu Can Üner, Wimbledon'ın hemen öncesinde, Eurosport Türkiye spikeri Yücel Tuğan'ın Türkiye tenisinden çim kort oyununa, Çağla'yla birlikte kazandığı başarılardan Wimbledon'ın kendine has atmosferine dair sorularını yanıtladı.

Can Üner ve Çağla Büyükakçay

Görsel kaynağı: Eurosport

Türkiye’de ilkleri başaran pek çok oyuncunun yanında sizi görüyoruz. Önce Marsel İlhan’la, ardından Çağla Büyükakçay’la Grand Slam ana tabloları geldi. Bu başarılara ulaşmanın ipuçları neler?
Bu başarılara ulaşmanın sihirli bir formülü olmamakla beraber benim açımdan en önemli noktalar oyuncuya kendini adamak, ona inanmak ve oyuncuyu doğru şekilde çalıştırmak. Marsel ile ilk senelerim turda çaylak yıllarımdı. Çağla ile çok daha tecrübeli ve olgun bir dönemde çalıştık ve ben ona çok önceden beri inanıyordum. Dolayısıyla ona kattıklarımla hak ettiği başarılara ulaşmasında yardımcı oldum. Daha da iyilerini yapacağına inanıyorum.
Özellikle 2016, Çağla’nın başardıklarıyla Türkiye tenis tarihine geçti. Üç Grand Slam ana tablosu, ilk kez Olimpiyat ve ilk WTA turnuva şampiyonluğu. Bu başarıların Türkiye tenisinde yarattığı etkiden bahseder misiniz?
Çağla’nın bu başarıları Türkiye tenisinde tabii ki büyük etki yarattı. Kendisi bu yola çıktığında en önemli eksikliği önünde ona gideceği yolu gösterecek birinin yokluğuydu. Çağla’nın hem tenisi hem karakteri ve kişiliğiyle bu yolda yürümek isteyenlere çok iyi bir rol model olduğunu düşünüyorum. Bizim oyuncularımız ve aileleri Çağla’dan sonra profesyonel olabileceklerine daha çok inanmaya başladılar. Birçok insanın bu vesileyle tenise başlaması bizi çok mutlu etti. Çok değişik yerlerden çok güzel haberler aldık. İnsanlar tenisi daha çok sevmeye başladı.
O dönem tenise olan ilgi çok yüksekti. Gençler üzerinde etkisi nasıl oldu? Tenise yönelim arttı mı? Bu ilgiden faydalanabildik mi?
Ben bunu iyi kullanabildiğimizi düşünmüyorum. UEFA kupasını almak kadar değerli olan WTA şampiyonluğunun, Grand Slam’e katılmaktan çok daha zor olan Olimpiyat katılımının, bütün Grand Slam’ler de bulunmanın, iki kere Fransa’da bir kere ABD’de ana tabloda ikinci turlara çıkmanın etkisini daha iyi kullanmalıydık. Bu başarıları, en azından sponsorluk anlamında hiç iyi kullanamadığımızı söyleyebilirim. Ama bunun dışında önceki soruda yanıtladığım gibi tenisin sevilmesi ve insanların ilgisinin artması açısından bu başarıların etkili olduğunu düşünüyorum.
Can Üner ve Çağla Büyükakçay
Dört Grand Slam’in de atmosferine hakimsiniz. Buralarda başarı için farklı yaklaşımlar gerekli mi? Grand Slam’leri birbirinden ayıran özellikler neler?
Evet, Grand Slam’ler bütün tenisçiler için gerçekten çok önemli. Ben bugüne dek toplam 39 Grand Slam’de bulunma şansına eriştim. Buralarda başarılı olmak için herkes planını programını yapıyor. Dört turnuva da birbirinden güzel turnuvalar. Avustralya yaptığı yatırımlar ile diğerlerinden bence bir adım önde gidiyor. Melbourne en sevdiğim şehirlerden, havası çok değişik. Bir gün 40 derece iken ertesi gün 20 olabiliyor, dokuz saat zaman farkı olduğundan erken gidip şartlara alışmak büyük önem taşıyor. En renkli Grand Slam’lerden biri.
En başarılı olduğumuz Fransa Açık’ın ve Paris’in yeri de bizim için farklı. Toprak korta göre epey hızlı ve orada hiçbir yerde olmadığı kadar güzel kortlar var. Bu turnuvaya hazırlanmak için toprağa erken girmek gerekiyor ama buna benzer toprak kort turnuvalarını seçmekte fayda var. Wimbledon elemeleri farklı bir kulüpte yapılıyor. Onun için ana tabloya kalmak ayrı bir önem taşıyor. Eleme ile ana tablo, birbirinden gece ile gündüz gibi farklı. Amerika Açık ise en coşkulu Grand Slam. Hava ve saate alışmak için erken gitmek çok önemli. New York yazın çok nemli, bazen de çok yağmurlu oluyor. Bunlara alışmak oldukça önemli. Şehir çok büyük olduğundan sizi yorabiliyor, oyuncuların buna dikkat etmesi gerekiyor.
Atmosferi ve geleneği açısından Wimbledon’ı pek çokları diğer Grand Slam’lerden ayrı bir yere koyuyor. Sizce de öyle mi? Wimbledon’ı farklı kılan şeyler neler?
Wimbledon gerçekten çok farklı, her köşesi tarih kokuyor. Büyülü bir havası var, sonuçta dünyanın en eski turnuvası. Maç kortlarında, antrenmanda dahi, herkes bembeyaz giyinmek zorunda, koçlar bile. Wimbledon, bence de bulunduğu ilçe, yapıldığı kulüp ve tüm gelenekleriyle muhteşem bir turnuva. Ayrıca kortların çoğunda seyirciler diğer Gramd Slam’lere göre oyuncuları çok daha yakından izleyebiliyorlar. Bu durum da seyirci açısından turnuvanın cazibesini arttıran bir unsur. İnsan maçı olmasa bile oradan ayrılmak istemiyor.
All England Club, Wimbledon
Toprak korttan çim korta geçişte çok kısa bir süre var. Oyuncular bu sürede ne gibi çalışmalar yapmalı?
Topraktan çime geçiş için kısa bir süre var, doğru. Gerçi bu süre son senelerde bir iki hafta uzatıldı fakat yine de yetersiz. Tenisçiler zaten her hafta farklı marka top, değişik şehir ve havalarda mücadele ediyorlar. Aynı tarz zeminde olsa dahi birbirinden çok farklı koşullara alışkınlar. Fakat iki zemin birbirinden o kadar farklı ki adaptasyon çok kolay olmuyor. Toprak kortta daha uzun rallilere dayalı, dayanıklılığın ön planda olduğu, ilk toplarla puanı bitirmenin kolay olmadığı, sabırlı bir oyun gerekirken çim kort eskisi kadar hızlı olmasa bile top alçak sektiği için daha fazla aşağıda kalmanız gerekiyor. Ayrıca servis-return ve ilk top daha büyük önem kazanıyor. Fileye gitmek çim kortta daha önemli, keza slice bu kortta çok etkili. Drop shot’ın en etkili olduğu zemin çim. Toprakta da işe yaradığı için bu konuda topraktan gelmek avantaj oluyor.
Çim korta alışmak için değişik yöntemler denedik. Erkenden gidip, çimde iki üç turnuva oynayıp daha uzun zaman geçirmek ya da hemen bir hafta önce gidip çime girmek gibi... Doğrusunu söylemek gerekirse Wimbledon ana tablosu ile elemesinin çimi bile çok farklı. Bu yüzden, favori zemini çim kort olmayan bir oyuncu iseniz bu korta erken girmeye gerek yok. Ancak favori zemini çim olanlar tabii ki mümkün olduğunca erken girmeli.
2018’de bir rahatsızlık geçirdiniz. Bu durum, Çağla’yla 2012’de başlayan birlikteliğinizi nasıl etkiledi? Şu an sağlık durumunuz nasıl?
Rahatsızlığım tabii ki çok etkiledi fakat daha iyiye gidiyorum. Çok zor günler atlattım. Biri beyin, ikisi bağırsak olmak üzere bir senede üç ameliyat geçirdim İki buçuk ay hastanede kaldım. Şu anda tümörüm stabil, bağırsağım da iyi durumda. Allah’ın izniyle sağlığıma kavuşmak için savaşmaya devam ediyorum. Çağla ile altı sene beraber çalışıp büyük başarılar elde ettik. Teniste iyi bir ekip olabilmek hiç kolay değil. Çağla her şeyden önce çok iyi bir insan. Bu süreçte bana çok destek oldu ve oluyor. Ben de uzaktan olsa da hâlâ onun ekibinin bir parçasıyım ve elimden geldiğince ona destek olmaya çalışıyorum.
Çağla tekrar bir ivme yakaladı. Barselona’da final oynadı. Sizce bu seneki hedefleri ve planlaması ne olmalı?
Çağla geçen sene benim yaşadıklarımın üzerine omuz sakatlığı ile zor bir sene geçirdi. Ama bu sene gittikçe üzerine koyuyor ve daha iyi tenis oynuyor. Bu seneyi ilk 150 içinde bitireceğine inanıyorum.
Çağla Büyükakçay
Türkiye’de hemen her sporda gençler önemli başarılar elde ediyor. Ancak profesyonel seviyede ve büyükler kategorisinde benzer başarılara ulaşmakta sıkıntı yaşıyorlar. Sizce bunun sebepleri neler?
Bu soru yıllardır soruluyor. Bu konuda, tenis için öncelikle bir karar verilmesi gerekiyor. Alt yaş grupları bir amaç mı yoksa bir araç mı olacak? Benim gördüğüm kadarıyla, veliler alt yaş gruplarındaki başarılara gereğinden fazla önem veriyorlar ve çocuklara fazla baskı kuruyorlar. Bunun yerine, tenisin uzun bir süreç olduğunu unutmamalı ve esas önemli olanın çocukların devamlı gelişmeleri olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Tenise, okulla birlikte devam etmelerini sağlamalıyız. Okulu erken yaşta bırakıp tamamen tenise odaklanmanın çocuklara uzun vadede yarardan çok zarar vereceğini düşünüyorum.
Türkiye tenisinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Türkiye tenisinin geleceğini iyi görüyorum, iyi görmek istiyorum. Bunun için daha fazla çocuğu tenise başlatıp havuzu genişleterek, çocukları ve aileleri daha iyi eğiterek tenisi geliştirip daha başarılı olacağımızı düşünüyorum. Negatif söylemlerin hiçbir faydası olduğunu düşünmüyorum. Taşın altına elini sokacak idealist antrenörlere ihtiyacımız olduğuna inanıyorum.
Kariyerinizde aklınızda yer eden en büyük başarı hangisi?
Kariyerimdeki en büyük başarılar hiç şüphesiz WTA İstanbul’da Çağla’nın kazandığı şampiyonluk ve Olimpiyatlar’a gitmemiz. Kadınlar dünya sıralamasında 60 numaraya erişmek de çok önemliydi.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam