Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Erdem Göktürk ile Türkiye’de kadın sporuna ve Defne Kızları projelerine dair

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 23/06/2020 - 17:52 GMT+3

Kadınlar futbolunda Kulüpler Birliği Başkanı olan Erdem Göktürk, Kuzey Kılıç’ın sorularını yanıtladı.

Defne Kızları

Görsel kaynağı: Eurosport

Erdem Göktürk, 2017’den beri kadınlar futbolunda Kulüpler Birliği’nde başkan olarak görev alıyor. Ayrıca “Defne Kızları” adında mükemmel bir projeyi de yürütüyor. Bu projeyi temel olarak, “Defne Kızları, sporun özündeki coşkuya ve neşeye odaklanarak kız çocuklarının güçlenmesini hedefleyen bir programdır.” olarak açıklıyor Erdem Göktürk.
Hentbol, voleybol ve futbolda iki yılını tamamlayan projede Çekmeköy Nişantepe, Çekmeköy Merkez, Sultanbeyli Battalgazi, Sancaktape ve Ümraniye Karabekir’de toplam 357 kız çocuğuna erişirlerken bunların 117’si lisanslı olarak kariyerlerine devam ediyorlar.
Kadınlar futbolundaki görevi ise biraz daha karmaşık. Dernek olarak; yapılanma, lig piramidi, eşitlik, güvenli spor, altyapı ve kadın temsili alanlarına odaklandıklarını ve bu alanlarda belirli düzenlemeler yapılması hâlinde işlerin yoluna girebileceğini düşündüklerini söylüyor.
Fakat Türkiye’deki kadın futbol iklimi her düzeyde vasatın altında. Zira liglerin koronavirüs salgınından dolayı durdurulduğu bile açıklanmadı. Bu dönemde yapılan tek açıklamada, dokuz ay önce kullanılan kalıplar kullanıldı. Bu durum düzeltilebilir mi? Elbette. Peki bunun için ideal bir iklim var mı? İşte orası biraz karmaşık.
Kadınlar futboluyla ilgilenmeniz nasıl oldu? Şu ana kadar olan hikâyenizi anlatır mısınız?
2017’de kadınlar futboluna dair bir Kulüpler Birliği kurma çabası vardı. Oradaki bir grup insan bu çabayı, dernekleşmeyi profesyonel bir hâle getirmek istiyorlardı. Bana başkanlığı teklif ettiler ve ben de kabul ettim. 2017’den beri orada başkanlık yapıyorum ve şu anda yavaş yavaş yeni genel kurula doğru gidiyoruz. Ayrıca İstanbul’da bulunan Defnespor kulübünün başkanıyım.
Hikâyem ise 2013’e dayanıyor. Spordan bambaşka bir alanda, özel bir şirkette, yoğun bir tempoyla birlikte çalışıyorum. Bu tempodan biraz olsun sıyrılabilmek için fotoğrafçılıkla ilgileniyorum. Fotoğraf çektiğim sıralarda yolum amatör futbolla kesişmişti. Tamamen sokakta oynayan çocuklara, gençlere odaklanmıştım. Onların tutkusundan etkilenmiştim. Zira biliyorsunuz, günümüz profesyonel futbolu endüstriyelleştiği için bazı özelliklerini kaybetti. Bir teknik direktörümüz beni kadın futboluyla tanıştırdı. Onun tavsiyesiyle Sakarya’daki Türkiye finallerine gittim. Hakkari, Samsun, Mersin kısacası ülkenin dört bir yanından kadın altyapı futbol takımları oradaydı. Ve bu çocukların işlerine olan tutkularını görünce işin sosyal tarafı olduğunu gördüm. İşte o sosyal taraf yakaladı beni.
İstanbul’a döndüğümde oturduğum bölgede, Dudullu’da amatör olarak birkaç girişim yaptık. Güzel şeyler ettik. Mesela orada yetiştirdiğimiz 10 oyuncu, Milli Takım’a kadar yükseldi. Bunun önemli bir kazanım olduğunu gördük. İlk başlarda erkekler tellere yapışıp kızlara laf atıyorlardı. “Ofsaytı bilmeden nasıl top oynuyorsunuz?” gibi şeyler söylüyorlardı. Fakat bu kızların Milli Takım’da forma giydiklerini bilmiyorlardı. Böyle bir ortam vardı. Üç sene önce Dudullu’daki görevimden ayrıldım. O güne kadar bölgemizde, kadın futboluna olan ilgi erkek futboluna göre çok daha fazlaydı. Tribünler neredeyse tamamen dolu oluyordu. Tabii sonradan da iyi işler yapmaya devam ettiler. Pandemi öncesine kadar mükemmel devam ediyorlardı. Bir üst lige yükselmek için önemli bir aday konumundaydılar.
Defne Kızları
Dudullu’dan ayrıldıktan sonra İstanbul’daki Gençlerbirliği destekçisi arkadaşlarımla işin sosyal tarafına odaklanan bir kulüp kurduk. Çekmeköy’de olan bu kulüp yalnızca kadın sporculara odaklı. Hentbolla başladık, futbolla devam ettik ve yeni branşlarda atılımlar yapmaya devam ediyoruz. Başarıyı sıralamayla değil, çocuklarımızın gelişimiyle değerlendiriyoruz.
Spor branşlarının genelinde bir erkek algısı var maalesef. Bunu dengelemek için ne gibi planlar yapıyorsunuz?
Türkiye’de spor dendiğinde çoğu kişinin aklına yalnızca futbol geliyor. Diğer sporlar geri planda. Fakat işin detay kısmına indiğimiz zaman futbol, rekabetin aslında çok az olduğu bir yer. Mesela bir kız çocuğumuzu üst düzey voleybol oyuncusuÇünkü biz ve bizim gibilere ihtiyaç duyanlar zaten o okullarda yer alıyorlar. yapmak için maddi-manevi çok fazla gerekliliğe ihtiyaç duyuluyor. Futbolda ise bu durum biraz daha kolay. Ayrıca toplumsal cinsiyet açısından bakacak olursak, futbolda erkek-kadın eşitliğini sağlamak tüm alanlarda belirli gelişmeleri beraberinde getirebilir. Toplumsal cinsiyette adaleti sağlamak için kız çocuklarımızın futbolda yer alması önemli.
Defne Kızları projenizi anlatır mısınız?
Bu projemizdeki model, tamamen altyapı ve kız çocuklarımıza dayalı. Bizimle çalışmaya hevesli olan bir okula gidiyoruz. Oradaki eğitmenlerle fikirlerimizi, projelerimizi paylaşıyoruz. Sonrasında kız çocuklarımızla ve velileriyle konuşuyoruz. Genelde bir okuldaki kızların %60’ı projemize dahil oluyorlar. Sonrasında 25-30 kız çocuğumuz tamamen kalıyorlar. Bizimle bir sene çalışıp kademe kademe üst liglerdeki takımlara doğru gidiyorlar.
Şu ana dek iki okulda bunu yaptık, önümüzdeki dönem üçüncü okulda yapmayı planlıyoruz. Üst düzey spor salonlarına girip bu projemizi gerçekleştirme şansımız az, zaten bunu istemiyoruz. Çünkü biz ve bizim gibilere ihtiyaç duyanlar, gittiğimiz okullardakiler. O okullardaki kız çocuklarımıza yardım etmek istiyoruz. Kimseye gidin, gelin demiyoruz. Onlara tutku aşılayıp onların gelişmesini istiyoruz.
Dediğim gibi, bazı sporcularımız branşlarında profesyonelleşmek istediklerinde kademe kademe yükseliyorlar. Burada kazanma veya kaybetme bir ölçüt değil. Şöyle bir örnek veriyim. Birinci okulumuzda hentbol takımımız vardı. Oynadığımız ilk 28 maçın tamamını kaybettik. 29. maçta sahada oynayabilecek oyuncu sayısının iki katında sporcu bizimle geldi. Hepsi maçta forma giymek istedi. Bu bizim için en büyük kazanım.
Sporcuların aileleri işe nasıl bakıyorlar? Ayrıca çevrenizden maddi ve manevi ne gibi dönütler alıyorsunuz?
Başlangıçtakulübümüzün toplam bütçesinin %60’ı bağışlardan aileler, çocuklarının il dışındaki şampiyonalara gitmelerini istemiyorlardı. Çocuklarını bize emanet edemeyeceklerinden bahsediyorlardı. Çocuklar birkaç kez yanımıza gelip, “Ailemiz izin vermiyor.” diyorlardı. Fakat bir sene sonra Alanya’daki bir açık alan şampiyonasına gittik. Ve tüm aileler bize bu konuda destek oldular. Manevi olarak daima yanımızdalar, ailemizin parçası oluyorlar.
İkinci soruya gelecek olursam, kulübümüzün toplam bütçesinin %60’ı bireysel bağışlardan oluşuyor. Sporla ilgili olan, bireysel gelişime önem veren fakat hâli hazırda icra ettiği meslek nedeniyle bu konuya istediği zamanı ayıramayan kişiler bize bağış yapıyorlar. Sosyal konulardaki gelişime destek oluyorlar. Maçları yakından takip ediyorlar.
Antrenör seçimleriniz nasıl oluyor?
Antrenörler ve eğitmenler, bir çocuğun kişisel gelişiminde en büyük role sahip insanlar arasında yer alıyorlar. Onları seçerken, belirlerken sporcumuza her anlamda iyi bir eğitim verip veremeyeceğini anlamaya çalışıyoruz. Çocuklarla iyi anlaşmalarına özen gösteriyoruz. Çünkü sonuçta spor organizasyonunda yer alacağı kişi henüz çocuk. Ve bir antrenörün onu her anlamda iyi anlaması gerekiyor. Bu konuda hentbolda bir adım daha öndeyiz. Uzun yıllardır profesyonel liglerde altyapı koordinatörlüğü yapan bir arkadaşımız bize yardımcı oluyor. Asistanlarımızı, sistemlerimizi belirliyor. Futbolda ise “Kızlar Sahada” adındaki bir başka projeyle ortaklaşa gidiyoruz. Birlikte belirlediğimiz antrenörler ve eğitmenlerle çalışıyoruz.
Sizce Türkiye’de kadın futbolunun durumu ne?
Türkiye’nin kadın futbolundaki durumu çok kötü. Öncelikle genel çerçeveye göz atalım. UEFA, 2019’da kadın futbolunu birinci öncelik olduğunu açıkladı. Burada işin hem endüstriyel hem de toplumsal cinsiyet boyutları var. Pazarlarını genişletip ekonomiyi ikiye katlamayı hedeflemeleri işin endüstriye kısmı. Birleşmiş Milletler’in sosyal eşitlik, toplumsal cinsiyet adaletinde denge kavramlarına paralellik göstermeleri ise işin sosyal yönü. Erkek futbolunda tıkanan kanalı bu şekilde açmaya çalışıyorlar.
Eğer UEFA’nın sitesine girerseniz bu konuya dair A’dan Z’ye bir kitapçık hazırladıklarını görebilirsiniz. 2023’e kadar belirledikleri stratejiler, anlaştıkları sponsorlar kısacası her şey hazır. İngiltere’nin Dişi Aslanlar projesi o planlara göre ilerliyor mesela. Yani eğer siz, “Ben kadın futbolunda gelişeceğim” diyen bir ülkeyseniz yapmanız gereken tek şey o siteye gidip planları okumak ve kendinize uyarlamak. Birleşmiş Milletler ve UEFA kadın futbolunu kalkındırmak istiyorlar, birçok ülke buna olumlu yaklaşıyor fakat Türkiye Futbol Federasyonu tam bir direniş halinde.
Defne Kızları
Türkiye’de kadın futbolu, Futbol Gelişim Direktörlüğü sayfasında yer alıyor. Kadın futbolu, o internet sayfasında amaçlar kısmında yer almıyor. Bir bölümde, “Genç Oyuncu Gelişim Müdürü” yazıyor. Onun hemen altında, “Erkekler Gelişim Ligleri” var. “Kadın Futbolu” bölümü ise işte o gelişim liglerinin altında. Şampiyon olan takımın Avrupa’ya gittiği bir lig orası.
Bir başka örnek veriyim. Türkiye son şampiyonada kime elendi biliyor musunuz? Faroe Adaları’na. Takımdaki oyuncu ve antrenörlerin bir hatası bile yok; onlar ellerinden geleni yaptılar. Fakat işin garip kısmı bu takım ülkeye döndükten sonra TFF’den bir kişi bile çıkıp, “Ya ne oldu böyle?” bile demedi. Bu iletişim eksikliği, ilgisizlik berbat. Çünkü bugün Ardahan’da Facebook’ta zaman geçiren 12-13 yaşındaki bir kız çocuğu, bu gelişmeleri bütün internet ortamından öğrenebilir. Belki oyuna katılmayı talep edebilir. Yani kendisini bu alana yönlendirebilir. Fakat siz hiçbir şey yapmıyorsunuz.
Sizce bu durumu düzeltmek mümkün mü?
Kısa vadede, hayır. İronik olacak fakat Türkiye’de son kadın futbol maçı 8 Mart’ta oynandı. Ondan bir gün önce Atletico Madrid, Beşiktaş’la Vodafone Arena’da maç yapmıştı. O maç, kadın futbol tarihinde en fazla seyircinin izlediği dört-beş maçtan biriydi.
Bir de sonrasına bakalım. Koronavirüs nedeniyle tüm spor organizasyonları askıya alındı. Peki TFF, kadın futbolunun durdurulduğunu ne zaman açıkladı dersiniz? Birkaç gün önce kulüplere yazılı bir açıklama gönderildi. Açıklamada yalnızca liglerde bu sezon başka maçın oynanmayacağı açıklandı. Yani şampiyonluk, kümeye yükselme ve kümeden düşme konularına değinilmedi.
Tabii bir de sabitlik var. Nihat Özdemir, 16 Mayıs’ta CNN Türk’e konuk olduğunda, “UEFA ve FIFA, kadın futboluna önem veriyorlar ve bu konuda iyi işler yapıyorlar. Arayı kapatıp kadın futbolumuzu geliştireceğiz.” dedi. Nihat Özdemir, bu sefer 18 Ağustos’ta aynı kanalda aynı programda yine aynı cümleleri söylüyor. O demecin üzerinden dokuz ay geçti ve yapılan iki şeyden biri aynı şeyleri söyleyip sabit kalmak, diğeri yazılı açıklama göndermenize karşın kulüpleri karanlıkta bırakmak.
Son olarak, sizce bu konuda gelişmek için neler yapılabilir?
O kadar fazla şey var ki… Temel olarak iki maddeden başlamak gerekiyor. Birincisi, kız çocuklarımızın taleplerini göz önüne alıp onlara ideal ortamı sağlamaya çalışmak. İkincisi, voleybolda olduğu gibi ülkedeki insanları kadın futboluna destek vermeye yönlendirmek. Fakat dediğim gibi, şu anki kafa yapılarıyla bunları yapmak imkânsız.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam