Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Sık görülen sakatlıklar, sporcu sağlığı, sakatlık çözümleri | Prof. Dr. Burhan Uslu cevaplıyor

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 19/01/2020 - 13:15 GMT+3

Prof. Dr. Burhan Uslu ülkedeki en tecrübeli ve bilinen spor hekimlerinden biri. Galatasaray’ın Uefa Kupası’nı kazandığı dönemde kulübün doktorluğunu yapan Uslu, Melih Cavkaytar’ın sporun sağlık açısından dönüşümüne ve günümüz sakatlıklarına dair sorularını cevapladı.

Sporcu sağlığı

Görsel kaynağı: Eurosport

Türkiye’de genelde kulüp doktorlarının isimleri pek akıllarda kalmaz ama sizin isminiz hâlen daha kamuoyunun aklında. 1991 yılında Galatasaray kulübünün kapısından içeri girdiniz ve 10 sene boyunca o meşhur sürece katkıda bulundunuz. O dönem sizin açınızdan nasıl geçti? Nasıl değerlendirirsiniz?
O dönem göreve başlamadan önce kulüplerdeki spor hekimliği bu döneme nazaran oldukça farklıydı. Ortopedi branşının dışında doktorların kulüp hekimliği yapmadığı bir dönemdi. Bu hekimlerin oyuncunun sakatlığını teşhis edemediği anlarda başka branşlara danıştığı, en son masörlerin teşhis ve tedavi koyduğu bir düzen mevcuttu.
Biz göreve geldiğimizde bu düzeni değiştirmek yolunda adımlar attık. Oyuncularla birlikte kamplara gitmeye başladık ve onlarla birlikte sahaya indik. Sahaya indiğimiz zaman kimi meslektaşlarımız tarafından eleştirildik. Bırakın saha kenarında durmayı, “Doktor sahaya çıkar mı? Profesörün sahada işi ne?” gibi laflar işittik. Zaman içinde bu düzeni daha da oturtmak yolunda adımlar attık o süreçte.
Ülkenin spor tarihi için çok önemli bir anın da paydaşısınız. Uefa Kupası Finali’nde Bülent Korkmaz’ın omzunu sardığınız o anı hatırladığınızda aklınıza neler geliyor?
O an sahada düşüşünü gördüğüm zaman ilk aklıma gelen şey, bir kırık oluştuğuydu. Yanına gittiğimizde kırık olmadığını, omzunun yarım çıkık (sublükse) diye tabir edebileceğimiz bir hâlde olduğunu anladık. Bu tür çıkıklar, büyük çıkıkların aksine ufak bir müdahaleyle tekrardan yerine oturur.
Hemen o müdahaleyi gerçekleştirdik, oyuncu değişikliği hakkının da olmaması sebebiyle aramızda konuştuk. Çıkmak istemediğini, devam edebileceğini ve kendini sakınabileceğini söyledi. Bu durumda sporcunun ne kadar risk aldığı, bir doktor açısından önemli. Oyuncuyu tanımak böyle anlarda ön plana çıkıyor. Bülent her daim kendine iyi bakan ve doktoru dinleyen bir sporcuydu. Karşılıklı güven ortamından dolayı devam etmesi yönünde bir sıkıntı olmadığına kanaat getirdim ve gerçekten de sıkıntısız bir şekilde maçın sonunu getirebildi. Hâlen daha kendisiyle iyi bir ilişkimiz vardır.
Bülent Korkmaz
Gerek kulüp doktorluğunuzda, gerekse kulüp dışı çalışma hayatınızda pek çok profesyonel sporcuyla çalıştınız ve çalışmaya devam ediyorsunuz. Doktorluk kariyeriniz boyunca profesyonel spor, sağlık açısından nasıl dönüştü? Ne gibi değişimlere uğradı? Geçmişe nazaran daha zor denebilir mi?
Müsabakaları izlediğiniz zaman değişimi herkes fark ediyor. Revaçta olan futbol üzerinden gidecek olursak, futbolla ilgili elementler günden güne değişim içine girdi. Sahasından, futbolcuların giydiği ekipmanlara varana dek her şey değişiyor. En önemlisi de müsabaka içindeki sertlik değişiyor. Kontak sporları olan futbol veya basketbol gibi sporlarda artık daha fazla sakatlık görmeye başladık. Geçmiş döneme göre tabii ki daha zor bir ortam olduğunu söylemek doğru olacaktır.
Ülkemizde sporcu sağlığına yaklaşımı nasıl buluyorsunuz? Geçmişten bugüne değişen şeyler nelerdir?
Eskiden bir takımın teknik direktörü, bu rolün dışında aynı zamanda takımın kondisyonerliğini de üstleniyordu. Günümüze baktığınız zaman bu profil değişti ve bu değişimle birlikte yaklaşım da değişti. Eskiden, “Hadi sen oynarsın” şeklinde, oyuncular hazır değilken veya sakatlıktan tam kurtulmadan sahaya sürülürdü. Bu düzenin kalmadığını artık herkes görebiliyor. Özellikle son 10-15 sene içerisinde bu konuda kademe atlandığı söylenebilir.
Bir yandan ülkenin profili de değişiyor. Eskiden sporcuların bazı ameliyatlarını gerçekleştiremiyorduk ve ameliyat için yurtdışına göndermek zorunda kalıyorduk. Bunun sebebi, ameliyat sonrasında fizik tedavisinin doğru yapılması gerekmesiydi ve ülkemizde o zamanlar bu yönde doğru bir yapılanma mevcut değildi. Yurtdışı seçeneği, sporcunun sağlığı açısından daha doğru bir tercih oluyordu. Günümüze gelecek olursak, artık yurtdışına göndermekten ziyade yurtdışındaki sporcuların ülkemizi tercih ettiğini görebiliyoruz.
Son dönemin en büyük sporcu sakatlığı diz çapraz bağlarının yırtılması veya tamamen kopması. Geçtiğimiz günlerde maalesef milli futbolcumuz Merih Demiral da bu sakatlıktan nasibini aldı. Günümüzde bu sakatlığın ismini çok duymamızın sporcu performanslarının artmasıyla paralelliği var mıdır? Yoksa önceki dönemlerde de benzer bir tablo mu vardı?
Önceki dönemlerde menisküs yırtılması daha sık rastlanan bir sakatlıktı ve kariyer bitirebiliyordu. O dönemler artroskopik müdahaleler bile yoktu. Çapraz bağ sakatlıkları o döneme göre çok büyük sakatlıklardı. Şimdiki dönemde, daha önceden bahsettiğim üzere, saha şartlarının değişmesiyle birlikte bu sakatlık çok ön plana çıktı. Gerek bir anlık ters hareket veya alınan temas, bu sakatlığı tetikleyebiliyor.
Merih Demiral hakikaten kuvvetli ve çalışkan bir sporcu ama o da saha şartlarına bağlı olarak aldığı temas ve uygun koşulda inememesi sebebiyle bu sakatlığı yaşamak zorunda kaldı.
Merih Demiral
Çapraz bağ sakatlıklarında, ameliyattan sonra ideal dönüş süresi sizce nedir? Bu ameliyat oyuncuların kariyerlerine nasıl bir etki bırakıyor?
Örneğin Almanya’da bu tarz sakatlanmalar sonrasında altı-dokuz ay gibi bir süre biçiliyor ama çoğunlukla dokuzuncu ayda sporcuların takımla birlikte çalışmalara döndüğünü gözlemliyoruz. Bu ameliyattan sonra, bağlı kas grubunun sakatlıktan önceki performansa dönmesi lazım. Diğer bacakla seviyenin eşit olması gerekiyor. Bu kriterler sonraki dönem için büyük önem taşıyor.
Yapılan çalışmalara göre bu ameliyatı geçiren tüm sporcuların yaklaşık %80’inin takımlarına döndüğü görülmekte ama eski performansı yakalamak oldukça zor. Bunu başarabilen çok az sporcu var. Merih elbette Avrupa Şampiyonası’nda yer almak isteyecektir fakat sağlığı ve iyi bir şekilde geri dönmesi daha önemli. Tabi geri dönüşüne kendisi ve sağlık ekipleri karar verecektir.
Spor camiasının bir diğer korkutucu sakatlanması da aşil tendonunun yırtılması veya tamamen kopması. Önceden çapraz bağ kopması korkulu rüya iken, şimdi aşil tendonu onun yerini aldı. Gelecekte onun da daha kabul edilebilir bir seviyeye geleceğine inanıyor musunuz? Bu yönde nasıl çalışmalar mevcut?
Aşil tendonunun kopması, çapraz bağın kopmasına nazaran daha dramatik bir durum. Amerikan Futbol Ligi üzerinde yapılan çalışmalar, sporcuların iki sene içerisinde eski seviyesine yaklaşabildiğini gösteriyor ama bu geri dönüş oldukça zor bir iş.
Aşil konusunda, ameliyat sonrası çalışmalardan daha önemlisi, tendonun zorlanmamasına dikkat edilmelidir. Aşil tendonunun tendiniti (iltihaplandığı veya tahriş olduğu dönem), bu sakatlığın habercisi olarak kabul edilir. Bu sakatlık görüldüğü zaman tam olarak tedavisinin yapılması gerekir. Yakından bir örnek verecek olursak, Radamel Falcao bu sakatlığı yaşadı ve geri dönmek için hiç acele etmedi. Böyle bir durumda oyuncunun kendini bilmesi ve kendini korumak istemesi takdir edilmesi gereken bir durum. Buna kesinlikle saygı gösterilmeli.
Örneğin, yine dizle alakalı olarak, günümüzde sporculara zıpladıktan sonra parmak uçlarına inmeleri ve bu şekilde baskıyı dağıtmaları tembihleniyor. Rekabetin bu kadar arttığı günümüzde, sporcuların bir yandan üst düzey performans sergileyip bir yandan da kendilerini koruması gerekiyor. Bunu nasıl yapabilirler?
Sporcunun öncelikle kendini düşünmesi ve hayatını buna göre düzenlemesi gerekiyor. Beslenmesinden tutun, dinlenme düzenine kadar her şeyi çok iyi ayarlaması lazım. Sonuçta endüstriyel spordan bahsediyorsak, kulüplerin de sporcuların da çok büyük gelirler elde ettiği bir düzeni konuşmuş oluyoruz. Bu düzene uygun hareket etmek ve yaşamak şart. Büyük kulüplerde oyuncuların nasıl ısınma hareketi yapacakları, antrenmanda nelere dikkat edeceğine dair eğitimler verilir. Bu eğitimi benimsemek gerekiyor.
Bahsedilen örnekte biz adımı üç kısma ayırırız; topuğun temas etmesi, tam yüzeyin oluştuğu kısım, son olarak parmak uçlarıyla kalkış. Sporculara tembihlenen şey bunun tam tersini anlatıyor aslında, bu da kas gruplarının darbeyi daha doğru karşılamasını sağlıyor. Kendilerini korumak adına konunun uzmanlarının sözlerini dinlemek oldukça önemli.
Sporun endüstriyelleşmesiyle beraber oyuncular üzerindeki baskı ve oynanan maç sayısı arttı. Sporcuların bu tempodan sağlıklı çıkması sizce mümkün mü?
İngiltere Premier Ligi’ne bakacak olursak, çoğu oyuncu üç veya dört günde bir maça çıkmak durumunda kalıyor. Bu tempo her daim bir tehlike olarak orada duracak ama oyuncuların küçük yaşlardan itibaren doğru eğitimle, doğru kas gruplarının çalıştırılmasıyla ve kendini korumasıyla birlikte buna dayanabilmek mümkün.
Aynı zamanda bu dönemin popüler takımı Liverpool’da, menajer Jürgen Klopp’un yeri geldiğinde Adam Lallana’yı veya çok uzun süre şans vermediği Xherdan Shaqiri’yi oynattığını görüyoruz. Klopp, bu şekilde Mohamed Salah gibi oyuncuların performansında düşme gördüğünde o oyuncuyu dinlendirme şansı buluyor. Bilinçli bir şekilde oyuncularına yaklaşan teknik direktör, bu baskıyı onlardan alabilir.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam