Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

WRC

Eurosport
TarafındanEurosport

Güncellendi 02/04/2012 - 15:13 GMT+3

Wrc'de 2011 sezonunda değişik pek bir şey yoktu. Sebastian Loeb için farklı olan tek şey bu sezon biraz terlemiş olması. Peki ne olacak bu Wrc'nin hali?

1111_loeb_champion

Görsel kaynağı: Eurosport

Son on senenin en çok kan kaybeden spor organizasyonlarını sıralasak Wrc büyük ihtimalle başı çeker. Nitekim kaybedilen pilotları ve takımları yanyana yazarak bir fantezi motor sporları serisi oluşturmak mümkün: Peugeot, Subaru, Mitsubishi, Richard Burns, Carlos Sainz, Colin Mcrae, Marcus Gronhölm, Markko Martin, Tommi Makinen. Yaprak dökümü sonrasında meydanın sadece iki takıma kalması, 2007’den sonra önümüze sunulan Loeb - Hirvonen rekabetinin bayatlığı Wrc’nin popüleritesini iyice aşağı çekti. Bu durumu durdurmak üzere en önemli adımı, 2011 sezonun başında - zamanında Formula 1’in yaptığı gibi - kuralları radikal bir biçimde değiştirerek attılar.  2000cc ve Turbo motorlu araçlar gitti, yerlerine 1600cc ve Turbo motorlu Super 2000 araçları geldi. Bu sayede kartlar, iki büyük takıma baştan dağıtılabilecekti ve bir umut, yedi senedir süren Citroen hegemonyası sona erecekti.


Bu kural değişikliğine Citroen’in cevabı son derece net oldu. Ralli parkurlarında ilk senesini geçiren yeni DS3, dokuz yarış sonunda Loeb’e ve Ogier’e dörder galibiyet kazandırdı. Alınan galibiyet sayılarının yüksekliği bir yana, Citroen’in geçmişte yakaladığı çizgiyi, tamamen baştan tasarlanan bir araçla tekrar yakalayabilmesi onları asıl mutlu eden sonuç oldu. Nihayetinde tarihi pratiklikten uzak binek araçlarla dolu bu Fransız markası, 2011 sezonu ile birlikte adını önemli ralli ekolleri arasında yazdırabildi. Tabi, sezonda kazanılan toplam 10 galibiyet tamamen kusursuz bir sezonu beraberinde getirmedi. İki Citroen aracı, geçmiş senelerin aksine, çok fazla teknik arıza ve sorun ile boğuştu. Yeni araç, yeni motor, bu sorunların çıkmasında elbette önemli bir faktördü ancak Citroen, Colin Mcrae ve Carlos Sainz’lı yıllardan sonra ilk defa birbirine bu denli rakip kesilen, yapılacak ufak hataları kollayan ve bu uğurda aracın limitlerine ulaşmaktan çekinmeyen iki pilota sahipti ve açıkçası takım bu durumu kontrol etmekte pek iyi bir iş çıkarmadı.

Loeb bu sezon biraz terledi
Sebastien Loeb, hiç bir sene bu kadar olduğu kadar zorlanmamıştı. Mesele Avusturalya’daki kaza ve Fransa’daki motor arızasından ibaret değil. Bunlar bir anda Hirvonen’i şampiyonluk yarışına dahil etti ama Loeb bu sene en büyük hasarı Ogier cephesinden aldı. Sezonun başlamasıyla beraber üç yarışın ikisini Ogier’in kazanması Fransız üreticinin geleceğini garanti almak istemesine neden oldu. Akropol rallisinde, takımın da kötü yönetimiyle esas olaylar patlak verdi. O sırada Sebastien Loeb pilotlar şampiyonasında lider olmasına rağmen, takım Ogier’in galibiyeti alması için bazı taktik ayarlamalarına girdi. Ogier’e yavaşlamasını söyleyerek Loeb’in birinciliğe yerleşmesini sağladı. Bu sayede son gün etaplara ilk sırada çıkan Loeb, Ogier için yolları temizleyecekti. Ogier galibiyeti aldı almasına ama Citroen’deki ilişkiler tamir edilemez derecede hasar gördü. Loeb durum karşısında sessiz kalmadı ve takım birden kendini Ogier ve Loeb arasında seçim yaparken buldu. İki senelik kontratı -ayrıca bazılarına göre yüklü bir meblağı- Loeb’in önüne koydular ve Ogier’in 2012’nin yeni takımı Volkswagen’e gitmesine göz yumdular.

Sebastian Ogier, Citroen için çok büyük bir kayıp. Bu sene kimse onun birden çıkıp Loeb’i yenebilecek düzeyde olmasını beklemiyordu. Hızlı olmasının yanında, takım içi gerginlikler süresince kendine olan güveni ile yedi kere dünya şampiyonu olmuş vatandaşının karşısında bir kere bile geri adım atmadı. Bir anlamda yıllardır Hirvonen’den beklediğimiz tutumu göstermeyi başarabildi. Loeb’den galibiyet çalan, onun farkı açmasını engelleyen ve son yarışa kalan sezonu kızıştıran isim kuşkusuz Ogier. Sezonu Loeb gibi beş galibiyetle kapadı ve bu galibiyetlerin üçü, Portekiz, Ürdün ve Akropolis çok değerli, motive edici zaferler. Meksika’da tecrübesizliğinin kurbanı olmasa ve klasman dışı kalmasına neden olacak bir kaza yapmasa son yarışa o da şampiyonluk adayı olarak girebilirdi. Bu sene bir ufak hata onu biraz sıralamada onu uzağa itmiş olabilir ancak şimdiden Wrc’nin geleceği olacak kişi o. Önümüzdeki sene Volkswagen, Loeb-Citroen ikilisini zorlayacak biçimde sezon içinde gelişirse, Wrc’nin çok ihtiyacı olan ve aranan rekabet ortamı yakalanabilir. Kısacası bundan sonra herkesin gözü onda olacak.

Şampiyonanın öbür ayağı Ford ise galibiyetle girdiği sezonda ne istediği hızı, ne de aradığı sürekliliği yakalayabildi. Takımın aldığı toplam 3 galibiyetin ilki, bol kar yağışlı geçen İsveç’te, diğer ikisi Citroen pilotlarının büyük sorunlar yaşadıkları Avustralya ve Galler’de geldi. Sene boyunca Citroen’in yaşadığı teknik sorunların daha fazlası ile boğuştular ve Fiesta S2000 sezon öncesi  oluşturulan beklentileri ve yapılan tahminleri performans açısından boşa çıkardı. Önemli iki kalesi Finlandiya rallisi ve Akropolis rallisini Citroen’e kaptırdılar ve yine önemli bir başarı kazanamadan seneyi kapattılar.
picture

Sebastien Loeb in his Citroen drives through a watersplash during the Wales Rally motorsport rallying event near Llangurig in north Wales .

Görsel kaynağı: Reuters


Aradığınız Hirvonen'e ulaşılamıyor
Ford’un esas adamı Mikko Hirvonen’in senelerdir Loeb peşinde koşuşunu izliyoruz ve Loeb’e karşı her kaybettiğinde seneye kendini daha geliştireceğine, Loeb’i alt edebileceğine dair herhangi bir sinyal göndermeyi başaramıyor. Hirvonen, her zaman yaptığı gibi bu sene de istikrarsız aracını istikrarlı bir biçimde kullandı ve puan farkının dramatik bir seviyeye çıkmasını engelledi. Loeb’in yaşadığı iki sorun onun son yarışa sadece 3 puan geride gitmesini sağladı. Tabii, bu puan tablosu sezonun genelini yanlış yorumlamamıza neden olabilir. Eğer doğru koşullar gerçekleşseydi ve Hirvonen, Loeb’in önünde şampiyon olabilseydi, bu şampiyonluğu tırnaklarıyla kazıdığını, sonuna kadar hak ettiğini söyleyemeyecektik. Galler’de kaza yaparak şampiyonluk yarışından çekildi ve daha önceleri olduğu gibi ileride kesin bir şampiyonluk kazanabileceğine dair pek umut vermedi.

Ford’un ikinci pilotu ve “bir sezonda aracın arkasını ağaca vurmazsa ölecek” hastalığından muzdarip Jari-Matti Latvala da Finlere has şanssızlıklardan çekti bu sene. Ürdün’de galibiyet sadece 0.2 saniye uzağındaydı, Portekiz’de liderlikteyken, önce bir patlak lastik, sonra da tahrik mili sorunu yarışını bitirdi ve son olarak, favori yarışlarından biri olan İtalya’da co-pilot’u yanlış yol notları okuyunca kendini takla atarken buldu. Hızlı olmasına hızlıydı ama bunu yarış galibiyetlerine dönüştüremedi.Örneğin, bu sene onun kadar fazla etap kazanan bir pilot daha yok. Buna rağmen aldığı tek galibiyet Loeb’in, Hirvonen’in, Ogier’in yarış dışı kaldığı Galler’de geldi. 2011’de hızının üzerine bir şey koyamadı ancak daha az pilotaj hatası yaptığı kesin. Bu da, Ford’un onu 2012’de birinci pilotu yapacak olmasının önemli bir nedeni.

Mini moral buldu
Wrc’nin yeni ekibi Mini ise sadece 6 yarışına katıldığı sezonda tam iki podyum çıkardı. Özellikle asfalt uzmanlarından Dani Sordo’nun Almanya’daki podyumu ve Fransa’da galibiyeti zorlayan performansı ralli tarihinin sembol ekiplerinden Mini için çok büyük bir moral oldu. Dani Sordo’nun kumaşının da büyük takımlardan çok küçük takımlara uyabileceğini görmüş olduk. Mini, ileride galibiyetlere oynayacaksa -bu ivme ile hızlanmaya devam ederlerse onları engelleyen bir şey yok- Dani Sordo’dan çok, bu sene ilk senesini geçiren eski IRC şampiyonu ve Galler’de podyumu küçük bir farkla kaçıran Kris Meeke’e verecektir. Önümüzdeki yıllarda rekabetçi takım sayısı üçe çıkaracak olmaları bu spor için oldukça değerli.

Wrc’nin “5 yıllık kalkınma planının” ilk senesi belki de 2011 idi. 2012 yılında daha büyük bir adım atılabilir. Motor sporlarının ve Dünya Ralli Şampiyonasının simge yarışlarından Monte-Carlo takvimin başındaki yerine dönüyor. Aynı zamanda dev üretici Volkswagen, Sebastien Ogier’i alarak parkurlara çıkmaya hazırlanıyor. Pilot piyasasında büyük değişiklikler var: Hirvonen, “bükemediğin bileği öpeceksin” diyerek Citroen’in yolunu tuttu. Petter Solberg de yıllar sonra bir fabrika takımına geri döndü ve zamanını sponsor arayarak ve takımı yöneterek değil, yarışarak geçirecek.  Kısacası, yeni sezonu heyecanla beklemek için geçen senelerden daha çok sebebimiz var.
picture

Ford team driver Mikko Hirvonen of Finland has a drink of coffee after the ninth stage of the WRC Rally of Spain in Tarragona

Görsel kaynağı: Reuters

Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam