Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Michael Johnson

Eurosport
TarafındanEurosport

Güncellendi 26/07/2012 - 15:19 GMT+3

Kimilerine göre atletizmin 20. yüzyıldaki en büyük efsanesi Michael Johnson'ın efsanevi Atlanta 96 serüvenini Esra Altunkaya yazdı.

Michael Johnson celebrates his world record time in the 200m

Görsel kaynağı: Reuters

20. yüzyılın sonlarına kadar düzenlenen hiçbir Olimpiyat’ta 200 ve 400 metre kombinesi yapabilen bir erkek atletle karşılaşmamıştık. Ta ki, bir ağustos günü Michael Johnson’ın, ona “Tüm zamanların en iyi sprinteri” unvanını kazandıracak performansını görene kadar. Amerikalı atlet, ev sahibi olduğu 1996 Atlanta Olimpiyat Oyunları’nda hem 200 metre, hem de 400 metre yarışını kazanan ilk atlet unvanını elde etmiş, gösterdiği üstün performansla da Olimpiyat tarihinin efsaneleri arasındaki yerini almıştı.
Johnson, kendi ifadesi ile baskıyı ve stresi seven, bunların üzerinde yaratacağı gerginlikten kaçmayan bir kişiliğe sahip. Bu sebeptendir ki katıldığı bütün büyük organizasyonlar öncesinde iddialı açıklamalar yapmaktan, önüne aşılması zor hedefler koymaktan hiç geri durmamış. 1996 Atlanta Olimpiyat’ı öncesinde de farklı bir durum yoktu. Johnson, Olimpiyat tarihinde 200 ve 400 metreyi kazanan ilk erkek sporcu olmak ve tarihe geçmek istediğini, Atlanta’da şov yapacağını her yerde bağıra bağıra söylüyordu. Fakat daha önce hiçbir erkek atletin bunu başaramamış olması otoritelerin bu meydan okuyuşa pek ihtimal verememelerine sebep olmuştu. Muhtemelen, kariyerindeki ilk Olimpiyat’ı sakatlık nedeniyle kaçıran, ikincisini de gıda zehirlenmesi sebebiyle istediği gibi sonuçlandıramayan bir atlet için ulaşılması fazla zor bir hayal, belki de bir ütopya olarak düşünmüşlerdir. Ama o, fırtına gibi estiği 90’larda biriktirdiği beş adet 400 metre ve dört adet 200 metre birincilikleri neler yapabileceğini kanıtlamıştı zaten. Nitekim kendine has koşma stili ile de bir ekol yaratan bu sıradışı adam, kendisine güvenenlere verdiği sözü tutmaya, adını tarihe altın harflerle yazmaya adım adım yaklaşıyordu.
Atlanta öncesi yarıştığı organizasyonlar Johnson için adeta birer kıyafet provası gibiydi. Önce Sacremento’da, en son 1899 yılında Maxie Long’un gerçekleştirdiği 200 ve 400 dublesini yaptı, iki ay sonra da Göteborg’da… Sahne sırası Atlanta’daydı. İlk olarak çıktığı 400 metre finalini 43.49’luk dereceyle, en yakın rakibinin 1 saniye önünde kazandı. 200 metre finalinde ise ilk 100 metreyi 10.12 ile, toplamda da 19.32 ile koşarak dünya rekorunu kırdığında, tribünlerdeki 80 bin seyirci, diğer atletler ve dahası Michael Johnson bile gördüklerine inanamıyordu. Johnson ile 200 metrede yarışan ve bronz madalya alan Ato Bolton, Johnson’un rekorunu anlatırken; “19:32’mi? Bence bu bir zaman değil, olsa olsa babamın doğum tarihiydi. Biri bana yarıştan önce Michael 19.32 koşacak deseydi inanın yarışa katılmazdım" itirafında bulunmaktan kendini alamamıştı.
Michael Johnson’ın Pietro Mennea’ya ait 17 yıllık 19.72’lık derecesini Atlanta Olimpiyatları’nda 0.4 saniye gibi, sprint için yüzyıl anlamına gelen bir süre farkıyla kırması atletizm tarihine atılmış en görkemli imzalardan biriydi. Ama yine bir ağustos günü, “50 yıl kırılması mümkün değil” denilen bu rekorun altında bir Jamaikalının imzasını atışına şahit olacaktık.
Yetişirken örnek aldığın bir kahramanın var mıydı? Tüm zamanların en iyisi kim sence? Seni en çok etkileyen kısa koşu performansları kimlere ait? 2008 Pekin Olimpiyat’ından önce kendisine sorulan bu 3 soruya da ‘Michael Johnson’ diye cevap vermişti Usain Bolt. Ve bu röportajdan kısa süre sonra adı haberlerde, çocukluğundan beri hayranı olduğu, kimilerinin atletizmde 20. yüzyılın efsanesi olarak adlandırdığı Michael Johnson’la aynı cümleler içinde yazılacaktı. Pekin’de Usain Bolt, 200 metrede, Michael Johnson’ın 12 yıldır kırılamayan dünya rekorunu 19.19’luk derecesiyle geçerek altın madalyanın sahibi olmuştu. Artık bütün spot ışıkları onun üzerindeydi.
Sporda başarılı olmak için salt yeteneğin yeterli olup olmadığı uzun yıllardır tartışılan bir konu ve şimdilerde de Usain Bolt üzerinden zaman zaman yürütülmeye devam ediyor. Michael Johnson ise bu tartışmanın, salt yeteneğin yeterli olmadığı kısmında yer alıyor şüphesiz. Onun, Michael Johnson olmak için doğuştan gelen yetenekleri dışında sahip olduklarını spor yorumcusu Gary Smith’in onun hakkında kaleme aldıklarından öğrenebiliriz:
“O, özel hayatında dikkatini dağıtacak hiçbir şeyi olmayan biri, onu zayıflatacak duygusal maskeleri yok, Kontrol edilebilir olup da kontrol edemeyeceği hiçbir şey yok. O bir ok, fazlalıklarından arınmış, kendini gerekli aerodinamiklerle donatmış, hedefinden başka hiçbir şeye odaklanmayan bir ok. O hedef Atlanta’ydı. Kusursuz bir planlama yeteneğine sahip bir adam, kendisini engelleyebilecek her şeye karşı bir önlemi var. Onu başarılı kılan da bu.”
Michael Johnson bugün 45 yaşında ve tüm zamanların en iyi elli 200 metre performansının altısına, en iyi elli 400 metre performansının da yirmi ikisine sahip, 4 Olimpiyat ve 9 dünya şampiyonluğu ile atletizm tarihinin en iyi sprinterlerden. Benim gibi ilk gençlik yıllarını 90’larda geçirmiş insanlara sporu ve atletizmi sevdiren kahramanlardan biri ve 1996 Atlanta’da gösterdiği performansla hiçbir zaman unutulmayacaklar arasında yerini çoktan almış durumda.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam