Hayallerin finali

2010 Dünya Şampiyonası başlamadan önce, Türk Milli Takımı’nı destekleyenlerin hayallerindeki finaldi Türkiye – ABD maçı. Ama bu, uzun ve zorlu bir yoldu. 12 Dev Adam, bulunduğu C grubunda Yunanistan ve Rusya gibi dişli rakiplerle mücadele edecekti. İki ekol takım yıllarca Türkiye’yi zorlayan ekiplerdendi. Fakat pota altı uzunları ve saldırgan kısalarıyla turnuvanın en iyi savunma yapan takımı olan Türkiye, bu iki güçlü rakibi de zorlanmadan geçti. Grup maçları sonunda maç başına sadece 57 yiyordu ki bu alanda ilk sıradaydı. Grup maçları sonunda en az sayı yiyen ikinci takım ise Amerika’ydı. (Maç başına 66.2 sayı) Hücum gücü çok yüksek olan Birleşik Devletler, 1994’den beri dünya şampiyonasında altın madalya kazanamıyordu. Türkiye’ye gelecek ekip seçilirken NBA’in bir numaralı yıldızları Milli formayı giymeyi reddetmişlerdi. 2010 Dünya Şampiyonası’nda mücadele edecek ekip belirlendikten sonra ise ABD basınında aleyhlerinde haberler çıkmaya başlamıştı. Şampiyonaya B takımıyla gidiliyor, büyük bir yıldızı yok, şeklindeki yorumlar, sanılanın aksine onları birbirine daha da kenetledi.

Türkiye gibi grup maçları sonunda namağlup ikinci tura kalan Amerika, Son 16’da turnuvanın zayıf takımlarından Angola’yla eşleşti. Karşılaşmadan önce Angola’ya 50 – 60 arası fark yapması olağan denilen ABD, bu beklentiyi boşa çıkarmadı ve müsabakayı 121 – 66 kazandı. Birleşik Devletler’i biraz daha zorlaması beklenen Rusya, çeyrek final eşleşmesinde ilk iki çeyrek boyunca ABD’ye ecel terleri döktürdü. Amerika, birinci devreyi 44 – 39 önde kapamasına rağmen savunmada istediği agresifliği sahaya yansıtamadı. Üçüncü çeyrekte ise grup maçlarında yaptığı etkili savunmayı belli bölümlerde gerçekleştirdi. Savunmadaki tavrı hücuma da yansayan Amerika, Kevin Durant’in durdurulamayan performansıyla maçı üçüncü periyodda sonlandırdı. Yarı finalde ise onları epey zorlaması beklenen Litvanya, kağıt üzerindeki avantajın sahada bir işe yaramayacağını gözleriyle gördü. Genç bir takımla Türkiye’ye gelip üst düzey performans sergileyen Litvanya, ayakları çabuk ABD karşısında hücum etmekte çok zorlandı. Amerika ise savunmada iyi kenetlendi ve hücumda geri koşamayan Litvanya’yı cezalandırdı. Kevin Durant, yine hücumun sıkıştığı anlarda bire birde kendisine güvenebileceğini gösterdi. Lamar Odom, gerçek pozisyonu dışında oynamasına rağmen ribaund sezgisi ve parmak ucu hassasiyetiyle pota altında etkili oldu. Tunuvanın en formda skorerlerinden Linas Kleiza, maç başına yakaladığı 17.2 sayı 7.1 ribaund istatistiklerini Amerika karşısında sahaya yansıtamadı. Andre Iguodala, Kleiza’yı savunmasıyla adeta yıldırdı. Maç boyunca bir türlü ritim bulamayan, adamını geçemeyince el üstü şutlara kalan Kleiza, 1/9 isabetle sadece 2 sayı atabildi.

2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nın en iyi savunma yapan, maç başına en çok ribaund alan takımları arasında ilk 10’da olan bu iki ekip şimdi finalde karşılaşacak. ABD maç başına 94.3 sayı atıyor. Bu alanda ilk sırada. Türkiye ise 83.3’le bu istatistiksel alanda dördüncü konumda. 12 Dev Adam ikinci turdan itibaren ortalama 94.3 sayı attı. Potasındaysa 75.6 sayı gördü. Yarı finalde kazanılan Sırbistan maçı yenilen sayı istatistiğini biraz yukarı çekti ama görünen o ki, A Millier, Amerika’yı 80 sayı civarı ya da altında tutarsa altın madalya şansı var. Amerika, Son 16’da ,121 sayı, çeyrek final ve yarı finalde 89’ar sayı attı. Rakiplerini ise hep 80’in altında tutmayı başardı. Birleşik Devletler de 80’den az yediği sürece şansı fazla. Turnuva boyunca uzunlarıyla pota altını iyi kapatan Milliler, şimdi en zor maçına ABD karşısında çıkacak.