Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Euroleague: Haftanın bilançosu #7

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 16/11/2020 - 12:30 GMT+3

Euroleague’de bir haftayı daha geride bıraktık. Kerim Kılıç, haftanın bilançosunu çıkardı.

Ettore Messina, Head Coach of AX Armani Exchange Milan during the 2020/2021 Turkish Airlines EuroLeague match between Valencia Basket and AX Armani Exchange Milan at La Fonteta on November 06, 2020 in Valencia

Görsel kaynağı: Getty Images

Haftanın oyuncusu: Darun Hillard
Haftanın takımı: Barcelona
Haftanın koçu: Sarunas Jasikevicius
Haftanın hayal kırıklığı: Fenerbahçe Beko
Asvel-Kızılyıldız
Dördüncü haftada oynanması gereken Asvel-Kızılyıldız maçı, Fransız ekibindeki koronavirüs vakaları sonrasında ertelenmişti. Sekizinci hafta öncesinde Çarşamba akşamına ertelenen maç, Astroballe’da oynandı. Son iki haftada aldığı iki mağlubiyetin ardından mutlak galibiyet isteğiyle gelen Kızılyıldız maça pek iyi başlayamadı. Asvel’de Moustapha Fall’un yarattığı çekim kuvveti, Asvel kısalarının perimetrede daha rahat hareket etmesinin önünü açtı. Açık sahada veya set hücumlarında doğru şutu arayan Asvel, ilk çeyreği 21-17 önde geçti. İkinci çeyrekte Kızılyıldız kısalarının maçın içine girmesiyle işler değişmeye başladı. Jordan Loyd ve Corey Walden’ın başını çektiği oyuncu grubu saha içinde her daim doğru adamı ve doğru şutu bulmayı başardı. İkinci çeyrekte Longston Hall’ın organizasyon becerisi sayesinde dokuz farklı oyuncusundan katkı bulan Kızılyıldız, ilk yarıyı 38-44 önde tamamladı.
Üçücnü çeyrekte sahada daha canlı ve daha hareketli gözüken Kızılyıldız, işin savunma yönünde de iyi iş çıkarttı. Asvel kısalarının kafalarını yerden kaldırmakta zorlandığı bir ortamda Loyd-Walden ikilisi son haftaların en görkemli performanslarından birine imza attı. Üçüncü çeyrek sonunda 11-2’lik seriyle farkı çift hanelere çıkaran Kızılyıldız, çeyrek bitiminde 53-67 önde olan taraftı. Son çeyrekte de Asvel kısalarının topu yere vurmasına, doğru pası ve doğru şutu bulmasına engel olan Kızılyıldız savunması, maç içinde performansını arttırarak devam etti ve sahadan 68-89 galip ayrıldı. Walden-Loyd ikilisinin 49 sayı attığı ve geçen haftanın aksine birçok oyuncunun skora girebildiği bir akşamda Kızılyıldız, üçüncü galibiyetini aldı.
CSKA Moskova-Baskonia
Sekizinci haftaya 4-3’lük dereceyle gelen CSKA Moskova, bu hafta evinde Baskonia’yı ağırladı. Maça hücumda oldukça hareketli bir oyunla başlayan CSKA, hem açık sahada hem de yarı sahada potaya atak ederek girdiği maçta ilk çeyreği 23-14 önde tamamladı. Saha içinden 8/11’le oynayan CSKA, savunmasıyla da Baskonia’yı çizginin dışına itti ve Pierria Henry’nin oyunu yönlendirme konusunda maça girememesini fırsata çevirdi. Mike James’in yokluğunda Darun Hillard ve Daniel Hackett’ın skor yükünü çekme konusundaki istekli görüntüsü, Dimitris Itoudis’e rahat bir nefes aldırdı. İlk yarıyı 47-35 önde tamamlayan CSKA’da Hillard’ın 18, Hackett’ın 12 sayısı istatistik kağıdının öne çıkanlarıydı.
Üçüncü çeyrekte de Darun Hillard’ın skorer oyununa sırtını yaslayan CSKA, Baskonia’nın organizasyonsuzluğunu fırsata çevirmeyi başardı. Pierria Henry’nin ilk şutunu üçüncü çeyreğin bitimine dört buçuk dakika kala atması ise Baskonia’nın oyununun ne ölçüde tıkandığının bir göstergesi oldu. Son çeyrekte farkı tek hanelerde tutmak ve maçın içinde kalmak isteyen Baskonia, Henry’nin son dakikalarda üst üste attığı iki üçlükle skora tutunsa da Darun Hillard, bir kez daha sahneye çıktı ve CSKA 89-86’yla üst üste üçüncü galibiyetini aldı. Mike James’in olmadığı, Will Clyburn’ün skora giremediği bir maçta saha içinden 12/16’yla oynayan Darun Hillard, maçın kahramanı oldu ve bu haftanın en iyi performansına imza attı.
Olympiakos-Alba Berlin
Geçen hafta Zenit deplasmanında aldığı galibiyetin ardından bir galibiyet serisi yakalamak ve havaya girmek isteyen Olympiakos, bu hafta evinde Alba Berlin’i ağırladı. Karşılaşmaya oldukça düşük tempoda giriş yapan Olympiakos, ilk çeyrekte işler yarı sahaya kaldığında zor anlar yaşadı. Hücumda topu dolaştırma konusunda sıkıntı yaşayan Bartzokas’ın ekibi, sekiz top kaybı yaptığı ilk çeyrekte 10-22 gerideydi. Olympiakos’un saha içinden düşük yüzdeli atmasını fırsata çeviren Alba Berlin, alışılagelmiş şekilde kendi oyununu sahaya yansıttı ve yarı sahayı hızlı geçerek ters eşleşmelerdeki avantajını kullanmaya çalıştı. İkinci çeyrekte Olympiakos, savunmada vidaları sıksa da hücumda işleri yoluna koymak konusunda zorlandı. Kostas Sloukas-Hassan Martin ikili oyununun hiç işlemediği, Zenit deplasmanında sakatlanan Aaron Harrison’ın forma giyemediği ve Shaq McKissic’in yarı sahaya sıkıştığı bir ortamda hücumda üretken olamadı ve soyunma odasına 24-35 geride gitti.
Üçüncü çeyrekte top kayıplarını sınırlayan ve Alba Berlin’in geçiş oyununu oynamasına ve kolay sayılar bulmasına izin vermeyen ev sahibi ekip, hücumda da iyi bir görüntü çizdi. Toplu ve topsuz oyunda hareketliliğin arttığı bir oyunla Olympiakos pota altındaki üstünlüğü kullandı ve bu çeyrekte fark yarattı. Alba Berlin’i savunmada durdurmanın karşılığını da hücumda McKissic’in hücumları ve Livio Jean-Charles’ın pota altındaki etkili oyunuyla aldı. Jean Charles’ın 10 sayıyla öne çıktığı üçüncü çeyrek sonunda Olympiakos 51-44 önde olan taraftı. İlk yarının başı itibarıyla yarı saha hücumunda duvara çarpmış gibi bir görüntü çizen Alba Berlin, son çeyrekte de işleri yoluna sokamadı. Skorun da getirdiği özgüvenle hücumda Sloukas’ın liderliğinde kendi oyununu oynayan Olympiakos sahadan 75-71 galip ayrılarak beşinci galibiyetini aldı.
Maccavi Tel Aviv-Zalgiris Kaunas
İlk yedi haftayı 5-2’lik derecesiyle geçip ikinci sıraya yerleşen Zalgiris Kaunas, bu hafta Maccabi Tel Aviv’e konuk oldu. İlk yedi hafta sonunda Euroleague’in en skorer takımı konumunda olan Zalgiris, karşılaşmaya pek iyi başlayamadı. Dış şut savunmasında sıkıntılar yaşayan ve Maccabi’ye boş şut imkânı veren Martin Schiller’in ekibi, ilk çeyrekte 24-14 geriye düştü. Öte yandan, Elijah Bryant ve kenardan gelen Chris Jones’ın skorer oyunu, Maccabi’nin nasıl bir maç geçireceğinin ufak bir fragmanı gibiydi. İkinci çeyrekte de Dragan Bender’i dışarıya çekerek hem kısalara rahat penetre imkânı veren hem de perimetrede daha rahat hareket imkânı bulan Maccabi, 9/11 üçlükle tamamladığı ilk yarıda soyunma odasına giderken 53-23 önde olan taraftı.
İkinci yarıda skorun verdiği özgüvenle hücumda ve savunmada rahat gözüken, tempoyu kontrol eden ve oyunu dikte eden Maccabi, karşılaşmadan 85-57 galip ayrıldı. Bu sezonun en tek taraflı maçlarından birine dönüşen maçta Maccabi kısalarının herhangi birinin skor yükünü çekebilecek durumda gözükmesi, onlar adına kritik nokta. Scottie Wilbekin başta olmak üzere Tyler Dorsey, Elijah Bryant, Angelo Caloiaro ve Chris Jones gibi oyuncuların her an patlamaya müsait yapısı, Maccabi’nin sırtını yasladığı detaylardan sadece biri, ancak belki de en önemlisi. Zalgiris’in alışılmışın dışında bir hücum performansı gösterdiği bir akşamda bu detay, aşırı bir skorun ortaya çıkmasına yol açtı.
Barcelona-Fenerbahçe Beko
Fenerbahçe Beko, Maccabi Tel Aviv ve Khimki karşısında alınan galibiyetlerden sonra, bu hafta Barcelona deplasmanındaydı. Barcelona deplasmanı, Nando de Colo’nun sakatlığı ve rakip takımın kadro kalitesi düşünüldüğünde zorlu geçeceği bir hayli belli olan bir maçtı. İlk çeyreğe savunmada topa baskıyı yüksek seviyede tutarak giren Barcelona, oldukça yüzdeli attığı ilk çeyreği 28-17 önde geçti. Nikola Mirotic’in pota altında yarattığı tehdide ve Alex Abrines’in üçlüklerine engel olamayan Fenerbahçe’de savunmadaki koordinasyon noksanlıkları oldukça belirginleşti. İkinci çeyrekte de işi sıkı tutan Barcelona 14-3’lük seriyle başladı. Fenerbahçe’nin dört numara savunmasındaki zaaflarını Mirotic ve Roland Smits’le işleyen Barcelona, bu alanda kurduğu üstünlükle Fenerbahçe’yi sindirdi. Nando de Colo’nun yokluğunda topu yere vuran kısa eksikliğini iyiden iyiye hisseden Fenerbahçe, hücumda da işleri yoluna koyamadı. Üçlüklerin girmediği bir günde birebirleri oynama ihtiyacı hisseden Fenerbahçe’de kendi pozisyonunu hazırlayamayan oyuncu eksikliği hissedildi. Barcelona, Mirotic’in 16, Smits’in 12 sayı bulduğu ve takım hâlinde 8/14 üçlük attığı ilk yarıyı 51-29 önde tamamladı.
Üçüncü çeyrekte de pota altındaki fiziksel üstünlüğü ile kısaların üzerindeki topa baskı savunmasını yüksek seviyede tutan Barcelona, maçın geri kalan bölümünde Fenerbahçe’yi sürklase etti ve karşılaşmadan 97-55 galip ayrıldı. Barcelona geçen hafta Alba Berlin’e karşı aldığı 36 farklık galibiyetin ardından, Fenerbahçe karşısında da 42 sayılık bir fark yakaladı. Onlar adına, bu iki hafta sezonun en iyi dönemi olsa gerek. Savunmadaki fiziksel üstünlüğü, takım hâlinde yansıtabildiği sürece bu form grafiği sürecek gibi duruyor.
Nikola Mirotic (Barcelona)
Nando de Colo’nun yokluğunda organizasyon anlamında sınıfta kalan, baskı altında oldukça fazla top kaybı yapan Fenerbahçe, Barcelona deplasmanında ilk çeyrekten sonra hiç varlık gösteremedi. Dış şutların girmediği bir günde topu yere vurup kendi hücum opsiyonlarını yaratabilecek oyuncu eksikliği, dört numara savunmasındaki zaaflar, Barcelona savunmasının kurduğu fiziksel üstünlük ve hücumdan güç alamayınca savunmada da düşüş yaşayan Fenerbahçe gerçeği, temsilcimizi mağlubiyete götürdü. Fenerbahçe taraftarının en büyük beklenti ise Danilo Barthel’in sakatlık dönüşü kendini bulmasını beklemek veya Dyshawn Pierre’i zaman zaman dört numarada kullanmak olacak gibi duruyor.
Khimki-Olimpia Milano
Olimpia Milano’da çıkan koronavirüs pozitif vakalar sonrasında yerel yönetim, zorunlu karantina mevzuatını devreye sokunca maç Euroleague yönetimi tarafından ileri bir tarihe ertelendi. Maçın hangi tarihte oynanacağı Khimki ve Olimpia Milano taraflarıyla yapılan görüşmelerden sonra Euroleague yönetimi tarafından açıklanacak.
Kızılyıldız-Real Madrid
Real Madrid, Bayern Münih ve Zalgiris Kaunas karşısında alınan galibiyetlerin ardından bu hafta Kızılyıldız deplasmanındaydı. Bu maçı da alıp bir galibiyet serisi yakalamak isteyen Pablo Laso’nun ekibi, maça Walter Tavares’in ilk iki dakikada aldığı iki faulle başladı. Bu bölümde özellikle savunmada zorlanan Real Madrid, Kızılyıldız’ın hücumlarına engellemekte güçlük çekti. Jordan Loyd ve Corey Walden’ın başını çektiği oyuncu grubu, ilk çeyreği 26-21 önde tamamladı. Bench’ten gelen Trey Thompkins ve Jaycee Carroll ikilisi de dış şut katkısıyla maç içinde bir skor opsiyonu olabileceklerini gösterdiler. İkinci çeyrekte sahada birebirler üzerinden sonuca gitmeye çalışan bir Real Madrid takımın yanı sıra hücumları sabırla oynayan ve birçok oyuncusunu maça dahil etmeye çalışan bir Kızılyıldız vardı. 13’ü Loyd, 10’u Walden’dan olmak üzere 42 sayı bulan Kızılyıldız, ilk yarıyı 42-36 önde tamamladı.
Soyunma odasından dönüşte ise rüzgar tersine döndü. Loyd ve Walden başta olmak üzere Kızılyıldız kısalarına baskılı bir savunma getiren Real Madrid, ev sahibi ekibi üçüncü çeyrekte 11 sayıda tuttu. Loyd ve Walden’ın üzerindeki baskı, hücumda da açık saha oyununu getirdi. Çeyreğe 18-4’lük bir seriyle giren Real Madrid, çeyrek sonunda 53-59 önde olan taraftı. Dördüncü çeyrekte de sahada Loyd ve Walden’ın rahat hareket etmesine izin vermeyen Real Madrid kısaları, maçın anahtarı oldu. Real Madrid ikinci yarısında takım hâlinde savunma yapıp, takım hâlinde açık saha hücumunu keskinleştirdiği maçta Kızılyıldız’ı 67-73 mağlup ederek üst üste üçüncü galibiyetini aldı.
Panathinaikos-Anadolu Efes
Olympikos ve Maccabi Tel Aviv deplasmanlarında alınan galibiyetlerin ardından seri yakalayıp form tutmak isteyen Anadolu Efes, bu hafta OAKA’daydı. Shane Larkin, Bryant Dunston ve Sertaç Şanlı’dan yoksun sahaya çıkan temsilcimiz, ilk çeyreğe hücumda akıcılıktan uzak bir oyunla girdi. Panathinaikos’un penetrelerine ve orta mesafelerine kolay atış izni veren Efes, ilk çeyreği 22-21 geride kapattı. Ergin Ataman’ın ekibi, her ne kadar kendi oyunundan uzak bir görüntü çizse de top kaybı yapmadıkları çeyrekte maçın içinde kalmayı başardı. Hâlihazırda Shane Larkin’den yoksun sahaya çıkan temsilcimiz, Rodrigue Beaubois da ilk çeyrekte sakatlanınca rotasyonu bench’i maçın içine dahil etmek zorunda kaldı. İkinci çeyrekte Buğrahan Tuncer ve Doğuş Balbay’la savunmada ve hücumda işleri yolunda götüren Efes, hem Krunoslav Simon-Vasilije Micic ikilisini dinlendirdi hem de maçın içinde kalmayı başardı.
Üçüncü çeyrekle birlikte Doğuş’un savunmasını Micic’in skorer oyunuyla birleştiren Efes, fark yarattı ve çeyrek sonunda önde olmayı başaran taraf oldu. Çembere giden, kendi şutunu yaratan, daha sonrasında takım arkadaşlarına da pozisyon hazırlayan ve oyunun akmasına katkı veren Micic, geride kalan haftaların acısını çıkarıyor gibiydi. Asist üzerinden bulduğu basketlerle kendi oyununu oynamayı sürdüren temsilcimiz, dördüncü çeyrekte de topu iyi çevirdi ve savunmanın dengesini bozarak bulduğu boş atışları sayıya çevirerek OAKA’dan mutlu ayrılan taraf oldu.
Bayern Münih-Valencia
5-2’lik derecesiyle Euroleague’e oldukça iyi başlayan Bayern Münih, bu hafta evinde Valencia’yı ağırladı. Karşılaşmaya kendi oyununu oynamanın yanı sıra Valencia’nın planlarını bozarak giren Bayern Münih, konuk ekibi yarı saha hücumlarına zorladı. İlk haftalarda gösterdiği performansla adından söz ettiren bir ekip hâline gelen Valencia’nın en iyi yaptığı iş, iyi savunma sonrası kaptığı toplarla tam sahayı hızlı geçmek ve kazandığı ters eşleşmelerin üzerine hücum etmekti. Ancak Bayern Münih, geriye iyi koşarak Valencia’ya bu fırsatı vermeyeceğini daha maçın başında gösterdi ve ilk çeyrekte konuk takımı 18 sayıda tuttu. İkinci çeyrekte birçok oyuncusunu maça dahil etmek isteyen Valencia, bu konuda başarılı oldu ve ilk yarıyı 37-39 önde tamamladı.
Üçüncü çeyrekte yarı saha hücumuna sıkıştırdığı Valencia’yı daha da rahatsız etmeye başlayan Bayern Münih, yine savunmadan güç aldı. Yardım savunmasında ellerin ve ayakların koordineli çalışması, onlara 62-60’lık üstünlüğü getirdi. JaJuan Johnson’ın ilk yarıda kaydettiği 15 sayının yanı sıra üçüncü çeyrekte Paul Zipser’in skorda aktif rol alması, Vladimir Lucic’in yanına birkaç skor opsiyonu daha koymak isteyen Andrea Trinchieri’nin işini kolaylaştırdı. Bayern Münih’in kaçtığı, Valencia’nın kovaladığı son çeyrekte Andrea Trinchieri’nin ekibi Lucic’in kritik atışları sayesinde kaçmayı başardı ve sekizinci haftadaki altıncı galibiyetini aldı. Bayern Münih, rakiplerini bozduğu savunmasından enerji alarak maçları çözme düsturunu devam ettiriyor. Öte yandan, ilk haftalarda kendi oyununu sahaya yansıtma konusunda bir sıkıntı yaşamayan Valencia’nın Münih karşısında defoları görünür oldu. Bu maç öncesinde Euroleague’in en az top kaybı yapan takımı olan Valencia, koşan bir takım hüviyetinden uzaklaştığında, oyunu tam sahaya sıkıştığında nasıl sorunlar yaşayacağını da görmüş oldu ve 18 top kaybı yaptığı Münih deplasmanından mağlup ayrıldı.
Asvel-Zenit
Lige Anadolu Efes ve Barcelona karşısında aldığı galibiyetlerle sıradışı bir giriş yapan Zenit, daha sonrasında takımda çıkan koronavirüs vakaları sebebiyle maçlarını oynayamamıştı. Geçen hafta Olympiakos karşısında aldığı mağlubiyetin ardından galibiyet özlemini dindirmek isteyen Zenit, bu hafta Asvel deplasmanındaydı. Oldukça düşük tempoda ve düşük yüzdeli atışlarla geçen maçta ilk yarıda, iki takım toplamda 24 top kaybı yaptı. Yay gerisinden iki takımın toplamda 2/16 attığı ilk yarı 21-28 sonuçlandı. Ritim yakalayanın rüzgarı arkasına alıp galip ayrılacağı akşamda Zenit, Will Thomas’ın orta mesafeleriyle sonuca gitti ve uzun bir aradan sonra ilk galibiyetini aldı. Zenit’in 12 top çalması, Alex Poythress’ın pota altındaki üstünlüğü ve Billy Baron’ın son çeyrekte yay gerisindeki performansı maçın öne çıkanlarıydı.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam