Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Euroleague - Fenerbahçe Ülker: Yeni bir başlangıç

Eurosport
TarafındanEurosport

Yayınlandı 28/12/2012 - 14:55 GMT+2

THY Euroleague Top 16 Turu F Grubu'ndaki ilk maçında Barcelona'ya konuk olacak Fenerbahçe Ülker'i, İlker Üçer değerlendirdi.

Fenerbahçe Ülker Cantu

Görsel kaynağı: AA

Fenerbahçe Ülker ilk tur gruplarını hazırlık dönemi olarak gördü ve öyle ya da böyle, bu dönem çok da başarılı geçilmedi. Bunun en somut kanıtı, Cantu maçı için salonda olan herkesin, takımın Dörtlü Final hedefi ile yola çıktığı sezonda, henüz ilk tur maçlarında turnuvaya veda edebilme ihtimalinin endişesini taşıması oldu. Şimdi akıllar daha rahat, umutlar daha taze, takım yeni ve uzun bir maratona başlıyor.
Fenerbahçe cephesinde telaffuz edilen hedef Dörtlü Final ve bu yola girmiş ya da girmesi beklenen bir takımın ‘adam olacak çocuk’ misali birkaç becerisi olmalı. En özet haliyle Londra biletine aday bir takım, her maçı kazanma ihtimali olduğunu etrafındakilere kanıtlamış ve iyi yapabildiği işleri ön plana çıkararak bir kimlik kazanmış duruma gelmeli.
Londra yolu elbette uzun, yani bu bahsettiklerimi yolda da kazanmak veya iyileştirmek mümkün. Ancak eski sistemde olduğu gibi bir ya da iki vurgunla fark yaratma şansınız çok az. Dolayısıyla yeni düzende ‘zaman’ daha fazla sizinle beraber gözükse de aslında bir o kadar da acımasız...
Sarı-lacivert cephe için ‘sorunlar’ başlığı, konuşulabilecek olumlu notlara göre oldukça fazlaydı. İşler çok da fazla kağıt üzerindekilerin bize vaat ettiği gibi gelişmedi. Yalnızca Euroleague resmi sitesindeki istatistikler bölümünü kurcalamak bile birçok şey anlatabiliyor.
10 maç sonunda, 24 takım içerisinde ribaund alanında en kötü olmak, dış şut yüzdesinde, Son 16’yı görmüş takımlar içerisinde en kötülerden biri olmak bile önemli veriler. Asist üzerinden üretilen sayılara da bakıldığında, Fenerbahçe’nin 23. sıraya demir attığını görüyoruz ki bu konu, eldeki yaratıcı kısa oyuncu eksikliğine ve uzun oyuncu kullanımının da bundan fazlasıyla etkilenmesine bağlanabilir.
Bunların dışında, Cantu, Madrid ve Atina gibi hedefe giden yolda hedef kabul edilebilecek deplasmanlardaki kırılganlık da tatsızdı. Fenerbahçe, bu seviyelerdeki deplasmanlarda da kazanabileceğini gösterme konusunda sınıfta kaldı ve “neyi iyi yapabiliyor?” sorusuna cevap vermekte zorlandığınız bir takım görüntüsü çizdi. Takım hep benzer sorunları yaşadı, kaybederken reaksiyon gösterip isyan edemedi.
picture

simone pianigiani, fenerbahce ulker

Görsel kaynağı: AA


Bo McCalebb’in sakatlığı ve sonrasındaki performansı, Bremer aşısının tutmaması, Mike Batiste’in durumu, Kaya Peker’in (en azından savunmadaki dengeliyici rolünde ve kısa süreler de olsa) hiç kullanılmaması ve uzun rotasyonundaki tüm sorunlara bağlı olarak Emir Preldzic’in sürelerinin büyük çoğunluğunu uzun forvet pozisyonunda almak durumunda kalması da olumsuz bireysel notlardı.
“Peki hiç mi iyi giden ya da gidebilecek şey yok mu?” denebilir, hemen bardağın dolu tarafına geçelim. İlk olarak Bojan Bogdanovic’ten bahsetmek gerek. Hırvat oyuncu hala dış şut konusunda beklenen istikrarı yakalayamasa da çok yönlü bir skorer olduğunu hatırlayıp hatırlatmış, savunmada da ‘çalışsa yapar’lık öğrenci durumundan kurtulmaya başlamış vaziyette.
Sertlik ve istikrar, onun Avrupa’nın en önemli oyuncularından biri olması konusunda en büyük gelişim noktaları ve bana göre gelişiyor da... Koçun onu nasıl kullanabileceğini çözmesi ve işin içine dahil etmesi, Son 16 öncesi en umut verici gelişmelerden biri.
Diğer bir konu Bo McCalebb. Bu adamın hala çok özel ve hala fark yaratabilecek bir isim olduğunu biliyoruz. ‘Hala’ diyorum zira sakatlığının etkisini tamamen atabildiğini söylemek zor, en azından parkede de çok keyifli gözükmüyor. Onun gibi bir silahın varlığı ve biraz kıpırdanması umudu, takım için başlı başına olumlu notlardan biri sayılabilir. O, her şeyi yapabilir.
Son olarak da bu seviyeleri oynama alışkanlığı olan oyuncu sayısının fazlalığını ve iç saha avantajını sayabiliriz. Fenerbahçe’de yıllardır taraftar desteğiyle farklı oynamaya alışmış oyuncular var, bu sene de patlama özelliği yüksek oyunculardan kurulu bir kadro söz konusu.
İçeride Real Madrid’e kaybedilen maç olumsuz puan olsa da bana göre, deplasmanlar için geçerli olan durumun tam tersi iç saha için mevcut. Fenerbahçe içeride kaybetmesi zor bir takım ve bu da Son 16’da hayatta kalmak için oldukça kıymetli.
‘Kötüler’ ve ‘iyiler’ olarak notları böldük, sıra ‘soru işaretleri’ kısmına geldi. Burada hem ilk tur grupları sonrası yapılan hamleden, hem de hamle yapılmasını beklediğimiz ancak takımın farklı karar verdiği iki konudan bahsetmek lazım. “Fenerbahçe ne yapar?” sorusuna verilebilecek cevap için bu noktalar oldukça önemli.
picture

Uros Tripkovic

Görsel kaynağı: Eurosport

İlk konu Tripkovic’in takıma, özellikle yarı saha hücumundaki olası katkısı. Bizim tarafımızda beklenti, daha çok combo guard tanımına uyan bir oyuncuydu. Ancak koç onu ‘boş şutları sokabilecek oyuncu’ görev tanımına uyduğunu düşündüğü için kadrosuna kattı.
Eminim kimse “Bo’nun olası sakatlığında ne yaparız?” diye sormak istemiyordur, zira orada tek yardımcısı olarak Barış Ermiş kaldı. Yani Tripkovic gibi bir parça eklenerek aslında risk alındı ve bunun karşılığı önemli. Belki bizim eksikliğini hissettiğimiz yaratıcı kısa oyuncu değil ama artık Bo içeri girerken ya da Bo’yu savunacak takımlar içeriye gömülürken korkutucu bir bilek daha olacak parkede.
Bu da yarı saha hücumunda McCalebb için daha geniş bir oyun alanı, takım için da farklı skor opsiyonu demek. Onun Partizan çıkışı sonrası serbest düşüşte olması soru işareti ama burada koçun kullanımıyla birlikte tekrardan işlemeye başlarsa, hücumda eldeki artılardan biri olabilir.
Diğer soru işareti de Mike Batiste ve uzun oyuncuların kullanımı. Takımın onu besleyemediği çok açık ama Amerikalı oyuncunun da hem fizik hem de kafa olarak iyi durumda olmadığı da bir gerçek. Son 16 öncesi takımdan ayrılacağı konuşuldu ancak nihai karar onunla devam etme yönünde oldu. Fenerbahçe onun ya da gönderilen Bremer’ın yerine bir dört numara alıp Emir’den kısa rotasyonunda faydalanmayı tercih etmedi.
Shelden Williams söylentileri “en azından dört kısalı sistemde ribaund gücü olur” dedirtmişti bizlere, ancak o hamle de sonuçlanmadı. Sonuçta Fenerbahçe, oldukça sorunlu gözüken uzun rotasyonuna müdahale etmeden Son 16’ya giriyor. Burada koçun, eldeki malzemeyi nasıl daha farklı kullanabileceği önemli olacak.
Fenerbahçe Ülker, Beşiktaş ile birlikte F Grubu’nda yer alıyor. Barcelona, Olympiakos, Maccabi, Siena, Khimki ve Caja Laboral bizimkilere eşlik ediyor. Grup oldukça sert ve burada deplasman galibiyeti elde etmek çok güç olacaktır.
Barcelona, Son 16 serüvenine başlamak için zorlu bir deplasman sayılabilir. Euroleague’deki başarılı performanslarına rağmen Özellikle ACB’de ciddi sıkıntı yaşıyorlar. Liglerinde son üç maçlarını kaybetmiş, Real Madrid’in yedi galibiyet gerisine düşmüş ve 8. sıraya kadar gerilemiş durumdalar. Takımın önemli oyuncularından biri olan Nathan Jawai de sakatlığı nedeniyle Fenerbahçe maçını kaçıracak.
Bu maç iki takım için de önemli. Kazanıp kaybetmenin ötesinde Fenerbahçe’nin ortaya bir şeyler koyabilmesi, kazanabileceğini göstermesi gerekiyor. Bu bir mesaj maçı, ilerisi için de somut bir gösterge olabilir. Barcelona da ilk turda CSKA maçları dışında bu seviyelerde kendini test etme fırsatını çok fazla bulamamıştı. Katalan ekibinin savunma sertliği ve Fenerbahçe’nin buna cevabı, takımın yukarıda bahsettiğimiz ‘yarı saha hücumunda üretkenlik’ başlığında hangi seviyede olduğunu ortaya koyacak.
Fenerbahçe Ülker hedef olarak Dörtlü Final’i işaret ediyor ama parkede takımın anlattıkları farklı, en azından ilk tur grupları boyunca farklıydı. Bu tur ve Son Sekiz, başarı için çok daha fazlasını gerektiriyor. Hedef gerçekten Londra biletini almaksa bu takımın ortaya farklı bir şeyler koyması gerekiyor. Bunun için de zorlu bir grupta, aslında ideal sayılabilecek bir başlangıç maçına çıkılıyor. Kazanabileceğini göstermek güzel, kazanmak şahane olur.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam