Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

İstikrar

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 18/07/2020 - 11:37 GMT+3

Shane Larkin & Vasilije Micic nasıl uyum sağladılar? Rodrigue Beaubois neden takımın en önemli tamamlayıcısı? Chris Singleton yeni sezonun sürprizi olabilir mi? Kuzey Kılıç, kadrosunu korumayı başaran Anadolu Efes’in saha içi analizini ve saha dışı kültürünü yazdı.

Anadolu Efes - Maccabi Tel Aviv | Euroleague

Görsel kaynağı: Eurosport

*Euroleague resmî sitesi, Real GM, Basketball Reference, BBal Index ve Synergy’den alınan veriler 2019-2020 Euroleague sezonu baz alınarak incelenmiştir. Basketbol Süper Ligi, sezon önü hazırlık ve Türkiye Kupası branşları verileri incelenmemiştir.
İstikrar, hayatın her alanında olduğu gibi basketbolda da çok derin anlamlar içeren ve somutlaştırması zor olan bir kavramdır. Eğer elinizde Michael Jordan, Scottie Pippen, Phil Jackson gibi basketbol insanları yoksa bir döneme şampiyonluk istikrarıyla damga vurmanız zordur. Eğer Lebron James, Kobe Bryant gibi bir oyuncu değilseniz kariyerinizin büyük bir kısmında ligde “istikrarlı süper yıldız” etiketini taşımanız da zordur.
Keza aynı şeyler Euroleague için de söylenebilir. 2010’ların ortalarındaki David Blatt’li Maccabi Tel-Aviv’den Predrag Danilović’li Kinder Bologna’ya kadar birçok takım-karakter istikrar yakalamakta zorlanmışlardır. Bu zorlukların başında genelde takımı bir arada tutamamak gelir. Başarılı bir takım dağıldığında antrenöründen 10. adamına dek herkesin istikrarında kısa veya uzun vadeli aksamalar yaşanır.
2019-2020 sezonunda fırtınalar estiren fakat koronavirüs salgını nedeniyle bu “fırtınayı” somut bir başarıyla taçlandıramadan 2020 yazına giren Anadolu Efes, NBA’deki takımlar dâhil birçok kalburüstü takımın talip olduğu oyuncularını korumayı başardı. Şu an için Alec Peters dışında sözleşmesi bitenlerle yeniden imzalanırken baş antrenör Ergin Ataman, yeni sezonda diğer oyuncularının tamamının yer alacağını belirtti. Ayrıca dış transferde şu ana dek bir hamle yapmadılar.
Şimdi gelin, Euroleague’deki iki temsilcimizden biri olan Anadolu Efes’in kadrosunu korumasının neden önemli olduğunu birkaç başlık altında inceleyelim.
İlk söz ve temel soru, kadroyu korumak neden önemli?
Anadolu Efes bu sezonun en iyi performansını gösteren takımdı, değil mi?
Eğer cevabınız evet ise, neden şampiyonluk ihtimali olan bir takımda sona eren kontratlar uzatılmasın?
Bu teze karşılık, “Takımdaki yaş ortalaması çok yüksek. Bu takıma enerji lazım.” diyebilirsiniz elbette. Fakat bu takımın yaş ortalaması 2019-2020 sezonunda da yüksekti. Burada önemli olan şey, takımın ana çekirdeğinin enerjik olması. Yanlarını yavaş-düşük tempolu da olsa doğru isimlerle donatmak önemli olan.
Tabii işin bu tarafını gelecek açısından da olumlu düşünmek mümkün.
Olası bir 2021 Final Four Finali sonrasında Efes, 2021 yaz arasına daimî bir F4 etiketiyle girecek. O yaz Larkin, Micic gibi oyuncular ayrıldığında bu yaz arasında dış transfere harcanmayan (şu ana dek) para 2021’e aktarılabilecek. Yeni yıldızların etrafı “takımı bilenlerle” çevrilecek. Yeniden yapılanma sürecine gidilmeden istikrar korunabilecek. En azından şu ana dek buna benzer örneklerde böyle oldu.
Bert & Ernie: Shane Larkin ve Vasilije Micic ikilisi nasıl oldu da birbirlerine bu kadar uyum sağladı?
Avrupa’daki bir basketbol takımında Birleşik Devletler’den gelen ve fena bir kariyeri olmayan, yırtıcı, hücumda tavanı çok yüksek olan bir oyun kurucu ile tam bir Avrupai tarza sahip, agresif/sert, takım oyuncusu, lider, skorer ve kariyerinde yükselişe geçen bir şutör guard/oyun kurucuyu kombinlemek; ikisinin özelliklerini kolektif yarara çevirecek şekilde entegre etmek bir hayli zordur.
Zira bu iki oyuncunun egolarının çatışması, saha içinde yapabildikleri ve yapamadıkları şeylerin örtüşmesi büyük sorunlar doğurabilir. Fakat Ergin Ataman yönetimindeki Anadolu Efes, bu iki isimden, yani Shane Larkin ile Vasilije Micic’ten, neredeyse, alabilecekleri en iyi katkıyı aldı. Bunun ardında iki temel etken yatıyor.
Birinci etken, saha içi düzen.
Shane Larkin, sezon boyunca lige damga vurmayı başarmış olsa da bazı maçlarda aksadığı oluyordu. Misal, dokuz sayıyla oynadığı Real Madrid veya altı sayıyla oynadığı Zalgiris Kaunas maçları. Bu tarz maçlarda sorumluluğu alan Vasilije Micic takımını sırtlıyordu. Keza Micic’in aksadığı Panathinaikos, Bayern Münih ve CSKA Moskova gibi maçlarda Larkin, liderliği ele alıyordu.
Larkin geçiş hücumu ve izolasyonlarda takımın en iyi ismi olmayı başardı. Geçiş hücumunda 50 pozisyonda 19/33 isabetle 74 sayı üretirken izolasyonlarda 48 pozisyonda pozisyon başına 1,48 sayı üretmeyi başardı.
Larkin’in izolasyon oynadığı veya tepede, forvetlerde, diplerde pick&roll oynadığı pozisyonlarda Vasilije Micic, nokta şutör olarak 25 pozisyonda 44 sayı üretmeyi başardı. Genelde ise Micic, 46 kez nokta şutör rolünü üstlenirken 22/43 gibi bir isabetle 64 sayı çıkarmayı başardı.
Micic hareketli şut hâlinde altı pozisyonda iki sayı üretebilirken Larkin, 17 pozisyonda 21 sayı üretebildi. Keza uzun menzilli şutlarda da takımın en verimli ismi oldu. ABD’li yıldız pick&roll setleri sonrasında şutöre, kat yapan oyuncuya veya devrilen oyuncuya 168 kez pas verirken bu paslardan 164 sayı çıktı. Micic ise 173 pasta 245 sayı üretimi katkısıyla işin PnR (pick&roll) yönlendiriciliği kısmını taşıdı.
Tabii her iki ismin pick&roll sırasında perdeyi kullanıp sayı üretebilmesinin ve catch&shoot rolünde etkili olmasının da önemi büyük. Larkin 168 kez perdeyi kullanıp potaya gitti ve 70/140 isabetle 194 sayı çıkardı. Anadolu Efes’te kariyerinin zirve performansını yaşayan Micic ise 183 kez perdeyi kullanarak potaya gitti ve 62/131 isabetle 160 sayı çıkardı. Her iki ismin catch&shoot rolündeki toplam pozisyon başına düşen sayı ortalaması 1,5’in üzerinde. Ve bu rakam, ligde onları en iyi catch&shoot oynayan oyun kurucular arasında ilk beşe sokuyor.
İşin teorik kısmında ise topsuz oyunu asıl oynayan ismin Micic olduğunu söylemek mümkün. Larkin genelde topu taşıyan, seti yönlendiren, skora giden oyuncuyken Micic, diplerde veya forvetlerde bekleyip, perdeleri kullanıp iç-dış dengesini sağlayan ve bu esnada yarattığı çekim etkisiyle Larkin’e ve diğer takım arkadaşlarına aradıkları şut-dripling-asist açılarını yaratan bir topsuz oyuncu rolünü üstleniyor.
Tabii bazı setlerde Micic’in tepede PnR oynayıp takımı yönlendirdiğini görmek de mümkün.
İkinci etken, saha dışı ilişki.
Shane Larkin | Anadolu Efes
Anadolu Efes’in bu sezon iç sahada oynadığı tüm Euroleague maçlarına gittiğimde maç sonunda onların soyunma odası önünde yaşanan eğlence veya rakip soyunma odası önünde beklerken oradan sevinçle, şakalaşmalarla geçmeleri açıkçası bir takımın sahip olabileceği en değerli şeyi hatırlatıyordu: Kültür.
Birçok farklı seviyedeki oyuncuyu tek bir potada buluşturmak bir yana bunu istikrarlı bir şekilde sürdürmek çok daha zor. Bu kısma son başlıkta değineceğim fakat burada Larkin ile Micic’in ikili olarak mükemmel bir şekilde anlaştıklarını belirtmekte fayda var.
Maç esnasında bench’teki şakalaşmalarından maç çıkışında birbirlerine tavsiyeler vermelerine ve bunları anlayışla karşılamalarına dek birçok örnek verilebilir bu konuda. Micic ile medya gününde yaptığım röportajda Larkin’e dair, “İkimiz de bu takımın potansiyelini biliyoruz. Birbirimizi tamamlayıp takımı zirveye çıkarmak istiyoruz. Shane bir yıldız. Her oyuncunun arkadaş olmak isteyeceği bir yıldız.” demişti mesela.
Ergin Ataman sisteminin ideal tamamlayıcısı: Rodrigue Beaubois
“Ergin Ataman’ın nasıl bir basketbol felsefesi vardır?” sorusu zaman içinde birkaç ayrıntıda değişiklik gösterse de genelde “skor üretme odaklı” etiketine bağlı kalmıştır. Oyuncularına özgürlük tanımayı severken sete set düzende kreatifliği yaratacak kısaları ve agresif uzunları sahada tutmaya, onların gelişimini sağlamaya çalışmıştır.
Tabii bu düzen içerisinde kenardan girip düzene bağlı kalmadan koş koş koş oyununda sayı üretip takıma tempo getirecek, salondaki atmosferi formasını giydiği renklerin lehine çevirecek isimlere de rağbet göstermiştir.
İşte Lacivert-Beyazlılarda bu sezonu 21,13 dakika ortalamada 9,5 sayı (%52,2 ikilik ve %39,8 üçlük isabet oranları), 1,7 asist ve 1,6 ribaund averajlarını yakalayan Rodrigue Beaubois, Ergin Ataman sisteminin ideal tamamlayıcısı oldu. Neden mi?
Anadolu Efes bu sezon geçiş hücumlarında 173 pozisyonda 224, nokta şutörlere çizilen 499 setten 593, izolasyonlarda 153 pozisyonda 141 ve perde çıkışlarında 131 pozisyonda 160 sayı buldu.
Rodrigue Beaubois bu dört sette de ortalama işler yaptı. Geçiş hücumlarında pozisyon başına 1,2, nokta şutör olarak 1,07 (takımın ikincisi), izolasyonlarda 0,7 ve perde çıkışlarında 1,1 (takımın lideri) sayıyla oynadı. Fakat onu Ergin Ataman sistemine optimize eden en önemli şey, sahanın herhangi bir bölgesinde oynanan perde oyunlarında aldığı pozisyon oldu.
Pick&roll sırasında dripling üzeri şutlarda 1,09 sayıyla oynamasının yanı sıra catch&shoot rolünde 73 pozisyonda 95 sayı üretmesi özel kıldı Rodrigue Beaubois’yı. Zira “bu adamı boş bırakamazsınız” etiketi sayesinde ya asıl aksiyonun gerçekleştiği alanın tersine gidip rakibin savunma geometrisini dağıttı ya da aksiyonun gerçekleştiği alanda pozisyon alıp diğer kısmın tamamen açılmasını sağladı.
Ayrıca bench’ten gelip takıma kattığı enerji de bir o kadar değerli oldu.
Adım adım yukarı: Chris Singleton
Doğrusunu söylemek gerekirse Chris Singleton’ın Sinan Erdem’deki ilk haftaları pek de iç açıcı geçmiyordu. Real Madrid’le oynanan maça dek CS, çıktığı üç maçta 37 dakika sahada kalıp yalnızca dört sayı üretebilmesinin yanı sıra savunmada yarattığı zaaflarla takımın eksi hanesine yazıyordu. Fakat 24 Ekim’deki Real Madrid maçıyla birlikte Singleton’ın İstanbul macerası adım adım yükseliyordu.
Öncelikle onun savunma verilerine göz atalım. Bu sezon adam adama savunmada 184 pozisyonu savunan 2,06’lik forvet, bu pozisyonlarda rakibine %36,4 saha içi isabet yüzdesiyle yalnızca 163 sayı verdi.
Rakiplerinin şut alanını 112 pozisyonda kaparken bu pozisyonlarda ortalama 1,09 sayıya izin verdi. Fakat savunmadaki asıl medarı iftiharını post up, pota etrafı ve pick&roll hücumlarında sergilediğini söylemek mümkün.
Hem kas hem genişlik açısından mükemmel bir fiziğe sahip olan Singleton, bu fiziksel özelliklerine kalça mobilitesi, el-göz koordinasyonu ve pozisyon bilgisi ekleyerek savunmada etkili oldu. Post up’ta rakiplerine pozisyon başına yalnızca 0,57 sayı verdi. Bu rakam pota etrafında 0,66’yken pick&roll hücumlarında devrilen adam üzerinde 0,91 oldu.
Singelton’ın hücum verilerine baktığınızda doğal olarak gözünüz öncelikle sayı ve ribaund ortalamalarına gidecektir. Ortalama 25 dakika sahada kalan 1989 doğumlu oyuncu bu dakikalarda 7,8 sayı ve 4,4 ribaund gibi görece düşük averajlar elde etse de sezon genelinde 37/82’yle üçlük atarak takımın Larkin&Micic odaklı hücum düzenine spacing geometrisi kattı.
Nokta şutör rolünde 96 pozisyonda 38/81 saha içi isabetiyle pozisyon başına 1,24 sayı çıkarırken catch&shoot rolünde bulunduğu 73 pozisyondan 37/83 saha içi isabetiyle 109 sayı çıkarmayı başardı. Pota etrafında ve post bölgesinden ürettiği toplam sayılar ise 47 pozisyonda 38 sayı oldu.
Yani Singleton, adeta “takır takır” işleyen Anadolu Efes sisteminin her iki çarkında da değerli bir bağlayıcı oldu.
İp atlama ve Sertaç Şanlı
Anadolu Efes’e dair bu yıl hazırladığım sekiz yazının sekizinde de köşe taşı olarak yer almıştı Sertaç Şanlı. Keza dokuzuncu yazının bir köşesi yine ona ait. Nasıl olmasın ki?
Kadrosunda yer aldığı her maç öncesinde Sertaç, o gün parkeye mücadele etmek için gelen 24 oyuncu arasında sahaya adımlarını atan ilk isim olur, ipini alır, kendi antrenman potalarının sağ dibinde yarı sahaya doğru olan kısma gelir ve ip atlayarak ısınmaya başlar. Diğerlerine göre biraz daha farklı bir başlangıç yapar, bu sezon Bryant Dunston sakatlandıktan sonra boyalı alan şefliğini üstlenen yerli yıldız.
7,2 sayı, 0,3 blok, 2,2 ribaund ortalamaları “vasat” bir görünüm sergilese de ondan beklenenleri fazlasıyla verdi. Zira Adrien Moerman (sakatlıktan döndükten sonra), Chris Singleton, James Anderson ve biraz da Alec Peters-Tibor Pleiss beşlisi potaya uzak mesafeden forvetten gereken şut katkısını verirlerken Sertaç, günümüzde modası geçen fakat hâlâ ihtiyaç duyulan eski tarza yakın ancak biraz daha hızlı pota etrafı hücumuyla takıma güç kattı.
Sertaç Şanlı | Anadolu Efes
Pick&roll sonrasında devrilen oyuncu olarak 48 pozisyonda 26/37 isabetle 65 sayı üretti. Pota etrafında topla buluştuğu 51 pozisyondan 73 sayı çıkarmayı başardı. Ayrıca 21 şut pozisyonundan %52,4 isabetle 24 sayı çıkarmayı da başardı. Yalnızca 11 kez oynadığı yüksek post oyunlarından pozisyon başına 1,09 sayı üretirken genel adam adama savunma düzenine karşı 110 pozisyonda 51/81 isabetle 129 sayı üretmeyi başardı.
Savunmada ise 54 adama adama savunma pozisyonunda rakiplerine yalnızca 39 sayı izni verdi.
Kısacası, maça ısınmak için ip atlamayı seçip en hızlı ısınma yolunu sabırla inşa ederken maç içinde de bir bu kadar “sıcak” kalmayı başardı.
Diğerleri
LOST’tan mıdır nedir bilinmez fakat “Diğerleri” daima akılda kötü bir şeyi sembolize eder. Bu yazıda aynı şeyi söylemek güç. Zira Efes’in “Diğerleri” yani James Anderson, Doğuş Balbay, Bryant Dunston, Tolga Geçim, Buğrahan Tuncer, Ömercan İlyasoğlu, Adrien Moerman, Alec Peters, Tibor Pleiss, Yiğitan Saybir, Krunoslav Simon ve Buğrahan Tuncer de mükemmel işlere imza attılar. Bu isimleri en kritik istatistikleriyle bir-iki satırda toparlayalım.
James Anderson: Catch&shoot rolünde 33 pozisyonda 35 sayı üretti.
Doğuş Balbay: Pick&roll savunmasında 34 pozisyonda rakiplerine yalnızca 22 sayı şansı verdi.
Bryant Dunston: Sakatlığından dolayı yalnızca dokuz maça çıkabilse de bu maçlarda %74,5 saha içi isabetiyle 10,1 sayı üretmesi önemli oldu.
Tolga Geçim & Ömercan İlyasoğlu & Yiğitcan Saybir & Mustafa Kurtuldum: Derin ve kaliteli rotasyonda kendilerine yer bulamasalar da (Euroleague) takımın kültür yaratımında önemli temsilciler oldular.
Adrien Moerman: Dunston gibi Moerman da sakatlığı nedeniyle sezonun yarısından fazlasını kaçırsa da Lacivert-Beyazlı formasını giydiği 12 maçta %38,5 üçlük yüzdesi yakalayarak takımının hücum geometrisini genişletti.
picture

Anadolu Efes - Maccabi Tel Aviv | Euroleague

Görsel kaynağı: Eurosport

Alec Peters: Anadolu Efes’le yollarını ayıran AP, 36 üçlük denemesinde 45 bularak takımın zaman zaman kısa beşlere dönüp tempoyu arttırmasını ve böylece maçtaki ibrenin takımı lehine dönmesini sağladı.
Krunoslav Simon: Yarı saha hücumunda hem toplu hem de topsuz oyunların prensi oldu “Malatyalı”. Pick&roll sırasında top tutucu olarak girdiği 77 pozisyondan 68 sayı çıkarmayı başardı. Topsuz oyunda geçtiği 30 catch&shoot rolünde 36 çıkardı.
Buğrahan Tuncer: Buğrahan Tuncer, Ergin Ataman’ın bu sezon bireysel gelişim anlamında çok şey kattığı ve karşılığını aldığı isimlerden biri oldu. Şaşalı ortalamalara sahip olmasa da Buğrahan, pick&roll hücumlarında asist dâhil toplam 25 sayıya katkı verdi. Fakat istatistiklerden çok daha değerli şeyleri kattı sahada.
Kültür
Anadolu Efes’in bu sezon hem X’s-O’s hem istatistik hem de teorik anlamda gösterdiği şeyler şüphesiz büyüleyiciydi. Fakat açıkçası Euroleague’deki iki temsilcimizden biri olan Anadolu Efes’in saha dışı kültürü temel odakta yer alan “istikrar” için bir anahtar.
Takımın Genel Direktör’ü Alper Yılmaz’dan Dijital Medya ve Pazarlama Yöneticisi Utku Yusuf Özciğer’e kadar tüm idari ekip ve takımın Basketbol Gelişim Ligi’nin baş antrenörlüğünü yapan, A takımda da rolü bulunan Ozan Havuzlu’dan asistan antrenörler Cenk Yıldırım, Yakup Sekizkök ve Tomislav Mijatovic’e kadar takımın her kesimi bu kültürün yaratımında yer aldılar.
Maç öncesinde Kahve Dünyası standında başlayan sohbetlerden maç sonunda eve doğru yol alırken değerlendirmelerin yapıldığı; galibiyetlerde geleceğe, mağlubiyetlerde ders almaya bakıldığı kültür oldu.
Sonuç
Anadolu Efes, 2020-2021 Euroleague sezonunun en güçlü üç takımından birisi olacak gibi görünüyor. Sağlık her şeyin önünde olsa da bu Lanxess’te alınamayan bir kupa var ortada. Her anlamda istikrarı koruyup bu sezona hazırlanırlarken geleceği de inşa etmeye başlıyorlar.
Daha ne olsun?
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam