Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Üç aylık pencere

Eurosport Türkiye

Güncellendi 08/11/2020 - 01:08 GMT+3

Fenerbahçe Beko, Igor Kokoškov yönetiminde üç aylık maç süresini geride bırakmış durumda. Sarı-Lacivertli ekipte bazı konular kafalarda soru işaretleri yaratırken birtakım olumlu gelişmeler, takımın momentumunu arttırıyor. Kuzey Kılıç’ın analizi.

Fenerbahce

Görsel kaynağı: Eurosport

Basketbol, durağan bir spor değildir. İçerisindeki dinamikler; kolektif ve bireysel bazlarda olmak üzere sürekli değişirlerken oyunun ana felsefesi, modası biraz daha uzun bir dönem içerisinde değişir. Her ne kadar roket bilimi olmasa da basketbol, rakamların ve birtakım uzun beyin fırtınalarının eşliğinde kalite seviyesini arttıran bir spor dalıdır.
Öyle ki bu oyunun içerisinde mesafeye bağlı değişkenlik vardır. Üçlük ve ikilik mevzusu yani. İşte bu ve bu gibi farklar nedeniyle oyunun yapısı daima değişir; değişmek zorundadır zaten.
Kolektif ve bireysel yapı değişimlerinin nedenlerinden biri takımın baş antrenörünün değişmesi olabilir. Bu yazıda rakamlarından ve birtakım çözümlemelerinden bahsedilen Fenerbahçe Beko gibi mesela. Hatırlayacağınız üzere Sarı-Lacivertli ekipte yaz arası bir hayli hareketli geçmiş; takımdan ayrılan Željko Obradović yerine Igor Kokoškov getirilmiş ve birçok transfer yapılmıştı.
Eylül’deki Gloria Cup’tan 6 Kasım 2020’de Khimki’ye karşı oynadıkları maça kadar Fenerbahçe Beko, yapı değişimi içerisinde bazı pencerelerde fırtınayı görürken atmosferin güzellikleriyle de karşılaştı tabii.
Kimlere karşı oynadılar?
Fenerbahçe Beko 105-72 Ormanspor
Fenerbahçe Beko 77-63 Kızılyıldız
Beşiktaş 74-83 Fenerbahçe Beko
Anadolu Efes 71-80 Fenerbahçe Beko
Fenerbahçe Beko 113-74 Lokman Hekim Fethiye Belediyespor
Fenerbahçe Beko 77-78 CSKA Moskova
Fenerbahçe Beko 71-75 Bayern Münih
Gaziantep 59-65 Fenerbahçe Beko
Panathinaikos 82-68 Fenerbahçe Beko
Fenerbahçe Beko 93-70 Petkimspor
Maccabi Tel Aviv 65-75 Fenerbahçe Beko
TOFAŞ 103-104 Fenerbahçe Beko
Fenerbahçe Beko 83-71 Khimki Moskova
Temel istatistikler nasıl?
Maç başına atılan sayı: 84,2
Maç başına yenilen sayı: 73,6
Maç başına alınan ribaund: 31
Maç başına verilen ribaund: 31,5
Saha içi isabet ortalaması: %50
Rakiplerin saha içi isabet ortalamaları: %43
Maç başına yapılan asist: 19,7
Rakiplerin maç başına yaptıkları asist: 17,2
Takımın maç başına en az beş dakika birlikte oynayan en verimli iki ilk beş kombinasyonları hangileri?
Lorenzo Brown – Nando De Colo – Danilo Barthel – Edgaras Ulanovas – Jan Vesely
11,1 dakikada 21,2 sayı atılırken 17,6 sayı potada görüldü.
Lorenzo Brown – Bobby Dixon – Edgaras Ulanovas – Jan Vesely – Ahmet Düverioğlu
7,5 dakikada 17 sayı atılırken 12 sayı potada görüldü.
Hücum ve savunmada detay rakamlar nasıl?
HÜCUM
Pick and roll sonrası topun kısada kaldığı hücumlar maç başına 13,5 kez oynanırken 11,2 sayı üretildi.
Şutörler üzerine kurulan setler maç başına 13,5 kez oynanırken 14,9 sayı üretildi.
Geçiş hücumlarında maç başına 7,9 sayı üretildi.
Topsuz katların beslendiği pozisyonlardan maç başına 6,1 sayı çıkarıldı.
Yüksek post’tan kurgulanan hücumlardan maç başına 4,4 sayı çıkarıldı.
SAVUNMA
Pick and roll sonrası topun kısada kaldığı hücumlar maç başına 10,5 kez karşılanırken 8,3 sayıya engel olunamadı.
Şutörler üzerine kurulan setler maç başına 15,5 kez karşılanırken 15,3 sayıya engel olunamadı.
Geçiş hücumlarında potada maç başına 4,6 sayı görüldü.
Topsuz katlardan maç başına 5,4 sayı görüldü.
Yüksek post’tan kurgulanan hücumlardan maç başına 3,6 sayı yendi.
Fenerbahçe Beko, Euroleague’de şu ana dek oynadığı yedi maçtan dört galibiyetle ayrılmayı başardı. Ligdeki altı maçta ise fire vermedi Sarı-Lacivertli ekip. Peki bu 13 maçın 10’u kazanılırken neler yapıldı? Bu takımın geçiş süreci sonrasında hücumda en çok kullandığı silahlar neler? Savunmada ne gibi sistemler uygulanıyor? Hangi oyuncu ne kadar verimle oynuyor?
***
Pick and roll oyunlarında hücumu topu yönlendiren oyuncuların üzerine kurmanın, devrilen oyuncular üzerinden şekillenen hücum şemalarına göre çok daha yaygın bir tercih hâline geldiği bir gerçek. Euroleague’deki iki temsilcimizden biri olan Fenerbahçe Beko, bu hücum felsefesini şu ana dek en iyi uygulayan ekiplerden biri.
Yaklaşık her beş Fenerbahçe Beko hücumundan biri, PnR sonrasında topu yönlendiren oyuncunun üzerine kurulu oluyor. Bu hücum anlayışını maç başına 13,5 kez kullanıp 11,2 sayı ortalaması tutturan Sarı-Lacivertlilerde sistemin liderliği, bu hücumda maç başına 1,1 sayı üreten Bobby Dixon’a ait. Fakat bu hücumu en fazla kullanan isim Dixon değil. Liderlikte maç başına 3,5 PnR hücumuyla Nando De Colo ve Lorenzo Brown yer alıyorlar. Eğer Basketbol Süper Ligi’ni bir kenara bırakıp sadece Euroleague’e odaklanırsak De Colo, hücumdaki zamanının %44,7’sini geçirdiği PnR sonrası hücumda 42 pozisyonun 44’ünden sayı bularak pozisyon başına sayı anlamında ligin ilk beşinde kendisine bir koltuk bile buluyor.
Lorenzo Brown, Fenerbahce-Khimki
De Colo demişken Fransız yıldızın rakamlarına bakmakta fayda var. Kulüpten yapılan açıklamaya göre Khimki maçındaki sakatlığı nedeniyle en az üç hafta sahalardan uzak kalacak olan De Colo, oynadığı dokuz maçta sahada ortalama 25 dakika kaldı. Bu süreçte De Colo 15,7 sayı, 3,2 ribaund, 3,8 asist, 1,6 top çalma ve 3,2 top kaybı ortalamalarını tutturup takımının liderliğini üstlendi.
Nando De Colo & PnR hücumu birlikteliğinde Fenerbahçe Beko, tepeden (serbest atış çizgisini, üç sayı çizgisinin gerisinde düşünün) çok fazla ekmek çıkardı. De Colo’nun yönlendiriciliğinde asistler ve direkt skor üretimi dâhil Fenerbahçe; 46 kez tepeden PnR’la hücum ederken bu hücumların %84,3’ünde ya skor buldu ya da faul aldı. Bu ciddi anlamda inanılmaz bir rakam.
11 kez sağ forvet kanalından 10 kez de sol forvet kanalını kullandı Fransız oyun kurucu. Özellikle rakibi perde sonrasında perdenin altından geçmeyi tercih ettiğinde mükemmel aldatmacalar yaparak (ayak oyunlarında burst ve hesitation olarak tabir edilen dur-kalk-dur-kalk-dur tekniğini çok fazla kullandı) kendi uzun/kısa menzilli şut veya dripling alanlarını yaratarak takımına skor katkısı yaptı.
Bundan sonraki sürecin önemli bir döneminde De Colo’nun olmayacağını göz önüne alıp Lorenzo Brown ve Bobby Dixon’ın PnR sonrası topu yönlendiren oyuncular olarak neler yaptıklarını inceleyelim bir de.
Lorenzo Brown, 11 maçta 26 dakika süre ortalamasıyla sahada kalırken 13 sayı, 4,6 asist, 2,6 ribaund, 1,5 top çalma ve 2,5 top kaybı ortalamaları yakaladı. Bobby Dixon ise 13 maçta 17 dakika sahada kalıp 7,8 sayı, 2,1 asist, 1,8 ribaund ve 0,8 top kaybı ortalamalarını tutturdu. Bu ikili, takımın kalbi olan PnR hücumlarında tepeden 83, sağ forvet kanalından 11 ve sol forvet kanalından altı kez sahne aldılar. Perdelerin sağını, soluna göre çok daha fazla kullanan ikili, %42,4 isabet ortalaması buldular bu oyunlarda.
Yani Nando De Colo’nun yokluğunda Fenerbahçe Beko, PnR oyunlarında kısaların yönlendiriciliğini makine düzeninde kullanmaya devam edebilir gibi duruyor. Tabii burada iki ucu keskin bıçak görünümüğnde olan Brown’ın istikrarı çok ama çok kritik olacak. Kafalarda oluşan bir başka soru işareti ise yan parçalardan alınacak katkılara dair oluşuyor.
***
Fenerbahçe Beko’nun bu sezonki kadrosundan üç oyuncu, kariyerlerinde ilk kez Euroleague heyecanı yaşıyorlar: Dyshawn Pierre, Jarell Eddie ve Johnny Hamilton. Hamilton’ın dakikalarındaki kısıtlamayı bir kenara bırakıp Pierre ile Eddie odak noktası hâline getirildiğinde ortaya getirisi kadar götürüsü de yüksek olan bir kumar çıkıyor.
Pierre’in işin hücum kısmında yarattığı en büyük artı boyalı alan içerisindeki etkinliğinden geliyor. Zira şu ana dek oynadığı maçlarda Pierre, boyalı alandan 31 defa isabet bulmaya çalıştı ve bu 31 denemenin 17’sinden sonuç almayı başardı. Fakat forvetlerin doğası gereği sahip oldukları “ceza şutu” yani CnS tarzı pozisyonlarda sadece yedi isabet bulabilmesiyle kritik bir eksi yaratıyor takımının alan açılımında. Eddie ise takımın en formda şutörlerinden birisi. Sol köşeden 2/6, sol forvetten 4/11, tepeden 3/8, sağ forvetten 12/18 ve sağ köşeden 4/4 isabetlerle üçlük atan Jarell Eddie; boyalı alanda ise 7/13 isabetle oynuyor. Eddie’nin yüksek yüzdeyle oynaması ilk başta büyük bir artı gibi görünebilir ki bu konuda kesinlikle haklısınız. Ancak rakamlardan da anlaşılacağı üzere Eddie, fizikli olmasına karşın potayı çok fazla zorlamayan bir basketbol oyuncusu.
Bu ikili işin savunma kısmında ne çok büyük artılar getiriyorlar ne de çok büyük eksiler yaratıyorlar. Evet, Pierre’in CSKA Moskova maçı başta olmak üzere birçok kez yüksek post’ta sağlam kalabildiğini görmüştük ancak pozisyon başına rakiplerine %42 isabetle sayı verdiğini bilmek pek de “mükemmel” seviyelere çıkarmıyor onu. Eddie ise istatistik kâğıdında biraz daha şatafatlı rakamlara sahip. Zira rakipleri Eddie’nin savunmasında sadece ama sadece %30,3 isabet oranıyla skor üretebiliyorlar. Fakat onun takım savunmasında farkındalık eksikliği baş gösterdiğinde büyük rotasyon hataları çıkıyor ortaya, ki bu hataları daha üç ayını yeni dolduran bir takımda yamalamak pek tabii güç.
Eğer ki bu iki oyuncu, Khimki maçında sergiledikleri performanslarının %70 civarını sezon geneline yayabilirlerse Fenerbahçe Beko için daha farklı senaryolardan bahsetmek kolay olacak.
Sarı-Lacivertliler’in ana tamamlayıcıları konumlarını üstlenen Danilo Barthel, Ahmet Düverioğlu, Edgaras Ulanovas ve Melih Mahmutoğlu rotasyonu üzere hücumda belli başlı şeyleri getirmeyi başarıyorlar. Misal, bu dörtlü şu ana kadar boyalı alandan toplamda 128 sayı üretmeyi başarmış durumdalar. Barthel özelinde yüksek post oyunları; Ulanovas özelinde pas akışı ve şut; Melih özelinde şut; Ahmet özelinde ise boyalı alan etkinliği göze çarpıyorlar. Fakat bu dört ismin genel anlamda dalgalı performanslar sergilemeleri ve savunmada birtakım şeylerden ferâgat (misal, drop veya ICE savunmalarını kullanmak neredeyse imkânsız hâle geliyor) etmek gerekiyor.
Tabii işin dalgalanma kısmı biraz daha kritik. Yani bu dört oyuncunun bir gecede verebilecekleri minimum şeyler, takımı direkt galibiyete taşımaya yetmiyor. İşte bu noktada minimumun üzerine ne kadar çıkabilecekleri ana soru işaretini yaratıyor kafalarda. Tabii Barthel ile Ulanovas’ın post çıkışlarındaki verimleri, Ahmet’in boyalı alandan skor üretimi ve Melih’in çizgi gerisi katkısının yüksek olduğu senaryolar; Igor Kokoškov ve ekibinin reçetesinde büyük bir rahatlama sağlayabilir.
Son konumuz, Jan Vesely.
***
Jan Vesely, Željko Obradović’in Fenerbahçe Beko’sundan ana parça olarak kalan tek oyuncu bu takımda. Fakat Çek yıldızın eski günlerinden, o yırtıcı, agresif, patlayıcı günlerinden uzakta olduğunu söylemek yanlış bir anlama gelmeyecektir. Zira basit pozisyonlarda kaçırdığı turnikeler bunun en net örneği. Ancak yine de Vesely, takımın ana parçası olarak başka bir şekilde etki yaratmayı başardı sahada.
Jan Vesely
Vesely, bu etkiyi hücumda yaratırken her zaman olduğu gibi PnR’ları kullandı. Fakat ana rolü kendisi almadı; diğerlerine dağıttı. Zira bu sezon şu ana dek sol forvetten oynadığı 25 PnR’ın 14’ünde, tepeden oynadığı 97 PnR’ın 42’sinde ve sağ forvetten oynadığı 26 PnR’ın 10’unda perdeyi koyduğu oyuncuyu pota altına sürükleyerek De Colo, Brown ve Dixon üçlüsünün penetre alanlarını rahatlattı.
İşin direkt skor üretimi kısmındaysa pota altındaki çevreden 38/62’le oynadı. Serbest atış çizgisi civarında 13/17 gibi mükemmel bir isabet oranıyla oynayan pivot, ürettiği sayıların genelinde patlayıcılıktan ziyade akışkanlığı odak noktasına aldı.
12 maçta 26 dakika ortalamayla sahada kalan ve 10,1 sayı, 6,5 ribaund, 2,6 asist, 1,2 top çalma ve 0,9 top kaybı ortalamalarıyla oynayan Jan Vesely; işin savunma kısmında masaya birçok değerli taş getiriyor. En basit örneği Khimki maçından verebiliriz. Vesely, Cuma günü oynanan Khimki maçında altı kez Alexey Shved’i savundu ve bu altı pozisyonun hiçbirinde rakibine sayı şansı vermedi. Evet, Shved dünyanın en yaratıcı veya akışkan oyuncusu değil ancak onun bire bir oyunlardaki melakelerinin ne kadar yüksek ve içgüdüsel olduğunu belirtmeye gerek bile yok.
Ayrıca Vesely’nin bir hafta önce alınan Maccabi Tel Aviv galibiyetinde maçın son periyodunda iki kez Scottie Wilbekin’in üzerine isteğiyle gidip başarıyla savunma yaptığını unutmamakta fayda var.
Sonuç olarak Jan Vesely, geçtiğimiz sezonun üzerinde bir performans sergiliyor bana kalacak olursa. Fakat en büyük problem, istikrar konusunda olacak. Yani Vesely’nin kontrolden çıkıp faul problemine girdiği veya yakasını bir türlü bırakmayan sakatlık sorunlarıyla uğraştığı (eğer olursa ki umarız olmaz) dönemlerde istikrarını ne kadar koruyabileceği önemli olacak.
***
Fenerbahçe Beko, yeni antrenörü ve oyuncu kadrosuyla birlikte üç aylık bir pencereyi geride bırakıyor. Bu pencerenin Almanya ve Yunanistan tarafları biraz iç karartıcıydı; özellikle de Almanya tarafı. Günün sonunda bu takımın tavanını De Colo ve Vesely’nin belirlediğini ve Pierre, Melih, Ahmet Eddie, Brown, Ulanovas ve Barthel rotasyonunun gecelik performanslarının sezon genelindeki yansımalara etki ettiğini unutmamakta fayda var. Takımda şu ana dek istenilen şeylerin alınamadığı üç ismin - Kenan Sipahi, Leo Westermann ve Johnny Hamilton - sezon içinde ne kadar ilerleme kaydedebilecekleri şu an için bir soru işareti.
Fakat Koç Igor Kokoškov ve ekibinin yanıt vereceği çok önemli bir soru var şu an kafalarda: Fenerbahçe Beko, Nando De Colo olmadan ne yapacak?
*Yazıdaki istatistikler Synergy Sports, InStat, RealGM, Euroleague resmî sitesi ve Basketball Index’ten alınmıştır.
** Euroleague ile Basketbol Süper Ligi’nin ayrı olarak açıklandığı noktalarda belirtlemeler yapılmıştır.
***PnR: Pick-and-roll (devril ve yuvarlan)
****CnS: Catch-and-shoot (topu alır almaz şutu gönderme)
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam