Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Groupama-FDJ’nin Genç Sprinteri Noah Hobbs ile Özel Röportaj

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 04/09/2023 - 22:09 GMT+3

Noah Hobbs, Groupama-FDJ’nin genç yeteneklerinden biri. Şu sıralarda ülkesi adına Britanya Turu’nda yarışan sprinter ile kariyerini, hedeflerini ve bisiklete yaklaşımını konuştuk.

Noah Hobbs

Görsel kaynağı: Eurosport

Groupama-FDJ, La Vuelta’ya geliştirme takımlarının altı mezunuyla geldi. Geçtiğimiz yıllarda mezun olan gençlerin, İspanya’da tecrübe kazanmak için yarışmaları bekleniyordu. Onlar ise daha fazlasını istedi. Lenny Martinez’in tarihte kırmızı mayoyu taşıyan en genç isim olması, bakışları Equipe Continentale Groupama-FDJ’ye çevirdi.
Noah Hobbs, bu başarılı geliştirme takımının yeni yeteneklerinden biri. Patlayıcı yokuşları da alabilen bir sprinter olan Noah'yı ilerleyen yıllarda klasiklerde görmememiz için bir sebep yok. 19 yaşındaki Devonlu şu sıralarda ülkesinin topraklarında, Britanya Turu’nda yarışıyor. Milli takım kadrosunda, Ethan Vernon’ın sprint treninin önemli parçalarından biri. Ülkenin kuzeyindeki start için valizini alıp yola koyulmadan hemen önce Noah ile biraz bisiklet konuştuk, biraz da sohbet ettik.
Noah Hobbs
Son zamanlarda sürekli yarıştığım için tam olarak bir antrenman kampı yapmadım. Ama Britanya Turu’na uygun olacağını umduğum bazı özel antrenmanlar yaptım.
Britanya Turu’nun kariyerinin şimdilik en büyük yarışı olduğunu söyleyebilir miyiz?
Evet, öyle. Ayrıca benim için en anlamlı yarış da bu, Britanya’da olduğu için tabii.
Milli takım adına yarışıyor olmak daha fazla baskı yaratıyor mu?
Aslında milli takım olması fazladan baskı yaratmıyor ama insanların gelip beni izleyecek olması biraz etkili. Fakat bunun baskıdansa iyi bir şey olduğunu söyleyebilirim.
Ailenin ve arkadaşlarının yol kenarından takip edecekleri bir etap var mı?
Evet, yaşadığım yer etaplardan birinin finiş kenti olan Harlow’dan sadece 15-20 dakika uzaklıkta. O yüzden herkes Harlow’da biten etabı izlemek için orada olacak. Yarış aynı zamanda ITV’de de yayınlanıyor, o da güzel olacak.
Çocukluğunda başka sporlar da yaptın mı? Bisikletçi olmaya nasıl karar verdin?
Evet, mümkün olan her sporu yaptım. Bir şeyler yapmayı seviyorum. Bisiklete başlamamda etrafımdaki insanlar etkili oldu, sonrasındaysa en iyi olduğum ve yaparken en zevk aldığım şey bisikletti. Önce dağ bisikletiyle başladım. Ardından U-8 ve U-10 kategorilerinde yol bisikletinde yarışmaya geçtim. O zamandan beri de genellikle yolda yarışıyorum.
İnternette, Olimpiyatlara katılabilmene yardımcı olmak için başlatılan bir crowdfunding (kitlesel fonlama) kampanyasıyla karşılaştık. Bu kampanya nasıl gitti?
Hala devam ediyor. Şimdilik hedef Paris Olimpiyatları ve bunun için elimden geleni yapacağım. Ama Paris olmazsa da Los Angeles 2028 en büyük kariyer hedeflerimden biri.
Equipe Continentale Groupama-FDJ’yle kontrat imzalama sürecinden bahsedebilir misin?
Aslında bunu daha ikinci junior senemde olduğumdan pek düşünmüyordum. Hep aklımın bir köşesindeydi ama üzerine çok düşünmekten de kaçınıyordum. Yarışlarda elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım ve bazı iyi sonuçlar almayı da başardım. Ardından menajerimle konuştuğumda FDJ’nin benimle ilgilendiğini öğrendim. Benim için World Tour yarışlarına hazırlanmak için en uygun takımın FDJ olduğunu düşündüm.
Noah Hobbs
FDJ’de yarışan Britanyalı bisikletçilerin sayısının artmasının bir nedeni var mı? Lewis Askey, Samuel Watson, Jack Stewart…
Bir nedeni var mı bilmiyorum ama İngiltere’de birçok bisikletçimiz var ve uluslararası basamakları kullanarak, Fransa ve Belçika gibi Avrupa takımlarında yarışarak yükselmek çok daha kolay. Sanırım onlar (takım) da benim uygun olduğumu gördüler ve takımı genişletmek için uluslararası sporcuları dahil etmenin daha iyi olacağını düşündüler.
Takımdaki çalışanların hepsi İngilizce biliyor mu yoksa onlarla anlaşabilmek için Fransızca öğreniyor musun?
Fransızca öğreniyorum. Fransızca derslerimiz var ve öğrenebildiğim kadar öğreniyorum. Neyse ki takımdakiler de biraz İngilizce konuşabiliyorlar, yani tamamen sıkışıp kalmıyorum.
“Fransızca derslerimiz var,” dedin, bu dersler takım tarafından verilen dil dersleri mi yoksa sürekli dille içli dışlı olmandan mı bahsediyorsun?
Microsoft Teams üzerinden Fransızca dersleri alıyoruz. Görüşme şeklinde, genelde bir saatlik dersler oluyorlar. Fransızlarla beraber yaşarken de çok şey öğrendiğimi düşünüyorum. Beraber yaşıyoruz ve onlar konuşurken dediklerini çok daha rahat anlayabiliyorum.
Geçen sene Reuben Thomspon’la konuştuğumuzda bize Lenny Martinez’le aralarında kurdukları bir ortaklıktan bahsetmişti. Birbirlerine İngilizce ve Fransızca öğretmiş ve sonunda ikisi de diğer dili öğrenmişler. Sanırım bu dil öğrenmek için iyi bir yöntem.
Evet, haklısın. Bu sanırım dil öğrenmenin en iyi yolu.
Bisiklet dışında bir hobin var mı?
Fransa’da olduğum zamanlar, etrafta bazı güzel golf sahaları var ve antrenman yapmadığım boş günlerimde takım arkadaşlarımla çıkıp golf oynuyoruz. Hava kötüyken de genellikle Xbox’ımda zaman geçiriyorum.
Takım arkadaşlarından golfte iyi olanlar var mı (ya da kötü olan…), bize birkaç isim verebilir misin?
Ben Askey golfte epey kötü. Benim ve Lewis Bower’ın neredeyse eşit olduğumuzu söyleyebilirim, yani aslında asıl savaş orada. Bizden sonra Ben Askey ve Dylan George geliyor (eliyle biraz daha düşük bir seviyeyi gösteriyor), biraz daha kötüler ama idare ediyorlar.
Peki ya video oyunları arasında favorin hangisi? FIFA’yı mı yoksa Call of Duty’i mi tercih edenlerdensin?
Call of Duty. Call of Duty’de daha iyiyim. FIFA oynadığımda genelde yeniliyorum o yüzden pek oynamıyorum.
Yol bisikletindeki profilini nasıl tanımlarsın? Sürüş stilini güncel pelotondan kime benzetiyorsun?
Bir sprinterim ama bazı küçük yokuşları da çıkabileceğimi düşünüyorum. Saf bir sprinter değilim. Jasper Philipsen ve Mads Pedersen’in arasında bir bisikletçi olduğumu söylemek isterim ama bunun biraz cesur bir yorum olabileceğini düşünüyorum.
Hiç taşlı klasiklere odaklanmayı düşünüyor musun, ya da takım sana bunu öneriyor mu?
Hayır. Bu benim takımdaki ilk senem ve dolayısıyla onlar da beni birçok farklı yarışa götürerek neyde en iyi olduğumu bulmaya çalışıyorlar. Sanırım seneye bana daha uygun olan yarışlarda yarışacağım ama şimdilik bu yarışların hangileri olduğunu tam olarak bilmiyorum. Klasikler, daha düz etaplar ve belki de ufak yokuşların olduğu patlayıcı etaplar benim için daha uygun olabilir.
Bir idolün var mı, örnek aldığın biri?
Mark Cavendish ve Bradley Wiggins diyebilirim. Onlar benim için Britanya’daki en büyük bisikletçiler ve bisiklete asıl başlama nedenim de onlar. Fransa Turu’nun bir etabında, sanırım 2014 yılında, onların evimin oradaki yollardan geçtiğini görmek benim için büyük bir olaydı.
Ben de dahil birçok insana ilham kaynağı olduklarını düşünüyorum. Ve tabii bu durum sporu çok daha ilgi çekici hale getiriyor çünkü daha fazla bisikletçi spora dahil olmak istiyor.
İlk profesyonel zaferini kazanmak hala hedeflerinden biri, bunu başardığında nasıl kutlayacağını ya da zaferini kime adayacağını düşündün mü?
Nasıl kutlayacağımı daha düşünmedim, sanırım çizgiyi birinci olarak geçtiğimde nasıl kutlayacağım bir anda kendiliğinden aklıma gelecek, umarım bu yakında olur. Ama bu zaferi kesinlikle Tijl De Decker’e adamak istiyorum. Onu çok kısa bir süreliğine tanıyabildim ama çok iyi biriydi... Bu son zamanlarda yaşanan üzücü olaylardan biri.
Bir sprinter olduğundan bisikletin tehlikeli yönüyle çok daha fazla karşılaşıyor olsan gerek…
Evet, kesinlikle. Son üç kilometreye girdiğinizde veya tamamen yarışa odaklandığınızda tehlikeler hakkında neredeyse hiç düşünmüyorsunuz. Bu aslında kötü bir şey değil, yarışırken tehlikeleri düşünmemek daha iyidir. Öte yandan, antrenman yapmak yarışlardan bile tehlikeli diyebilirim. Antrenmanlarda çok dikkatli olmalısınız. Yarışlarda en azından trafik kapalı oluyor ve herkes aynı düşünce doğrultusunda hareket ediyor.
Antrenmanlarını genellikle İngiltere’de mi yoksa Fransa’da mı gerçekleştiriyorsun?
Fırsatını buldum mu İngiltere’ye dönüyorum ama çoğunlukla Fransa’dayım. Yollar daha uygun, birlikte antrenman yaptığımız birçok arkadaşım var. Sanırım Fransa’daki antrenmanlarım daha verimli geçiyor.
İlk World Tour kontratını aldığında kalıcı olarak yurtdışına taşınmayı düşünüyor musun?
Zamanı geldiğinde Fransa veya İspanya civarında bir yerlere taşınabilirim. Sırf antrenman yapmak için bile olur. İngiltere’deki trafikte antrenman yapmak bir hayli zor. Belli antrenman programlarını uygulayabileceğiniz yollar da yok. Avrupa’da ise çok daha verimli antrenmanlar planlayabiliyorsunuz.
Tırmanışçıların Andorra ve Alpes-Maritimes civarlarında yaşamayı tercih ettiğini biliyoruz. Peki sprinterler nerede yaşıyor?
Bu güzel bir soru. Ben de önümüzdeki yıllarda bunun cevabını bulmaya çalışacağım. Girona, Nice ve Andorra’da yaşayan arkadaşlarımla biraz vakit geçirip çevreyi tanımak istiyorum.
Biraz da Arctic Race of Norway hakkında konuşalım. İkinci olduğun o etabı, sprinti önden açıp kazanmaya yaklaştığında aklından geçenleri anlatabilir misin?
Güzel bir etaptı. O gün takımın beni taşıyacağını konuşmuştuk ve pelotonun önündeki yerimizi neredeyse baştan sonra koruduk. Sadece son kilometreler biraz karmaşıktı. Sprintten önceki tırmanışa başlarken takım arkadaşımın tekerini kaçırıp pozisyonumu kaybettim. Yeniden öne gelmek için başkalarını takip etmem gerektiğini biliyordum. Peloton bir virajı alırken dış taraftaki boşluğu gördüm ve kendimi oraya attım.
Yeniden öne geldiğimde, “bugün o gün olabilir, kazanabilirim.” düşüncesini aklımdan çıkaramıyordum. Fakat şans yanımda olmadı. O an, kendime en… Kısacası, öndeydim ve başarabileceğime inanıyordum. Ama Dainese çok güçlüydü, hak ederek kazandı.
Peki ya o yarışta liderlik mayosunu giymek nasıl bir deneyimdi?
Aslında oldukça özeldi. Başta lider olduğumu anlayamadım. Ara sprinte, mavi mayoda (puan klasmanı) iyi bir konumda olduğumdan dolayı girdim. Sonradan bonifikasyonları fark ettiğimizde ne takımım ne de ben sarı mayoyu giyeceğime inanabildik. Bu yıl yarıştığım en yüksek profilli yarışta sarı mayoyu taşıdım, muhteşemdi.
Britanya Turu’nda Ethan Vernon’a yardım etmek için mi yarışacaksın? Sprint treninin hangi pozisyonunda olacağın belli mi?
Henüz bilmiyorum. Bugün (cuma), takımla konuşup kararlaştıracağımızı düşünüyorum. Ethan harika bir forma sahip, Josh Giddings de bu sıralar gayet iyi yarışıyor. İkinci ya da üçüncü pozisyonda olmayı bekliyorum ama bu elbette biraz da kimin nasıl hissettiğine bağlı.
Bir yarışta başına gelen en garip şeyi anlatabilir misin?
Güzel bir soru. Ronde’de çimenlere taşıp bir anda yola dönerek büyük bir kazaya sebep olan biri vardı. Bu tarz şeyleri yarışlarda çok görüyorum ve nedenini gerçekten bilmiyorum. Ön tarafta pozisyon almak istediklerini anlıyorum ama bunu daha yarışın başlarında yapmaları bana garip geliyor. Çok da garip değil ama...
Böyle kazalar alt yaş kategorilerinde daha fazla mı gerçekleşiyor?
Ben daima önde kalmaya çalışıyorum. Ön tarafta olmanın hem daha kolay hem daha güvenli olduğunu düşünüyorum. Özellikle junior ve .2 seviyesinde herkes öne gelmeye çalıştığında kargaşa yaşanabiliyor. Hollanda ve Belçika gibi yollarda ufak çatlakların olduğu ülkelerde dikkatli olmak gerekiyor.
Bir seviye üste çıkıp .1 ve .Pro kategorisinde yarıştığınızda ise yarış çok daha kontrollü ilerliyor, organizasyon kalitesi de yüksek oluyor. Özetle, evet arada büyük bir fark var ve bunu kolaylıkla fark edebiliyorsunuz.
Hangi yarışı kazanmanın hayalini kuruyorsun?
Eğer Şanzelize’de bir sprint kazanabilirsem bir rüyayı gerçekleştiririm. Paris-Roubaix ve şimdiye dek bana iyi davranan Gent-Wevelgem de bir o kadar muazzam olur. Gent-Wevelgem’i seviyorum, kazanmak isterim.
Hazırladığımız “o mu, bu mu?” soruları arasında “Milano-Sanremo mu, Şanzelize mi?” de vardı. Sormamıza gerek kalmadı sanki.
Dürüst olmak gerekirse pek bisiklet izlemiyorum. Birkaç yarışı, çoğunlukla sadece büyük olanları biliyorum.
Bisikletçiler pek bisiklet izlemiyorlar sanırım.
Antrenman veya yarışta değilsem bisiklet üzerine düşünmüyorum. Golf oynuyoruz, takımla başka aktiviteler yapıyoruz…
İzlediğin başka bir spor var mı?
Var diyemem. Futbolu puan tablolarına bakarak, Formula 1’i de özetlerden takip ediyorum.
Senin için sıradan bir günü tarif edebilir misin?
Sabah kalkıyorum, zaten. Erkenden antrenmanımı yapıyorum. Herkes antrenmandan dönünce de genellikle golf oynamaya gidiyoruz. Fransa’dayken, günün geri kalanında da birlikte takılıyoruz. Fransa’da bisiklet dışındaki şeylerden konuştuğumuz bir çevrem olduğu için şanslıyım. Kafa dağıtabiliyoruz.
Sosyal medyada zaman harcıyor musun?
Kesinlikle. Sanırım çok fazla bile harcıyorum. Dışarıya çıkıp bir şeyler yapmayı sevmemin nedenlerinden biri de bu. Yarışa olsun, antrenman kampına olsun bugünlerde uzun yolculukta iseniz arabada öylece oturup dışarıyı izlemek çok zor. Eliniz telefona kayıyor.
Instagram, Snapchat, Tiktok… Tamamen zaman israfı. Mesela bazen uzun süre TikTok izliyorum ve telefonu kapattığımda az önce ne izlediğime dair hiçbir şey hatırlamıyorum. Yine de izlerken iyi hissettirdiği için bunu fark etmiyorsunuz.
Okuduğum röportajlarda, birçok genç Britanyalı bisikletçi hayalinin INEOS Grenadiers için yarışmak olduğunu söylüyordu. Senin de böyle bir hayalin var mı?
Tek bir takıma odaklanmıyorum. Benim için en iyi fırsatlar neredeyse oraya gitmek isterim. Dediğim gibi, pek bisiklet izlemiyorum ve şu an neresinin nasıl olduğuna pek hâkim değilim. En iyi fırsatlar neredeyse… Yolculuğumun bugüne kadarki kısmında kararlarımı hep bu prensiple verdim. Şimdilik işler istediğim gibi gitti, bu yüzden bildiğim yoldan ilerlemeye devam edeceğim.
Röportaj: Emre Köseoğlu ve Duru Eroğlu
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam