Milan - San Remo

UCI’ın çalışmaları ile birlikte küreselleşen yarış takvimi artık Ocak ayında başlasa da çoğu bisikletsever sezonu hâlâ ‘güneşe yarış’ Paris-Nice ile açıyor. İtalya’da ise aynı hafta Via Postumia misali Tiran ile Adriyatik arasındaki Tirreno - Adriatico da heyecanı bir kat arttırıyor. Bisikletseverler için baharın habercisi ise bir tarihi eser, Milan-San Remo. Bisikletin nevruzu Milan-San Remo’nun koşulduğu gündür. Baharın habercisi ‘La classica di Primavera’ nam-ı diğer “İlkbahar’ın Klasiği”’nden başka ne olabilir ki?

298 kilometrelik Milan-San Remo tek günlük en uzun yarış olmasının yanı sıra Bahar Klasikleri’nin de başlangıcıdır. Sprinter ve klasikçiler kazanır bu yarışı belki ama en hızlı olan isim değildir San Remo’da zafere ulaşan. En hızlı olmak yetmez Cipressa ve Poggio’yu geçebilmek için. En iyi hazırlanan aşabilir ancak o tırmanışları. 298 kilometrelik yarış Cipressa’ya gelene kadar Passo del Turchino ve Le Manie dağıtır pelotonu. Passo del Turchino uzun ama zorlayıcı olmayan bir tırmanıştır. Bir sonraki Le Manie ise %11 eğimin görülüdüğü ve teknik bir inişe sahip tırmanış olarak karşılar pelotonu. Milan - San Remo’da bu tırmanışlar kadar kaçan gruplarda yıpratır sprinterleri. Kaçan grup ile aradaki fark açılırsa Cipressa ve Poggio’da işler daha da zor olacaktır peloton adına.

Cipressa’ya yaklaşırken pelotonda koridor savaşları da başlayacak, Cipressa’nın hızlı inişinde ön tarafta olmak isteyen favoriler ve takımları ön tarafta olmak için savaşacaklar. Cipressa’nın daha geniş olan yollarına karşın finişten dokuz kilometre uzaktaki Poggio’da hâlâ kopabilen olmadıysa Eski Roma’daki gibi gladyatörler arenaya girecek. Dört kez finişten zaferle ayrılan Erik Zabel’in söylediği gibi zafere ulaşan bir çok ismin atak yaptığı bölüm gelecek, tırmanışın son bölümü. Poggio’nun kıvrımlı inişleriyle birlikte San Remo’ya girilirken konsantrasyon üst düzeyde olacak. Belki de izlediğimiz bir atak iniş ile birlikte zaferin kilit noktası olacak. Poggio’da ne olursa olsun Sanremo’ya girilmesiyle birlikte 103. Milan-San Remo galibi belirlenecek.

Bu sezon 103. kez düzenlenen İlkbahar’ın Klasiği’nde her zamanki gibi birçok favori var. Pelotonun en hızlı adamları ile klasik uzmanlarının kesişiminden ziyade bileşimden oluşuyor iddialı isimlerin kümesi.

Gökkuşağı mayosu ile zafere ulaşmak isteyen Mark Cavendish, Kuurne - Brüksel - Kuurne ile zaten favoriler arasındaki adını daha da yukarıya taşıdı. Sezona da rahatsızlığı olmadan başlayan dünya şampiyonu, yeni sezona Team Sky takımıyla çok iyi başladı. Team Sky’ın B planı ise Edvald Boasson Hagen. Mark Cavendish’in kötü hissettiği Tirreno-Adriatico üçüncü etabında Team Sky’ın sprinteri olarak etabı kazanan Norveçli, tırmanışlarda da zorlanmadığından Team Sky’ın ikinci ismi olacak.

Peter Sagan’ın sprintlerdeki başarısının yanı sıra agresif tavrı Liquigas’ın Milan-San Remo kozu olmasını sağlıyor. Tabii ki formda olan Vincenzo Nibali de Liquigas’da zafere pedala çevirecek bir başka isim.

Tom Boonen, bu sezona takımı Omega Pharma-Quick Step gibi müthiş başladı. Daha önce İlkbahar’ın Klasiği’nde zafer göremese de 2007’de ve 2010’da podyumda yer bulmuştu Belçikalı. Bu sezon 100. zaferini de elde eden eski dünya şampiyonu, geçtiğimiz sezonlardaki sıkıntılarından kurtulmuş gibi gözüküyor. Sezona da iyi başlayan ekibiyle güçlü adaylardan biri konumunda.

Fabian Cancellara, Roma İmparatorluğu yollarında bir Spartaküs, geçen sezon yaşadığı sıkıntıların ardından Strade Bianche ile bu sezon yine bahar klasiklerini istediğini gösterdi. 2008’deki zaferi ise hâlâ akıllarda. RadioShack-Nissan’dan adını anmamız gereken bir başka isim ise Daniele Bennati. Strade Bianche’de kaçışının üzerinden daha ne kadar zaman geçti ki?

Son şampiyon Matt Goss, GreenEdge’in bir numaralı bib’i bir yarışta daha taşımasının mesulü olarak San Remo’da unvanını korumaya çalışacak. Rahatsızlığından ötürü geçtiğimiz hafta sıkıntı yaşasa da çevresinde müthiş bir klasik kadrosu var. Hem de tecrübeli isimler. Bir numaralı bib ve bu tecrübeli ekip ile Matthew Goss, GreenEdge’in ilk bahar klasiği zaferine ulaşmasını sağlamaya çalışacak.

Katusha’da öyle bir ikili var ki bir an bile saygıda kusur edilemez. Erik Zabel yönetim kadrosunda, Oscar Freire ise yolda Katusha’nın zaferi için çalışıyor. Zabel ve Freire’nin toplamda yedi Milan-San Remo zaferi bulunuyor. Üç kez dünya şampiyonu olan üç isimden biri olan Oscarito’nun bir zaferine Erik Zabel finiş çizgisinde sevinirken ulaştığını unutmamak gerek. Sacha Modolo’nun da Milan- San Remo öncesi verdiği röportajda söylediği gibi çok saygı duyulan bir isim ve adı favorilerden çıkartılamaz.

Klasikler için en ciddi kadroyu kuran BMC ise biraz sıkıntılı. Thor Hushovd’un sağlık sorunları nedeni ile kadrodan çıkartılması, Philippe Gilbert’in hâlâ hazır olmaması BMC’yi Alessandro Ballan’a bağımlı kıldı. Geçen sene dördüncü olan eski dünya şampiyonu, benzer senaryo tekrarlanırsa sprinterlere geçilecektir. Thor Hushovd’un yerine kadroya dahil edilen Taylor Phinney ise ilk kez koşacağı Milan-San Remo’da yarışı iyi okuyabilirse finişte Ballan’dan daha tehlikeli olabilir.

Tabii ki bu favorilerin yanı sıra kendi takım arkadaşları da yarışın durumuna göre ön plana çıkabilir. Herhangi bir durumda bu isimlerin yerini doldurabilecek o kadar çok isim var ki her takımda.

Son olarak bu yarışı yedi kez ile en çok kazanan Eddy Merckx’e kulak vermek gerek. Yamyam’a göre Mark Cavendish Poggio’da düşmez ise onu geçmek diğerleri için imkansıza yakın olacak.