Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Buz hokeyi tarihinin en büyük dört efsanesi

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 08/10/2020 - 00:59 GMT+3

Buz hokeyi tarihindeki oyunculardan bir 'zirve grubu' oluşturulmak istenirse üye sayısı olarak dörtte anlaşılacaktır. NHL'in çehresini değiştirmiş, istatistiklerde fark yaratmış, yarattıkları etki stadyumların çok dışına taşmış dört efsane... Ege Sanlav’ın yazısı.

Wayne Gretzky (Los Angeles Kings)

Görsel kaynağı: Eurosport

Wayne Gretzky
Basitçe 'Wayne Gretzky kimdir?' sorusunu cevaplayan çevirime buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz diyerek başlayayım.
Gretzky, NHL tarihinin en çok gol atan ve en çok asist yapan oyuncusu. Buz hokeyi oynamak için doğmuş bir adam. Doğal yetenek ve tutkusunu doyasıya yaşayıp yaşatmış bir oyuncu. Oyunda direkt ve dolaylı yoldan devrim yapmış; tezlere, belgesellere, sporun ötesindeki tartışmalara konu olmuş bir karakter. Next filmini onyıllar öncesinden çekmiş, oyunun akışına dair mistik bir içgüdü barındıran bir süper kahraman. Bir spor ikonu, bir sporun en büyük ikonu. Hayranlık uyandırıcı bir oyun dehası. Çocukluğundan itibaren büyük beklentiler yaratmış ve kariyerinin sonuna dek de bu beklentileri karşılamış bir yıldız. Buz hokeyinde şu ana dek birçok konuda mükemmele en çok yaklaşmış isim.
Attığı 894 golü hiç saysak bile, yaptığı 1963 asist onu tarihin en fazla puanına (gol + asist) sahip oyuncusu yapıyor. İkinci sırada, 1921 puanla NHL tarihinde en çok maça çıkan üçüncü oyuncu olan Jaromir Jagr var. Bir başka şekilde ifade etmek gerekirse Gretzky, Jagr’dan yüzde 48 daha fazla puana sahip. Bu da bir basketbolcunun tarihte en fazla NBA sayısına sahip olan Kareem Abdul-Jabbar'dan (38,337) 18,401 sayı daha fazla atmasına denk geliyor.
Wayne Gretzky
İstatistiklere bakıldığında Gretzky'yi tarihin en başarılı oyuncusu olarak göstermemek mantıklı durmuyor. Yetenek ve büyüklük konularında da ona rakip olabilecek pek az oyuncu var...
Gordie Howe
2017’de NHL tarihinin en büyük 100 oyuncusunu seçmek üzere düzenlenen NHL100 etkinliğinde -bu yazıda bulunan diğer üç isim- Wayne Gretzky, Mario Lemieux ve Bobby Orr sıkça yaptıkları gibi yine bir masada oturmuş, sohbet edip soruları yanıtlıyorlardı. Her fırsatta birbirlerini övmekten, hikayeler anlatmaktan ve aktif en iyi oyuncunun kim olduğu gibi ilgi çekici sorulara içten cevaplar vermekten çekinmiyorlardı. Gelen bir soru, esprili bir dille çok rağbet gören bir konuya yanıt arıyordu: "Tarihin en iyi oyuncusu şu anda bu masada mı oturuyor?"
1928 doğumlu 'Mr. Hockey', en sık GOAT olarak gösterilen ikinci isim. Üst liglerde geçirdiği 32 ve NHL'de geçirdiği 26 sezon ile tarihteki herkesten, cüssesi ve çift elliliği başta olmak üzere neredeyse her özelliğiyle de zamanındaki herkesten ayrılan bir isim.
Gordie Howe'ı aralarındaki zaman farkına rağmen bugün diğer zirve grubu üyeleriyle beraber anabiliyor olmamızda -Wilt Chamberlain, Babe Ruth, Maurice Richard örneklerinde de gördüğümüz- Amerikan sporlarındaki tarih korumacılığının, anlatıcılığının, arşivciliğinin çok önemli payı var elbette. Howe'ın dönemindeki teknolojik kaynakların eksikliği, buz üzerinde yapmış olduğu neredeyse her şeyin kayda geçirilmiş oluşu ve çağdaşlarının demeçleri ile biraz da olsa telafi ediliyor. Kariyerinde Howe ile 18 ortak yıl olan efsane oyuncu Jean Beliveau, Howe için "Buzun üzerinde her şeyi yapabilirdi ve yaptıklarını da çok kolaymış gibi gösterirdi." demişti.
NHL'de ilk kez 18 yaşında, Detroit Red Wings forması ile boy gösteren Howe, 1950 Mart'ında, henüz 21 yaşındayken saha kenarı panolarına başı önde hızla çarparak hayatına mal olabilecek bir sakatlık yaşadı; kafatası zedelendi, sarsıntı geçirdi, elmacık kemiği ve burnu kırıldı. Takımı, onun yokluğunda finallerde New York Rangers'ı 4-3 yenerek Stanley Cup'ı dördüncü kez müzesine götürdü. Sonraki sezon gol, asist ve puan kralı olarak geri dönen Gordie Howe, ilerleyen beş yılda üç kez takımının finallerde Montreal Canadiens'ıalt etmesine önderlik etti. Dört Hart Trophy'sinin (NHL'de normal sezon MVP'si ödülü) ilkini de bu dönemde kazandı. Kariyerinin devamında sayısız rekor ve başarıya imza atsa da bir daha bir Stanley Cup kazanamadı. Red Wings ile geçen 25 yılın ardından, 1971'de emekli olmaya karar verdi. 9 numaralı forması Red Wings tarafından emekli edildi, adını Şöhretler Müzesi'ne yazdırdı.
Fakat hayatının aşkından ancak bir yıl uzak kalabilecekti. 1973'te WHA ile buza geri döndü. WHA'de geçirdiği 6 sezonda 2 şampiyonluk yaşadı, 1 kez MVP seçildi. 50'lerine yaklaşan bir adama göre akıl almaz bir performans gösterdi.
1979-80, Gordie Howe'ın son sezonu oldu. Oğulları Mark ve Marty ile beraber Harford Whalers forması giyerek NHL'de son bir sezon daha geçirdi.
1980'de temelli (gerçi son olarak 1997'de - altmış dokuz yaşındayken- Detroit Vipers ile IHL'de tek bir resmi maça daha çıkmıştı) emekli olduğunda en çok gol, asist ve puan rekorlarının hepsinin sahibiydi. Rekorlarının büyük bölümü -başta Gretzky tarafından olmak üzere- geçen sürede kırıldı. 'Mr. Hockey'nin 1767 maçına ise henüz ulaşan olmadı.
Gordie Howe, 10 Haziran 2016'da aramızdan ayrıldı. Birkaç ay sonra Wayne Gretzky, çocukluk kahramanının cenaze töreni hakkında konuşurken duygulanıyordu. "Hayatımda gördüğüm en sürreal şeydi. Sabah dokuzdan akşam dokuza kadar, 12 saat boyunca, insanlar sıraya girmiş tabutunu ziyaret ediyorlardı. Rusya, Fransa, İngiltere ve elbette Kuzey Amerika'dan insanlar vardı. O, çok, çok özel biriydi."
"Tarihin en iyi oyuncusu şu anda bu masada mı oturuyor?" sorusuna dönecek olursak; Gretzky, Lemieux ve Orr bu soruyu gülüşerek karşıladılar. Ardından Orr mikrofona eğilip basitçe "Hayır" dedi. Diğer ikisinin de cevabı aynı yöndeydi.
Gordie Howe im Einsatz
Üçü de Gordie'ye çok büyük saygı duyuyorlardı. Orr ve Lemieux, kendilerini onunla bir tutamayacak kadar alçakgönüllülerdi. Gretzky mi? O, kendini Howe'la bir tutmaması gerektiğini bizzat buzda, Howe'a karşı oynadığı dört maçın ilkinde öğrenmişti. "Pakı ondan çaldım ve diğer tarafa yöneldim. Bir anda arkamdan bir sopa hissettim. Parmağıma vurmuştu, başparmağıma vurmuştu. 'Evlat, bir daha asla pakı benden çalma' dedi. 'Hayır' dedim, 'bir daha asla yapmayacağım'."
Bobby Orr
Bobby Orr'u izlerken Eric Cantona'nın Johan Cruyff hakkında söylediği sözü anımsamaktan alıkoyamıyorum kendimi, "İstese sahadaki her pozisyonun en iyi oyuncusu olabilirdi". Evet, buz hokeyinde bu "her pozisyon" ifadesi futboldaki kadar çok anlam ifade etmiyor ama Orr buz üstünde öylesine büyüleyici, zarif, yetenekli bir görüntü veriyor ki -belki bu da bana Cruyff'u anımsatmasının sebeplerinden biridir- bundan şüphe duymuyorum. Benim gönlümde yeri çok özel. Buzun üzerinde onun kadar doğal ve şairane hareket eden bir oyuncu daha yok.
Bobby Orr, kendisinden önce kabaca 'cüsseli, güçlü adamlar' olarak tanımlanabilecek olan defans pozisyonunda devrim yapmış bir oyuncu. Maç başına gol ve maç başına asist istatistiklerinde tarihteki tüm defans oyuncuları arasında birinci sırada. İyi hücum yapan bir defanstan çok (çok, çok, çok) daha fazlası olduğunun kanıtı olarak da 1970-71'deki +124'lük plus/minus rekoru (hala geçerliliğini koruyor) bile tek başına yeterli. Bence bundan da etkileyici olanı, kariyer plus/minus istatistiği olarak +582 ile tüm zamanlar ikincisi olması; ilk 30'daki oyuncular arasında ondan daha az maça çıkan yok, ilk sırada bulunan Montreal Canadiens efsanesi savunmacı Larry Robinson'ın (+722) maç sayısı ise Orr'un 2 katından daha fazla.
Pak kontrolü başta olmak üzere çocukluğunda olağanüstü yetenekleriyle dikkat çeken bir oyuncu olan Bobby 1962'de, 14 yaşındayken kendisiyle ilgilenen kulüplerden Boston Bruins'i seçerek organizasyonun tarihine yön verecek olan sözleşmeyi imzaladı. Sonraki dört sezonu alt yaş liginde, neredeyse tümü kendisinden birkaç yaş büyük oyuncularla oynayarak geçirdi. 1966-67 sezonu, Orr'un NHL'e girişine sahne oldu. Gelecekte yapacaklarının habercisi niteliğinde 13 gol, 28 asist kaydederken Calder Trophy'yi de (en iyi çaylak ödülü) ileride birkaç genişletmeye ihtiyaç duyacak olan kupa dolabına ekliyordu. Sonraki sezon da kariyerindeki en az skor katkısı kadar öne çıkan bir başka hikâyenin habercisi olacaktı, sakatlıkları sebebiyle fikstürdeki 74 maçın 46'sında forma giyebildi.
Ve sonra 1969-70 sezonu geldi... Bruins sezonu 12 Ekim’de, o sezon belki de kendilerine en çok zorluk çıkaracak takım olan New York Rangers'a karşı 2-1 galip gelerek açmış ve Bobby Orr sezona iki asistle başlamıştı. Sezonun yedinci maçında LA Kings'i mağlup ettiler, Orr sezondaki 14. puanını kaydediyordu. 4 numaralı formayı giyen gencin oyunu oynayış hızı karşısında dehşete düşen Kings koçu Hal Laycoe, "Hakkında okuduğum hiçbir şey onu yeterince iyi anlatamıyormuş" diyordu. Kanadalı, Noel yaklaşırken Pittsburgh Penguins'i alt ettikleri maçta beş asist yaparak Boston sakinlerine hediyesini vermeyi de ihmal etmiyordu. Onyıl değişirken 21 yaşındaki Bobby Orr, kendini oyunun en iyisi olarak kabul ettirmiş ve savunma pozisyonundaki devrimi başlatmıştı.
Bir sezonda en çok asist ve puan yapan defans oyuncusu unvanlarını henüz Ocak'ta ele geçirmişti, gol rekorunu da birkaç haftaya kıracaktı. Puan krallığı tablosunun en üst basamağındaydı, ikinci sırada ise takım arkadaşı forvet Phil Esposito bulunuyordu. Esposito, Bruins hanedanının o dönemdeki başarılarının saha içindeki en önemli ikinci mimarıydı. İkilinin buz üzerinde kurduğu bağ, yıllar boyu rakip savunmacıların başını ağrıtacaktı.
Mart sonunda Boston Garden'da Minnesota North Stars'ı ağırladılar ama malum, sahada tek bir Kuzey Yıldızı'na yer vardı. Bruins 5-0 kazanırken 22. yaş gününü daha yeni kutlamış olan Orr, NHL tarihinin bir sezonda en çok asist yapan oyuncusu oluyordu. İleride play-offlar vardı.
İlk eşleşme, en zor olanıydı; New York Rangers, iki galibiyetle başladı. Fakat o sezon bir daha yenilmeyeceklerdi. Orr ve Esposito fark yaratıyordu. Konferans finalinde Chicago Black Hawks'ı kolaylıkla alt ettiler. Final için de durum pek farklı olmadı. Boston Bruins, St. Louis Blues karşısındaki ilk üç maçta da galip gelen taraf oldu. Dördüncü maçın üç devresinde de bir taraf öne geçmiş, diğeri skoru eşitlemişti, 3-3'lük eşitlikle uzatmalara gidiliyordu. Oyuncular hazırlıklarını yaparlarken ekranda "SUDDEN DEATH" yazısı yanıp sönüyordu, golü atan maçı kazanacaktı.
Blues, 14. saniyede orta alanda basit bir hatayla pakı kaybetti. Bruins hücuma çıktı; önce kaleye yaklaşmayı denediler, sonra da uzaktan iki şut attılar ama sonuç alamadılar. Derek Sanderson kalenin arkasından oyunun yönünü değiştirdi, Bobby Orr sağ kanatta pakı kontrol etti. Kalenin arkasına kayan Sanderson'la bir verkaç yaptı, kalenin önünde pakı geri aldı...
Ve uçtu. 'The Goal', 'The Flight'. NHL tarihinin en ikonik anlarından biri. NHL'in 'Original Six' takımlarından olan Boston Bruins, 1941'den beri ilk defa zirvedeydi. Bunu neredeyse tamamen tek bir adama borçluydular, henüz 22 yaşındaki bir adama.
Orr, sonraki beş sezonda da 100 puan çıtasını aştı, ödül üstüne ödül kazandı ve rekorlarının neredeyse hepsini geliştirdi. 1972'de Bruins, bir kez daha Stanley Cup'ı kazandı. Orr'un kariyerinde o ana dek tahammül edilebilir düzeyde olan sakatlıklarının etkileri, '75-76 sezonundan itibaren çok arttı. (Asıl problem, sol diziydi; hayatı boyunca o dizinden yaklaşık 15 ameliyat geçirdi, profesyonel kariyerini sonlandırdıktan sonra ise bir diz replasmanı ile sorunu kökünden çözdü.) '76-77 sezonunun başında Chicago Black Hawks'la sözleşme imzaladı ve son üç sezonunu Chicago'da geçirdi. Son 4 sezonunda toplam 36 maça çıktı ve 45 puan kaydetti. 1977-78'i ise tamamen kaçırdı. Yine de 1976 Canada Cup'ta şampiyon olarak kupa dolabına ülkesiyle kazandığı bir kupa da eklemeyi başardı. O turnuvada takım arkadaşı olan Maple Leafs efsanesi Darryl Sittler, Bobby Orr hakkında "Tek bacağı üzerinde bile diğer herkesin ikisi üzerinde olduğundan daha iyiydi" diyordu.
Robert Gordon Orr, 8 Kasım 1978'de, gözyaşları içinde emekliliğini açıkladı. 2013'te yayınlanan otobiyografisinde "Paten kayamadığım güne dek oynamayı sürdüreceğimi söylemiştim. Sonunda o günün geldiğini biliyordum." satırlarını kaleme alıyordu.
Mario Lemieux
'Le Magnifique', listedeki dördüncü Kanadalı ve kariyeri günümüze en yakın zamanda geçmiş oyuncu. Bu dört oyuncudan özellikle 'efsane' ifadesiyle bahsediyorum çünkü efsaneler karşılaştırılamaz. Kimi daha çok insanı etkilemiştir, kimi insanları daha çok etkilemiştir ama neticede onları niceliklerle tanımlamaya çalışmak, efsunlarına yakışmaz. Her biri destansı bir yolculukla tırmandıkları dağlarının zirvesinde ikamet ederler.
Gretzky neredeyse hiç sekteye uğramayan ve genel olarak bir allegro havasında geçen kariyerinde istatistiklerde herkesi geride bırakmasıyla, Howe 50'lerin başında yeteneğini kanıtladıktan sonra 30'u aşkın yıl oyunu üst seviyede oynamasıyla, Bobby Orr eşsiz paten yeteneği ve defans pozisyonunda devrim yapmasıyla listedeki diğer oyuncularla tam olarak karşılaştırılamaz durumda. Lemieux, Gretzky ile hemen hemen aynı dönemde oynamış olsa da Lemieux'nun kariyerinin en verimli döneminde kanser, buzun üzerinde geçirdiği dakikaların büyük bölümünde de sırt ağrıları ile mücadele etmiş oluşu, bu karşılaştırmanın da ancak varsayımlar üzerinden yapılabilmesine sebep oluyor.
Bu varsayımlar, karşılaştırmayı daha yoruma açık kılıyor ve belki de bu karşılaştırmayı -spor dünyasındaki birçok karşılaştırma gibi- sonuç odaklı olduğunu söyleyerek kötülemektense bir parçası olmak ve Lemieux'yu hiç tanımayan birine onu bu rekabet üzerinden anlatmak doğru olan olur. Hem sanıyorum ki NHL'e 1984’te, Gretzky'nin 99'una bir gönderme niteliğindeki 66 sırt numarasıyla giren Lemieux da buna karşı çıkmazdı.
O dönem Oilers ligin en güçlü takımıydı ve Gretzky de Kuzey Amerika'yı kasıp kavuruyordu. Birinci sıradan draft ettiği Lemieux'nun kurtarıcıları olacağını uman Pittsburgh Penguins ise iki sezondur tüm NHL'in en az puan toplayan takımı oluyordu, çok az taraftar çekmeye başlamışlardı ve şehir değiştirmeleri gündemdeydi. NHL'deki ilk golünü ilk şutunda bulan Lemieux, o sezon 100 puan ile tarihin en iyi çaylak performanslarından birine imza attı ve haliyle yılın çaylağı seçilerek Calder Trophy'nin de sahibi oldu
25 mai 1991 : Mario Lemieux vainqueur de la Coupe Stanley avec Pittsburgh
Sonraki yıllarda Penguins önemli ilerleme kaydetti ve Lemieux de 1987'de Gretzky ile yan yana oynayıp Kanada Milli Takımı ile Canada Cup'ı kazandı. 1988'de, 168 gol ile bitirdiği sezonun ardından, normal sezonun en değerli oyuncusu seçildi.
1988-89 sezonunda Super Mario, başka bir seviyeye çıktı. 76 maçta 199 puan kaydetti ve takımın yedi yıl sonra play-offlara katılmasına öncülük etti. 1988'in son gününde New Jersey Devils karşısında beş farklı şekilde attığı beş gol (bir power-play golü, bir penaltı golü, bir beşe beş gol, bir boş kale ve bir de shorthanded gol) atıp üstüne üç de asist yapması, NHL tarihinin en unutulmaz anlarından biriydi. Sonraki sezona 46 maç arka arkaya skor katkısı yaparak başlasa da sırt ağrıları, serisi bir yana, maçlara çıkmaya devam etmesinin önüne geçti.
O yaz ameliyat oldu. Durum iyi değildi, bir daha buza dönmemesi kuvvetli bir ihtimaldi ama 1991'in başında, olabilecek en ihtişamlı şekilde döndü. Normal sezonda çıktığı 26 maçta 45 puan ile Penguins'i play-offlara taşıdı. Ve Stanley Cup, tarihte ilk kez Pittsburgh'a gitti. Play-offların en değerli oyuncusu seçilen Lemieux, Pittsburgh Penguins'i baştan sona değiştirmiş ve buz hokeyinin zirvesini yeniden tanımlamıştı.
1992'de aynı başarıya yine ulaştılar. Lemieux sırt ağrıları sebebiyle normal sezonun bir kısmında oynamasa da asıl rekabetin başladığı noktada devreye girmiş ve muhteşem performansıyla Stanley Cup'ın yanı sıra play-off MVP'si ödülü Conn Smythe'ı da bir kez daha kazanmıştı. İnsanlar artık 27 yaşındaki Mario Lemieux'yu dünyanın en iyi oyuncusu olarak kabul ediyorlardı ve Montrealli merkez, Gretzky'nin rekorlarını gözüne kestirmişti. 1992-93 sezonunda çıktığı 40 maçta 104 gol attı.
Ocak 1993'te, Mario’ya Hodgkin lenfoma teşhisi kondu. Durumunun kısa zamanda iyiye gidişi, endişeli hokeyseverler için büyük bir rahatlama oldu. İki ay süren radyoterapi sonrasında Lemieux -son radyoterapi seansını tamamladığı günün akşamında- Philadelphia Flyers karşısında takıma tekrar katıldı da ezeli rakiplerinin taraftarları tarafından dakikalar boyu ayakta alkışlandı. Sezonun son haftalarında 17 maçlık bir galibiyet serisi yakaladılar ve normal sezonun en çok maç kazanan takımı olarak Presidents' Trophy'yi kazandılar. Lemieux de sezonu puan kralı olarak tamamladı.
O yaz tekrar sırt ameliyatı oldu ve sonraki sezon yalnızca 22 maçta oynayabildi. Radyoterapi de onu epey hırpalıyordu. Bir sezonu es geçti ve sonraki iki yıl pistlere dönüp en üst seviyede performans vererek iki Art Ross (gol kralı ödülü), bir de Hart kazandı. Ve 1997 yazında sahneden çekilmekte karar kıldı. "Fiziksel ve mental olarak çok zordu. Eski gücüme sahip değildim. Eskiden yapabildiğim şeyleri yapamıyordum." diyecekti sonrasında. Alışılageldik üç yıl prosedürü uygulanmaksızın Mario, o sonbaharda Şöhretler Müzesi’nin bir üyesi oldu. 1990'da, mali olarak zor durumda olan kulübün kendisine olan borçları karşılığında Pittsburgh Penguins'in yeni sahibi oldu. Buza da geri dönecekti.
2000'in sonunda, 35 yaşındayken, geri döndü. Sonraki beş yılda 170 maça çıkıp 229 puan kaydetti; klas kalıcıydı, hala oynadı mı fark yaratıyordu. 2002'de de Kanada Milli Takımı ile Olimpiyat altınına uzandı.
2005'te sağlık problemlerine kalp aritmi de eklenince oynamayı temelli bıraktı. Fakat biliyordu ki kulüp emin ellerdeydi. Zira 2005'te ilk sıradan draft ettikleri ve bir süre Lemieux'nun hem ev hem de takım arkadaşı olacak olan Sid Crosby, uzun süre NHL denince akla gelen belki de ilk oyuncu olacak ve onun önderliğinde takım iki Stanley Cup daha kazanacaktı.
Bugün maç başına gol, asist ve puan istatistiklerinin tamamında ilk sırada Gretzky, ikinci sırada Lemieux bulunuyor. Daha ayrıntılı istatistiklere baktığınızda da birçok konuda ikilinin zirvede olduğunu görüyorsunuz. Ayrıca, en çok puanlı sezonlar listesine baktığınızda ilk 13 sırada yalnızca bu iki efsaneyi görüyorsunuz.
Ancak istatistikleri bir kenara bırakıp hem Gretzky hem de Lemieux'nun buzda olduğu bir maçı ya da bu ikisinin başka hokey efsaneleriyle beraber oyun, zaman ve anılar üzerine konuştuğu bir sohbeti açtığınızda ister istemez "Böylesine sonuç odaklı olmak anlamsız" diye düşünüyorsunuz. "Bu bir oyun, güzel bir oyun. Ve önemli olan, keyif almak."
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam