Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Nöbetçi Pilot

Eurosport Türkiye

Güncellendi 30/07/2020 - 03:27 GMT+3

Engin Bakırburç, Pedro De La Rosa'nın hikâyesini kaleme aldı.

Pedro de la Rosa (McLaren) - Jerez 25/07/2007

Görsel kaynağı: Getty Images

1971 yılının Şubat ayında, Barselona'da dünyaya gelen bir erkek çocuğuna bir trafik kazasında hayatını kaybetmiş olan amcasının adı verildi. Babası büyük bir otomobil tutkunuydu fakat bu çocuğun yarış pilotu olma isteğini şiddetle reddetti. Küçük Pedro'nun amcasıyla aynı kaderi paylaşmasından korkuyordu.
Çoğu yarış pilotunun kariyeri karting ile başlarken Pedro De La Rosa'nın hikayesi uzaktan kumandalı araçlarla başladı. Kumanda başında iki kez Avrupa ikinciliği elde etti. Karting ikinci durağıydı. Kumandayı bir kenara bırakıp direksiyon başına geçtiğinde 17 yaşındaydı. Bir yıllık karting serüveninin ardından İspanya Formula FIAT Uno serisine geçiş yaptı ve elde ettiği şampiyonlukla birlikte dikkatleri üzerine çekti. Federasyon tarafından "Racing For Spain" projesi kapsamında desteklenmeye başladı.
Ertesi yıl yine İspanya'da, bu kez Formula Ford 1600 şampiyonu oldu. Aynı yıl İngiltere Formula Renault Şampiyonası'nda da yarışmaya başladı ve şampiyonadaki üçüncü yılında şampiyonluğa ulaşarak bu seriyi de boş geçmedi.
1993 yılında F3'e adım attı. Şansını önce İngiltere'de denedi fakat iki sezon boyunca rekabete dahil olamadı ve yarışlarda tam anlamıyla bir varlık gösteremedi. Bunun üzerine 1995 yılında Japonya'ya taşındı ve kariyerine orada devam etmeye karar verdi. Bu kararla birlikte adeta küllerinden doğdu. O yıl, Japonya F3 Şampiyonası'na katıldı ve takvimdeki dokuz yarışın sekizini kazanarak sezonu açık ara ile zirvede tamamladı.
1996 yılında Formula Nippon'da mücadele etmeye başladı. İlk yılı genel klasmanda sekizinci sırada tamamladı. İkinci yılında ise on yarışta altı kez zafere ulaştı ve şampiyonluk koleksiyonuna bir kupa daha ekledi.
1998 yılının başında Jordan'dan gelen teklifi kabul etti ve takımın test pilotu olarak Formula 1'e adım attı. Bu teklifi kabul ettiğinde 27 yaşındaydı ve aslında dünyanın en prestijli motor sporları organizasyonunda mücadele etmeye başlamak için biraz geç kalmıştı. Buna rağmen alt serilerdeki performansı öylesine etkileyiciydi ki hiç kimse yaşını umursamadı.
Ertesi yıl Arrows takımı ile anlaştı. Bu anlaşma yalnızca altındaki aracı ve çevresindeki ekibi değil, aynı zamanda unvanını da değiştirdi. 1999 sezonu başlarken Pedro artık bir test pilotu değil, "yarış" pilotuydu.
Daha önce pek çok kez uçakla seyahat etmişti fakat kariyerinin ilk yarışı için Avustralya'ya yaptığı seyahat her zamankinden farklı ve oldukça özeldi. Hayatında ilk kez "business class"ta uçmuş, bir de bunun üzerine gecenin bir vakti Melbourne'de kalacağı otele ulaştığında kapıyı Michael Schumacher açmıştı. Formula 1'de ilk yarışına çıkacak olan bir pilot için bundan daha iyi bir karşılama olamazdı. Harikulade bir motivasyon ile kariyerine başlayan Pedro, Avustralya'da altıncı olarak henüz ilk yarışında puanla tanıştı.
Sonraki yarışlarda Avustralya'da gösterdiği performansın yanına bile yaklaşamadı. Altındaki araç hem rekabetçi değildi hem de dayanıksızdı. Sezonun geride kalan 15 yarışında yalnızca dört kez bitiş çizgisine ulaşabildi ve bu yarışların hiçbirinde 11. sıradan yukarıyı göremedi. Avustralya'da elde edilen bir puan, sezon sona erdiğinde Pedro'nun ve Arrows'un tek puanıydı.
Ertesi yıl da Arrows takımı ile yola devam etti. İlerlemeyi umuyordu fakat umduğunun aksine önceki yılın bir benzerini yaşadı ve yerinde saydı. Yalnızca iki yarışta ilk altıya girdi ve sezonu iki puanla tamamladı. Sezon sonunda Arrows ile yolları ayrıldı.
2001 sezonunun İspanya'daki beşinci yarışından hemen önce Jaguar ile anlaştı ve kısa bir aradan sonra memleketi Barselona'da pistlere geri döndü. O yılın kalanını ve ertesi yılın tamamını Jaguar'da geçirdi fakat buradaki hikayesi de Arrows'takinden pek farklı olmadı. İlk yılında yalnızca üç puan toplarken ikinci yılı puansız kapattı. Takım arkadaşı Eddie Irvine ise her iki sezonda da birer kez podyuma ulaştı ve Pedro'ya karşı net bir üstünlük sağladı.
Parlak geçmeyen dört yılın ardından 2003 yılında koltuksuz kaldı. Yine de Formula 1'den ayrılmayı düşünmedi. McLaren için test pilotluğu yapmayı kabul etti ve kariyerine padoktan ve tribünlerden uzak bir yerde, sessiz sedasız bir şekilde devam etti.
Yaşı, mevcut tecrübesi ve geçmiş performansları bir bütün olarak değerlendirildiğinde yarış koltuğuna dönüş yapması oldukça zor görünüyor ve hatta beklenmiyordu fakat 2005 yılında şans, kelimenin tam anlamıyla iğne deliğinden yüzüne güldü.
Bahreyn GP öncesinde takımın as pilotlarından Juan-Pablo Montoya tenis oynarken omzunu sakatladı. Yarışa kadar iyileşmesi mümkün değildi. McLaren takımı, Bahreyn'de Montoya'nın aracını diğer test pilotu Alexander Wurz'e teslim etmeyi planladı fakat Wurz'ün boyu, McLaren MP4-20'yi kullanmak için çok uzundu. Bunun üzerine takım patronu Ron Dennis, test pilotu Pedro'yu apar topar Bahreyn'e çağırdı. Pedro haberi aldığında Avrupa'daydı ve yarışa yalnızca beş gün vardı.
picture

De la Rosa

Görsel kaynağı: F1i

Ron Dennis'le yaptığı telefon konuşmasının ardından Bahreyn'e ışınlanan Pedro, sıralamalarda takım arkadaşı Kimi Raikkonen'i geçerek sekizinci cebe yerleşti. Yarışı ise son derece keyifli bir performans ile beşinci sırada tamamladı ve takımına dört puan kazandırdı. Ayrıca yarış içerisindeki en hızlı tur da Pedro'ya aitti. Her ne kadar Kimi üçüncü olarak podyuma ulaşsa da günün sonunda tebriklerin büyük bir kısmı, kendisini sürekli hazır tutan ve üzerine düşeni en iyi şekilde yerine getiren Pedro'ya gitti.
Bir sonraki yarış Imola'daydı. Montoya iyileşmemişti ve bu yarışı da kaçıracaktı. Herkes bu yarışa da Pedro'nun katılmasını beklerken McLaren, aracı elden geçirerek Wurz'e uygun hale getirdi ve San Marino GP için tercihini Wurz'den yana kullandı. Pedro ise üçüncü pilot konumundaydı. San Marino'nun ardından Montoya pistlere geri döndü ve hem Pedro hem de Wurz için sezonun geri kalanı test sürüşleriyle geçti.
2006 yılına da test pilotu olarak başladı fakat sezonun ikinci yarısında kendini bambaşka bir senaryonun ortasında buldu. Senaryonun fitilini ateşleyen isim yine Montoya'ydı ancak bu kez bir sakatlık söz konusu değildi. Sezon başından itibaren beklentilerin altında bir performans sergileyen ve Ron Dennis ile sorunlar yaşayan Montoya, Indianapolis'teki yarışın henüz ikinci virajında takım arkadaşı Raikkonen'e arkadan çarptı. Temasla birlikte hem Montoya hem de Raikkonen yarış dışı kaldı. Yaşanan bu kaza, gerilen ipleri kopma noktasına getirdi ve yarıştan bir hafta sonra Montoya, Formula 1'i bıraktığını açıkladı.
Montoya NASCAR'ın yolunu tutmuş, geçen sezon yedek pilot olarak görev yapan Alexander Wurz de 2006 sezonu başlarken yine yedek pilot olarak Willams ile anlaşmıştı. Boş McLaren koltuğu için kalan tek aday Pedro De La Rosa'ydı.
2006 Fransa GP ile bir kez daha pistlere geri döndü. İki yarış sonra Macaristan'da istikrarlı bir sürüş gerçekleştirdi ve büyük bir kısmı yağmur altında geçen mücadeleyi Jenson Button'ın ardından ikinci sırada tamamlayarak kariyerinin ilk ve tek podyumunu elde etti. Sezon sona erdiğinde sekiz yarışta mücadele etmiş ve takımına 19 puanlık bir katkı sağlamıştı.
Son F1 dünya şampiyonu Fernando Alonso ve son GP2 dünya şampiyonu Lewis Hamilton'ın takıma katılmasıyla birlikte 2007 yılında bir kez daha koltuksuz kaldı ve test pilotu olarak görevini yapmayı sürdürdü.
Aynı yıl McLaren ile Ferrari takımları arasında bir casusluk skandalı patlak verdi. Olay mahkemeye taşındı ve soruşturma sırasında pek çok McLaren çalışanı gibi Pedro'nun da ifadesine başvuruldu. Yargılama neticesinde McLaren şampiyonadan ihraç edildi ve 100 milyon dolar para cezasına çarptırıldı. Takım pilotları ise bu karardan etkilenmedi. Alonso ve Hamilton'ın sürücüler şampiyonasındaki puanları silinmezken Pedro da bireysel olarak herhangi bir ceza almadı.
2008 ve 2009 yıllarını da test pilotu olarak geçirdi. 2010 yılında BMW Sauber'in yarış koltuğuna oturdu. Macerası 14 yarış sürdü. Bu süreçte takım arkadaşı 21 puan toplarken Pedro yalnızca altı puan toplayabildi ve sezon sona ermeden takımdan gönderildi. BMW Sauber'den ayrıldıktan kısa bir süre sonra lastik üreticisi Pirelli için sezon sonuna kadar test pilotu olarak görev yaptı.
2011 yılında yine test pilotu olarak McLaren'e geri döndü. Yıl içerisinde yalnızca bir kez fakat yine ilginç bir şekilde şans buldu. Monako'daki sıralama turlarında şiddetli bir kaza geçiren Sauber pilotu Sergio Perez, Kanada'daki ilk antrenmanlarda takıma kendini iyi hissetmediğini belirtti. Bunun üzerine aslında bir McLaren pilotu olan Pedro, Kanada'da Sauber için mücadele etti. Yağmur altında koşulan ve kırmızı bayrakla uzunca bir süre durdurulan, bu duraklama ile birlikte dört saatten fazla süren yarışı 12. sırada tamamladı.
2012 yılında HRT ile anlaştığında 41 yaşındaydı. Üstelik anlaşma iki yıllıktı fakat birliktelik yalnızca bir yıl sürdü. Rekabete ortak olamayan ve maddi zorluklar çeken takım sezon sonunda kapandı. Koltuksuz kalan Pedro ise 2013 yılında Ferrari ile anlaştı. Bir kez daha test pilotuydu. Maranello'da geçirdiği iki yılın ve kırmızı otomobille attığı sayısız turun ardından 43 yaşında Formula 1'i bıraktı.
"Gel!" dediler geldi; "Git!" dediler gitti; "Sen kenarda bekle!" dediler, kenarda bekledi. Kariyerine oldukça geç yaşta başlamasına rağmen pist üzerinde pek çok şampiyondan daha fazla yol kat etti. Zaman zaman kameralar önünde göze hoş gelse de asıl ününü kapalı kapılar ardındaki performansı ile elde etti. Elinde uzaktan kumandasıyla Formula 1'den bir Pedro geçti.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam