Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

euro 1976 tarih

Eurosport
TarafındanEurosport

Güncellendi 07/06/2012 - 18:20 GMT+3

Eurosport.com Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Ali Murat Hamarat ile Avrupa şampiyonaları tarihindeki gezimiz devam ediyor, sırada Euro 1976.

Euro 1976

Görsel kaynağı: Resmi Siteden Alınmıştır

1976 Avrupa Futbol Şampiyonası, önceki iki turnuvanın kopyası gibiydi. Ülkeler yine sekiz gruba bölünmüş, liderler çerek finalde buluşmuştu. Son dört kupa için mücadele etmişti. İşte üç kupa boyunca uygulanan ve herkesin ezberlerdiği düzeni, 1980'de terk edilecekti. Önceden belirlenecek ev sahibi otomatik olarak organizasyona katılacak, elemelerden gelen takım sayısı da yedi olacaktı.
İzmir'in uğuru
Türkiye, 6. Grup'ta Sovyetler Birliği, İrlanda ve İsviçre ile buluşuyordu. Çoşkun Özarı'nın talebeleri ilk maçını uğurlu İzmir Atatürk Stadı'nda oynuyordu. 1-1'lik beraberlikle puanlar paylaşılırken, gollerin ikisi de İrlandalılardan geliyordu.
İkinci karşılaşmada İsviçre'yi ağırlayan milliler, İsmail ve Büyük Mehmet'in golleriyle iki puanı hanesine yazdırıyordu. Malum devir eskiydi, galibiyetin karşılığı sadece ikiydi.
Üçüncü sınavını Sovyetler Birliği karşısında Kiev'de veren Türkiye sahadan silinmişti. Futbol düşünürü Lobanovski'nin öğrencileri top göstermezken, o zamanlarda yeni yeni parlayan Blokhin bir gol atmıştı. İki penaltı golüne imza atan Dinamo Kiev patentli Kolotov, farkın açılmasında rol oynamıştı.
İsviçre'den bir puan koparan milli takım, Dublin'de Don Givens'ın dört golüne mani olamayınca, şansını kaybetmişti. Son maçında grubu lider bitirmeyi garantileyen 8 puanlı Sovyetler Birliği'ni yine İzmir'de 1-0 yenen Türkiye 6 puanla üçüncü sırada kalmıştı. İrlanda ise 7 puan almıştı.
Şüphesiz elemelerde en büyük sürprizi Çekoslovakya gerçekleştiriyordu.Grubunda İngiltere'yi geride bırakan ülke, çeyrek finalde de Sovyetler Birliği'ni eliyordu. Futbolun beşiği böylece 1974 Dünya Kupası'ndan sonra 1976 Avrupa Futbol Şampiyonası'nı da pas geçerken, Yaşlı Kıta'nın turnuvasına o güne kadar damgasını vuran Rusya, ilk defa devre dışı kalmıştı.
Çeyrek finallerde İspanya'nın bileğini büken son şampiyon Almanya, Belçika'yı parçalayan Hollanda ve Galler'i eleyen Yugoslavya, Çekoslovakya'nın ardından son dörde kalıyordu.
Bazen de futbol 90 dakika değildir
Turnuvayı düzenleme onurunun bahşedildiği Yugoslavya, tarihte hiç yaşanmamış ve yaşanmayacak bir senaryoya şahitlik ediyordu. Oynanan dört karşılaşma da uzatmalara kalıyor, 1968 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda yaşananlar nedeniyle sonrasında getirilen seri penaltı atışları kupanın galibini tayin ediyordu.
16 Haziran 1976'da Çekoslovakya ile Hollanda kozlarını Zagreb'de paylaşıyordu. Yağmurlu bir havada çimlerde adeta kıyamet kopmuştu. Kazanılan serbest atışta ileri çıkan Ondruş herkesten bir kafa daha yükseğe çıkıp köşeyi görüyordu. Sertleşen mücadelenin ikinci yarısında Pollak'ın atılmasıyla bir anda dengeler değişiyordu.
Ondruş, Recep'in Malmö karşısında kendi kalesine attığı golün biraz daha basitine imza atınca, tabela eşitlenmişti. Cruyff ve şürekâsı maçı kopartır denirken, Galatasaray taraftarının yarım ömür sonra çok seveceği Neeskens'in kırmızı kart görmesi Portakallar'ın hesaplarını şaşırtıyordu.
Uzatmalarda sahne alan Nehoda ve Vesely Çekoslovakya'yı finale taşırken, 1974 Dünya Kupası finalinden sonra Almanların elini sıkmayı reddetmiş van Hanegem de sahadan atılmıştı.
Belgrad'daki ikinci yarı finalde ev sahibi Yugoslavya, Almanya karşısında Popivoda ve Dzajiç ile 2-0 öne geçince ortalık yıkılıyordu. Schön'ün ikinci yarıda sahaya sürdüğü Köln'ün yıldızı Flohe farkı bire indiriyor, yine aynı takımın golcüsü Dieter Müller skoru eşitliyordu. Uzatmaların sonunda coşan aynı futbolcu, milli takıma veda etmiş Bombacı'yı aratmıyordu. Panzerler 1976'da da bir Müller ile finale yükseliyordu. Gerçi Gerd ile Dieter'in arasındaki fark geceyle gündüz kadardı!
Üçüncülük maçına yıldızlarından yoksun bir şekilde çıkan Hollanda, ev sahibini 3-2'lik skorla devirmişti. Karşılaşmada devamlı Portakallar öne geçmiş, Yugoslavlar karşıılık vermişti. O yıldızlar topluluğunda fazla fırsat bulamayan Geels'in biri uzatmalarda olmak üzere iki golü 'total futbol'a bir teselli vermişti.
Beyaz nokta
20 Haziran 1976'da final heyecanı yaşanıyordu. Belgrad'daki Kızılyıldız Stadı'nın yolunu tutanlar, Avrupa Futbol Şampiyası tarihinde bir ilke şahitlik edeceklerini bilmiyordu.
Yaşlı Kıta'nın organizasyonunda zafere ulaştıktan sonra Dünya Kupası'nı da kaldıran Almanya, mutlak favoriydi. Beckenbauer'in dalya dediği ve 100. milli maçına çıktığı karşılaşmanın başlarında Çekoslovak fırtınası esmişti. Berti Vogts'un hafiften sarpa sardığı bir anda Şvehlih perdeyi açmış, Dobiaş biraz pas tutmaya başlamış Panzerler'in file bekçisi Maier'i avlamıştı.
Yarı finalde olduğu gibi 2-0 geriye düşen Almanya yine geri geliyordu. Ceza sahası içinde unutulan Dieter Müller farkı bire indirirken, volesiyle gol krallığını ilan ediyordu. Son dakikada kornerden gelen topa kafayı yapıştıran Bernd Hölzenbein mücadeleyi uzatmalara taşıyordu.
Uzatmalarda başka gol olmuyor, Belgrad'da tarih yazılıyordu. İlk defa büyük bir futbol organizasyonunun galibini seri penaltı atışları belirliyordu. 1968'de bir daha tekrarlanmak zorunda kalan final, artık beyaz noktada bitecekti.
İlk atışı kullanan Marian Masny, Maier'i ters köşeye yatırarak Çekoslovakya'yı öne geçirmişti. Alman futbol tarihinin en iyi orta saha oyuncularından biri olan Ranier Bonhof, 11 metreden affetmemişti. Hollanda'yı yıkanlardan Nehoda kolaylıkla fileleri bulurken, Panzerler'i Yugoslavya karşısında ipten alan Flohe, Ivo Viktor'u ters köşeye yatırmıştı.
Ondruş, milli takımı uzunca bir süre bırakmış Almanların efsanevi penaltıcısı Paul Breitner'in bile gurur duyacağı bir atışa imza atmıştı. Köşeyi yerden sert gören savunma oyuncusu, turnuvanın yıldızlarından biri olmuştu. Panzerler adını skoru eşitlemek Schalke'de görev yapan Hans Bongartz'a düşmüştü. Sadece dört defa milli olmuş orta saha oyuncusu iyi vurmuştu.
Daha önceki vuruşlarda rakiplerinin dikkatini dağıtmak için çabalayan Maier, dördüncü atış öncesinde topa arkasını dönüyordu. Penaltıyı kullanacak Ladislav Jurkemik, meslektaşını hakeme şikâyet ettikten sonra hırsını meşin yuvarlaktan çıkarıyordu.
Uli Hoeness'in Belgrad semalarına gönderdiği toptan sonra stattaki heyecan artıyordu. Çekoslovakya'nın artık şampiyonluk için bir gole ihtiyacı vardı. Penaltı noktasına gelen Antonin Panenka topun dibine girdiğinde tüm dünya ayağa kalkıyordu. O güne kadar görülmemiş bir atışa imza atan orta saha oyuncusu adını bir vuruşa veriyor, yenilmez armadayı yıkıyordu. Panenka penaltısının doğumuyla Almanya yenilmiş sayılıyordu!

*Ocak 2012 tarihli Tam Saha Dergi'nin 86. sayısından alınmıştır.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam