Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

barcelona armagan ukunc

Eurosport
TarafındanEurosport

Güncellendi 07/10/2012 - 11:50 GMT+3

Barcelona'yı, Real Madrid maçı öncesinde Armağan Ükünç değerlendirdi.

Barcelona Josep Guardiola Tito Vilanova Rayo Vallecano

Görsel kaynağı: Eurosport

Katalunya, 2012 yazına, yıllardır alışkın olduğu şekilde girmedi. Katalan halkının gururu olan ve başkente karşı başlarını her zaman dik tutmalarını sağlayan Barcelona’da işler iyi gitmiyordu. Şampiyonluk ezeli rakip Real Madrid’e kaptırılmış ancak birçokları için bundan çok daha önemlisi, kulüpteki Guardiola dönemi sona ermişti.
Son dönem Barcelona makinesinin mimarı, mühendisi, işçisi, patronu, kanı, canı olan Pep artık yorulduğunu söylüyor ve bir sene boyunca hiçbir iş yapmadan kenarda duracağını belirtiyordu. Farklı galibiyetlerle, 3 puanlarla sona eren haftasonlarının ardından güneşli pazartesilere uyanmaya alışmış olan Katalunya’nın üstünde kara bulutlar vardı artık. Onları bu karanlıktan kim kurtaracaktı?
Pep’in yerine Tito
Guardiola’yı takımın başına getirerek topladığı kupalarla, dünya üzerindeki birçok takımın Pep formülünü uyarlamasına ve genç teknik direktörlere takımı emanet etmesine öncülük etmiş olan Barcelona kulübü, yine beklenmeyen bir karara imza atıyordu. Guardiola’nın istifasını açıkladığı toplantıda Barcelona’nın yeni teknik direktörü de açıklanıyordu; Tito Vilanova.
Futbola Barcelona akademisinde başlamış olan Tito, 1990 yılında Katalan ekibinde ilk 11 oyuncusu olamayacağını anlayıp takımdan ayrılmış ve Figueres, Celta, Mallorca gibi takımlarda oynamıştı. Tito’nun, bugün karşı karşıya geleceği Jose Mourinho ile ilk karşılaşması da futbolculuk yıllarına denk geliyor.
1998 yılında Lleida formasıyla eski takımı Barcelona’nın karşısına çıkan bugünün teknik direktörü, tecrübe kazanması için Barça koçu Van Gaal’in yerine oturtulmuş olan Mourinho’nun takımına gol atıyor ve Portekizli hocanın ilk kez teknik direktör olarak sahaya çıktığı maçta kendisine gol atan ilk futbolcu oluyordu.
Vilanova, futbolculuk kariyerinin ardından 2007 yılında Barcelona B takımında yardımcı antrenörlük yapmaya başladı. Yardım ettiği isim ise, 5 sene sonra halefi olacağı ve kurduğu hanedanlığı kendisine devredecek olan Guardiola’dan başkası değildi. İkili, Barcelona B takımını o sezon bir üst lige taşımayı başardılar ve Rijkaard-Neeskens ikilisinin görevi bırakmasının ardından Blaugrana’nın yeni umutları olarak A takımın yolunu tuttular.
Bu birliktelik, Barcelona tarihinin en parlak kadrolarından biriyle yaşanacak olan en muhteşem yılların müjdecisiydi. Pep’in yardımcısı olarak alınmadık kupa bırakmayan Tito’nun milyonlar tarafından tanınması ise Real Madrid’in Portekizli teknik direktörü Jose Mourinho’nun bir öfke nöbetinin kurbanı olması sebebiyle gerçekleşti.
Barcelona ile Real Madrid arasında oynanan İspanya Süper Kupası maçında kendisini gergin ortama kaptıran Mourinho, parmağını Tito’nun gözüne sokmuş ve bu hareketi uzun süre tartışılmıştı.
Miras değil, alın teri
Vilanova’nın Barcelona’nın başına geçmesi, birçok insan tarafından değişik şekillerde yorumlandı. Kimileri, Barcelona’nın bu geleneği devam ettirmesinin en doğrusu olduğunu ve takımı hali hazırda Vilanova’dan daha iyi tanıyabilecek biri olmadığı için kararın doğru olduğunu savunuyordu. 4 yıl boyunca Guardiola’nın yardımcısı olarak görev yapan Tito Barcelona makinasının işlemesindeki en kilit isimdi ve takımı daha da ileri taşıyacaktı.
Bir kısım insan için ise bu karar yanlıştı. Pep formülünü dünyaya sunan ve bu sayede her kupayı almış olan Barça bu kez işi abartmıştı. Takımın başına kariyeri daha sağlam, profili daha yüksek ve yıldızlara sözünü dinletebilecek bir isim geçmeliydi. Ama artık karar alınmış ve Vilanova şampiyonluk serisine 1 sene ara vermek zorunda kalmış olan Barcelona’nın başına geçmişti. Bunu en fazla hak eden isim de kendisiydi aslında. Ekim ayı geldiğinde bunu herkese kanıtlamış olacaktı.
Tito’nun Barcelona’sı Jordi Alba ve Alex Song transferleriyle savunmasını güçlendirdi. Sahadaki oyun mantığı ise değişmemişti. Bol pas, basketboldaki setler gibi kurgulanmış hücumlar ve rakibin topu ayağından tutmasına asla izin vermeyen baskı.
Ancak Tito temel prensiplere bağlı kalsa da, bazı noktalarda ufak değişikliklerde bulundu. Barcelona’nın hücuma kalkmadan önce yaptığı hazırlık pası sayısını azaltması ve Pep döneminde pek de görmediğimiz 2 pasta rakip kaleye gitmesi bu değişikliklerden biri oldu. Diğeri ise Tito’nun oyuncularına daha fazla şut çekme özgürlüğü vermesiydi.
İspanya Süper Kupası’nı Real Madrid’e kaptırsa da, Barcelona sezona muhteşem başladı. Oynadığı 10 resmi maçın dokuzunu kazanan Katalanlar, Real ile ligdeki puan farkını şimdiden sekize çıkarmış durumdalar ve maçı kazanırlarsa, ligin bitimine 31 hafta kalmasına rağmen fişi çekmiş bile olabilirler.
Barcelona’da Iniesta bu maçla sahalara dönüyor. Xavi ve Fabregas harika bir form yakalamış durumdalar ve Tito’nun düşünmesi gereken şey bu üç maestroyu hangi formülle bir arada oynatabileceği olacak. Dünyanın belki de gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu olan Messi ise yine bildiğimiz gibi; 10 maç, 10 gol, 15 asist.
Barcelona bu akşam Camp Nou’ya yeniden işlemeye başlayan harika bir makina olarak çıkacak. Baskı altında olan ve daha şimdiden ligi elinden kaçırma tehlikesiyle başbaşa olan ise Real Madrid. Katalunya’da bizi yine harika bir El Clasico bekliyor. Tito’nun Barcelona’sı 3 puana çok daha yakın olan taraf olarak gözükse de futbol 3 ihtimalli bir oyun...
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam