Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Beşiktaş Carvalhal Tayfur

Eurosport
TarafındanEurosport

Güncellendi 14/04/2012 - 01:57 GMT+3

Carlos Carvalhal'in gönderilmesiyle yeni bir yola giren Beşiktaş'ın son yıllardaki çalkantılı gidişatını Yusuf Koç yazdı.

beşiktaş, taraftar

Görsel kaynağı: AA

Dönem dönem Beşiktaş için ekonomik durumun önemi, başarının önüne geçmiştir. 2 yıl öncesinde de benzer bir tablo vardı. Kulüp ekonomik olarak kötü durumdaydı. Açıklanan borçlar dahi durumun hassasiyetini anlamak için yeterliydi. O gün Beşiktaş adına radikal bir karar alınması gerekiyordu. Herkesin dilinde “kulüp küçülecek” vardı ama yönetim çok daha radikal bir karara imza attı. 180 derece döndü ve daha da fazla büyümeyi tercih etti. Bu bir tercihti, doğruluğu yanlışlığı tartışılabilecek bir tercihti.
O gün taraftarın hayali Quaresma, Guti, Raul gibi isimler Beşiktaş ile anılmaya başlandı. Yıldırım Demirören bir yandan da seçimi düşünerek inceden çalışıyordu. Haziran ayında “Ne olacak bu Beşiktaş’ın hali?” diye soruyor ve 3 gün sonrasını bile kestiremiyorduk ama sezon açılırken yıldızlar topluluğu bir Beşiktaş vardı sahada. Real Madridleşen Beşiktaş’ın başına da Madrid’in eski teknik direktörü Bernd Schuster getirilmişti. Siyah Beyazlılar tarihinin “Galacticos” unu kurmuştu.
İşler çok da istenildiği gibi gitmedi. Beklentilerin altında bir Beşiktaş vardı. Kâğıt üzerinde her şey iyiydi ama gel gör ki sahaya yansımıyordu. Schuster’in oyun planı, yıldızların verimsizliği, hocanın medya ile olan kötü diyalogu konuşuluyordu. Yaz sezonunun şampiyonu Beşiktaş, devre arasında da yıldızlarına yenilerini katmaya devam ediyordu. Fernandes, Simao, Almeida ile birlikte meşhur “Portekiz çetesi” kurulmuştu. İkinci yarıya başlarken 17’de 17’den bahsediliyordu. 17 maçta 17 puan alındı mı?
Sezon başında cümle içinde en çok kullanılan kelimeler “istikrar” ve “sabır”dı. Sezon sonu yaklaşırken kelimeler unutuldu. Ne sabredildi, ne de istikrar adına adım atıldı. Schuster gönderildi, yerine “Beşiktaş’ın çocuğu” Tayfur Havutçu getirildi. Makul bir tercihti. Sezonu bitirmek için yeni hoca getirmek anlamsız olurdu. Tayfur Havutçu hem sezonu tamamlayacak, hem de gelecek sezon da kalabilecekti. Sezonu tamamladı, Türkiye Kupası’nı aldı ve bir sonraki yıl için de birinci adam ilan edildi.
Ne olduysa 3 Temmuz sürecinde oldu. Tayfur Havutçu tutuklandı. Ne oldu da tutuklandı bilmiyorduk. İbrahim Akın, İskender Alın, Yusuf Turanlı gibi isimlerle adı aynı satırlarda geçiyordu ismi. Biz mahkemeyi beklemeye başladık ama lig beklemezdi. Sezon başlıyordu ve koca Beşiktaş camiası sezona hocasız giremezdi. Oyuncu izleyecek, Tayfur hocaya yardımcı olacak dediler Carvalhal’i getirdiler. Portekizli olunca nereden buldular bu adamı diye sormadık. “Hadi Tayfur hoca dönene kadar teknik direktör de sen ol dediler”. O da oldu. Beşiktaş yine bilindik Beşiktaş’tı. Carvalhal’in sihirli değneği yoktu. Gerçi böyle bir beklentimiz de yoktu. Q7’nin, Almeida’nın, Simao’nun kredileri de tükeniyordu. Guti desen, zaten kredisini tüketip sepetlenmişti. O gösterişli adamlardan bir tek Fernandes tutuluyordu. Bir tek o oynuyordu.
Avrupa Kupası’nda yola devam ediyordu takım. Ligde de hiç de fena sayılmayacak bir gidişat vardı. Takım yorgundu, çok sakat veriyordu ama bir şekilde işler rayındaydı. İkinci devrenin birkaç haftası geride kalmıştı ki takımda önlenemez bir düşüş başladı. Bu aralar Tayfur Havutçu da tahliye edilmişti. Kulüp de “hoş geldin hocam” dedi açtı kollarını. Farklı bir şey olacağını hiç düşündük mü? Hayır. Peki, böyle olması mı gerekiyordu? Yine hayır.
picture

tayfur havutçu, beşiktaş

Görsel kaynağı: AA

Daha birkaç ay önce iddianame açıklanmıştı. Her taraftar gibi “Bu neymiş?” dedim, okudum. Okurken de suçlu ya da suçsuz aramadım. Vicdanımla yargıladım. Beşiktaş ile olan kısım da Tayfur Havutçu’nun telefon ve SMS kayıtları vardı. Guti’nin karakterinden Ersan ile olan ilişkisine(!), kupa finalinde İBB kalesinde kimin oynayacağından, İbrahim ve İskender’in transferlerine kadar bir sürü talihsiz konuşma vardı. “Beşiktaşlı duruşu” dillerde kalmıştı. Tayfur Havutçu vicdanımın mahkemesinde tahliye edilmedi. Bunları okuyan tek kişi de ben değildim oysa ama tahliye edilir edilmez kulübün yolunu tutmasına dur diyen olmadı. Kimse bu adam Ersan’ın yüzüne nasıl bakar diye düşünmedi demek ki.
Eski hoca bu sefer sportif direktör adı altında kulübün kapısından girdi. Sportif direktör İngiltere’de bambaşka bir şey olabilir ama bu topraklarda yedek teknik direktördür. Tayfur Havutçu artık Carlos Carvalhal’in gönderilmesi durumunda devreye girecek adamdı. Öyle de oldu. Ligdeki kötü gidişat Portekizli hocanın sonunu hazırladı. Süper Final öncesi yeni teknik direktör Tayfur Havutçu’ydu. Böyle bir lige böyle bir değişiklik yakışırdı zaten.
Akıllara gelen ilk soru şu oldu: Zaten Carvalhal teknik direktör olarak getirilmemişti. Peki, şimdi neden gönderildi? Hani oyuncu izleyecekti? Hani yardımcı hoca olacaktı? Tayfur Havutçu hoca olsa dahi bu göreviyle kalması gerekmiyor muydu? Yoksa onlar da mı hikâyeydi?
picture

beşiktaş, carlos carvalhal

Görsel kaynağı: Reuters

Bu kötü sezonda en azından sevilen bir adam vardı bu takımda. Avrupa’dan elenmiş, ligi nerdeyse bitirmiş bir takımdan bahsediyoruz. Yeni hoca neyi kurtaracak? Bari o sevilen adam sezon sonuna kadar kalsaydı.
Carlos Carvalhal giderken çok önemli şeyler söyledi. Takımın başkansız geçirdiği günlere dikkat çekti. Varlığı mı yokluğu mu iyi bilemediğimiz bir başkan takımı yarı yolda bıraktı. Takım sahipsiz kaldı, teknik direktör sahipsiz kaldı. Bunu ben söylemiyorum, Carvalhal söylüyor.
Bugün, yeni bir yönetim var. Bugün, yine 2 sene öncesinde olduğu gibi başarıyı değil ekonomik durumu ön planda tutmalıyız deniyor. Bugün, borçlar 2 yıl öncesine göre daha fazla. Bugün, yine dünkü hatalar yapılmasın. Bugün, dün olmasın.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam