Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

En önemli maçlar!

Eurosport
TarafındanEurosport

Güncellendi 07/10/2012 - 12:36 GMT+3

Ezeli derbinin Beşiktaş tarafından bakılınca öne çıkan maçları bir hayli fazla. Kadıköy'de çılgın gece, Sergen'in doksanla yakın münasebeti ve daha niceleri...

besiktaş, taraftar, çarşı

Görsel kaynağı: Resmi Siteden Alınmıştır

Kadıköy panteri Pancu! (17 Nisan 2005, Fenerbahçe – Beşiktaş: 3-4)
Daha üstünden altı sene geçmesine rağmen geride kalan 328 maç arasında Beşiktaş adına en çok hatırlanacak bu olacak gibi gözüküyor. Ezeli rakibinizle oynuyorsunuz, maça iyi başlıyorsunuz, ilk yarı 2-1 üstün soyunma odasına gidiyorsunuz. Buraya kadar her şey normal. Ya sonrası? 3-2 öndeyken çılgın file bekçisi Cordoba atılıyor, kale daha önce eldiven giydiğini iddia eden Pancu’da. Atom Karınca ona bırakıyor kaleyi. Pancu’nun işi zor. Üç direk arasına geçer geçmez Alex’ten gol yiyor ama sonrası tufan oluyor. 90’da Koray sahne alıyor. Gol için yüklenen Fenerbahçe’nin yorgun düştüğü anlarda paslarla atağa çıkan Beşiktaş, Dar Alanda Kısa Paslaşmalar’ın mottosu olan “dört doğru pas %90 goldür” cümlesini göğsünde yumuşatan Koray’ın, tüm ihtimalleri 100’e tamamlamasıyla tarih yazıyor!
Fransız ihtilali! (20 Nisan 2003, Beşiktaş – Fenerbahçe: 2-0)
Aslında skor, stat, tarih gibi şeyler bu maç için önemli değil. Beşiktaş’ın en sevdiği yabancı oyuncular arasında kuvvetle muhtemel birinci olabilecek Pascal Nouma’nın son karşılaşması bu. Keşke jübilesi olsaydı ama öyle olamadı. Beşiktaş 100. yılında şampiyonluğa gidiyordu. Nouma, ilk yarıda Kaan Dobra’nın ortasını boş ağlara gönderene kadar her şey normaldi. Ama sonra Fransız golcü sevinirken meşhur “tombala” hareketini yapmayı tercih etti. Serdar Bilgili yönetimi bileti hemen kesti. Fransa’da doğan, zamanla Beşiktaşlı olan Nouma, şampiyonluk kutlamalarına bile katılamadı.
Çizgide raks (16 Kasım 1991, Fenerbahçe – Beşiktaş: 2-2)
Bu derbideki unutulmaz pozisyon için neler söylenmedi ki? Mesela, hakem Ahmet Çakar, “Benim saçlarım o maçtan sonra beyazlamaya başladı” demişti. Kaleci Engin İpekoğlu ise Bülent Karpat’a son düdük sonrası verdiği sıcağı sıcağına röportajda kendini tutamayıp küfür etmişti. Neyse, dakika 90. Fenerbahçe 2-1 önde. Şifo Mehmet, en amiyane tabirle soldan yaldır yaldır ceza sahasına girdi. Kaleci Engin’in yanından ağlara giden topu çizginin oralarda bir yerde(böyle demek zorundayız) Semih çıkardı. Ahmet Çakar tereddüt etse de vermişti golü. Üstünden 20 yıl geçse de o top hâlâ sohbetlerin mezesi oluyor; bir gol sayılıyor, bir çizgiden çıkıyor.
Sergen, Sergen, Sergen... (14 Eylül 1996, Fenerbahçe – Beşiktaş: 0-1)
Dakika 90. Kaptan Sergen, kaleyi cepheden gören bir noktada topun başına geçti. Hava rüzgârlıydı, enfes kesti, Rüştü’nün uzanmasına rağmen top doksana kavuşmuştu... Beşiktaşlılara sorun, size o günü anlatsın. Dokuz yaşındayken babasına yaklaşık bir ay küsen bir ufaklık biliyorum, şimdi bu yazıyı kaleme alıyor. Babamın suçu ne miydi... Bana haber vermeyi unutmuştu da derbiye gittiğini!
Gergin maçın yıldızı Ronaldo (2 Aralık 2001, Fenerbahçe – Beşiktaş: 1-2)
Kadıköy’ün tılsımı… Sarı-lacivertlilerin 24 maçtır evinde yenilgi yüzü görmediği ve karşılaşmaların başladığı an konfeti atılıp oyununun durduğu yıllardı. Ortam gergindi. Tümer ve Mirkovic kavga etmiş, kırmızı kartı görmüşlerdi. İkinci yarıda sağ kanattan Abdullah’ın ortasına kimse dokunamadı ancak topun canı ağlara ulaşmak istemişti ve öyle de oldu. Tılsım sürecekti, kimsenin şüphesi yoktu o saatten sonra. Ama Beşiktaş’ın Brezilyalı defansı Ronaldo’nun yapacakları vardı. İki duran topta öne çıkıp gol bulan Ronaldo, takımına maçı, Fenerbahçe’ye de hüznü getirmişti.
picture

sergen, kadıköy, gazete, milliyet

Görsel kaynağı: Eurosport

Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam