Seni sevmek kalbimi yordu

11 günde üç lig haftasini geride biraktik. 27 lig maçinin lezzeti ise maalesef bir Alex etmiyor. Memlekette futbolu sevmek hiç bu kadar zor olmamisti ve sag olsunlar, görevi bu oyunu yönetmek olanlar biz delirelim diye büyük bir özveri ile çalisiyor.

TFF hem sezon öncesinde yasanan olaylar yüzünden hem de play-off çilginligi sebebiyle herkese on yil yetecek yogunlukta bir takvim hazirladi. Kupa derbileri disinda yurt disinda böyle maçlar hafta içi oynanmazken bizim federasyonumuz bu devrimle de yetinmedi ve Galatasaray-Fenerbahçe gibi ülkedeki en genis kitleye hitap eden futbol bulusmasini, Trabzonspor’un Sampiyonlar Ligi ile ayni güne denk getirmeyi basardi.

Eh zaten Besiktas-Fenerbahçe maçina deplasman taraftarinin girip girmeyecegine yazi-tura ile karar veren bir kurumdan daha iyisini beklemen hayalcilik olurdu.

Iki haftada oynanan maçlarin çogu bizi esnetmesine ragmen yayinci kurulusun “Mükemmel futbol” masali anlaticilarina göre ise dünyanin en kaliteli liglerinden birini izlemeye devam ediyoruz.

Kim star olmak ister?
Geçen haftalarda televizyon dünyasi yeni bir yildiz kazandi. Yesil sahalarimizin kötü hakemlerinden Bünyamin Gezer, ani bir kararla düdügünü asip, hakem yorumcusu olmaya karar verdi. Kendisi sahalardan gitti diye mutluluktan halay çekerken, geride kalan hakemlerimizde “Kara Murat benim, hayir benim” demeye basladi. Her hafta en iyi ihtimalle bir yeni Bünyamin Gezerimiz oluyor. Ama bu sezon en azindan bir standart tutturdular. Büyük takim küçük takim demeden her maçi kendi içinde eyyamlarla süsleyebiliyorlar.

Hüküm kökünden gelen iki kelime, hakim ve hakem. Bu yüzden olsa gerek adalet sistemi bu olan bir ülkede, saha içindeki adaleti saglamakla sorumlu olan birey ancak bu kadar basarili olabiliyor.

Gökçekler’in çilgin plani projesi
Aslinda Ankara’nin sari-lacivertlilerin basina gelenler yazilsa futbol edebiyatinin en acikli eseri olur. Yazar bununla da yetinmeyip bir de Ankaraspor kitabi yazar biz de okurken gözyaslarimiza hakim olamayiz. Yozlasmis futbolumuzun en güzel yansimalarindan birisi olan Ankaragücü’nün Gökçekler döneminde yasadiklarinin sancisi hala sürüyor.

100’ler kulübündeki dördüncü takim bu sezon bir mucize olmazsa küme düsecek. Futbolun kirli patronlarinin yaptiklari bir yana, onlara üç bes bilet ugruna o tribünleri dar etmeyen gruplar bir yana. 9 maç geride kaldi Ankaragücü’nün sadece bir puani var. Zor islerin hocasi Ziya Dogan kendini sanirim Mission: Impossible’daki Tom Cruise kadar “cool” hissediyordur.

Haftanin kare asi
Alper Potuk: Yazi biterken biraz da futboldan bahsetmek gerekir sanirim. Bundan üç sene önce Kurban Bayrami tatilinde Eskisehirspor-Konyaspor maçina girmek için stadin kapilarindan birinde beklerken, öndeki agabey ile sohbet ediyordum. Kendisi “Alper Potuk diye bir futbolcumuz var, çok yetenekli bir çocuk” demisti. Alper üzerine koya koya buraya kadar geldi. Bu hafta Samsun’a attigi sik golden sonra sanirim kendisini tanimayan futbol dilencisi kalmamistir.

Johan Elmander: Premier Lig’in sadece büyük(!) takimlarini izlemeyi aliskanlik haline getirenler onun transferine dudak bükmüslerdi. Hücum oyuncusunu sadece attigi sayisi ile degerlendirenler, Isveçli’nin sahada yaptiklarini artik görmeye baslamislardir sanirim. Gaziantepspor ve Kayserispor maçlarinda da rakip savunmalar ile cenk eden Viking, atesli oldugunda bile formayi kaptirmadiysa artik adi “Taktik tahtasina ilk yazilacaklar listesinde” ilk üçte vardir.

Veli Kavlak: 3 Temmuz ile baslayan süreç öncesinde Besiktas’in teknik direktörü Tayfur Havutçu görmeye alismadigimiz isimlere yönelmisti transferde. O süreçte siyah-beyazli takima dahil olan Veli Kavlak, yetenegin Inönü’de sergilemeye basladi. Fenerbahçe ve Sivasspor maçlarinda takiminin ortalama üzerinde performans sergileyen isimlerinden olan Veli’nin, takimdaki kirilgan yildizlarin tarzini örnek almak yerine Hilbert ve Ernst gibi çaliskanlari örnek almasi ise bir baska olumlu özelligi.

Samuel Holmen: Boz Baykuslar destekli Istanbul Büyüksehir Belediyesi, bu sezon küçük takimlara karsi da çalismaya basladi. Abdullah Avci yönetimindeki Istanbul’un üvey evladinin orta sahasindaki Holmen ise oynadigi futbolla takimina can vermeye devam ediyor. Dokuz haftada rakip fileleri üç kez havalandiran dinamik Iskandinav hem saha içi organizasyonun önemli bir parçasi hem de yorulmaz bir futbol emekçisi.

BANK ASYA PANORAMASINI OKUMAK IÇIN TIKLAYIN!
"Ya lidersindir ya da degil. Kayseri Erciyesspor gibi ligin en iyi kontratak futbolunu oynayan bir takim karsisinda Ferhat Kiraz ve Orhan Ak kadroda degilse, ya gol yemeyecek ya da geriye düsmeyeceksin. "

YAZARIN DIGER YAZILARI:
- ARADIGINIZ FUTBOLA ULASILAMIYOR
- ATIYOR EFENDIM DURDURAMIYORUZ