Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Ecem Güzel ile yelkencilik, Bernoulli ilkesi ve fazlası

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 17/07/2020 - 15:41 GMT+3

Bir merakla başlayan hikâye, The Hague, yelken sporundaki fiziksel, matematiksel ve zihinsel unsurlar, antrenman, hobi… Türkiye’de yelken sporunun yıldız isimlerinden olan Ecem Güzel, Kuzey Kılıç’ın sorularını yanıtladı

Ecem Güzel

Görsel kaynağı: Eurosport

Daniel Bernoulli, 18. yüzyılın daha ikinci ayında dünyaya geldiğinde babası Johann Bernoulli, Avrupa çapında matematik alanında bir profesör olarak kabul görmeye başlamıştı.
Kalkülüsün ilk geliştiricisi olan Johann’ın oğlu Daniel, ayrıca olasılık teorisini keşfeden ve 1850’ler sonrası matematiğinde adı sıkça anılacak olan Jakob Bernoulli’nin yeğeniydi.
Bir bilimsel yarışmada babasıyla birinciliği paylaşmaları üzerine Johann, utancı nedeniyle oğlunu evden atmıştı. Ayrıca o süreçte Daniel’ın yeşermekte olan hydrodynamica aslı eserinden bazı fikirleri de çalmıştı.
Daniel, ailesinin tutumuna karşın onlara daima samimiyetle, sevgiyle yaklaştı. 1724’te Matematiksel Egzersizler’i yayımladığında babasının ününü bile geride bırakmıştı. 14 yıl sonrasında Hydrodynamica’nın tam hâlini yayımladığında ise dünya çapında bir profesör tanınırlığına ulaşmış ve “Hidroliğin babası” olarak görülmeye başlanmıştı.
Rönesans çocuğu olarak doğup Aydınlanma Çağı’nda büyüyen bir bilim insanı, modern dönemin spor organizasyonlarında, özellikle de su üzerinde gerçekleştirilen spor organizasyonlarında adından sıkça söz ettiriyor. Zira ortaya koyduğu ilkeler sayesinde sporcular, mesleklerini daha rahat yapabiliyorlar.
Tıpkı bir merak sonrasında denizlere yönelen ve kısa süre içerisinde bu merakı tutkulu bir mesleğe dönüştüren Ecem Güzel gibi.
Öncelikle nasılsınız? Hayatınız nasıl devam ediyor?
İyiyim çok teşekkürler. Hayatıma her zaman olduğu gibi yoğun antrenman temposu ile devam ediyorum. Tabi ki geçen karantina döneminde herkes gibi ben de evimdeydim ve deniz antrenmanlarım dışında yaptığım antrenmanlarıma evden devam ettim.
Koronavirüs sürecinin ilk üç ayında neler hissediyordunuz? Neler düşünüyordunuz? Formunuzu korumak için ne gibi şeyler yapıyordunuz?
Salgının yurtdışında başladığı dönemde Avustralya’ya Dünya şampiyonası için gitmiştim. Döndüğüm tarihten itibaren de bazı ülkeler gümrüklerini kapatmaya başladı. Açıkçası biz de ne olduğunu tam kavrayamadık. Sonrasında ardı ardına gelen iptal ve erteleme haberleriyle küçük çaplı bir şok yaşadığımı söyleyebilirim. Özellikle olimpiyatların ertelenmesi beni baya üzdü. Bu dönemde benim için antrenörlerimin desteği çok önemliydi. Bana hep şu şekilde yaklaştılar; “Fazladan bir sene zamanımız var, bu dönemden kesinlikle pozitif sonuçlarla çıkacağız, çalışmaya devam!” diyerek beni çok motive ettiler. Kısa süreli motivasyon düşüklüğünden sonra her zamankinden daha fazla antrenmanlarıma asılmaya başladım. Kulüpten aldığım ekipmanlar ile evimde küçük bir spor salonu bile kurdum!
Bundan sonraki süreçte nasıl hazırlanacaksınız?
Şu anda antrenmanlarımıza İstanbul’da devam ediyoruz. Haftanın altı günü deniz ve kara antrenmanlarımız oluyor. En yakın yarışımız ise mayıs ayından Ekim ayına ertelenen ve önümüzdeki en önemli hedef olan Atina Avrupa Şampiyonası.
Yelken sporuyla nasıl tanıştınız ve sonrasında bunu bir meslek hâline getirmeye nasıl karar verdiniz?
Yelkenle, Bodrum’a gittiğimiz yaz tatilinde bir aile dostumuzun vasıtasıyla tanıştım. Daha doğrusu bir çocuk heyecanıyla ve merak duygusuyla hareket ettim ilk başlarda. ‘Optimize kursu’ diye bir şey varmış ve ben de acaba nedir diyerek merak ettim. Optimize kursuna gitmek istiyorum diye ısrar ettim. (Optimist, yelkene başlangıç sınıfı olarak kabul edilir.) Kurs için marinaya gittiğimde öğrendim ki meğer yelken kursuymuş. İlk başta çok tedirgindim çünkü normalden daha açıktasınız ve alışkın değilsiniz ama alıştıktan sonra her gün koşarak gitmeye başladım. Sonrasında Bodrum’a taşındığımızda yaz kış devam ettim ve daha o zamanlardan yelkenin hayatımın en önemli parçalarından biri olacağını hissediyordum.
1995 İstanbul doğumlusunuz. Çocukluğunuz nasıl geçiyordu? Ailenizin mesleği neydi?
Çocukluğum İstanbul’da geçti. Annem muhasebeci, babam ise matematik öğretmeni. Hatırladığım kadarıyla ben beş yaşındayken ayrıldılar. Daha sonrasında zamanımın çoğunu ananem ve dedemle geçirdim. Yaşadığımız sitenin büyük bahçesi olmasının avantajıyla hareket alanım genişti. O yönden çok aktif bir çocukluk dönemi yaşadım bence.
Ailenizde fiziksel açıdan spora yatkın birileri var mı?
Ailede benden önce profesyonel olarak spor yapan olmamış. Hatta boş bir zamanlarımda Bodrum’a gittiğimde hep soruyorlar, bugün de antrenman var mı diye. Sanırım tempoma hala tam alışamadılar.
Eğitim hayatınızdan bahsedebilir misiniz?
İlkokulu İstanbul’da, ortaokul ve liseyi Bodrum’da okudum. Liseyi bitirmeden Olimpiyat hayalim için Galatasaray’a transfer olmuştum. Üniversite hayatıma İstanbul Üniversitesi’nde başladım. O sırada her zaman olduğu gibi yoğun bir programımız vardı ve okula çok devam edemedim ve ikinci sınıfta okulu dondurdum. O sene tekrar üniversite sınavına girdim, şu anda Marmara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Spor Yöneticiliği bölümü öğrencisiyim.
Yarışmaktan en keyif aldığınız yerler nereler?
Geçen sene antrenman yarışı için gittiğimiz Hollanda/ “ ve Fransa/ Hyeres benim için ‘en’ler arasına girdi diyebilirim.
Ecem Güzel
Birçok turnuvaya katıldınız. Bu turnuvalarda unutamadığınız (olumlu ve olumsuz) anlar hangileri?
Geçen sene Avrupa Şampiyonası’nda milli takım antrenörüm Kemal Muslubaş’ın talihsiz bir kaza geçirip Portekiz’de operasyon geçirmesi unutamadığım ilk olay sanırım. Yarışın son iki gününde bizimle yarışta olan Galatasaray yelken şubesi menajeri ve baş antrenörümüz İsmail abi son iki günde benimle parkurdaydı. Yarışın sonunda ilk seçme yarışımızı başarıyla atlatmıştık. Tabi ki bu da iyi kısmı.
Yarış içerisindeyken neler düşünüyorsunuz?
Yarıştığım Laser sınıfı olimpik sınıflar içerisinde en rekabetçi sınıf. Yarışlarımız kalabalık filo ile yapılıyor. Bunun için hedeflediğiniz rotayı, yarış öncesi parkurda yapacağınız gözlemlerle belirlemeniz gerekiyor. Yarış sırasında da her şey olabilir. Rüzgârın yönü değişebilir ya da kötü bir start ile yarışa başlayabiliriz. Bundan dolayı sürekli yeni seçenekler üretmemiz ve rakiplerimizi kollamaya devam etmemiz gerekli. Bir yarışımız tam 1 saat sürüyor ve yarış içinde birçok şey değişebiliyor. Bu değişiklikleri gözlemleyip kendimizi buna göre pozisyonlandırmamız gerekli.
Sizce neleri iyi yapıyorsunuz ve hangi konularda daha iyi olmanız gerekir?
Rüzgârlı havalarda iyi olduğumu düşünüyorum. Ancak her konuda olduğu gibi yelkende de teknik ve kondisyon olarak bir sınırlama getiremeyiz. Laser fiziksel olarak çok zorlayıcı bir sınıf ve biz de antrenmanlarımızda bunun üzerinde çok duruyoruz. Ne kadar dayanıklı ve güçlüysek teknede o kadar avantajımıza oluyor.
Yelken sporundaki matematik ve fizikten bahsedebilir misiniz?
Yelken fiziğini ele aldığımızda uçak biliminin kullanıldığını söylemek çok da yanlış olmaz. Uçakların kanatlarının altı düz, üstü bombelidir. Uçak uçarken hava kanadın altından ve üstünden uçağın arkasına doğru akar. Kanadın üzerinden akan hava, altından akan havaya göre daha hızlı hareket eder. İşin inceliği buradadır. Kanadın üzeri bombeli olduğundan buradan akan hava biraz daha uzun yol kat etmek zorunda kalır. “Bernoulli ilkesi” denen bir olguya göre, hızlı hareket eden havanın yüzeye uyguladığı basınç daha düşük olur. Yani uçağın kanadının altındaki basınç üstündekine göre daha fazladır. Hava ve su gibi akışkanlar basıncın yüksek olduğu yerden düşük olduğu yere doğru hareket ettiğinden, bu basınç da uçağa yukarı doğru bir kuvvet uygular. Bu durumu yelken için düşünürsek, rüzgârın yelkene temas ettiği ilk yüzeyde daha kısa yol alır, yelkenin rüzgârdan uzak olan kısmında ise daha uzun olacaktır. Bu akım sayesinde teknemiz ilerler.
Bunun yanında seyir halindeyken, özellikle rüzgâra en yakın seyir olan orsada rüzgâr açısını kontrol etmeliyiz. Bu yarışçılık için önemli bir konudur. Rüzgâr sabit bir şey olmadığı için ve bizim de en kısa rotayı yapmamız gerektiğinden bu rüzgâr değişimlerini pusulayla veya kerteriz yöntemiyle kontrol edip rotamızı belirlemeliyiz.
En sevdiğiniz teknik ne?
Rüzgârlı havalarda ve daha çok dar seyirlerde Trapez dediğimiz teknik. Herhalde tekne üzerinde en çok yaptığımız şey de trapez. Bunu kısaca tanımlayacak olursam, yelkenli tekneler rüzgârın kuvvetiyle yan yatar. Biz de daha hızlı götürmek için tekneyi düzeltmemiz gerekmektedir. Bu da teknenin ortasında bulunan kayış yardımıyla vücudumuzun dışarda olduğu pozisyondur. Bacaklarımız kaldıraç gibi görev görür, vücudumuzu da teknenin dışına açarak ağırlık merkezini dışarı vererek teknenin düz gitmesini sağlarız. Oldukça zorlayıcı bir tekniktir.
Yarışlardan önce bir uğrunuz var mı?
Uğurum yok ama yaptığımız rutinler var. Hemen hemen vücudumuzun alışkın olduğu aynı saatlerde aynı şeyleri yapmaya çalışırız ki dengemiz bozulmasın.
İdeal bir yarış hazırlığınız nasıl oluyor? Yani kamp süreci, yarış önü-sırası-sonrası…
Yarışlarımız altı gün sürüyor. Bunun için yarışacağımız yere alışmaya, antrenman yapmak için en azından bir hafta önce gitmeye gayret ediyoruz. Bazen de öncesinde uzun bir kamp yapıyoruz ve yarıştan üç-dört gün öncesinde yine yarışın yapılacağı yerde oluyoruz. Yarış öncesinde az da olsa suyun üstünde olmak iyi oluyor.
Yelkenciliğin fiziksel ve mental eşiklerine dair neler söylemek istersiniz?
Yelken, her sınıfında fiziksel olarak kuvvetli ve dayanıklı olmayı gerektiren bir spor. Yarış parkurunda gerektiğinde beş saatten fazla rüzgârlı havalarda yarış yapmamız gerekiyor. Ve bunu altı gün boyunca yapmamız gerekiyor. Ondan fiziksel dayanıklılık çok önemli bir noktada. Rüzgârlı bir yarış haftasının sonunda en dayanıklılar yarışın son gününde de aynı performansını sergiliyor. Mental kısmı da fiziksel kadar önemli. Yarışın içinde kalmak, yarıştan kopmamak, yarış haftası boyunca stresle mücadele etmek de bu oyunun bir parçası. Antrenmanlarda fiziksel kondisyonun yanında mental çalışmalara ağırlık vermek oldukça önemli. Bazı yarışlar kafamızın içinde kazanılıyor.
Ecem Güzel
Diğer sporlarla aranız nasıl? Hangi sporları takip ediyorsunuz?
Yoğun tempoda vakit bulabildiğim kadarıyla bisiklet yarışlarını takip ediyorum.
Hobileriniz neler?
Puzzle yapmak
Yelkenden, diğer sporlardan veya genel hayattan idol/idolleriniz kimler?
Kendi branşımdan Robert Scheid’i söyleyebilirim. Onun dışında Mamba Mentality benim için çalışma ahlakı ve disiplini konusunda hep yol gösterici olmuştur. Yani, Kobe Bryant.
En sevdiğiniz yemek ne?
Makarna.
En sevdiğiniz kitap ne?
Tutunamayanlar/ Oğuz Atay
En sevdiğiniz şarkı ne?
Benim için çok zor bir soru. Genelde kulağıma güzel gelen her şeyi dinlerim.
En sevdiğiniz film ne?
Harry Potter serisi.
En sevdiğiniz dizi ne?
Fringe.
Geleceğe dair hedefleriniz neler?
Yarışçılık kariyerimi noktaladığımda mesleğim ile içinde büyüdüğüm spora katkı sağlamak fikirlerim arasında.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam