Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Mark Spitz olimpiyat

Eurosport
TarafındanEurosport

Yayınlandı 25/07/2012 - 14:01 GMT+3

Yüzme tarihinin en büyük efsanelerinden biri olan Mark Spitz'i İzgecan Günal yazdı.

mark spitz, 1972

Görsel kaynağı: AFP

Her Olimpiyat’tan geriye binlerce anı kalır. Anlatılacak yüzlerce hikaye, kitaplarda yerini alacak onlarca başarı öyküsü vardır. Fakat bunların sadece birkaç tanesi o yılki Oyunlar’a damgasını vurur, yıl ve şehir söylendiği anda aklımıza geliverir.
Tarih, 1972 Münih’i iki olayla yazdı. Bir büyük trajedi ve bir büyük efsaneyle anılmakta 17. Olimpiyat. 11 İsrailli sporcu sadece milliyetleri yüzünden terörizmin kurbanı olurken, Alman Yahudisi kökenli bir Amerikalı, adını bir daha hiç unutulmamak üzere beyinlere kazıyordu.
1950’de doğan Mark Spitz, daha konuşmaya başlamadan kendisini sulara atmıştı. Hawaii’de bütün zamanını annesinin deyimiyle “delirmişçesine yüzerek” geçiren iki yaşındaki Mark, altı yaşında yarışmalara girmeye başlamış, dokuz olduğunda ise Olimpiyat şampiyonları çıkaran koçlarla çalışmaya başlamıştı.
Henüz çift haneli yaşlara gelmeden en iyilerden biri olacağına kesin gözüyle bakılıyordu genç yüzücünün. Lise çağına geldiğinde Santa Clara’ya gitmiş, milli takım antrenörü George Haines’in himayesi altına girmişti. Beklenen başarı gecikmesi de çok sürmemişti. Mark Spitz 15 yaşındayken Maccabiah Oyunları’nda dört altın madalya kazanmış, bir sene sonra ise ilk ulusal şampiyonluğuna ulaşmıştı. İlk dünya rekoru ise 1967’de 400 metre serbestte gelmişti.
Liseyi henüz bitirmiş olmasına rağmen Mexico City Olimpiyatı’na yüzmenin yükselen yıldızı olarak giden Spitz, büyük bir hayal kırıklığına uğruyordu. İkisi altın olmak üzere dört madalyanın başarısızlık olarak sınıflandırılması çok güç olsa da; bireysel şampiyonluk kazanamamayı, dünya rekoru sahibi olduğu 100 kelebekte birinciliği yıl içinde hep geçtiği Doug Russell’a kaptırmayı, 200 kelebek finalinde ise sonuncu olmayı kaldıramamıştı. Birçok bahane üretti, yüksek irtifa kampını kısa tutmak zorunda kalmasını, takım arkadaşlarından gördüğü antisemitik davranışları gösterdi neden olarak. En sonunda da suçu koçu Haines’e yükledi.
Kariyerine Meksika’da birlikte çalışma fırsatı bulduğu Doc Counselman’la devam etmeye karar verip Indiana Üniversitesi’ni seçti. “Hayatında verdiği en iyi karar”dı bu onun için. Indiana’da NCAA şampiyonlukları, dünya rekorları, “yılın yüzücüsü” hatta “yılın sporcusu” ödülleri arka arkaya gelmişti. “Köpekbalığı” lakabı ona takım arkadaşları tarafından üniversitede verilmişti. Ünlü bıyığını da bu dönemde, sırf koçlarından biri yapamayacağını iddia ettiği için bırakmış, ABD Olimpiyat seçmelerindeki başarısından sonra da o bıyığı uğuru kabul etmişti, sürtünmeyi azaltmak için vücudunda tek bir kıl bırakmaması gerekmesine rağmen.
Olimpiyat’tan sonraki yıl bütün Sovyet milli takımının kendisini taklit etmesine neden olduğu rivayet edilen bıyığıyla Mark Spitz, Münih’te arz-ı endam eylediğinde bütün gözler onun üzerindeydi. Hedefini altı altın olarak belirlemişti.
İlk finali, dört yıl önce sonuncu geldiği 200 metre kelebek finaliydi. Ardından “Bir önceki Olimpiyat yüzünden biraz gergindim, fakat herkesten daha güçlü olduğumu biliyordum” diyeceği yarışta rakiplerini darmadağın etmiş, dünya rekoruyla altın madalyaya uzanmıştı. O andan sonra hız kesmedi.
200 serbestte, hastanelik olan rakibi Steve Genter hakkında “Artık endişelenmem gereken rakiplerimin sayısı bir azaldı” demişti, o kendisine pek taraftar kazandırmayan egosuyla. Genter, mucivezi bir şekilde geri dönse de, hırsı Spitz’i geçmesine yetmiyordu. İki takım, bir bireysel yarış daha dünya rekorlarıyla bitiyor, Köpekbalığı Mark beş birincilikle tek Olimpiyat’ta kazanılan altın rekorunu egale ediyordu.
100 metre serbest finali ise, kendinden emin olmadan girdiği tek yarıştı. Birkaç gün önceki 4x100 finalinde takım arkadaşı Jerry Heidenreich’ın ondan hızlı yüzdüğünü görmüş, “Yedide altı yapıp bir yarışın kariyerimde leke bırakmasını istemiyorum” diyerek yarıştan çekilmeyi bile düşünmüştü. Çocukluktaki koçu Sherm Chavoor onu “eğer dünya rekoruna sahip olduğun yarışa katılmazsan bir efsane olarak değil, korkak tavuk olarak anılacaksın” diyerek havuza girmeye ikna etmişti. Spitz, yıllar sonra bile “10 altın madalya da kazansanız, 100 metreyi kazanan adam en hızlısıdır. Atletizmde de bu böyledir” diyecekti.
Serilerinde ikinci sırada kaldığı 100 metre serbest finalini Heidenreich’dan 0.41 saniye önde bitirmeyi başarıyor, böylece altıncı dünya rekoruyla beraber aldığı altın sayısıyla da tarihe geçiyordu. Bir sonraki akşam 4x100 karışık bayrak yarışında ise Doğu Almanya sporcusuyla aynı anda girdiği havuzu Heidenreich’a iki metrelik farkla bırakıyor, yedinci altınıyla “kırılamaz” denilen bir rekora imzasını atıyordu.
Son madalya töreninde takım arkadaşları onu omuzlarına alarak kutlamışlar, fakat Heidenreich o ağırlık altında ezilmişti. İkisi altın dört madalyayla ayrıldığı Münih’ten sonra kariyeri çöküşe geçecek ve 2002 yılında intihar edecekti. Spitz ise, “ezeli rakip, ebedi dost”u, takım arkadaşı Heidenreich’ın arkasından “Her zaman efsaneleri yaratan kişiler vardır. Benim efsane olmamı sağlayan kişi de Jerry’ydi” diyecekti.
Yarışlar sırasında sadece Mark Spitz’in ismiyle hatırlanacak gibi görüyordu Münih. Son yarışının ertesi günü çıktığı basın toplantısında Spitz’e olaylardan haberi olup olmadığı sorulmuş, o ise “Evet. Yedi altın kazandım” diyerek yanıtlamıştı gazetecileri. Fakat günün olayı Olimpiyat Köyü’nde yaşanan terör trajedisiydi. Kökeninden dolayı hedef olmasından korkulan Spitz, kutlamasını yapamadan apar topar önce Londra’ya, sonra da ülkesine gönderilmişti.
Yedi altınıyla verdiği poz tarihin en çok satılan posterlerinden birisi olmasına rağmen Münih Spitz’in zirvede bıraktığı yer olmuştu. “Sonlara doğru her kulacımı kendime ‘artık bitiyor’ diyerek attım. Antrenmanlar sırasında havuzdan çıkacağım anı düşünür olmuştum” diyen efsane, aktörlük yeteneğinin olmadığını anlayıp sinema endüstrisinden vazgeçiyor, birkaç reklam filminin ardından emlak sektöründen kendini zengin ediyordu.
1992 Barselona öncesi, kendisine teklif edilen ücret sayesinde havuzlara dönüyor, fakat ülkesinin ulusal seçmelerine bile katılamıyordu. Tenis efsanesi Jimmy Connors’a “Eğer yüzmede de tenis gibi bir eleme yapısı olsaydı ben de senin yaptığın gibi 42 yaşında çeyrek finale çıkardım” diyecekti daha sonra.
Spitz, her ikisi de rakiplerini yenmeyi bildiği için Michael Phelps’le yapacağı varsayımsal yarışın berabere biteceğini iddia etse de, bugün onu tarihin en iyisi olarak kabul ediyor. Fakat kendi deyimiyle, Phelps Mars’a gitmeyi başarmış olsa da, o hala Ay’a ulaşan ilk adam.
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam